Aşkın Gözyaşları I -şems Tebrizi



Yüklə 0,68 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/50
tarix15.10.2018
ölçüsü0,68 Mb.
#74403
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   50

Parıltı gidip de açığa çıkınca duman,
Buza keser mecazî aşk o zaman.
 
Geri döner o güzellik kaynağına,
Benden kalır geride: kokuşmuş, adi ve kaba.
 
Geri döner hani aya ay ışığı,
Kalmaz kara duvarda yansıması.
 
— Sevenler ne için korku duyarlar ve ne için ümit ederler Şems?
—  Kalplerinin  geçmiş  günlerde  elde  ettiğini  kaybetmekten  korkarlar.  Sonra  her  sevenin
kalbinden  ayrılmayan  bir  korku  nedeniyle  endişe  ederler.  Sevgilinin,  onlara  ihsan  ettiği
nimetlere  gereğince  şükretmeyip  bu  nimetlerden  mahrum  kılınmaktan  korkarlar.  Böylece
korku onların kalbine iyice yerleşince ve nefisleri umutsuzluğa düşmeye başlayınca, Allah’ın
rahmetinin genişliğini hatırlayarak ümitleri kuvvetlenir. Sevenlerin ümidi hakikate ulaşmak ve
vesilelerle  O’na  yaklaşmaktır.  Böylelikle  (korku  ve  ümit  arasında  olduklarından)  O’nun
hizmetinden  ve  O’na  itaatten  uzak  düşmezler  ve  tüm  işlerinde  O’nun  emrine  göre  hareket
ederler.  Zira  bilirler  ki  O,  kendilerine  hoşgörü  ile  bakacağına  kefil  olmuştur.  Allah’ın  şu
âyetini işitmedin mi? “Allah kullarına lütfedicidir.” (Şura,19).
Her nimet lütuf demektir. Allah’ın diğer yaratıklar dışında özellikle onu sevmesindeki lütuf
ise apaçıktır. Nitekim sevgi bir kulun kalbinde iyice yerleştiğinde, ne insan ne cin, ne cennet
ne  cehennem,  ne  de  sevgiliden  başka  herhangi  bir  şeyi  hatırlamak  ona  erdemli  gelmez.
Seven,  sadece  sevgilisini,  onun  kudret  ve  keremini,  kendisini  sevenlerden  uzaklaştırdığı
kötülükleri  anmakta  fazilet  ve  zevki  bulur.  Tıpkı Allah’ın  İbrahim  Halil Aleyhisselam’ı  kendisi
için  yakılmış  büyük  ateşten  kurtarması  gibi.  Ki,  böylelikle  izzet  ve  celal  sahibi  olan  O,
kudretinin  eserlerini  ve  kendisini  isteyene,  hiçbir  karşılık  beklemeksizin  yardımını  İbrahim
Halil’e  göstermiştir.  Sevenlerin,  Allah’ın  velilerine  verdiği  şu  vaatlerini  anmaları  da  aynı
bağlamdadır:  Onlar,  (dünyada)  Allah’a  kavuşacaklar  ve  perdeleri  kalkacaktır;  herkesin
cennetle  cehennem  ortasında  bekleyip  şiddetli  korkulara  duçar  olacağı  en  korkunç  günde
yani kıyamette ise hüzünlenmeyeceklerdir.
— Sana göre tutku (şevk) nedir?
—  Bana  göre  tutku,  sevgi  nurundan  aydınlığını  alan  ve  asli  sevgi  üzerine  fazlalık  da
olmayan bir kandildir.
— Asli sevgi nedir?
— İmanın sevgisidir. Yüce Allah, müminlerin kendisine olan sevgisine şahitlik etmekte ve
şöyle buyurmaktadır; ‘İman edenlere gelince, onlar Allah’ı daha şiddetle severler.’ (Bakara,
165)


Öyleyse  tutkunun  aydınlığı,  sevginin  nurundandır.  Tutkunun  fazlalığı  ise  dostluk
sevgisindendir.  Tutku,  kalpte  ancak  dostluk  nurundan  harekete  geçer.  Öyleyse  Allah,  bir
kulunun kalbinde, tutku kandilini parlattığında, kalbin vadilerinde hareket eden tutku değildir;
ama  kalp  onunla  aydınlanır.  Bu  kandili  ancak  iman  gözüyle  bakmak  söndürür.  Kul,
amellerinde, bir kere düşmanından emin oldu mu ameli terk etmek endişesinden uzaklaşır.
Mevlâna  sükûnetle  başını  öne  eğdi.  Düşündü.  Odaya  sessizlik  çöktü.  Sağ  elini  göğsüne
koyarak:
— Yüce Sevgili’yi görmek bize nasip olacak mı? diye sordu.
— Bil ki: Allah’ın velilerinin Allah’ı görmesi asla şahısların, cisimlerin, cinslerin, cevherlerin,
arazların,  sıfat  ve  mevsufların  mekân  ve  yön  üzere  görülmesi  gibi  değildir.  Allah’ı  görme,
tüm  bunlardan  daha  şerefli  ve  çok  daha  üstün,  cismani  her  vasfın,  maddi  her  sıfatın
üzerinde bir kavramdır. Bu görme; nurdan bir nurun, nurun içinde ve nur için nuru görmesidir.
Nitekim Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nuru, içinde kandil
bulunan içi oyuk bir kandil gibidir. Kandil bir sırça içindedir. Bu sırça da sanki incimsi parlak
bir yıldızdır ki ne doğuya ne batıya nispet edilmeyen bir zeytin ağacından yıkılır.” (Nur, 35).
Yani ne doğuya ne batıya derken, ne şekilsel ne de heyulani demektir.
Mevlâna sözlerimi işittikten sonra yüksek ses ile “Allahhhhhhhhh” diye bağırdı ve ardından
şu beyitleri söyleyerek sema etmeye başladı.
 
“Yeryüzünde sevenlerden daha kötü durumda olan biri yoktur.
Arzunun tatlı lezzetini bulduğunda,
O aşığı ağlarken görürsün her an;
Ya iştiyakından yahut da ayrılık korkusundan…
Kavuştu mu, ayrılma korkusuyla ağlar,
Ondan uzak kaldı mı, şevkinden ağlar.
Evet, aşığın gözleri, sevgilisinden ayrıldığında da yaşla dolar, Ona kavuştuğunda da”
 
Semayı tamamlayıp mindere yığılınca onu tekrar dinç hissettirmek için dedim ki:
— Allah ilk maşuktur ve bütün varlıklar O’nu arzular, O’na yönelir ve işler bütünüyle O’na
döner.  Zira  varlıkların  var  oluşları,  kıvamları,  beka  ve  süreklilikleri  ve  kemâlleri  ancak
O’nunladır.  Varlığı  kendinden  olan  tek  varlık  O’dur.  Ey  kardeş,  Allah  seçilmiş  ve  veli
kullarına vaat ettiği gibi seni de kendi Zat’ına ulaştırsın ve senin nurunu tamamlasın. İşte bu
müjde şu âyettedir:
“Kıyamet  gününde,  erkek  ve  kadın  tüm  müminlerin  nurları  önlerinden  ve  sağlarından
gider,  işte  o  inananlar  diyecekler  ki;  ‘Ey  Rabbimiz!  Nurumuzu  tastamam  yap,  bağışla  bizi.
Şüphesiz sen her şeye kadirsin.’” (Tahrim, 8)
Mevlâna  olduğu  yerden  birden  ok  gibi  fırladı.  Bana  öyle  bir  sarıldı  ki  tüm  kemiklerim


neredeyse un ufak olacaktı. Sürekli yanağımı öpüyor eli ile sakallarımı okşuyordu.
—  Allah  seni,  bizi  ve  tüm  asil  ihvanımızı  doğru  yola  ulaştırsın.  Seni,  bizi  ve  tüm
kardeşlerimizi hidayet yoluna kavuştursun. Muhakkak ki O kullarına çok merhamet edendir.
İnsanlar  üç  sınıftır  Celaleddin.  Birinci  sınıf,  muhabbet  değneğiyle  dövülmüş  ve  şevk
kılıcıyla  maktul  olmuşlardır.  Bunlar,  Allah’ın  kapısında  oturup  ihsan  beklerler.  İkinci  sınıf
tövbe  değneğiyle  dövülmüş  ve  pişmanlık  kılıcıyla  maktul  olmuşlardır.  Bunlar  da  O’nun
kapısında  oturup  affı  beklerler.  Üçüncü  sınıf  ise  gaflet  değneğiyle  dövülmüş  ve  şehvet
kılıcıyla maktul olmuşlardır. Bunlar da O’nun kapısında oturup cezayı beklerler.”
Anla  ki  aşkın  aslı  üç  mertebe  üzeredir:  İnsanî  aşk,  ruhâni  aşk  ve  Rabbâni  aşk.  İnsanî
aşk, aşkın başıdır ve ruhanî aşkın basamağıdır. Ruhâni aşk da Rabbâni aşkın merdivenidir.
Rabbâni  aşk,  cevheri  saf,  cismi  lâtif,  görünümü  zarif,  tabiatı  ince,  ruhu  yumuşak,  sırrı
aydınlık ve yaradılışı yüce insanlarda açığa çıkar. Öyleyse aşk, cemal, güzellik, yetkinlik ve
ahlâk  sahiplerinde  bulunur.  Zira  aşkın  fıtratı,  mıknatıs  gibi  güzellik  madenlerini  kendine
çekmektir.
Aşk, her güzeli, kendi güzelliğinden yaratan Allah’ın güzelliğiyle süslenmiştir. Kişi, Âdem’e
emanet verilmiş ezeli güzelliğin insandaki durumu bakımından âşık olduğunda tedricen ruhani
aşka  yükselir.  Ruhâni  aşk,  ezeli  güzellik  madenlerinde  ruhların  kıvılcımıyla  ışımıştır.  O
ruhlar  ki,  Hak  onlara,  tüm  sıfatları  ile  onları  var  ederken  güzellik  ve  cemal  sıfatıyla  tecelli
etmiştir. İşte insan bu iki mertebede yetkinliğe ulaşınca ve bu iki aşkın terbiyesine erişince,
ona  Hakk’ın  cemali  âşık  olur.  Böylelikle  de  onun  aşkı,  Hakk’ın,  ezelde  onun  hakkındaki
aşkına uygun düşer. Bu durum şu âyetin anlamıdır: “O, onları sever, onlar da O’nu.”
Hz. Peygamber (s.a.v) de şöyle buyurmuştur:
“Allah  buyurur  ki;  ‘Kuluma  benimle  meşgul  olmak  galip  olunca,  ben  onun  şehvetini  beni
istemesi  ve  bana  yönelmesi  kılarım.  Böyle  olunca  da  kulum  bana  ben  de  kuluma  âşık
olurum.  Kulum  benden  gafil  olduğunda  derhal  onunla  gaflet  arasına  girerim.  İşte  bunlar
benim  hakiki  velilerimdir.  İşte  onlar  hakiki  yiğitlerdir.  Ben  yeryüzüne  bir  bela  indireceğim
zaman onların hürmetine bundan vazgeçerim’.”
Onun  aşkı,  cemal  sıfatının  ortaya  çıkmasıyla,  onda,  Allah’ın  aşkının  zuhur  etmesinden
ibarettir.  Bu  sebeple  “Davut  Allah’a  âşık  oldu”,  denmiştir.  Keza  Araplar  “Muhammed
Rabbine âşık oldu”, demişlerdi.


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə