3
rastlanabilmektedir. Aynı şey par-çalanması güç olan maddeler (selüloz, kitin
(
Chitin), hidrokarbonlar, fenol v.b.) içinde geçerlidir.
Gerek sulurda, gerekse sedimentlerdeki bazı canlılar mikroorganizmaları besin
maddesi olarak kullanmaktadırlar. Hatta bazıları çok yüksek değerli protein
içeren bakteri ve mantarlardan beslenmektedirler. Bu durum aşırı beslenmiş
göllerde, pissu yükü altında kalmış akan sularda ve kıyılarda görülmektedir.
Protozoaların büyük bir kısmı kısmen bakterilerden geçinirler. Tek tür bakteri
ile beslenmesi zararlı olmakta, karışık tür beslenmesi daha iyi bir gelişme
sağlamaktadır. Devamlı belirli tür bakterinin besin olarak protozoalara verilmesi
onların ölmelerine neden olmaktadır. Bakterilerin metabolizma ürünleri burada
zehir etkisi yapmaktadır.
Metazoaların bir çoğu da bakteri ve mantarları besin maddesi olarak
kullanmaktadırlar. Bu bilhassa filtrasyonlu beslenme uygulayan hayvanlarda
görülmektedir. Örneğin süngerler bakterileri almakta ve sindirmektedirler.
Aylarca
bakteri
ile
beslenen
hayvanların
geliştikleri
gözlenmiştir.
Zooplanktanlar da mikroorganizmaları besin olarak almaktadırlar. Buradan da
görüldüğü gibi bakteri yiyen hayvanlar suların mikroorganizma popülasyonunu
etkilemektedir. Bunların görünmesi demek bakteri sayılarının azalması anlamına
gelmektedir. Bakteri yiyenler azalana kadar bakterilerin azalması devam eder ve
bakterilerin çoğalması daha sonra yeniden başlamaktadır.
Bütün canlıların başına gelen virüs, bakteri ve mantarlar tara-fından hücuma
uğrama olayına aynı şekilde suda yaşayan mikroorganizmalar da
yakalanmaktadır. Gerek deniz gerekse iç sularda bakterilerin hücreleri,
bakteriophag viruslar tarafından parçalanmaktadır.
Phagen-DNA'sı bakteri
üremesindeki metabolizmayı değiştirmekte, phag materyali oluşmaktadır. Yeni
oluşan 100-200 phag hücre duvarının parçalanmasından sonra, açığa
çıkmaktadır; bakterinin sadece boş bir kılıfı kalmaktadır. Bu da otolize uğ-
ramaktadır. Bütün bu olay 20 dakikada tamamlamaktadır. Böylece çok sayıda
bakteri hücreleri enfeksiyona uğrayabilmektedir. Özellikle pis sularda çok
sayıda bakteriophaglar görülmektedir. Pis sularca aşırı yüklenme altında
bulunan akarsularda göllerde ve deniz kıyılarında hızlı bir şekilde bakteri
sayısının azalmasına neden olanlarda bunlardır. Böyle yerlerde genellikle
Coliphaglar izole edilmektedir. Salmonella ve Shigella gibi patojen
mikroorganizmaları da enfeksiyona uğratan Bakteriophaglar da bulunmaktadır.
Akarsularda ve göllerde Actinophaglara ve Cyanophaglara da rastlanmaktadır.
Cyanophaglar mavi alglerde konuklamaktadırlar. (Padan ve Shilo, 1973).
4
Bekteriophaglar gibi özellikle kirlilik yükü fazla olan pis sularda (bakteri
miktarı yüksek) Bdellovibrio'lara rastlanmaktadır. Mantarlar da bakteriler
tarafından enfekte edilebilmektedirler. Bazı sayısız miktarda ve belirli sayıda var
olan parazitik Phycompcet'ler diğer su mantarlarına hücum etmektedirler.
Birçok bakteri türünde vitamine gereksinim duyulmaktadır. Sularda yaşayan
bakterilerin büyük çoğunluğu vitamin gereksinimlerini kendi sentezleri ile
karşılıyabilmektedirler. Göllerde artan bakteri miktarı ile Thiamin (B1
vitamini) miktarını da arttığı ileri sürülmektedir. (
Hagedorn, 1971).
Fitoplankton üremesi en yüksek düzeye akması halinde ise B1 vitamini en dü-
şük düzeyde bulunmaktadır. Buradan da açıkça görüldüğü gibi vitaminlerin
büyük çoğunlugunu bakteriler tarafından salgılanmaktadır. Heterotrof
bakterilerin %50-95'i aktif Thiamin salgılama yeteneğine sahiptir. Bakteriler ve
mayalar vitamin üreticileri olarak çok önemli yer işgal etmektedirler (Wood
1965). Özellikle B12 vitamininin sularda yeterli miktarda bulunduğunu ileri
sürmektedir. Bu vitamin çürük çamurda da çok miktarda bulunmaktadır. C0
2
den metan oluşurken, B12 vitamini enzim olarak işlev görmektedir.
(Schlegel, 1972).
Aynı şekilde alglerden ve mikroorganizmalardan kaynaklanan sayısız enzimler
vardır. Planktonca zengin gölet sularında planktonlarca üretilen
fosfataz,
sakkoraz ve amülaz enzimleri bulunmaktadır. Öldükten sonra açığa
çıkmaktadır.
Göllerin
suyunda
serbest
sellülozlara
rastlanmaktadır
(Wunderlich,1973). Enzimler, genellikle ışık alan bölgelerde fitoplanktonlar;
ışık almayan (afotik) bölgede ve sediment de ise bakteriler, mantarlar,
protozoalar tarafından üretilmektedir.
Mikroalglerde sedimentlerde ölmüş bitkilerde ve hayvanlarda aynı zamanda
askıdaki maddelerde aktinomüsetler ve mantarlar tarafından üretilen
antibiyotikler mikrofloraya belirli etki yapmaktadırlar.
1.2. Sulardaki Madde Dolanımında Etken Olan Bakteriler ve Mantarlar
Bakteriler ve mantarlar doğal olarak oluşmuş bütün organik maddeleri
başlangıç maddelerine parçalamaktadırlar. Bakteriler yaz aylarında
solunumları sırasında 0.3 mg 0
2
/lt 24 h,kış aylarında ise ortalama günde 0.02 mg
0
2
/lt tüketirler. Sularda organik maddenin üretimi algler (fitoplanktanlar)
tarafından yapılmaktadır. Bakterilerin ise ancak çok az bir grubu (
Kemoototrof
ve fotoototraf) birincil üretici olarak görülmektedir. Üretim de aldıkları pay ise
çok azdır.