21. yüzyılda pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede sosyal belediyecilik anlayışıyla yerel yönetimler sosyal politikada etkin rol almaktadır


ŞEKİL 7. Osmanlı Dönemi (Şehreminiler) (1892–1919)



Yüklə 13,01 Mb.
səhifə18/71
tarix08.04.2023
ölçüsü13,01 Mb.
#104773
növüYazı
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   71
diplom isi son olarn izmir belediyyesi

ŞEKİL 7. Osmanlı Dönemi (Şehreminiler) (1892–1919)
(kaynak:https://izmirmag.net/dunden-bugune-izmirin-36-belediye-baskani)







2. Ragıp Paşa
1892 – 1893

3. Yahya Hayati Paşa
1894 – 1895








4. Eşref Paşa1895 – 1907

5. Tevfik Paşa (1908)







6. Ali Nazmi Bey (1908 – 1910)

7. Dr. Ethem Taşlıoğlu (1911 – 1912




Y unan İşgali Sırasında (1919–1922)

8.Evliyazade Refik Bey (1913 – 1918)

9.Hacı Hasan Paşa (1919 – 1922)



ŞEKİL 8. Kurtuluş Ardından


(kaynak:https://izmirmag.net/dunden-bugune-izmirin-36-belediye-baskani)
Eylül 1922’de İzmir düşman işgalinden sonra ilk belediye başkanı Şükrü Kaya (1922-1923) idi.. Sonra Atatürk’ün, Uşşakizade ailesi reisi olan kayınpederi yönetime geldi. Muammer Uşaklıgil (1924), bir yıl hizmet etti.








10. Şükrü Kaya (1922 – 1923)

11. Muammer Uşaklı (1924)







12. Hüseyin Aziz Akyürek (1925 – 1927)

13.Dr. Hulusi Alataş (1928 – 1930)








14.Sezai Göker (1930 – 1931)

15.Dr. Behçet Uz (1931 – 1941)







16.Reşat Leblebicioğlu (1941 – 1949)

17.Hulusi Naci Selek (1949 – 1950)









18.Rauf Onursal (1950 – 1954) 

19.Mustafa Selahattin Akçiçek (1954 – 1955)







 20. Enver Dündar Basar (1955 – 1957) 

21. Faruk Tunca (1957 -1960)

ŞEKİL 9.1960 Sonrası Askeri Dönem (1960–1963)
(kaynak:https://izmirmag.net/dunden-bugune-izmirin-36-belediye-baskani)
27 Mayıs ihtilali ardından Hava Kurmay Albay Safa Poyraz (1960) başkanlığa atandı..







22.Hv. Kur. Alb. Safa Poyraz (1960)

23.General Burhanettin Uluç (1960 – 1961)





 24.Enver Saatçigil (1961 – 1962)

25.Rebi Başol (1963 – 1964)

ŞEKİL 10. Belediye Başkanları (1963–1980) (kaynak:https://izmirmag.net/dunden-bugune-izmirin-36-belediye-baskani)
İzmir ‘Büyükşehir Belediyesi’ ünvanı almadan önceki başkanları..








26.Osman Kibar (1964 – 1973)

27.İhsan Alyanak (1973 – 1980)

ŞEKİL 11. Askeri Dönem (1980–1984)
(kaynak:https://izmirmag.net/dunden-bugune-izmirin-36-belediye-baskani)
1980 İhtilali 12 Eylül Askeri Darbesi..







28.Cahit Günay (1980 – 1983)

29.Ceyhan Demir (1983 – 1984)

ŞEKİL 12. Büyükşehir Belediye başkanları (1984–2004)








30 Dr. Burhan Özfatura ( 1994 – 1999) 2.kez

31.Yüksel Çakmur (1989 -1994)







32.Dr. Burhan Özfatura ( 1994 – 1999) 2.kez

33.Ahmet Piriştina (1999-2004)

2004 Haziran ayında Ahmet Piriştina'nın ani vefatı üzerine İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına Aziz Kocaoğlu getirildi. (21 Haziran 2004) (Kaynak:


Kocaoğlu 2009 Türkiye yerel seçimleri'nde tekrar CHP tarafından aday gösterildi. Bu seçimlerde CHP adayı olarak % 55 oy alarak 5 yıllığına İzmir Büyükşehir Belediye başkanı seçildi. Böylece Ahmet Piriştina'nın ölümü sonrası devraldığı büyükşehir belediye başkanlığı görevini, 2009 yerel seçimi sonrası ilk kez kazanmış oldu. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde %49,6 oy alarak tekrar İzmir Büyükşehir Belediye başkanı seçildi.


ŞEKİL 13. 33, 34, 35. Aziz Kocaoğlu (2004-2019)
(kaynak:https://izmirmag.net/dunden-bugune-izmirin-36-belediye-baskani)
A ziz Kocaoğlu'nun 16 yıllık başkanlığının ardından 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP'den aday gösterilen Tunç Soyer, yüzde 58,02'lik rekor oy oranı ile İzmir Büyükşehir Belediye başkanı seçildi.

ŞEKİL 14. 36. Mustafa Tunç Soyer (2019 – )


Genel olarak yerli ve yabancı literatürün yanı sıra politikacılar ve İktisatçıların görüşlerinden yola çıkılarak yapılan araştırmalara dayandığı açıktır ve şu şekilde gerçekleşir: yerel yönetim kararları her durumda güvenilirlik, dürüstlük ilkelerine aynı zamanda ekonomik, coğrafi ve sosyal alanların gelişimine dayalı olarak vermelidir.Ancak, hükümetin bileşimi tarafsız, özgür ve adil seçimlerdir.Ve bunlar bu esasa göre belirlenirse, yapılacak işin başarısı ve etkinliği aynıdır arzu edilirdir ve uzun ömürlü olacakUnutulmamalıdır ki yerleşik nüfusa verilen hizmet düzeyi Siyasi süreçlere güven ve ilgi duygusu verdiği için kararlar ulusal ve egemendir ve aynı değerlere gore deger verilmelidir.3
2.2 İzmir Büyükşehir Belediyesinin sosyal kurum politikaları ve görevleri
Sosyal kelimesi toplumla ilgili, birden fazla insanın oluşturduğu insan toplulukları ile ilgilidir. Ancak sosyal politika konularında sosyal kelimesi hangi başka bir kelimenin önüne gelirse bu kelimeye insani bir boyut kazandırır. Bu anlamda kullanılan sosyal kelimesi “karşılıklı yardım ve dayanışma anlayışı ile birlikte hareket etme” anlamını taşır (Alper, 2004: 3).
Bu yardımlaşma ve dayanışmanın temelinde toplum içinde zayıf olanı, güçsüz olanı koruma, onu muhtaçlıktan kurtarma amacı vardır. Bu manada sosyal adalet, sosyal devlet, sosyal güvenlik ve sosyal belediyecilik bahsedilen anlama sahip kavramlar olarak ortaya çıkmıştır.4
Sosyal politika kavramı 19. yüzyılda sanayileşmenin sonuçlarından biri olarak ortaya çıkmış ve İkinci Dünya Savaşı’na kadar işçi-işveren ilişkilerini inceleyen dar kapsamda ele alınmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte kentlerin nüfusu artmış ancak özellikle İkinci Dünya savaşı sonrası bu nüfus artışı çok hızlı olmuştur. Bu nüfus artışına bağlı olarak sosyal politika kapsamında ele alınabilecek sorunlar artmış ve sosyal politika, bireylerin toplumsal yaşamda karşılaştıkları veya karşılaşabilecekleri tüm sorunların alanına ulaşmıştır (Güven, 1995: 11). Daha açık bir ifade ile sosyal politika, başlangıçta işçilerin korunması ve işçi-işveren arasındaki çatışmanın giderilmesi için başlamış, daha sonra toplumun tüm bireylerini kapsayacak bir genişliğe ulaşarak devletin uyguladığı vergi ve ücret politikalarından sosyal yardımlara, eğitim ve sağlık politikalarından çocuk yuvaları ve huzur evlerine kadar birçok uygulama ve hizmetin yer aldığı bir olgu olmuştur (Koray-Topçuoğlu, 1995: 22).
Son 20-30 yıl içinde ekonomik gelişmeler, küreselleşmenin artması ve hatta komünizmin yıkılması sonuçlarına bağlı olarak belediyelerin yönetim anlayışlarında değişiklikler meydana getirmiştir (Andrew – Goldsmıth, 1998: 101). Bu değişikliklere bağlı olarak kamu yönetiminde modern işletme anlayışı içinde sosyal sorumluluk odak noktası haline gelmiştir (Yılmazer, 2010: 311). Kamu yönetiminde yerel yönetimin bir birimi olan belediyeler yerel kentsel hizmetlerin yanında sosyal sorumluluk anlayışının gereği olarak, halkın sosyal durumları ile de ilgilidirler. Belediyeler son yıllarda görevlerini sadece yol, su ve kanalizasyondan ibaret görmemektedir. Bunların yanı sıra kent sakinlerinin sosyal, kültürel, sportif ve benzeri ihtiyaçlarını da dikkate almaktalar ve gerekli hizmetleri mali yapılarının elverdiği ölçüde sunmaktadırlar. Bu belediyecilik anlayışı sosyal belediyecilik olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca “Sosyal Belediyecilik”, Akdoğan tarafından şöyle tanımlanmakta:5 “Mahalli idareye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen, bu çerçevede kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca yönlendiren; muhtaçlara yardım yapılması ve sosyal dayanışmanın tesis edilmesi ile sosyo-kültürel faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarını üstlenen; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet mefhumunu güçlendirmeye yönelik olarak mahallî idarelere sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir” (Akdoğan, 2002). Sosyal politika uygulama alanları içinde sorunların çözülmesinde en etkin ve güçlü kurum devlettir. Yerel yönetimler, devletin işleyişi içinde halka en yakın kuruluşlar olarak, mahalli sorunların tespit edilmesinde, sosyal politikalar oluşturulmasında ve bu politikaların uygulanmasında önemli yere sahiptirler. Özellikle refah devleti kavramının ortaya çıktığı İkinci Dünya savaşından sonra bu kapsamda ele alınan sorunların çözümünde belediyelerin sosyal yardım ve sosyal hizmet uygulamaları önemini artırmıştır.
Sosyal politika gerek kavram gerek kapsam ve gerekse politikalarının belirlenmesi ve bu politikaları uygulayan kurumlar bakımından kesin sınırları çizilemeyen bir alandır. Sosyal politika tanımlarına bakıldığında çok çeşitli yaklaşımlarla karşılaşılır. Örneğin İngiltere’de sosyal politika sosyal refahı temin etmesi olarak ele alınırken, (Walsh- Stephens- Moore, 2000: 2) başka bir tanımda devletin sosyal durum ve imkanlara müdahale biçimi olarak değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde devlet İkinci Dünya Savaşından sonra refah devleti olarak algılanmaya başlamış ve 1945 - 1975 dönemleri arasında yerel yönetimler bu konuda çalışmalar yapmışlardır.6 Bu dönemde kentlerin sosyal kalkınmasında yerel yönetimler önemli roller oynamışlardır (Aydın, 2008: 42). 1980’li yıllarda belediyelerin bu konudaki fonksiyonlarında daralma olsa da 1990’lı yılların ikinci yarısında desantralizasyon etkisi ile yerel kalkınmadan istihdam sağlamaya, işsizlik ve yoksullukla mücadele etme konusuna kadar yerel yönetimler yeniden inisiyatif kullanmaya başlamışlardır (Kesgin, 2008: 102).
Bu anlamda, belediyeler bir kamu kurumu olarak, yerel dinamikleri dikkate alacak şekilde diğer aktörlerle koordineli olarak yerelde sosyal politikaları “esnek yürüten aktör” konumunda olmalıdır (Taşçı, 2017, 55). Yerel yönetim birimlerinden biri olan belediyelerin temel kentsel hizmetlerin yanında sayabileceğimiz görevleri, fiziki mekanları düzenlemenin ötesinde, halkın yaşam kalitesini yükseltmek, kimsesiz, yoksul, özürlü, yaşlı, kadın ve çocukları gözetmek, yersiz yurtsuzlara iş bulmak ve korumaktır. Diğer bir ifade ile belediyeler bir anlamda “sosyal rehabilitasyon” işlevlerini de üstlenmiş durumdadırlar (Aytaç, 2010: 132). Bu rehabilitasyon çerçevesinde belediyeler bireyin sosyalleşmesinde sosyal eğitim işlevi de görebilirler (Es, 2007: 29). Diğer bir açıdan yerel sosyal politikalar, mahalli düzeyde, yöre sakinlerinin ve STK’ların beceri ve kaynaklarından yararlanılarak, sosyal hayatın ve gücünün, yerel ekonomik ve sosyal gelişmeyle desteklenmesini öngören politikalardır (Seyyar, 2008: 32). Konut: 5393 sayılı yasanın 69. maddesinde belediyelere imarlı ve alt yapılı arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu konuda ilgili diğer kamu kuruluşları ve bankalarla iş birliği yapmak ve gerektiğinde onlarla ortak projeler geliştirmek yetkisi tanınmıştır (Aydın, 2008: 144). Eğitim ve Sağlık: Yerel yönetimler yerel halkın sosyal ihtiyaçlarını belirlemede ve bu ihtiyaçları karşılamada merkezi yönetime göre daha elverişli bir konumdadırlar (Pektaş, 2010, 11). Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilme veya yaptırabilme ile her türlü araç gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri. Yine il sınırları içinde Büyükşehir belediyeleri, belediye ve mücavir alan sınırları içinde il belediyeleri ile nüfusu 10.000’i geçen belediyeler, meclis kararıyla; sağlık yatırımlarının ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğal gaz, yol ve aydınlatma gibi alt yapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli veya ücretsiz olarak yapabileceklerdir. Ayrıca meslek ve beceri kazandırma kursları açma görevi bu kapsamda değerlendirilen görevler arasındadır. Sağlık alanında ise belediyelere mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla, acil yardım, kurtarma ve ambulans hizmetlerini yerine getirme görevi ve sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilme işletebilme imkanı verilmiştir.7
Sosyal Yardım ve Sosyal Hizmetler: Belediyeler yerellik ilkesi ile hareket ettiklerinden, sakinlerin ihtiyaçlarını belirlemede merkezi otoriteden daha sağlıklı davranma imkanına sahip olmaktadırlar. Belediyeler, konut, eğitim, sağlık konusunda olduğu gibi, sosyal yardım ve hizmetlerin de ulaştırılmasında merkezi yönetime göre daha hızlı ve isabetli olabilmektedirler (Beki, 2009: 74). Belediyelerin sosyal nitelikli uygulamalarının merkezi yönetimin bu alandan uzaklaşmasıyla daha fazla arttığı görülmektedir. Görevlerin ve yetkilerin yerel yönetimlere devredilmesi süreci ile birlikte belediyeler yerel sosyal sorunlara karşı daha aktif politikalar üretmeye başlamışlardır.8 Söz konusu aktif politika araçlarından birisi de sosyal belediyeciliktir (Kesgin, 2008, 55). Sosyal politikalara ilişkin önemli yetki ve sorumluluklarla donatılan yerel kamu yöneticileri, bulundukları bölgenin sosyo-ekonomik sorunlarının tespitinde ve çözümünde, dezavantajlı sosyal grupların mağduriyetlerinin giderilmesinde etkin roller üstlenmektedirler (Pektaş, 2010: 11). Türkiyee Cumhuriyyetinde belediyelerin en çok yerine getirdiği sosyal politikalar sosyal yardım ve sosyal hizmet alanındadır. Belediyeler 5393 no’lu yasada bu yardım ve hizmetlerin sağlanmasından sorumlu tutulmuşlardır. Yasada sosyal yardım ve hizmetler konularından bazılarına özellikle vurgu yapılmıştır. Bunlar; kadın ve çocuklar için koruma evleri açma, gıda bankacılığı, fakir öğrencilere destek (md14), dar gelirlilere ve afete maruz kalanlara arsa tahsisi yapma (md69/3), olarak sıralanabilir. Bizzat belediye başkanına verilen görev özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini oluşturmaktır. Bu düzenlemelere ek olarak belediyelerin gider kalemlerinden biri, dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlardır. Belediyelerin mahalli alanlarda hizmet üretimlerinde ve bunlara erişimde, bunlara ulaşamayan “yoksun kesim” olarak ifade edebileceğimiz gruplara sosyal yardım ve hizmet sunması, hem anayasal ölçütlerde sosyal devlet olmanın bir gereği hem de fonksiyonları gereğidir. Sosyal yardım ve hizmet açılımında bir taraftan yoksun durumdaki gruplara destek sağlamak yer alırken, diğer taraftan sosyal hizmet yönüyle de mahalli alanlarda herkes tarafından ihtiyaç duyulan sosyal içerikli hizmetlerini kapsamaktadır (Negiz, 2011: 324). Ülkemizde belediyeler sosyal yardım kapsamında en fazla gıda ve giyecek yardımı yapmakta, nakit yardımında bulunmaktadır (Aydın,2008: 152). Belediyelerin büyük bir çoğunluğu sosyal hizmetler ile ilgili çalışmalarında birinci aktör olarak görev almaktan çekinirken, sosyal yardımlarda ise önde olmayı tercih etmektedir (Kerman, 2009: 134). Bununla birlikte, büyükşehir ve büyükşehirlerdeki ilçe belediyeleri huzurevleri ve gündüz bakım evleri gibi müesseseler kurarak hem kurumsallaşmada hem de hizmet anlamında sosyal hizmet uygulamalarını hayata geçirmektedirler. Sosyal belediyecilik uygulamaları içinde yer alan sosyal hizmet faaliyetleri genel olarak Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'nce yerine getirilmektedir. Ancak, genelde bu birim faaliyetlerini yerine getirirken sunduğu hizmetlerin, istisnaları olsa da çağdaş bir sosyal hizmet sistemini yansıttığını söylemek güçtür. Ayrıca sosyal hizmetler, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içerisinde de yerine getirilmektedir. Sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde belediye yönetimi, çocuklara, gençlere, kadınlara, yaşlılara, engellilere ve risk gruplarına yönelik çeşitli sosyal hizmetler sunmaktadır. Ayrıca belediye yönetimi yaygın eğitim organizasyonları ve kriz döneminde sosyal hizmetlerde bulunabilmektedir. Belediyeler belirtilen dezavantajlı gruplara ve durumlara aşağıdaki sosyal hizmetleri sunmaktadır (Çelik, 2014: 7)

  • Çocuklar: Kreş ve çocuk yuvaları, kimsesiz çocuklar için yuvalar ve çocuk kulüpleri kurmak.

  • Kadınlar: Ana-çocuk sağlığı merkezleri, kadın sığınma evleri ve el sanatları değerlendirme merkezleri açmak.

  • Engelliler: Engelliler için temel eğitim okulları, beceri kursları açmak, spor ve iletişim olanakları sağlamak.

  • Yaşlılar: Güçsüzler yurdu ve huzurevleri açmak. Gençler: Gençlik merkezleri, spor tesisleri, danışma ve psikolojik danışma merkezleri açmak ve meslek edindirme kursları başlatmak.

  • Risk grupları: Sokak çocukları, tinerci çocuklar, istismara uğramış çocukların aralarında bulunduğu grup için hukuki ve psikolojik yardım büroları kurmak.

  • Yaygın eğitim organizasyonları: Okuma-yazma, çocuk bakımı ve eğitimi, çıraklık eğitimi ve beceri kazandırma eğitimleri vermek.

  • Kriz dönemi hizmetleri: Savaş, terör ve doğal afet gibi durumlarda, barınma, beslenme ve temizlik hizmetleri sunmak.

Belediyelerin sosyal yardımları ise bütçelerine ve yerel halkın ekonomik ve sosyal durumlarına göre değişim göstermektedir. Bu anlamda yapılan sosyal yardımlar, ayni ve nakdi olmaktadır. Nakdi yardımlara ilave olarak, gıda yardımı, yakacak yardımı, 1. ve 2. el giyecek yardımı, eşya yardımı, sağlık hizmetleri yardımı, engelli ihtiyaçları yardımları belediyelerin belli başlı sosyal yardımlarından sayılabilir (Negiz, 2011: 333).
İzmir Büyükşehir Belediyyesi bu görevleri sorumsuz bir şekilde halkasunmaya çalıştı şöyle ki, bu kentte harcanan her bir kuruşun hesabını vermekle mükellef olduğu ağır ama bir o kadar da bir sorumlulukları yerine yetirdi. Yani, öyle bir sorumluluk ki, İzmir halkı verdiği oylarla bu kentin geleceğini belirlemişdi. Böyle bir durumda bu kentin geleceğini etkileyen herhangi bir engeli bahane etmek mümkün diğildi. Kesinlikle değildi, çünki, bu kentin pastasını büyütmek ve refahı adil bir şekilde bölüşebilmek için canla, başla çalışılmışdır. İzmir büyük şehir belediyyesi bundan önceleri Sığacık Körfezi’nde kurulmaya çalışılan Orkinos Çiftliklerine, Orhanlı köyünde Erkence zeytinini bitirmeye çalışan taş ocaklarına karşı yürütdüyü politikalarda İzmir’in geleceğini olumsuz etkileyen her şeyi halkin lehine çevirerek düşündüğümüz hiçbir gelişmede kayıtsız kalamadi. İzmir Büyükşehir Belediye başkanlığı dönemimde İzmir halkının çıkarları korundu ve bu müddetde hiçbir sıkıntı yaşanmadi. Çünki ilk öncelikleri, 4 lira vergi verip karşılığında 1 lira yatırım alan İzmir’in milli refahtan daha adil bir pay almasını sağlamak oldu.
İzmi Büyükşühir belediyyesinin hayata geçirdiği demokratik yerel yönetim uygulamalarını, tarımı kalkındırmaya yönelik çalışmaları, yoksulluğu ve eşitsizliği azaltmaya, istihdamı geliştirmeye yönelik sosyal projeleri, doğa dostu icraatları, ulaşım alanında atılan adımları, pandemi sürecindeki dayanışma odaklı kriz yönetim modelini, kentsel altyapı yatırımlarını, kültür ve sanat alanındaki çalışmalarla İzmir’i dünya kenti haline getirmeyi hedefleyena adımlar atıldı.
İzmir tarımını çeşitlendirmek ve ürünlerin satışını desteklemek için birçok adım atılmış: Köylerin mahalle statüsüne geçmesiyle, Türkiye tarımı toplumun hiçbir kesiminin inkar edemeyeceği bir düzeyde zarar gördü ve örselendi. Şöyleki büyük adaletsizliğe son vermek, hem de İzmir ekonomisine güç kazandırmak için İzmir büküşehir belediyyesi başka bir tarım üretdi. Başka Bir Tarım Mümkün vizyonunun, dört temel ilkeye dayandı.
Yani birincisi yerli tohuma ve yerli hayvan ırklarına sahip çıkmak. İkinci Türkiye Cumhuriyyetinin ürünlerini işlemek ve katma değerini yükseltmek, markalaştırmak.
Üçüncüsü bir araya gelerek güçlenmek, yani kooperatifleşmek. Ç&uum l;nkü küçük üreticinin hayatta kalabilmesi için bir araya gelmesi ve haklarını birlikte savunması şart. Son olarak ise ürünü, ulusal ve uluslararası piyasada pazarlamak. Bu noktada Belediye şirketi olan İZFAŞ, yaşamsal bir önem taşıyor. Markalaşma, e-ticaret ve ihracat konularında tecrübesi olmayan küçük üreticileri fuarlar ile dünyaya açımışdır.
Yeni stratejik planla yeşil altyapıyı, yeşil alanların artırılmasını, en temel altyapı önceliklerinden biri oldu. Bu doğrultuda, İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarını iki kat arttırmış; 16 metrekareden 30 metrekareye çıkarmak için tüm teknik çalışmaları tamamlanmışdır. Avrupa Kalkınma Bankası’ndan alınan hibeyle hazırlanmış Yeşil Şehir Eylem Planı, Belediye Meclisine sunulmuş ve yeşil altyapıyla ilgili pek çok yatırımları da hizlandırmışdır. (kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr haberleri) Gediz Deltası için UNESCO Dünya Doğa Mirası başvurusunu gerçekleştirdilmişdir. “İzmir, Avrupa Birliği’nin en yüksek bütçeli hibe programı olan HORIZON 2020 kapsamında hazırladığı proje ile 2,5 milyon euro hibe almaya hak kazandı. Bu projede ilk örneklerini gerçekleştirilen doğa esaslı peyzaj çözümlerini Peynircioğlu Deresi’nde uygulanmış ve şimdi tüm şehre yaygınlaşıyor.

Yüklə 13,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə