Sosial
fəlsəfə
101
Tarkovsky’nin Ayna’da seyirciyi çok katmanlı bir zamansal yolculuğa gö-
türmesi bu yönüyle önemlidir çünkü insan, zamanın içinde birçok iz bırakır.
Bu çerçevede hatıralar, insanların yaşantılarına dair bilgi edinmeyi sağlayan
öznel ve manevî bir kategori olarak büyük önem taşımaktadır. Hatıralar, bir
insan hakkında geniş bir bilgiye sahip olmaya yetecek malzemelerle dolu-
dur. Hatıralarını kaybeden birisi, hayalî bir varoluşa hapsolmuş gibidir.
Çünkü hatıralar, dünyayla aramızda bir bağ kurma yeteneğimizin bir ifade-
sidir. İnsan hatıraları sayesinde kendi sınırlarının farkına varır. Ama ha-
tıralar bizi saldırılara açık, acı çekmeye hazır hale de getirebilir.
1
Geçmişin
paradoksu tam da burada gizlidir.
Sonuç
Ayna filminin girişinde, kekeme bir çocukla öğretmeni arasındaki iliş-
ki gösterilir ve bu sekans ilk bakışta filmin esas hikayesiyle ilgisiz gö-
rünmektedir. Ancak kekemeliğin sadece fizyolojik değil, aynı zamanda ma-
nevî bir rahatsızlık olduğu düşünüldüğünde bu bağımsız bölümle film ara-
sında bir ilgi kurmak mümkün hale gelir. İnsanlığın aklı ve kalbi dumura
uğramıştır ve ruhu dilsiz kalmıştır. Tarkovsky’e göre insanı bu dilsizlikten
sanat kurtaracaktır. Çünkü sanatın amacı insan varlığının anlamını açık-
lamak ve insanları hakikatle karşı karşıya getirmektir. Hakikat arayışının en
özel yolu ise sinemadır. Hakikate ulaşmanın öznel çabalar neticesinde müm-
kün olabileceğine inanan Tarkovsky, Ayna’yı adeta çok katmanlı bir otobi-
yografi olarak inşa etmiştir. Ayna’daki esas karakter pişmanlıklar yaşayan,
geçmişe özlem duyan ve geçmişiyle hesaplaşmaya çalışan bir adamın ru-
hundaki ızdırapları yansıtmaktadır. Filmdeki ana karakter varoluş sancısı
çekerken kekelemekte ama iyileşmek için de çaba göstermektedir. Diğer
yandan ızdırap çeken sadece o değildir, yaşadığı coğrafya da ruhunu kay-
betmiştir ve insanlığın dünyadaki varlığı çürümeye yüz tutmuştur. Bu ba-
1
Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, s. 44.
Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1
102
kımdan film varoluşa tutulan bir ayna gibidir. İnsan, içine bir ayna tutup
kendi anılarını zamanın örtüsü altından çekip çıkarmaya çalıştığında geç-
mişin belirsizliği ve ânların içiçe geçmişliği ile karşılaşır. Karşısındaki
Ayna’ya acı, umutsuzluk ve hüzünler yansıyabilir. Geçmiş bir trajediden
ibaret olabilir fakat bu durum tamamen umut kırıcı değildir. Hikaye trajik
olana odaklanmış olsa da trajedi, insanı arındırma gücüne sahiptir. Tar-
kovsky şimdinin içinden geçmişe dalarken bunu olabildiğince şiirsel kıl-
maya da özen göstermiştir. Bu nedenle Ayna, şiirsel renklerle süslenmiş, şiir
kıvamında bir filmdir. Şiirsel olan ise kronolojik olanı, Ayna’da olduğu gibi
mekansal ve zamansal bakımdan aşmakla mümkündür.
Kaynakça
Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, 3. baskı. Çev. Füsun Ant,
İstanbul: Agora Kitaplığı, 2008.
Andrey Tarkovski, Şiirsel Sinema, (Der. John Gianvito), Çev. Ebru
Kılıç, İstanbul: Agora Kitaplığı, Çev. 2009.
Aristoteles, Poetika, Çev. Furkan Akdemir, İstanbul: Say Yayınları,
2013.
Aristoteles, Politika, Çev. Mete Tunçay, İstanbul: Remzi Kitabevi,
1993.
Arthur Schopenhauer, İsteme ve Tasarım Olarak Dünya, Çev. Levent
Özşar, İstanbul:
Biblos Kitabevi, 2005.
David George Menard, “A Deleuzian Analysis of Tarkovsky’s Theory
of Time-Pressure” (http://offscreen.com)
David Ross, Aristoteles, Çev. Ahmet Arslan, İstanbul: Kabalcı
yayınları, 2011.
Elif Nuyan, Eisenstein ve Tarkovsky’de Sinema Sanatı ve Felsefe,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara:
Hacettepe Üniversitesi, 2010.
İoanna Kuçuradi, Schopenhauer ve İnsan, İstanbul: Felsefe Kurumu
Yayınları, 1968.
Sosial fəlsəfə
103
Moldiyar Yergebekov, “Tarkovski Sineması”, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-
Televizyon-Sinema Anabilim Dalı, 2003.
Simon Mussell, “Mimesis Reconsidered: Adorno and Tarkovsky
contra Habermas”, Film-Philosophy 17.1 (2013), ss. 212-233
Ömər OSMANOĞLU
Andrey
Tarkovskinin poetik güzgüsü
(xülasə)
Rus filminin öndə olan adlarından biri olan Andrey Tarkovskinin
1974-cü ildə Güzgü adlı filmi iç içə keçmiş zaman mərhələlərində daim
dəyişən xarakterlərin tarixini anladan təsirli bir kinodur. Atobioqrafik
üslubda çəkilmiş film, əsasən, yetişkin bir kişinin keçmiə və xatirələr
dalaraq reallaşdırdığı mövcudluğu sorğuya çəkməsidir. Filmdə baş
qəhrəmanın yaşadığı kədər, peşmanlıq və kasıblıq danışırılır və bu
baxımdan film çox şəxsi bir məzmuna malikdir.
Məqalədə Güzgü filmi mərkəz nöqtədə olmaqla əvvəlcə Tarkovski ki-
nosunun fəlsəfi aspektləri və onun katarsıs anlayışı şərh edilir. Daha sonra
filmin ümumi məzmunu təhlil edilir. Rejissorun “poetik kino” yanaşmasını
təsdiqləmək məqsədi ilə Güzgüdəki poetiklik üzərində durulur və bir
“zaman heykəltaraşı” olaraq xarakterizə edilən Tarkovskinin Güzgüdəki
zaman anlayışı təhlil edilir.
Anahtar Kelimeler
: Andrey Tarkovski, Güzgü, zaman, poetik kino.
Omer OSMANOGLU
Poetic
Mirror of Andrei Tarkovsky
(abstract)