41
Bu fikrin sistemli ilk savunucusu Aristoteles’tir. O, ruhun üç işlevinden bahseder:
etkilenimler, olanaklar, huylar. “Arzu, öfke, korku, yüreklilik, kıskançlık, sevinç, sevgi,
kin, özlem, hırs ve acımanın, genel olarak da haz ya da acının izlediği şeylere ‘etkilenim’
diyorum; bunlardan etkilenebilmemizi sağlayanlara, söz gelişi öfkelenebilmemizi, acı
duyabilmemizi ya da acıyabilmemizi sağlayanlara ‘olanak’ adını veriyorum. ‘Huylar diye
de etkilenimlerle ilgili olarak iyi ya da kötü durumumuza diyorum.”
102
Aristoteles, bunları söyledikten sonra etkilenim ve olanakların erdem
olamayacağını, iyi ve kötü, huylarda ortaya çıktığı için erdemlerin ancak karakter
olabileceğini ileri sürer.
103
Arzu, istek ve eğilimlerimiz erdem olamaz; çünkü bunlar, geçici
anlık durumlarımızdır. Ahlâk ise bizde kalıcı olan bir şeyde aranmalıdır. nsanlar, iyi veya
kötü bir şeye yatkın hale gelebilirler. Tutkularımız bizi kötü şeylere yatkın hale getirirken
aklımız iyi şeye yatkın hale getirecektir. Akla uygun yaşamak, tutkulara göre yaşamaktan
üstündür. Bir şey, bizde iyi bir karakter haline geldiğinde, o bizim erdemimiz olur.
104
Aristoteles, mutluluğu her şeyin kendisi için yapıldığı en uç iyi olarak tanımlar ve
ahlâkın amacının mutluluk olduğu söyler.
105
Ancak mutluluk veren her eylem, erdem
değildir. Ahlâkı, eylemlerde değil iyi alışkanlıklarda ararız. Başka ifadeyle bir eylemin iyi
veya kötülüğünden ziyade, insanları iyiye/mutluluğa yönlendirecek bir erdemin bir kişide
bulunması ahlâkî ölçüdür. Bu durumu, erdemli olmakla erdemli davranmak arasındaki
farkta ortaya koyabiliriz. Her erdemli davranış bir kişinin ahlâklı olduğunu göstermez;
ancak bu kişi bu davranışı bir alışkanlık ve doğal bir tepki haline getirmişse o kişinin
ahlâklı olduğundan bahsedebiliriz. Örneğin, bir kez ölçülü bir şekilde para harcamak
değildir erdemli olmak; o, cimri ve savurgan olmadan sürekli ölçülü davranmaktır. Bu
yüzden Aristoteles, ahlâkî davranışın mutluluğu amaç edindiği şeklinde sonuççu bir
söyleme sahipmiş gibi görünse de onun yaklaşımı deontolojiktir. Çünkü o ahlâklılığı
eylemlerde değil “sahip olmakta” (bireylerin ahlâkî özelliklere sahip olmasında) arar.
Ayn Rand (1905-1982), Douglas B. Rasmussen ve Douglas J. Den Uyl gibi bazı
yakın dönem filozoflar, liberalizme Aristotelesçi bir yorum getirirler. Rasmussen ve Uyl,
erken dönem liberallerin, özellikle John Locke’un siyasetin ahlâkî yönünü önemsediklerini
ancak son dönemlerde bu ilişkinin zayıfladığını ve çağdaş liberalizmin bu konuda bir kriz
yaşadığını ileri sürerler. Onlar, bu ilişkiyi yeniden canlandırmak için bu krizin bir sonucu
olarak güç kazanan ahlâkî rölativizmden kurtulmuş, Aristoteles’in ahlâkî düşüncesi
üzerinden mükemmeliyetçi bir temel oluşturmaya çalışırlar.
106
102
Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, 1105b, 1106a, (s. 29, 30).
103
Aristoteles’in erdemi değer olarak kabul etmesi konusunda bkz. Nikomakhos’a Etik, 1131/25.
104
Age.
, 1095a, 1106a.
105
Age.,
1095a.
106
Douglas B. Rasmussen, Douglas J. Den Uyl, Liberty and Nature: An Aristotelian Defense of Liberal
42
b) Eğilim Olarak Değer: Jeremy Bentham, John Stuart Mill, Herbert Spencer
(1820–1903) gibi klasik faydacılar, ahlâkî değer yargılarını bireyin arzu ve eğilimlerini ön
plana çıkaran bir yaklaşımla oluştururlar. Hume da Aristoteles’in söylediğinin aksine arzu
ve tutkuları ahlâkın temeli görür.
107
Bentham, ahlâkî yargıların bizde bir yatkınlık olarak mı bulunduğunu yoksa
onların eğilim mi olduğunu kitabında bir bölüm olarak ele alır.
108
Bentham, yatkınlığın
ahlâk tartışmalarını kolaylaştırmak için uydurulmuş saçma bir kelime olduğunu ileri sürer.
“Bununla bir insanın zihninin arkasında yerleşik bir şeyin olduğu anlatılmak istenir. Bu
durumdayken kişi, bir eyleme yönleneceği zaman bu tür bir güdü tarafından
etkilenmektedir.”
109
Bentham, bu tür bir yerleşik durumdan çıkan eylemlerin ahlâkîliğini
sorgular; bir eylemin niyeti ile sonuçları arasında uygunluk olması gerektiğini, yerleşik
durumdan çıkan eylemlerin sonuçları gözetmekten uzak olacağını ve bu yüzden ahlâkın bir
yatkınlık durumu olamayacağını ileri söyler. Nitekim aynı kişinin farklı zamanlarda farklı
niyetler taşıması da bu yaklaşımın hatalı olduğunu gösteren bir tecrübedir.
110
Ona göre bir eyleme meyletme, bu eğilimin sonuçları zararlı ise zararlıdır. Sadece
bazı eğilimlerin sonuçlarının zararlı olması muhtemeldir. Bir dükkândan sadece parasal
değeri nedeniyle ekmek çalan birisini eğilimi kötüdür. Çünkü bir hiç uğruna ekmeği
değerli yapan bir arzuya sahiptir. Hangi eğilimlerin kötü veya zararlı olduğunu anlamak
zor değildir. nsanın bünyesine zarar veren davranışlara bizi sevk eden eğilimlerden ancak
kötü veya zararlı diye bahsedebiliriz.
111
Bentham, ahlâkî davranışlarımızı yönlendirecek olan şeylerin arzu, istek ve
eğilimlerimiz olması gerektiğini savunur. Haz, tüm eğilimlerimizin en baskını ve diğer
bütün arzularımızın en önemlisidir. O, tüm arzu ve eğilimlerimizin efendisidir.
112
Bireylerde ahlâkî değerlerin oluşmasını sağlayan şey, hazzı elde etme ve acıdan kaçınma
eğilimleridir. O, hangi eğilimlerin kötü olduğunu anlamayı sağlayacak bazı ahlâkî ölçütler
Order
, Open Court, Chicago, 1991; Douglas B. Rasmussen, Douglas J. Den Uyl, A Perfectionist Basis
for non-Perfectionist Politics: Norms of Liberty
, The Pennsylvania State University Press,
Pennsylvania, 2005, s. 19; Bican Şahin, “Özgürlüğün Normları: Eleştirel Bir Kitap Analizi”, Liberal
Düşünce
, sayı 12, 2007, ss. 239-50. Rasmussen ve Uyl’in liberalizmin çağdaş dönemi ile ilgili ahlâk-
siyaset ilişkisi açısından yapmış oldukları tespitlerini bugün için anlamsız kılacak büyük bir literatür
vardır. Gauthier, Rawls, Gewirth, Nozick gibi daha birçok düşünür, liberalizmin ahlâkî yönüne vurgu
yapan eserler yazmışlardır. Ayrıca Ayn Rand’ın Aristotelesçi liberalizm yorumu için bkz. Douglas B.
Rasmussen, Douglas J. Den Uyl, “Ayn Rand’s Realism”, The Philosophic Thought of Ayn Rand,
editörler: Douglas B. Rasmussen, Douglas J. Den Uyl, University of Illinois Press, Urbana and
Chicago, 1984, ss. 3-21.
107
David Hume, nsan Doğası Üzerine Bir nceleme, çev.: Aziz Yardımlı, dea yay., stanbul, 1997, s.
40, 363.
108
Jeremy Bentham, An Introduction to Principles of Morals and Legislation, 1781.
109
Age
., XI/I.
110
Age
., XI/VI, VII.
111
Age
., XII/1, 2; XI/X-XII.
112
Bentham, age., I/1.
Dostları ilə paylaş: |