395
Yusufcan YASİN
/
İslamiyetten Önce Türklerde Demircilik
dağlarında demir çıkar.” (Ban-Gu: 1994: 853, 881, 864, 916, 929, 930). Aynı Çin kaynağına göre,
Yarkent, Kökyar, Udun ve Pişamşan devletlerinde gene yüksek vasıfta yeşim taşı bulunuyordu. 《释氏西
域记》
(‘‘Buddhist Memleketler Seyahat Anıları’’) adlı bir Çin kaynağında şöyle yazılmıştır: “Küsen’in
kuzeyinde iki yüz li(100 km) uzaklıkta bir dağ var. Geceleri alevler, gündüzleri sis yükselir. İnsanlar aynı
dağda çıkardığı maden kömürleri ile yine aynı dağın demir madenlerini eritirler ve 36 devleti demir ile
temin ederler.” (刘锡凎 陈良伪 著, 1992: 113). Ondan sonra, 4.ve 6. yüzyıllarda yaşayan müverrihler de,
Türklerin madenciliği hakkında bilgi vermeği hıç unutmamıştır. Örneğin, Çin kaynaklarında, Batı’ya
doğru göç eden Hunların bakıyelerinden Yabbanların madenciliği ile ilgili kayıtlar da vardır. Eski Çin
tarihçisi Liu-Yen-shou’nun bildirdiğine göre, Yabbanlar ülkesinin Güney taraflarında bulunan dağlarda
yanardağ vardı. Dağlarda yanmış taşlar sonraları sıyah renkli cürüf bir madde haline gelip erimişler ve bir
kaç on li uzaklıktaki yerlere kadar akarak donmuş. O, kükürttür. Adamlar onu taşıyıp ilaç yapıyorlardı
(Li-Yan-shou, 2002: 430). Kazılarda Niya şehri kalıntıları arasında demir eritme yerleri, demir sinterleri
ve demir cevherleri bulunmuş. Lop ilçesinde bulunan Aççik Dağları’nda demir sinterleri yanında
çanaktan yapılmış küreklerin ağızları elde edilmiş ve Kuça’dakı Aği dağlarında demir eritilirken
kullanılan aletler, demir talaşlar bulunmakla birlikte, Kökşa denilen yerde bir demir ocağı bulunmuştur.
Bunların Hun devrine ait olduğu bildirilmektedir (薛宗正 著, 1997: 58-59).
Yukarıda da belirtildiği gibi, 6.yüzyılda Göktürk devletinin kurulmasıyla Altay ve Tanrı Dağları
etekleri ve Yenisey vadisinde pek çok altın, bakır, gümüş, kalay ve demir ocaklarının açılmış olduğunu
Çin kaynaklarından, Göktürklerin sarayındaki madenden yapılmış nadir eşyalardan, Tova’de ele geçen
çeşitli buluntulardan ve Göktürk tüccarlarının demir ticaretiyle uğraştıklarından öğreniyoruz. Bilhassa,
Avarlar tarafından ‘‘Demirci Köleler’’ adı verilen Göktürklerin demir işlemekteki mahirliği, vurucu
sılahlara karşı duyduğu ihtiyaclar, yeni ve iyi cins demir ocaklarının açılmasında itici rol oynamıştır. Bu
durum aynı dönemde teşekkül eden destanlarda da önemli bir konu olarak görülüyor. Çin kaynaklarında
Göktürk ülkesinde ‘‘Temür Daği’’(Demir Dağları’’) adı verilen ve çok stratejik önemi haız olan bir
dağdan söz açılıyor. Bu dağ Yin-shan Dağı’nın kuzeyinde ve Kansu eyaletindeki Hui-hsian şehrinin 15
km güneyinde bulunmaktadır (Togan, 2006: 20; Chang, 1968: 98). Göktüklerin demircilik teknolojisining
gelişme merhalesini Rus tarihçisi L. Gümilyev şöyle tarif ediyor : ‘‘Demiri, cevheri eriterek elde
ediyorlardı. Demirin, oksit ve karbon oksidi birleştirerek, kimyevi operasyondan geçirip yeniden
işlenmesiyle ham demir denilen nervürlü metal kütle elde ediyorlardı ki, bunun kalitesi bugün bile yüksek
derecelerde ısıtılarak elde edilen metalin kalitesiyle aynı idi.’’ (Gumilёv, 2003: 91). Gerçekten,
Göktürklerin Avar hakimiyetinden kurtulup müstakil bir devlet haline gelmesi ve doğuda Mançurya’dan
batıda Kara Deniz’e kadar uzanan büyük bir imparatorluğun kurucuları olarak tanınması ve milyonlarca
süvarıların sahibi olması demircilik sayesinde ortaya çıkmıştır. Aynı dönemde, Göktürklere bağlı vassal
devletler ve kavimler de Göktürkleri demirler ile temin ediyorlardı. Çin kaynaklarında Kırgızlardan
bahsedilirken bu hususta şöyle yazılmıştır : ‘‘Maden olarak altın, demir ve kalay bulunur. Bunlarda her
yağmurdan sonra demir bulunur. Ka-şa(Kaça, Kişek) denen bu iyi cins demirden gayet keskin silahlar
yapılır. Bu demirden daima Göktürklere verilir.’’ (Baytur, 1991: 558; Eberhard, 1996: 68; Taşağıl, 2004:
84; Ow-Yang-xiu, 2010: 820). Yine Çin kaynaklarına göre, Göktürklere bağlı vaha devletlerinden
Kusen’de bol miktarda bakır, demir, kurşun madenleri bulunuyor, Kaşgar’da da bakır, demir, kalay
oçakları kazılmış ve elde edilen madenler her sene hediye olarak Göktürklere gönderilmişti (Li-Yan-shou,
2002: 427-430). Altay ve Tanrı dağları etekleri ve Yenisey nehri boylarında çıkarılan demir ve diğer
maden cevherleri Göktürklerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamış, aynı zamanda demir ve diğer
madenler, metaldan yapılmış şeyler Çin, İran ve Bizans gibi ülkelere de ihraç ediliyorlardı. Aynı dönemde
yaşayan Kurıkanlar da usta demirciler olarak tanınmıştır. Kurıkanların elde ettikleri ham demirdeki saf
metal oranı %99,45’e kadar çıkıyordu; bu yüzden de oldukça katıydı ve dövmeye elverişliydi. Onlar bu
metaldan bıçaklar, mızrak ve ok uçları yaptılar ve yama yapmak suretiyle delik tencereleri tamir ettiler.
(Gumilёv, 2003: 92)
Uygurlar Göktürklerden sonra gelen Türk kavimleri arasında en iyi demir ve çelik işçileri idi.
Uygurlar, maden çıkarma, metal işleme sanatı, bilhassa demir ve çelik yapımındaki mahirliğiyla komşu
kavimler arasında ün kazanmıştır. Ordubalık’daki kazılarda bir evin bir madenci ustasına ait olduğu tesbit
edilmiştir. Zira bu evde bronz külçeler, ince bakır tabakalar ve zift kalıntıları görülmüştür. (Киселев,
1957: 91-101)
.
İdrisi’de Toğuzguz ülkesindeki Bahvan şehrinde demirden her türlü nadir eşyanın yapıldığı
çarşıların yer aldığı ve bu şehirden Tibet’e ve Çin’e demirden imal edilmiş pek çok şeyin ihraç edildiği
yazılmıştır (Şeşen, 2001: 98).
İdikut Uygur Devleti sınırları içinde zengin maden ocakları vardı. Bu hususta 981’de Uygurlar