54-Diyalektik Nedir indd



Yüklə 2,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə54/81
tarix26.11.2017
ölçüsü2,8 Kb.
#12761
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   81

hareketlerini zembereğinden boşaltacak, devirler kapatıp devirler aça-
cak bir kudrete erişmelerinin sırrı buradadır. Sahici ideoloğun bütün an-
lamı ve değeri buradadır. Tersine; deryalar kadar "âlim", "bilgiç" olup da 
hareketin manivelâsını sezemeyen nice zamane ve dâhilerin, kanatsız, 
tekerleksiz, kayışsız birer garip motora dönmeleri hep kuru, kısır bilgiç-
likte, teorik "objektiflik"te kalmaları, bilimsel düşünceyi on para etmez 
bir manevi hazine, hiçbir işe yaramaz ölü bir gömü gibi içlerinde sakla-
mayı, yani tecrit mezarına gömmeyi marifet saymaları yüzündendir. 
Pratiğin Kriteryumuna en açık ve basit örnek manivelâda bulunur. 
Dikkat edelim. Manivelânın iki unsuru vardır: 
1- Manivelâ gücü; 
2- Dayanak noktası... 
Toplum ilişkileri ne kadar kördüğüm olursa olsun, toplumsal faali-
yette dahi aranması gereken Pratiğin Kriteryumunu bulmak, o faali-
yet manivelâsında bu iki unsuru kavramaktır: 
a) Manivelâ Kuvveti 
Manivelâ kuvveti: denilince iki şey hatıra gelir: 
1- Cansız manivelâ sırığı; 
2- Canlı insan gücü... 
Toplumda: 
1- Bütün değişiklikler için şart olan manivelâ sırığına Alet denir. 
Aletlerin kullanış metotları ile birlikte hepsine birden Teknik adı ve-
rilir. Manivelâ da, toplumsal bir teknikten, en basit bir aletten ibaret 
değil midir? 
2- Tekniği, manivelâ aleti kullanan canlı insan ise işgücü'dür. 
Gerek aletlere, gerek işgücüne toptan Üretim Gücü (İstihsal Kuv-
veti) denir. 
Demek, Toplum pratiğinin kriteryumunu ararken, ilk iş, toplumda 
gözüken ilişkilerin hangi Üretim manivelâsıyla ilgili olduğunu bulmak 
ve bilmektir. Sınıflı Toplumda üretim gücüne yakın ilişki, hâkim Tekni-
ğin işleyişiyle doğrudan doğruya bağlı insanların, yani Sınıfların ilişki-
sidir. Onun için, Sınıflı Toplumda herhangi bir değişiklik (hareket) Sınıf 
çelişkileri (ilişkileri) manivelâsına dayanır
-

İmdi, herhangi toplumsal teorinin uygulanmasına girerken arana-
cak şey, o teoriye kaynak olan toplumda: 
1- Üretim güçlerini; 
2- Sınıflı Toplum ise sınıf çarpışmalarını (ilişkilerini), değilse diğer 
İnsan ilişkilerini karakterize etmektir. 
Olayların üretim gücü ve çelişkileri (insan ilişkileri) ile bağı meydana 
çıkarıldı mı toplumsal değişikliğin manivelâ kuvveti bulundu demektir. 


"Diyalektik, verili sosyal olayı her yönden izlemekle dışarıda gö-
rüneni kökte hareket edene, üretim güçlerinin gelişmesine ve sınıf 
dövüşlerine (toplumsal insan ilişkilerine) irca etmeyi [indirgemeyi] 
ister." (Lenin, II. Enternasyonalin Krahı, C. XIII, s. 143) 
b) Dayanılacak Nokta 
Manivelâ sırığı (Teknik) ve insan kuvveti (işgücü) gayet elveriş-
li olabilir. Fakat, manivelânın dayanak noktası, sırığı destekleyecek 
elverişli nokta bulunmazsa, dünya yerinden atılamaz. Bilgin: bir ma-
nivelâ sırığı ve dayanak noktası ver, dünyayı tek başıma kaldırırım, 
demiş. Yani, tek sırıkla iş bitmez. Onu dayayacak asıl noktayı da bul-
mak gerek... İşte, bu sınıflı toplum (Medeniyet) tarihinde altı yedi 
bin yıldan beri zaman zaman bir avuç azlığın bütün insan yığınlarına 
hükmedebilmesi yahut bir tek adamın çıkıp büyük yığınlara yol göste-
rince aşılmaz sanılan engellerin hiçe inivermesi: hep bu nazik noktayı 
bulmak ve kavramakla nitelenebilir. Nasıl olmuş da koskoca insanlığın 
içinde binde biri geçmeyen azlık bir sınıf, bütün toplumun dizginlerini 
yüzyıllarca elinde tutmuş?.. Çünkü manivelâ sırığı o hâkim denilen 
sınıfın eline geçmiş. Niçin on milyonlarca insanın yanıp tutuştuğu bir 
davada, bütün kuvvet bu on milyonlarda iken, içlerinden hatta Parti 
değerinde örgütler dahi kurulmuşken, gene birtakım Şef denilen tek 
insanların otoritelerine hacet kalır?.. Çünkü manivelânın dayanılacak 
noktasını böyle bir kişinin bulması gerekir. 
"Her tek başına olayı incelemeyi bilmek için insanın omuzları üstün-
de kendi kafasını taşıması gerektir. Bu sözgelimi, Parti örgütü ile o sınıfa 
lâyık olan Parti şefinin anlamını kavramaktan ibarettir; ta ki verili sını-
fın bütün düşünücü temsilcilerinin sürekli, tutkun (kararlı), değişken ve 
çok yanlı emeği, zorunlu bilgiyi, zorunlu deneyimi -bilgi ve deneyimden 
başka- kompleks siyasi sezişi (rumle: vaktinde koku alma yeteneği) 
işleyebilsin." (Lenin, Solcu Çocukluk Hastalığı, C. XVII, s. 157) 
Demek burada üç şeyle karşılaşıyoruz: 
1- Bilgi tezi: Diyalektik aydınlatmanın Objektif ve Somut araştır-
masıdır
-

2- Deneyim antitezi: Gerçeğin Kriteryumunu bulmaktır
-

Fakat bu iki şeyden, (Bilgi+Deneyim)den üçüncü bir şey çıkacaktır
-

3- Seziş sentezi: Bu çıkmazsa, gerek bilgi yumurtası, gerek tec-
rübe kuluçkası cılk bir sonuca varmış olur. Bütün bilgi ve tecrübe, en 
sonunda gelir Seziş civcivini dünyaya çıkarmaya dayanır. İşte mani-
velânın dayanış [destek] noktası bu Seziş ile bulunur. Bilgi kök, dene-
yim gövde ve yapraksa, Seziş asıl insan faaliyetinin çiçeği ve meyve-
sidir. Sezişi olmayan insanın bilgi ve deneyimi yaratıcı olamaz. Bütün 
insan faaliyetleri alanında olduğu gibi, sosyal çevrede de iş böyledir. 


Toplumsal olaylar içinde uğraşanların başlıca neleri sezmeleri ge-
rekir?.. Her şeyden önce şu üç şeyi: 
1- Gizli yanlışları seziş; 
2- Tarihsel dönümleri seziş; 
3- Anı (saatini, dakikasını) seziş... 
Bu üç yüzlü seziş başarılamadıkça, doğru dürüst hiçbir iş yapıla-
maz. Konumuz daha çok toplumsal olduğu için, doğa ve organizma ya-
ratışlarından ve keşiflerinden uzun boylu örneklerle oyalanmayalım. 
1- Yanlışı Sezmek: 
"Büyük Hegel diyalektiğini ayakları üstüne getirerek değiştiren Mark-
sizme"göre, "Gerçek Diyalektik, peçeli yanlışları doğru çıkarmak değil, 
sakınılmaz dönümleri [dönüşleri] gözden geçirmek (etüt etmek)tir." 
(Lenin, Bir Adım İleri, İki Adım Geri, 1904, C. V, s. 486) 
Diyalektik Maddeciliği hazmedememiş olan bütün Oportünistler 
(hayalperestler) gerçeği yalnız bir yönden, tek yanlı görürler. Ve bü-
tün gerçek o gördüklerinden ibarettir, sanırlar. Sürekli olarak gerçek 
budur diye direnirler. Gerçeğin bir de öbür yanını, her yanını ara-
mazlar. Yanıldıkları gösterildiği zaman, yanlışlarını kendileri görme-
meye çalıştıkları gibi, başkalarından da gizleyeceklerini umarlar. Bu 
örtbasçılık, her şeyden önce başkaları kadar kendilerini de aldatır ve 
olayların çetin yargısı önünde hüküm giyip çöker. Değişiklik böyle bir 
mantık için ölüm olur, yanlış da mezarı... 
Onun için, Diyalektik sezişte birinci şart, yanlışları korumamaktır. 
Yanlışla birlikte batmak istemeyenler, peçelenmek istenen yanlışları 
amansızca ve acımaksızın açığa vururlar. Yanlış bir uçuruma benzer-
se, doğru yolda gidiyorum sananların, ondan sakınmaları için, yan-
lışı iyice vaktinde görmeleri gerektir. Uçurum doğru yoldur diye inat 
edenler veya uçurumu olduğu gibi göremeyenler, intihar ederler. 
2- Dönümleri sezmek: 
"Engels, kendisi ve şöhretli arkadaşı adına; Teorimiz dogma de-
ğil, faaliyet rehberidir, der... Bunu gözden kaçırmakla, Marksizmi tek 
yanlı, sakat, ölü hale sokuyoruz. Onun canlı ruhunu çıkarıyoruz. Onun 
köklü teorik temelini, yani Diyalektiği: Her yanlı ve tamam çelişkili 
tarihsel gelişim teorisini söküp atıyoruz; onun yeni tarihsel dönümle 
değişebilen dönemlere yaraşır pratik ödevlerle olan bağını koparıyo-
ruz." (Lenin, Marksizmin Tarihsel Gelişiminin Bazı Özelliklerine 
Dair, 1910, C. XI, K. II, s. 138) 
Birinci yanlış, gerçeği tek yanlı görmek ise, ikinci büyük yanlış, 
gerçeği tek zamanda görmeye saplanıp kalmaktır. Diyalektiği iyice 
hazmedemeyenler veya bozmak isteyenler, gerçeği yalnız bir zaman-
da kurallaştırıp, o kuralı ebedi gerçek payesine çıkarırlar. Hâlbuki Ta-
rih de, bütün Varlık gibi, durmaz. Büyük çarklar çevirir. Ve her belirli 


Yüklə 2,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə