Bibliyografya: 6 Bibliyografya: 7



Yüklə 1,09 Mb.
səhifə5/33
tarix30.10.2018
ölçüsü1,09 Mb.
#76033
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   33

BURHÂNPÛRÎ

(ö. 1029/1620) et-Tuhfetü'l-mürsele adlı eseriyle tanınan Hindistanlı âlim ve mutasavvıf.59



BÛRÎNÎ

Ebü'z-Ziyâ Bedrüddîn Hasen b. Muhammed es-Saffûrî el-Bûrînî (ö. 1024/1615) Dımaşklı tarihçi, fakih ve şair.

963'te (1556) Filistin'in Saffûriye şeh­rinde doğdu. Babası -bir rivayete göre kendisi- Nablus'a bağlı Bürîn'de doğdu­ğu için Bûrînî nisbesini almıştır. Baba­sıyla birlikte Dımaşk'a gitti (1565) ve Sâ-lihiye'deki Ömeriyye Medresesi'nde oku­du. 1567'de kıtlık yüzünden tahsiline dört yıl ara verdi ve Dımaşk'tan ayrılıp Kudüs'e gitti. 1580'de Dımaşk'a döndü, Emeviye Camii'nde Şafiî fıkhı okutmaya ve birçok medresede ders vermeye baş­ladı. Derslerindeki metodu ve güzel ko­nuşmasıyla büyük bir şöhret kazandı, talebelerinin sayısı hızla çoğaldı. Çağda­şı Necmeddin el-Gazzî onun için, "Bulun­duğu meclislerin bülbülü idi" demekte­dir. 1611'de Suriyeliler'in hac kafilesin­de kadı olarak görev yaptı. Farsça ve Türkçe de bilen Bûrînî çok zeki ve kabi­liyetli bir kişi olup lügat, nahiv, siyer, me-gâzî, fıkıh, riyâziyyât ve mantık sahala­rında devrin önde gelen âlimlerindendi. 13 Cemâziyetevvel 1024'te (W Haziran 1615) Dımaşk'ta öldü ve Bâbülferâdis'te defnedildi.

Eserleri.



1- el-Bahrü'1-iöiz şerhi Dîvâni tbni'1-Fânz. Ömer b. Fârız'ın di­vanına yazdığı bu şerhin Süleymaniye Kütüphanesinde muhtelif yazma nüsha­ları bulunmaktadır60. Eser Rüşeyd ed-Dahdâh el-Lübnânî tarafın­dan Nablusrnin şerhiyle birlikte Marsil­ya'da (1853), daha sonra Kahire'de (1289, 1306, 1310, 1319-1320, 1329] yayımlanmış­tır. Divan yalnız Bûrînî'nin şerhiyle de neşredilmiştir61. Emîn el-Hûrî Bürînînin şer­hini el-Gâmız min şerhi Dîvâni İbni'l-Fânz adıyla ihtisar etmiştir.62

2- Terâcimü'l-a'yân min ebnâ 3i'z-zamân. Kendi devrinde yaşamış olan ün­lü 205 kişinin hal tercümesini ihtiva eden ve uzun aralıklarla on dört yılda tamam­lanan (1614) bu alfabetik eser ilk defa Fazlullah b. Muhibbullah tarafından bir zeyilie birlikte yayımlanmış (1078/1667), daha sonra Selâhaddin el-Müneccid ta­rafından iki cilt halinde Dımaşk'ta (1959-1966) neşredilmiştir.

3- Dîvân. Eserin Köp­rülü Kütüphanesi'nde 98 varaktan iba­ret bir nüshası bulunmaktadır.63

4- Şerfru'i-Kaşideti'i-ycTiyye. İbnü'1-Fâ-rız'ın el-Kaşîdetü'l-yâ3iyye'sinin şer­hi olan eserin Köprülü Kütüphanesi'nde64 ve Süleymaniye Kütüphanesi'n­de65 birer nüs­hası bulunmaktadır.

5- Şerhu'l-Kaşîde-ti't-tâiyye. Yine İbnü'l-Fârız'ın el-Ka-şîdetü't-tâ iyye'sinin şerhi olup Süley­maniye Kütüphanesi'nde bir nüshası bu­lunmaktadır.66 Bûrînînin diğer eserlerinden bazıları da şunlardır: Haşiye calâ Envân t-tenzil, er-Rihletü'1-Halebiyye, er-Rihletü't-Trâblusiyye, es-Sebcu's-seyyâre, Şer-hu'l-Kâfiye, Haşiye 'ale'l-Mutavvel.67

Bibliyografya:

Muhibbî, Hulâşatü'i-eşer, 11, 51-61; Keşfü'z-zunün. I, 267, 767, 1370; Hafâcî, Reghânetü'l-elibhâ*. I, 42-52; Serkîs, Mu'cem, I, 202, 602; Brockelmann, GAL, II, 374-375; SuppL, II, 401; a.mlf., "Bûrînî", İA, II, 806; a.mlf., "al-Bürini", El2 (İng,), I, 1333; Izâhu'l-meknûn, I, 139, 279, 494, 550, 551; 11, 3;'Hediyyetü'l-'ârifîn, I, 291; Ziriklî. et-Az(âm, (1, 235-236; Kehhâle, Mu'cemü'l-mü'eüiffn, III, 289; el-KBmûsü'l-İslâmî, I, 389; Selâhaddin el-Müneccid, Mu'ce-mü'1-mü.'errihîne'd-Dımaşkıyyîn, Beyrut 1398/ 1978, s. 312; Ömer Ferrûfı, Târthu'l-edeb, III, 522, 526; Nüveyhiz. Muccemü'l-müfessirîn, I, 146; C. Zeydan. Adâb (Dayf], ili, 308; Mu.Fs., II, 238-239; Ramazan Seşen v.üğr., Fihrisü mah-tûtâti meklebeti Köprülü, İstanbul 1406/1986, İ, 35968, II, 38 (nr. 1257); Flügel, Hand-schriflen, il, 357-358; Bekri Şeyh Emîn. Müt&-la'ât fi'ş-şi'ri'i-Memlûkî üe'l-'Oşmânî, Bey­rut 1986, s. 244; Muhammed Rıdvan ed-Dâye, A'lârnü'l-edebi'l-'Abbâsî, Beyrut 1407/1987, s. 111; Abdülvehhâb es-Sâbûnî. Şi/arâ' ve deuâuîn, Beyrut, ts69, s. 255-256; Muhammed M. Şerrâb. Mu'cemü büldâni Fİtistîn, Dımaşk 1407/1987, s. 172-173; Muhammed Kürd Ali, "Terâcimü'l-a'yân min ebnâ'i'z-zamân", MMİADm., 111/4 (1341/ 1923), s. 193-202. r-|



BURKİNA FASO

Batı Afrika'da İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye ülke.

1984'e kadar Yukarı Volta adını taşı­yan ülke doğuda Benin ve Nijer, kuzey­de ve batıda Mali, güneyde ise Togo, Ga­na ve Fildişi Sahili ile çevrilidir. Yüzölçümü 274.200 km2, nüfusu 8.714.000 (1989), başşehri ülkenin orta kesiminde bulu­nan Uagadugu (Ouagadougou), resmî dili Fransızca'dır. 1975 yılında İslâm Konfe­ransı Teşkilâtı'na üye olmuştur.

Fizikî ve Beşerî Coğrafya. Güney sınır­lan deniz kıyısından S00 km. kadar ku­zeyde olan Burkina Faso 10 ve 15. ku­zey enlemleri arasında yer alır; yüksek­liği ortalama 300-500 m. arasında de­ğişen bir plato görünümündedir. Orta Nijer havzasının güney bölümündeki top­rakların tabanını billurlu bir tabaka oluş­turur. Hafifçe dalgalı olan arazi doğu böl­gelerinde Atakora dağlarına doğru yük­selir ve Tenekuru (Tenekourou) zirvesin­de 794 metreye ulaşır. Genellikle verim­siz olan topraklar Kara Volta, Comue ve Leraba gibi akarsu vadileriyle parçalan­mıştır. Ülkenin kuzey ve kuzeydoğusu çölün etkisinde olduğundan buralarda kumluk bölgeler şeritler halinde uzanır ve bu kum şeritleri arasında kayalık te­peler yer alır. Güneye doğru alçalan pla­toyu akarsu vadileri keser. Yer yer gra­nit kayalarla kaplı olan arazinin verim­sizliğinde akarsu taşkınlarının toprakla­rı taşımasının payı büyüktür.

Kuzey, orta ve güney bölgelerinde bir­birinden farklı iklimler görülür. Sahil böl­gesine yakın olan ülkenin kuzey tara­fındaki iklim çölün etkisindedir. Orta böl­gede ise tropikal nitelikli Sudan, güney­de de Gine iklimi hâkimdir. Kuzeyde or­talama yıllık yağış 500 mm. iken orta ve güneyde 1100 milimetreye kadar çıkar. Yağışlar genelde haziran-ekim dönemin­de düşer. İklimin sıcak ve kurak olduğu ülkede en düşük sıcaktık 10, en yüksek sıcaklık ise 40 derece civarındadır. Ku­raklık kırsal alanlarda yaşayan halkın hayatını olumsuz şekilde etkilemektedir. Ülkenin büyük bölümü yağmur mev­siminde yeşeren otlarla ve çalılıklarla kaplıdır. Sahil ikliminin etkisindeki ku­zey bölgelerde bozkır türü dikenli çalı­lıklara rastlanırken tropik iklimin hü­küm sürdüğü güney bölgelerdeki akar­su vadilerinde savanlar ve ormanlar gö­rülür.

Burkina Faso akarsular bakımından fakir olmamakla birlikte bunlardan ne taşımacılıkta ne de tarım alanlarının su­lanmasında yeterli miktarda faydalanı­lır. Orta ve güney bölgelerini sulayan Kı­zıl Volta, Kara Volta ve Ak Volta akarsu-lan ülke sınırlarını terkettikten sonra Gana'da Volta nehrini oluştururlar. Do­ğu bölgesini sulayan akarsular ise Nijer nehrine katılırlar. Yağmur mevsiminde düzensizlik göstererek taşkınlara sebep olan orta ve batı bölgelerdeki akarsula­rın bazıları uzun süren kurak ve sıcak mevsimlerde kururken bazıları da ba­taklıklarda kaybolur.

Nüfus. Nüfusu bugün 9 milyona yak­laşan Burkina Faso'da etnik bakımdan ve dil, kültür açılarından birbirinden farklı çok sayıda kabile yaşamaktadır. Ülkenin orta ve doğu bölgelerinde yaşa­yan Mosiler nüfusun yarıya yakın bölü­münü oluştururlar. Bölgenin en eski yer­lileri olan Mosiler kabile şefliğine dayalı Manprusi ve Dagomba devletlerini kur­muş ve XV. yüzyıla kadar kendi ülkele­rinden geçen sahra ticaret yolları üze­rinde önemli rol oynamışlardır. Güney­batıda Bobolar, doğu ve kuzeyde Gur-malar. kuzeyde sınıra yakın bölgelerde göçebe Fülânîler. batıda Senufolar, Lo­biler, Kassenalar. Diulalar, Tegnesiler, Dogariler, Busanseller, orta ve güney­doğuda Gumudiler, Bisalar, Gurmançe-ler, Mubalar, Konkombalar, Berbalar ve diğer kabileler yaşamaktadır. Afrikalı siyah insan tipinin en iyi örneğini tem­sil eden Gurmalar'ın da yaşadığı Burki­na Faso âdeta bir halklar mozayiği gö­rünümündedir. Nüfusun % 90ı kırsal alanlarda yaşar, sanayi gelişmediğinden şehirleşme hızı çok düşüktür. Ülkenin önemli şehirlerinin 1985 sayımına göre nüfusları şöyledir: Başşehir Uagadugu 442.223, Bobo-Diulasso 231.162, Kudu-gu (Koudougou) 51.670, Uahiguya 38.604. Banfora 35.204, Koya 25.779. Abican'-dan gelen demiryolu Uagadugu'ya ulaş­madan önce eski başşehir Bobo-Diulas-so'dan geçer. Müslümanların çoğunluk­ta bulunduğu Bobo Diulasso, ticaret ve sanayi bakımından ülkenin en önemli şehri iken demiryolu buradan Uagadu-gu'ya vardıktan sonra Önemini kaybet­meye başlamış, iş yerleri ve sanayi te­sisleri sömürgeci Fransızlar'ın başşehir yaptığı Uagadugu'da yoğunlaşmıştır. Bu­nunla birlikte Bobo-Diulasso halen bir ticaret merkezi olarak önemini sürdür­mektedir. Ülkede kilometrekareye dü­şen nüfus yoğunluğu 29,1 olmakla bir­likte tarıma elverişli güney ve batı böl­gelerinde nüfus daha yoğun, kuzey böl­gelerinde ise daha seyrektir. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre doğum ora­nının %o 48,170 gi­bi oldukça yüksek olduğu ülkede ölüm oranı aynı dönem için %o 24 olarak ger­çekleşmiştir. Nüfus içerisinde gençlerin oranı yüksektir. Ülkedeki nüfusun yak­laşık 500.000 kadarı her yıl çiftliklerde ve sanayi tesislerinde çalışmak için Fil­dişi Sahili ve Gana gibi komşu ülkelere gider ve her yıl bunların 50 ile 100.000 kadarı gittikleri yerlerde kalıp geri dön­mezler. Fildişi Sahili'ne gitmiş ve bura­da yerleşmiş 1 milyona yakın Burkina Fasoiu bulunmaktadır.

Din. Burkina Faso nüfusunun ekseri­yeti {% 55) atalara tapınma şeklindeki mahallî putperest inanışlara mensup ol­makla beraber XIV. yüzyıldan beri ülke­nin kuzey bölgeleri Müslümanlığın et­kisi altındadır. Toplam nüfusun en az % 35'ini temsil eden müslümanlar da­ha çok ülkenin kuzeyinde yaşayan Fülâ-nî, Tuareg ve Diula kabilelerine mensup­turlar. İlk defa müslüman tüccarlar va­sıtasıyla XIV. yüzyılda bu ülkeye nüfuz eden İslâmiyet XVIII. yüzyılın sonlarına doğru mahallî yöneticilerin de Müslüman olmalarıyla giderek güçlendi. İslâm dini, Mosi Kralı Naaba Dulugu'nun (1769-1823) yönetimi döneminde sarayda etkin hale geldi; ancak yine de İslâmiyet'in etkisi ticaret yollan üzerinde bulunan şehirler­le sınırlı kaldı. Öte yandan İslâmiyet'le birlikte mahallî inançlar da güçlü şekil­de yaşamaya devam etti. Ülkede Fransız sömürgesi olduğu dönemde ve özellikle istiklâline kavuştuktan sonra İslâmiyet'in yayılışında bir hızlanma görülmüşse de müslüman nüfus henüz çoğunluğa ula­şamamıştır.

Burkina Faso'nun İslâmiyet'i ilk kabul eden halkı, kuzeyde yaşayan ve daha çok çobanlıkla meşgul olan Fülânîler'dir. Fü­lânîler buraya XI. yüzyılda Senegal'deki Tekrûr bölgesinden gelerek XIV. yüzyıl­da Hevsâ şehirlerinde İslâmiyet'le kar­şılaştılar. Bunların bir kısmı zaman içeri­sinde Müslümanlığı kabul ettiler ve XVIII. yüzyılda Futa Calon ve Futa Toro'da kur­dukları devletlerle putperestlere karşı açtıkları cihadlarda meşhur oldular. An­cak kuzeyden ve doğudan gelen İslâmî akımlar karşısında Burkina Faso'daki putperest yönetimler şiddetli tepki gös­terdiler ve bu akımları durdurmak için iş birliği yaptılar. Bundan dolayı İslâmi­yet'in Burkina Faso'nun güney bölgele­rine inmesi mümkün olmamıştır.

Fülânîler'den başka Mandeler, Sara-koleler, Soninkeler ve Mosiler'in de bü­yük bir kısmı mûslümandır. Büyük ço­ğunluğu mahallî inanışlara mensup Mo­siler'den müslüman olanların İslâmiyet'le ilk teması, XIV. yüzyılda bölgede hâkimi­yet kuran Songay Devleti döneminde olmuştur. XV. yüzyılda bu devlet hâkimiye­tini güneydeki kıyı bölgesine kadar ge­nişlettiğinde İslâmiyet'in buradaki etki­si de giderek artmış ve Mosiler'in büyük bir kısmı müslüman olmuştur. 1700'lü yıllarda bazı Mosi krallarının İslâm'a gir­meleriyle de Müslümanlık bunlar arasın­da iyice yerleşmiştir. Fakat buna rağmen Mosiler arasında mahallî inançların hâ­kimiyeti devam etmiştir. Burkina Faso'-nun güneybatısında yaşayan ve ülkenin ticaretinde önemli rol oynayan Diulalar'm büyük çoğunluğu da müslümandır. Bun­ların konuştukları dil ticaret dili olarak gelişmiştir.

Ülkenin sömürge olduğu dönemde hı-ristiyan yöneticilerin müslumanlara kar­şı iyi davranmadıkları, onların meselele­riyle ilgilenmedikleri bilinmektedir. Sö­mürge rejiminin nisbeten yumuşadığı 1950'lerden sonra müslümanlar bir teş­kilât içerisinde toplanmak için gayret gösterdiler; 1958'de Uagadugu İslâm Topluluğu ve Bobo-Diulasso'da İslâm Kül­tür Konseyi kuruldu. Uagadugu İslâm Topluluğu 1962'de Yukarı Volta İslâm Topluluğu adını alarak ülke düzeyinde genişletildi. Kur'an'a bağlılık. İslâm kar­deşliğini güçlendirme, cuma namazları için bir araya gelme, millî birlik ve geliş­meye katkıda bulunma gibi temel amaç­larla doğan İslâm Topluluğu, cemaati geliştirmek ve İslâm'ı yaymak için çaba gösterdi. 1964 yılındaki genel kongreye seksen üç bölge ve yaklaşık 55.000 üye­yi temsilen 500 delege katılmıştır. Bu yıllarda topluluğa bağlı 771 cami ve on bir Kur'an kursu bulunuyordu. Gençleri daha çok İslâmî hizmete sokmak ama­cıyla Uagadugu'da 1972 yılında ilk İslâm Gençliği Kültürel Kurulu toplandı. Arap­ça'yı ülkenin kültür dili yapmak, müslü-manlara evlilik ve cenaze törenleriyle il­gili İslâmî kuralları öğretmek, güvenilir radyo programlan geliştirmek ve Kur'an kurslarında eğitim düzeyini yükseltmek gayesiyle çalışmalar yapıldı.

Burkina Faso'daki müslümanlar çeşitli zorluklara rağmen, özellikle ülkenin ba­ğımsızlığını kazanmasından bu yana iyi organize olmuş bir birlik ve beraberlik içindedirler. Batı Afrika'daki diğer ülke­lerle karşılaştırıldığında buradaki müslü-manların teşkilâtlanma bakımından da­ha iyi durumda oldukları söylenebilir. Bunların hepsi komşu ülkelerde oldu­ğu gibi Mâlikî mezhebine mensuptur­lar. Aralarında Kâdiriyye ve Ticâniyye ta­rikatları da önemli bir yere sahiptir.

Özellikle şehir merkezlerinde bulunan hıristiyanfarın oranı nüfusun % 10 ka­darını oluşturmaktadır. Sömürge döne­minde ülkedeki okullar Katolik misyo­nerlerin kontrolleri altında açıldığından İslâmiyet kadar olmasa bile bu din de ülkede taraftar bulmuştur. Hıristiyanla­rın sömürge döneminde olduğu gibi ba­ğımsızlık kazandıktan sonra da yönetim­deki etkileri devam etmektedir. Bağım­sızlık döneminin ilk devlet başkanı olan Maurice Yameogo (1961-1966) ve bir as­kerî darbe ile 1982'de iktidarı ele geçi­ren Jean Baptiste Udraogo Katolik idiler.

Eğitim ve Kültür. Ülkede, sosyal ve kül­türel özellikleri birbirinden farklı çok sa­yıda kabilenin yaşaması sebebiyle ortak bir millî kültür oluşmamış, etnik farklı­lıklara dinî ve mahallî farklılıklar da ek­lendiğinde ortaya kültürel bir çeşitlilik çıkmıştır. Ülke nüfusunun hemen hemen yarısını meydana getiren Mosiler'in ge­leneksel animist kültürleri, genelde Bur­kina Faso kültürüne damgasını vurmuş­tur. Müslüman nüfus İslâm dininin ve geleneksel kültürlerin etkisindedir. Kır­sal kesim ile şehirler arasında yaşama şekli, zihniyet ve kültür yapısı açısından büyük farklılıklar vardır. Köylerde evle­rin yapımında çamur, saman ve sap gi­bi geleneksel inşaat malzemeleri kulla­nılırken şehirlerde daha modern malze­melerden istifade edilir. Şehirlerde mo­dern mimari ile geleneksel yapılar bir­birine karışmış durumdadır. Atalara ta­pınma şeklindeki mahallî inanışlara men­sup halklarda danslar, dinî âyinler ve çe­şitli olayları kutsallaştıran davranışlar önemli yer tutar. Siyaset ve yönetim ka­demelerinde görevli olanlar daha çok Batı ve hıristiyan kültürünün etkisinde­dir; bu bakımdan bürokratlar ile halk arasında kültür bakımından büyük ayrı­lık vardır.

UNESCO'nun verdiği 1985 rakamları­na göre ülke nüfusunun % 86,8'inin oku­ma yazması yoktur. Erkeklerin % 79,3'ü, kadınların da % 93,9'u okuma yazma bil­memektedir. Nüfusun büyük çoğunluğu­nun kırsal alanda yaşaması eğitim hiz­metlerinin halka götürülmesinde olum­suz etki yapmaktadır. Burkina Faso'da eğitim mecburi ve parasız olup ilk öğ­retime yedi yaşında başlanmaktadır. Ül­kedeki 1758 ilk öğretim kurumuna de­vam eden öğrenci sayısı toplam 351.807'-dir (1986). Altı yıllık ilk öğretimden son­ra başlayan orta öğretimin ilk dönemi dört, ikinci dönemi üç yıldır. Genel ve meslekî öğrenim veren 125 orta öğre­tim kurumunda 56.683 öğrenci okumak­tadır. 1984 rakamlarına göre okullara kayıtlı olan toplam öğrenci sayısı, oku­ma çağında olanların ancak % 17'si idi. Sadece ilk öğretim çağındakiler için bu oran % 25 iken orta öğrenimdekilerde % 4'e düşmektedir. Diğer taraftan 1986 yılında ülkenin tek yüksek okulu olan Uagadugu Üniversitesi'ne devam eden öğrenci sayısı 3869 idi. Hükümet ülke­nin eğitim öğretim seviyesini yükselt­mek için bütçenin % 20'sini bu alana aktarıyorsa da bu miktar yeterli olma­maktadır.

Burkina Faso'da basın ve yayın haya­tı gelişmiş olmamakla birlikte başşehir Uagadugu'da beş günlük gazete ve yedi dergi yayımlanmakta, bir de haber ajan­sı faaliyet göstermektedir. Radyo ve te­levizyon yayınları devletin elinde olup ül­kede 123.000 radyo ve 35.000 televiz­yon alıcısı (1983) bulunmaktadır.

Ekonomi. Nüfusun % 90'ının kırsal alanda yaşayarak çiftçilik ve hayvancılık yaptığı Burkina Faso bir tarım ülkesidir ve ekonomik faaliyetlerin önemli bir kıs­mı bu alanda gerçekleştirilmektedir. Mil­lî gelirin % 43'ü tarım alanından sağlan­makta ise de tabii şartların etkisinde olan tarım gelişmemiş ve modernize ola­mamıştır; bu sebeple verim çok düşük­tür. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Burkina Faso'da kişi başına düşen millî gelir 140 Amerikan doları civarın­dadır. Tarım alanındaki üretim hava şart­larına ve yağışların elverişli oluşuna bağ­lı kalarak değişebilmektedir. Yönetim, temel ürünlerde kendi kendine yeten bir ülke olmayı istemekte ve mısır, darı, pa­tates, pirinç, keten ve susam üretiminin arttırılması için çalışmaktadır. Bu amaç­la Thomas Sankara yönetimi toprakları kamulaştırmış ve tarım sektörüne butçeden ayrılan payı iki misline çıkarmış­tır. Son yıllarda Avrupa Kalkınma Fonu'n-dan sağlanan kredilerle keten, şeker ka­mışı ve yer fıstığı işleyecek bazı küçük tesisler kurulmaktadır. Öte yandan gü­neydeki tarım alanlarını sulamak için milletlerarası finans kuruluşlarından ve İslâm Kalkınma Bankası'ndan sağlanan kredilerle başlatılan kanal, bent, gölet ve baraj inşa çalışmaları da sürdürül­mektedir.

Ülkenin kuzeyindeki otlaklarda hay­vancılık yapılmaktadır. 198S rakamları­na göre Burkina Faso'da 2,8 milyon bü­yük baş, 2 milyon koyun ve 2,6 milyon keçi bulunmaktadır. Son yıllardaki ku­raklık tarım sektörünün diğer kesimle­rini olduğu gibi hayvancılığı da olumsuz şekilde etkilemektedir.

Burkina Faso yer altı kaynaklan bakı­mından zengin olmamakla birlikte Tam-bao'da manganez, Tileusi' de fosfat, Poura'da altın, Mafalou'da antimon, Ku-dugu yakınlarında gümüş ve çinko ya­taklarına sahiptir. 1984 yılında İslâm Kal­kınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve hükümetin katıldığı altın madenini işletecek bir şirket kurulmuştur. Mali sı­nırına yakın Tambao'daki zengin man­ganez yataklarından faydalanmak için de demiryolunun buraya kadar uzatıl­ması planlanmaktadır. Yer altı servetle­rini işleyecek bilgi, teknoloji ve serma­yeye sahip olamaması sebebiyle bazı madenlerin imtiyazı yabancı firmalara verilmiş durumdadır. Ak Volta ve Kara Volta akarsuları üzerinde barajlar inşa edilmiş ve elektrik üretimi 1960'tan bu yana büyük bir gelişme göstererek yılda 125 milyon kilovata ulaşmıştır. Özellikle Kudugu, Dedegu, Poura, Gaua, Kaya, Dori ve Tenkudago şehirlerinin elektrifikasyo­nu ile Kompienga hidroelektrik santra­linin ve çok sayıda küçük akarsu barajı­nın yapımı Avrupa Topluluğu'ndan sağ­lanan kredilerle mümkün olmuştur.

Taşımacılık ve ulaşım alanında ülke­nin durumu pek iyi değildir. Başşehri Bobo-Diulasso ve Abican'a bağlayan de­miryolunun ülke ekonomisindeki yeri bü­yüktür ve bu yolun Nijer'e kadar uzatıl­masına çalışılmaktadır. Ülkenin karayo­lu şebekesi toplam 9000 km. civarında olup bunun ancak yarısı anayoldur. Mev­cut yolların iyileştirilmesi ve yenilerinin yapımı için dış desteğe ihtiyaç vardır. Ödemeler dengesi devamlı açık vermek­te ve ekonomi dış borç bulmak zorunda kalmaktadır; halen devletin dış borcu yarım milyar doları geçmiş durumdadır.

En önemli ihraç kalemleri olan canlı hay­van ve keten üretiminin kuraklık sebe­biyle düşmesi ve satın almak zorunda olduğu petrol, hazır makine, yol ve ba­raj inşaat ekipmanları gibi ithal kalem­lerinin fiyatlarının devamlı şekilde art­ması ülke ekonomisini zor durumda bı­rakmaktadır. 1984'te toplam 111 mil­yon franklık ithalata karşılık ancak 34 milyon frank tutarında ihracat yapıla­bilmiştir.

Tarih. Bugün Burkina Faso'nun sınır­ları içerisinde yaşayan çeşitli etnik grup­ların tarihlerinin iyi bilinmemesi ve ülke sınırlarının tarihî, sosyal ve coğrafî özel­likler dikkate alınmadan genellikle Ba­tılı sömürgeci devletler tarafından be­lirlenmiş olması ülke tarihini araştırma­yı zorlaştırmaktadır. Burkina Faso'da ya­şayan etnik grupların çoğu devletsiz top­lumlar olup tarihte çeşitli devletlerin sı­nırlan içerisinde yaşamışlardır. Ülkenin en kalabalık etnik grubunu oluşturan Mosiler XI. yüzyılın sonlarına doğru Da-gomba'dan, Gurunsiler'le Lobiler ve Bo-bolar da Doğu Afrika'dan buraya gelip yerleşmişler ve bölgenin siyasî tarihin­de önemli rol oynamışlardır. Bunların en ünlüleri olan Mosiler'in Dagomba kra­liyet ailesinden Ouedraogo Tehkodego Krallığı'nı kurdu71; oğ­lu Oubri de Uagadugu bölgesini ülkesi­ne katarak devleti güçlendirdi. Oubri'-nin oğullan arasında taht yüzünden ça­tışma çıkması üzerine onlardan biri ku­zeye gitti ve Yatenga Krallığı'nı kurdu. Yatenga kralları ülkelerini genişletmek amacıyla komşularıyla savaştılar. Bir ara Tinbüktü'yü ele geçirdilerse de XV. yüz­yıl ortalarında Sünni Ali'ye (ö. 1492) ye­nilmeleri üzerine güçlerini kaybettiler. Bu çağda kuzeyden ve doğudan gelen İs-lâmî akınlar ve müslüman tüccarlar va­sıtasıyla İslâm bu bölgeye de nüfuz et­ti. Mosi ve Yatenga krallıkları XIX. yüz­yılın sonlarına kadar yaşamayı başardı­lar. Aslında modern Yatenga'nın tarihi Naaba Kango (1757-1787) ile başlar. Kral Kango iktidarı merkezîleştirerek etraf­taki çeşitli kabilelere boyun eğdirdi. Ölü­münden sonra Nakombseler arasında çatışmaların çıkması devletin gücünü za­yıflattı. XIX. yüzyılın sonlarına doğru Na­aba Saaga ile Naaba Tugari'nin oğulları arasındaki anlaşmazlık iç çatışmaya dö­nüştü ve sonunda 1894 yılında Naaba Baoga otoriteyi sağlayarak Bandiogara'-da bulunan Fransızlar'la iş birliğine git­ti. Onun ardından gelen Naaba Bulli'nin 189S'te Fransızlarla bir anlaşma imzalayarak onların himayesine girmesi üze­rine Fransız sömürge güçleri bölgedeki nüfuzlarını kuvvetlendirdiler. Uagadu-gu'daki Mosi Kralı Morho-Naba ise Fran­sız himayesini reddetti, fakat 1896'da bir Fransız birliği Oagadugu'ya girdi ve kral kaçmak zorunda kaldı. Ülkenin ta­mamı Fransız işgaline uğramadan Önce batıda Samolar ve Mandeler, güneyde ise Gurunsiler geniş bir otonomiye sahip­tiler. Ayrıca yine batı bölgesinde, müs-lüman Diular'ın merkezi Bobo-Diulasso olan Gvviriko Devleti ile rakibi VVahabu Devleti bulunuyordu ve bunlar da 1897'-de Fransız egemenliğiyle tarihe karıştı­lar. Böylece 1897 yılında bugünkü Bur­kina Faso'nun bütün toprakları Fransız­lar tarafından işgal edilmiş ve sömürge dönemi başlamış oldu.



Sömürge döneminde ülke önce Fran­sız Sudanı'nın bir parçası haline getiril­di; sonra 1904'te oluşturulan Haute-Se­negal-Nijer birliğine bağlandı. Bu ara­da ülkenin çeşitli bölgelerinde ayakla­nan kabileler sömürge güçlerince sindi­rildi. 1919'da Haute-Senegal-Nijer birli­ğinden ayrılan ülke Haute-Volta (Yukan Volta) adıyla ayrı bir sömürge haline ge­tirildi. 1932'de Sudan, Fildişi Sahili ve Nijer arasında böl üstü rüldüyse de bu du­rum 1947'de bölgenin yeniden bütün­leştirilmesine kadar devam etti. Sömür­ge yönetiminin takip ettiği ekonomik ve idarî siyaset halkı zor durumda bıraktı ve bir kısmı komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. 1946'da ülkede siyasî teş­kilâtlanmaya izin verilmesi üzerine ku­rulan Afrika Demokratik Birliği72 ülkenin siyasî tarihinde önemli rol oynadı. 1956 yılında bu partinin Haute-Volta bölümü önce Birleşik Demokratik Parti adını al­dı, sonra da Ouezzin Coulibaly ve Mau-rice Yameogo tarafından Volta Demok­ratik Birliği'ne73 dönüştürüldü. 1957'de O. Couli­baly yönetim konseyinin başkan yardım­cısı, daha sonra ise başkanı oldu.

1958'de yapılan referandum sonunda Haute-Voita Fransız Topluluğu'na üye otonom bir cumhuriyet haline geldi. S Ağustos 1960'ta ise bağımsızlığını ilân etti. Bu arada 1958'de O. Coulibaly'nin ölümü üzerine yerine geçen Maurice Ya­meogo 1959 seçimlerini kazanıp yeni­den başkan seçilmişti. Başkan Yameogo, Kasım 1960'ta kabul edilen yeni anaya­sanın verdiği geniş yetkilerle kendi par­tisi dışındaki bütün partileri yasakladı ve siyasî rakiplerini susturdu. Ancak halkm ve ekonominin içinde bulunduğu sı­kıntılar, memnuniyetsizliğin giderek art­masına ve sonunda işçilerle ordunun Ya-meogo yönetimine baş kaldırmasına ka­dar vardı. 3 Ocak 1966'da General San-goule Lamizana bir darbe ile yönetime el koyarak devlet başkanlığını ilân etti. Kurulan askerî yönetim ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı atlatmak için bazı tedbirler aldı ve üç yıl sonra si­yasî partilerin kurulmasına izin verdi. 1970'teyeni anayasanın kabulünden son­ra yapılan seçimleri Volta Demokratik Bir­liği kazandıysa da ordunun yönetimdeki etkinliği devam etti ve Lamizana devlet başkanlığına seçildi. Yönetim kademele­rinde ve iktidar partisi içinde çatışmalar meydana gelmesi üzerine Başkan Lami­zana meclisi dağıtıp siyasî faaliyetleri yasaklayarak yönetimi tekeline aldı. La­mizana 1977'de yeniden devlet başkan­lığına seçildiyse de devam eden karışık­lıklar sonucu Kasım 1980'de Albay Saye Zerbo'nun gerçekleştirdiği kansız bir as­kerî darbe ile devrildi. Zerbo'nun kur­duğu askerî yönetim anayasayı askıya alarak ülkede bütün siyasî faaliyetleri yasakladı. Kısa süre sonra darbeye des­tek veren işçi birliklerinin yönetimin ta­kip ettiği politika sebebiyle desteklerini çekmeleri üzerine ülkede ciddi karışık­lıklar ortaya çıktı. Başkan Zerbo yeniden anayasa rejimine döndüyse de 1982'de Jean Baptiste Uedraogo'nun darbesine engel olamadı. Ancak Uedraogo da Ağus­tos 1983'te Libya yanlısı olarak tanınan yüzbaşı Thomas Sankara tarafından dev­rildi. Sankara iktidarı ele geçirince Miilî Devrim Konseyi adlı bir konsey kurarak ülkenin yönetimini yeniden teşkilâtlan­dırdı ve mahalli eşrafın tesirini azaltma­ya çalıştı. Ülkenin çeşitli yerlerinde kur­duğu halk mahkemelerinde eski siyasî liderleri yargılatarak muhalefeti iyice sindirdi. Bu arada Fransa ve Batı Avru­pa ülkeleriyle ilişkiler bozulurken Libya ve Sovyetler Birliği'ne yakınlaşma başla­dı. Başkan Sankara, ülkede gerçekleş­tirdiği siyasî ve sosyal değişikliklerin bir sembolü olarak devrimin birinci yıl dö­nümünde74 ülkesinin adı­nı Burkina Faso'ya çevirdi ve böylece Yu­karı Volta adı terkedildi. Özellikle hukuk ve eğitim alanlarında bir dizi yenilik ya­pıldı. Fransa ile bozulmuş olan ilişkiler, bu ülkede Sosyalist Parti'nin iktidara gel­mesiyle düzelme yoluna girdi. 1985 yılın­da Mali ile sınır anlaşmazlığı yüzünden savaş çıktı. Sovyetler Birliği ile ilişkileri daha ileriye götürmek isteyen Sankara 1986'da Moskova'yı ziyaret etti. Komşuları ile de bir siyasî entegrasyon kurmak istemiş, fakat teşebbüsleri olumlu sonuç vermemiştir. Burkina Faso 1983'ten bu yana Thomas Sankara rejiminde Millî Devrim Konseyi tarafından yönetilmek­tedir.

Bibliyografya:

Motamar, "al-Âlamü'l-Islâml", Worid Müs­lim Gazeüeer, Karachi 1964, s. 503-508; Mah-mûd Savvâf, İfrîkıyye'I-müsUme, Beyrut 1975, s. 231-247; H. Deschamps, L'Afrique tioire Pre'coloniale, Paris 1976, s. 43-45, 55-60; İs­mail Ahmed Yâgî — Mahmüd Şekûr, Târîhıı'i-'âlemn-Islâmî, Riyad 1983, II, 226-231; P. B. Clarke. West Africa and İslam, London 1984, s. 212-215, 241; G. A. Finnegan, "Mossi", Müs­lim Peoples, II, 546-552; "Burkina Faso", Le Courrier, sy. 99, Bruxelles 1986, s. 39-55; "Haute-Volta", Le Robeıt Dictionnaire üni-uersal des noms propres, Paris 1987, III, 1404-1405; Hamİdou Diallo, "Introduction â L'Etu-de de L'Histoire de L'Islam clans L'ouest du Burkina Faso: Des Debuts a la fin du XIXe siecle", islam el Societes Au Sud Du Sahara, IV, Paris 1990, s. 33-45; Issa Ciss6. "Les Me-dersas au Burkina, L'Aide Arabe et La Crois-sance d'un systeme Enseignement Arabo-Islamique", a.e., s. 57-72; "Fulani", The IUu.sl.ra-ted Encyclopedia of Mankind, London 1978, V, 651-655; "Mossi", a.e, XI, 1404-1406; M. Izard. "Haute-Volta", EUn., VIII, 262-264; The Cambridge Encyclopedia of Africa75, Cambridge 1984, s. 84, 133, 258.




Yüklə 1,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə