15
ve kimyasal oksidasyonu yanyana yürüyebilmektedir. Demir genellikle
Fe(HC0
3
)
2
olarak suda çözünmüşdurumda bulunmakta ve hafif alkali
reaksiyonu olan, bol oksijen içeren olifotrof sularda genellikle demir oksidhidat
veya demirfosfat şeklinde çökmektedir. Yeryüzüne çıkan kaynak suları
oksijence zenginleşmekte ve çözünmüş C0
2
'tin bir kısmını atmosfere
vermektedir. Bu nedenle kaynak sularında kahverengi demir birikimlerine sık
sık rastlanmaktadır. Yavaş akan veya durgun sularda ince, Fe(0H)
2
taneciklerine
rastlanmakta ve su bitkileri kalın bir kolloidal demir oksidhidrat tabakası ile
örtülmektedir. Ötrofik göllerde tam sirkülasyonun olduğu ilkbahar ve sonbahar
dönemlerinde su oksijence zenginleştiğinden demir çökmeleri meydana
gelmektedir. Stagnasyon periyodlarında ise demir indirgenmekte ve çözünerek
suya karışmakta ve bu nedenle hipolimniyon bölgesinde çok miktarda
çözünmüş demir tuzlarına rastlanmaktadır.
1.3.5. Suda Organik Madde Dolanımı
Bir ekosistemin iyi ve tam olduğunu söyleyebilmek için yeterli miktarda C-
ototrof organizmaların bulunması gerekmektedir. Sularda bu organizmaları
algler, fitoplanktonlar istisnai olarak da fotosentez bakterileri oluşturmaktadır.
Sucul ortamda çözünmüş organik maddeleri alabilen bakterilerin ve mantarların
beslenme zincirindeki yeri ve önemi büyüktür. Çözünmüş organik maddeler
genellikle birincil üreticiler olan fitoplanktonlar ve hayvansal organizmalar
tarafından suya ve-rilmektedir. Ayrıca yüzeysel sularla taşınan diğer kirlenmeler
de vardır. Bunlar bakteriler tarafından biyomasa dönüştürülmek-te ve büyük
kısmı diğer organizmalara besin maddesi olmaktadır. Bakteriler düşük
konsantrasyondaki organik maddeleri kullanma yeteneğine sahiptir. Bakteriler
ve mantarlar diğer canlılara besin olarak beslenme zincirinde görev almaktadır.
Birincil üreticilerden sayılan herbiforlar zooplanktonlara besin olmakta,
karnifor zooplanktonlar da aynı şekilde bunlardan yararlanmaktadır.
Bakterilerin ve mantarların ayrıca fitoplanktonlara C0
2
üretmeleri bakımından
da önemi vardır. C-heterotrof bakterilerinin ve mantarlarının besin kaynaklarını
(vericilerini) gözönünde tuttuğumuzda özel yerlerinin önemi daha açık
olmaktadır. Tüm organizmaların dışkıları organik besin maddelerini içermek-
tedir. Bunlarda bakteriler tarafından besin olarak alınmaktadır. Bakteriler, iç ve
kıyı sularındaki allochthon (dışardan gelen) besin maddelerini de kullanabilme
yeteneğine sahiptirler. Bu özellikle akarsuların döküldüğü yerlerde
görülmektedir. Akarsu göller de veya barajlarda dışardan gelen organik
maddeler, içerdeki mikroorganizmaların (primer üreticilerin) asimilasyon
işlevleri ile ortama verdikleri maddelerden çok daha fazladır. Örneğin Rybinsk
16
barajında 1964 yılında bakterilerin 117.388 ton biyomas üretmelerine karşı,
birincil üreticilerin fitoplankton yolu ile ürettikleri biyomas, 99 750 ton olarak
hesaplanmıştır.
1.4. Sedimentlerin Oluşumunda Mikroorganizmaların Rolü
Bakteriler ve mantarlar çeşitli sularda sedimentlerin oluşmasına neden
olmaktadır.
Bakteriler, az sayıda da olsa mantarlar organik veya mineral
kökenli
askıda
katı
maddede
de
konaklamaktadır.
Konuk
mikroorganizmalar tarafından askıda katı madde kısmen veya tamamen besin
maddesi olarak kullanılmakta ve parçalanmaktadır veya asit salgılayarak
çözünür hale getirmektedirler.
Mikroorganizmalarca çoğalma aynı zamanda partiküllerin büyümelerine de
neden olabilmektedir. Küçük danelerden yumaklar oluşmaktadır. Mantarlar
Rhizoide ve
Hyphe'lerin yardımı ile çok sayıda partikülleri tutmakta ve
birleşmelerini sağlamaktadırlar. Bakterilerin çok miktarda salgı oluşturmaları
aynı sonuca götürmektedir. Belirli bakteriler Fibrie veya Pili yardımı ile çok
küçük taneciklerin yumaklaşmasına neden olmaktadırlar. Bu bakteriler
Fibrie'leri ile askıda katı maddeye tutunmakta ve çok sayıda partikülü (taneciği)
birbirine bağlamaktadır. Vibrio extörguens Fibrie'leri ile askıdaki maddeye
veya toprak danesine öyle sıkı tutunmaktadır ki, yağmur sularınca bile
sürüklene-memekte, ayrılamamaktadır.
Mikroorganizmalar metabolizma işlevleri ile sedimentasyon olaylarına neden
olmaktadırlar. Örneğin trofik sığ göllerde pH (9,4) yükselmesi ile kireç
çökmektedir.
1. (NH
4
)
2
CO
3
+ CaSO
4
-------------> CaCO
3
+ (NH
4
)
2
SO
4
2. Ca(NO
3
)
2
+ 3H
2
+ C ------------> CaCO
3
+ 3H
2
O + N
2
3. CaSO
4
+ CH
3
COOH ----------------> CaCO
3
+ H
2
O + H
2
S + CO
4. Ca(COOCH
3
)
2
+ 4O
2
-------------> CaCO
3
+ 3H
2
O + 3 CO
2
Bu şekildeki bakteriyel işlevlerin birkaç bin metre kalınlığın da tabakasız kireç
kayaçlarının oluşmasındaki rolünün büyük olduğu kabul edilmektedir. Kalsiyum
karbonat partikülleri yüzeylerine organik ve inorganik besin maddelerini
adsorbe edebilmekte ve böylece iri yumaklar oluşmaktadır.