55
Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Şahin/Çin ve Avrupa Birliği’nin Yeni İpek Yolu Girişimleri ve Orta Asya’ya
tarafından İpek Yolu’nun geçtiği ülkeler arasında ticareti geliştirme ve kolaylaştırma konusunda gümrük
idarelerinin oynadığı rolün etkinleştirilmesi için uluslararası bir platform oluşturulması, İpek Yolu
üzerinde taşımacılığın ve ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik bir proje çerçevesinde çalışmalar yapılması
için bir girişim başlatılmış, Antalya’da başlayan bir dizi forum toplanarak, çeşitli projelerin temelleri
atılarak uygulanmaya başlanmıştır (Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, 2013: 83-91). Rusya’nın belirgin ve
somut bir YİY projesi olmamakla birlikte, iki yoldan bu tarihi hattın kendi etki alanındaki kontrolünü
sağlamaya çalışmaktadır. Birincisi Avrasya Birliği oluşturma planıyken, diğeri Orta Asya’da çok sayıda
yatırım projesini finanse etme ve işbirliklerine katılma uygulamalarıdır (Fedorenko, 2013: 15-16). Çin ve
Avrupa Birliği’nin YİY kapsamındaki projeleri ise aşağıda kapsamlı olarak ele alınmaktadır.
Çin Rüyası ve Yeni İpek Yolu: Tek Kuşak, Tek Yol
Çin’in 1979’da Deng Xiaoping döneminde uygulamaya sokulan Açık Kapı politikasıyla başlayan
ekonomik dönüşüm süreci, hala çeşitli iç kesimlerin çatışmacı ilişkileriyle sorun olmaya devam etmekle
birlikte, özellikle ekonomi ve dış politika alanlarında kendini göstermeye devam etmektedir. Xi
Jinping’in iktidarıyla daha kararlı ve keskin adımların atılmaya başlandığı bu dönüşüm bir Çin Rüyası
olarak nitelendirilmektedir (Magri, 2015: 7-8). Bu Çin Rüyası’nın en büyük planlarından biri de YİY’dir.
Plan, Çin’in dünyanın büyük güçleri arasında kendisine bir yer açma politikasının ana parçalarından
biridir. 1970’lerin sonundan itibaren Çin’in girdiği yolda geldiği bu noktada, ABD’nin 2011’de somut
adını verdiği YİY girişimine karşı, Jinping 2013’de Kazakistan’da Çin’in YİY planını ilan etmiştir.
7 Eylül 2013 tarihinde Kazakistan Nazarbayev Üniversitesi’nde ‘Halklar Arasında Dostluğun
Geliştirilmesi ve Daha İyi Bir Gelecek Kurmak İçin Birlikte Çalışmak’ başlıklı konuşmasında Xi Jinping
“Daha sıkı ekonomik bağlar kurmak ve Avrasya bölgesinde kalkınma alanını genişletmek için yenilikçi
bir yaklaşım benimsemeli ve birlikte ‘İpek Yolu boyunca bir ekonomik kuşak’ oluşturmalıyız” (2013)
önerisiyle gündeme Tek Kuşak projesini getirmiş, ipeğin yerini alacak petrol ve gazın odakta olduğu
Şangay İşbirliği Örgütü’nün Bişkek’teki 12 Eylül tarihli Zirvesi haftasında bu yönde çok sayıda ülkeyle
çok sayıda girişim önerilerini sunmuştur (Zenn, 2013: 8-10). Orta Asya ülkeleriyle İpek Yolu boyunca bir
ekonomik kuşak oluşturmak için hangi adımların atılması gerektiğine dair önerilerini de bildirmiştir:
Bölgesel ekonomik entegrasyona yeşil ışık yakacak şekilde ülkelerin ekonomi politikaları arasında
koordinasyon kurmak; Doğu, batı ve güney Asya’yı birbirine bağlayacak adımlarla yol ve ulaşım
bağlantılarını geliştirmek; yaklaşık 3 milyar insanın yaşadığı bu ekonomik kuşakta engellerden
arındırılmış ticareti geliştirmek; ülkeler arasında para sirkülasyonunu kolaylaştırmak ve halklar arasında
anlayışı geliştirmek.
Birkaç ay sonra yeni bir İpek Yolu daha ilan etmiş, bu sefer kara haricinde deniz yollarına
odaklanılmış, deniz ekonomisi, çevre, teknik ve bilimsel işbirliğinin güçlendirilmesi yoluyla 21. Yüzyıl
Deniz İpek Yolu fikri ortaya atılmıştır (Szczudlik-Tatar, 2013: 3-4; Fallon, 2015: 141). Jinping’in
ifadesiyle “Çin, ASEAN ülkeleriyle deniz işbirliğini… güçlendirecek ve 21. Yüzyılın Deniz İpek Yolu’nu
oluşturmak için ortak çabalara katılıp deniz işbirliğini sağlayacaktır” (Jiao, 2013). Bu iki temel proje
birlikte Çin’in YİY girişimi olan ‘Tek Kuşak, Tek Yol’ olarak ifade edilen politikasını oluşturmaktadır
(Özdaşlı, 2015: 585-589; Kaczmarski, 2015: 1-4; Putten and Meijinders, 2015: 25-32). Bu tarihlerden
itibaren Çin belirgin adımlar atmaya başlamıştır. Kara İpek Yolu kapsamında Çin ve Avrupa arasında
temelde Orta Asya, İran, Türkiye ve Rusya üzerinden trenyolu bağlantılarıyla oluşturulan, ancak kara
yolu ve enerji hatlarını içeren bir ağ planı yapılmıştır. Deniz İpek Yolu projesiyle hedeflenen ise kabaca
Güneydoğu Asya, Hint Okyanusu, Basra Körfezi ve Akdeniz bağlantısı kurulmasıdır.
Tüm bu genel politikada Orta Asya, Çin’in komşu bölgesi olarak, ancak yine kendi ekonomik
beklentileri doğrultusunda özel bir ilgiye sahne olmaktadır. Bölge ülkelerinde destek verdiği yatırım
projeleri, bunu doğrulamaktadır. Bölge ülkeleriyle çok taraflı işbirliğini enerji, ticaret ve ulaştırma
alanlarında geliştirme isteği de ortadadır (Fedorenko, 2013:12-14). Örneğin, Türkmen gazının Özbekistan
ve Kazakistan üzerinden Çin’e taşınmasını sağlayacak 1100 mil uzunluğundaki bir gaz boru hattı
anlaşması yapmıştır. Kazakistan’la yapılan petrol boru hattı anlaşması doğrultusunda, her yıl 14 milyon
ton petrol taşınmaktadır. Bu gibi projelerin yanı sıra, Çin Orta Asya ülkelerine yüksek miktarda kredi de
sağlamakta, ayrıca Orta Asya tren yollarına yatırım yapmaktadır.
Avrupa Birliği ve YİY
Çin tarafında bu girişimler söz konusu olurken, daha önceki tarihlerde başlamış olan AB yatırımları
da aslında bir nevi Avrupa’nın kendi YİY girişimleri çerçevesini oluşturmaya başlamıştır. AB’nin
kuruluşundan itibaren önem verdiği, karayolları, demiryolları, deniz yolları, hava ulaşımı, iç suyolları,