21. yüzyılda pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede sosyal belediyecilik anlayışıyla yerel yönetimler sosyal politikada etkin rol almaktadır


sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda Sosyal Belediyecilik



Yüklə 13,01 Mb.
səhifə14/71
tarix08.04.2023
ölçüsü13,01 Mb.
#104773
növüYazı
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   71
diplom isi son olarn izmir belediyyesi

1.3.3. 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda Sosyal Belediyecilik
Kamu hizmetleri halka en iyi şekilde yerel yönetimler aracılığı ile verilmektedir. Ancak yerel yönetimlerin bu hizmetleri gereği gibi yerine getirebilmelerinin en önemli şartlarından bir tanesi de, bu birimlerin işlerine merkezi yönetimlerin karışmamasını sağlamaktır. Yani yerel yönetimler kendi karar organlarını seçimle belirleyebilmeli, icrai kararlar alabilmeli, aldıkları kararları uygulayabilmeli, merkezi yönetim, bu yönetimlerin aldığı kararlar, yürüttüğü iş ve işlemler üzerinde sadece hukukilik denetimi yapabilmelidir. Bu da yerel yönetimlerin idari özerkliği anlamına gelmektedir.(Çağdaş,2011:391) Özerk yerel yönetimlerden kasıt bağımsız birer kurum olmaları değildir. Özerklik demek denetimden uzak/muaf kalmak değildir. Özerklik, yerel yönetim kuruluşlarının, merkezi yönetimin keyfi tutum ve denetimlerinden korunması anlamında anlaşılmalıdır.(Kazancı,1983:42) Yerel yönetimler üzerindeki diğer denetim türü de idari vesayettir. İdari vesayet, yerel yönetim kuruluşlarının, kendileri dışında başka bir idare (merkezi idare) tarafından, yasaların öngördüğü konular ve sınırlar içinde denetlenmesidir.(Eryılmaz,2011:341) Bu denetim türü, yerel yönetimlerin iş ve eylemleri üzerinde sadece “hukukilik” ve “yerindenlik” denetimine karşılık gelmektedir. Toprak Karaman’a göre merkezi yönetim, yerel yönetim kuruluşları üzerinde, idari vesayet denetimi yaparken, yerel yönetimlerin özerkliğini zedeleyecek veya ortadan kaldıracak, yerel yönetimlerin girişimciliğini önleyecek, yerel demokrasiyi olumsuz yönde etkileyecek tasarruflardan kaçınması gerekmektedir.(Toprak Karaman,1996:235) Son olarak da, yerel yönetimlerin organlarının işbaşına gelme veya düşme şekilleri önem arz etmektedir. Çünkü yerel yönetimlerin merkezi yönetim tarafından atanması veya gerekli görüldüğü durumda görevden alınmasıyla, seçimle işbaşına gelmesiyle, yine seçimle görevden düşürülmesi arasında idari özerklik açısından önemli fark vardır. Yüksel’e göre, merkezi yönetim tarafından atanan veya görevden alınan yerel yönetim organları, merkezi otoritenin güdümüne girer. (Yüksel,2005:277)
İl özel idarelerinin kuruluşu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; İl Özel İdaresi, ilin kurulmasına dair kanunla kurulur ve ilin kaldırılmasıyla tüzel kişiliği sona erer.
Dolayısıyla il Özel İdaresinin kurulabilmesi için, söz konusu yerin il statüsü sağlayan yasanın çıkması dışında başka bir formaliteye ihtiyaç yoktur. (Keleş,1998:136) Özerklik Şartı’nın 5. maddesinde yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili belde halkına önceden danışılmadan değişiklik yapılamayacağı hükmü yer almaktadır. Ülkemizde ise il özel idaresinin kuruluşunda
belediyelerin kuruluşundan farklı bir uygulama mevcuttur. Yasa koyucu il özel idaresinin kurulması veya sınırlarının değiştirilmesi konusunda belde halkına yetki tanınmamakta ve bu konu hakkındaki bütün yetkiyi merkezi idareye bırakmaktadır. Bir başka deyişle, il özel idarelerinin kuruluşu hususunda Özerklik Şartı’nda öngörülen danışma mekanizması bulunmamaktadır. Günal’ göre, belde halkına danışılmaksızın yeni il kuruluşuna imkân veren düzenlemelerin, Özerklik Şartı’nda üzerinde durulan yöntemle bağdaşmamaktadır. 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, yerel hizmetlerin süratli ve etkin bir şekilde yürütülebilmesi noktasında esnek ve gelişmeye açık bir teşkilat yapısı öngörmektedir. 5302 Sayılı Kanunda il özel idarenin teşkilatlanmasına ilişkin yeni düzenlemeler genel sekreterlik, denetim ve ihtisas komisyonu, acil plan ve norm kadro uygulamalarıdır.
Kanun il özel idare müdürlüklerine son vererek bunun yerine il özel idare genel sekreterliğini getirmiştir. 5302 Sayılı Kanuna göre, il özel idareleri teşkilatı içerisinde ele alınacak diğer bir konu ise Kanunun 16. maddesinde adı geçen İhtisas Komisyonları’dır. Bu maddeye göre, il genel meclisine 1 yıl görev yapmak üzere üyeleri arasından en az 3 en fazla 5 kişiden oluşan istişare niteliğinde ihtisas komisyonlar kurabilme yetkisi tanımaktadır.
Kanunda öngörülen diğer bir komisyon ise denetim komisyonlarıdır. Denetim komisyonlarının görevleri il özel idaresinin bir önceki yıl gelir ve giderleri ile hesap ve işlemlerinin denetimiyle sınırlıdır. Bu denetim mali ve idari etkinliğin artırılması ve yerinden denetimin uygulanmasını amaçlamaktadır. Böylece getirilen ihtisas ve denetim komisyonları idari katılımın sağlanması, halkın denetimi harekete geçirilmesi ve bilgi edinme yollarının etkinleştirilmesi açısından önemlilik arz ederken merkezi yönetimin vesayet denetimini azaltıcı bir etki yapacaktır.
(Aşgın,2006:104) 5302 Sayılı Kanunun getirdiği yeni düzenlemeden birisi de ‘’acil durum planlaması’’dır. İl özel idaresi zorunlu gördüğü takdirde yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden korunmak ve bunların zararlarını azaltmak için ilin özelliklerini dikkate alarak gerekli afet ve acil durum planları yaparak ekip ve donanımı hazırlama yetkisine sahiptir. Ayrıca Belediye Kanununda olduğu gibi, memur, sözleşmeli personel ve
ödünç personel il özel idarelerinin personel yapısını oluşturmaktadır. İl özel idaresi personeli de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabiidir. İl özel idaresi personeli, norm kadro ilke ve standartları İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından üştereken belirlenir. Bu ilke ve standartlar çerçevesinde norm kadro çalışmasını il özel idaresi yapar veya yaptırır. İl özel idaresi personeli, vali tarafından atanır ve ilk toplantıda il genel meclisinin bilgisine sunulur.
5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda il özel idarenin görevleri ‘’il özel idaresinin görev ve sorumlulukları’’başlığı altında düzenlenmiştir. Düzenlemede görevler tek tek sayılmış; hizmet alanları belirtilerek ve kanunlarla açıkça başka bir kurum ve kuruluşa verilmeyen mahalli müşterek nitelikli her türlü görev ve hizmetin bu kurumlar tarafından yerine getirileceği öngörülmüştür. Bununla birlikte il özel idaresinin hangi hizmet alanlarında bütün il genelinde, hangi hizmet alanlarında ise belediye hudutları dışında yetkili olacağı adı geçen maddede ayrıca belirtilmiştir. Kanunda ikili ayrıma tutulan görevler şunlardır; İl sınırları içerisinde; Eğitim, Coğrafi ve kent bilgileri Ekonomik kalkınma ve Sağlık ve sosyo-kültürel hizmetler, İl sınırları dışarısında ise, Kentsel alt yapı hizmetleri, Coğrafi ve kent bilgi sistemleri, Sosyo-kültürel hizmetler; Kolluk ve sivil savunma hizmetleri ve Acil durum planları yapmaktır. (İnal,2008:24) Ayrıca, il özel idarelerinin görev alanına girmeyen ancak başka bir kurumun da görev alanına girmemiş olan konularda belde halkın ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğuna da sahiptir. Yine aynı maddenin 6. fırkasında ‘’hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası il özel idaresinin mali durumu, hizmetin ivediliği ve verildiği yerin gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak belirlenir’’ ifadesi hangi hizmetlerin öncelikle yapılacağı tamamen il özel idarenin takdirine bırakılmaktadır.
Son olarak, İl özel idaresi görev ve hizmetlerini başarılı bir şekilde yerine getirebilmesi için bazı yetki ve imtiyazlara sahip olması gerekir. Görev ve hizmetleri olup yetki ve imtiyazın bulunmaması durumunda ise istenilen sonuca ulaşılamayacaktır. Çünkü yetki ve imtiyaz, yerine getirilmesi istenilen görev ve hizmetin ayrılmaz parçalarını oluşturur.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 4. maddesinin de düzenlenen yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları anayasa ya da kanunlarla belirleneceği, yetki alanının dışına bırakılmamış ve başka herhangi bir makamın görevlendirilmemiş olduğu tüm konularda faaliyette bulunma açısından tam takdir yetkisinin (genel yetki) yerel yönetimlerine ait olduğu, yetki ve sorumluluk paylaşımında vatandaşa en yakın olmak bakımından aşağıdan yukarıya bir sıranın izleneceği ve yetkinin öncelikle halka en yakın birime verileceği (yerellik ilkesi) ve hiçbir kurum tarafından zayıflatma veya sınırlandırılamayacağı, verilen yetkiler itibariyle yerel yönetimlerin yetkilerinin tam ve münhasır olduğu ve yerel yönetimleri ilgilendiren tüm konulara ilişkin planlama ve karar alma süreçleri içinde yerel yönetimlere danışılması gerektiği belirtilmiştir (Cebe,2007:234) Türkiye bu maddenin son fırkasına çekince koymuştur. Bu yüzden de 5302 sayılı yasada bu tarzdan bir danışma mekanizmasına yer verilmemişti.( INTERNATIONAL CONGRESS ON MANAGEMENT ECONOMICS AND BUSINESS)
__________________________________________________
Zonguldak – Turkey 131
Görev ve sorumluluklar başlığı altında 5302 Sayılı kanunun getirileri; İl halkı yanında “il”in yerel gereksinmelerinin de il özel idarelerince karşılanacağı öngörülerek bu idarelerin ilin genel yetkili yönetim birimi gibi tanımlanması, il özel idarelerinin “genel yetkili” organlara dönüşmesi, yetkileri zayıflayan valinin, devletin ve hükümetin ildeki temsilcisi olmasına karşın, gücünü ve yetkisini yitirmesidir. (Apan,2007:42) Eski haliyle il özel idareleri merkezi yönetimin üstlendiği bir kısım görevleri, onun aktardığı para ile, onun kararlaştırdığı yerde ve onun örgüt ve personeli eliyle yürütmeye çalışan bir emanet komisyonu durumunda (Yalçındağ,1995:41) olan il özel idareleri bu kanunla daha özerk bir statüye kavuşmuşlardır. (Günal,1997:91)


Yüklə 13,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə