Azərbaycan – Türkiyə münasibətləri II beynəlxalq elmi konfransının materialları
33
oluşturmak üzere çok sayıda Anlaşma imzalanmıştır. Üst düzey temaslar ve her seviyede ziyaretler düzenli ve
sık bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Ermenistan’ın, Azerbaycan topraklarını işgali sonucunda ortaya çıkan
Yukarı Karabağ Sorunu, Güney Kafkasya’da siyasi istikrarın, ekonomik gelişmenin ve bölgesel iş birliğinin
önündeki en önemli engeldir. Bahse konu ihtilaf Azerbaycan’da bir milyondan fazla insanın kendi ülkelerinde
göçmen durumuna düşmesine veya yerlerinden edilmesine yol açmıştır. Türkiye, Yukarı Karabağ Sorununa
AGİT çerçevesinde barışçı bir çözüm bulunması amacıyla faaliyet gösteren Minsk Grubu’nun çalışmalarına
aktif olarak katılmaktadır. Türkiye, Minsk Süreci’ni Yukarı Karabağ Sorununa; barışçı, kalıcı ve adil bir çözüm
bulunmasına katkıda bulunabilecek önemli bir mekanizma olarak görmektedir. Bununla birlikte ihtilaf hâlâ
çözüme kavuşturulamamıştır. Minsk Grubu’nun ihtilafın barışçı yollardan çözümüne yönelik görevini yerine
getirebilmesi için daha aktif, doğrudan ve yaratıcı tutum içinde olması gereklidir[59]. Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a göre, maalesef Minsk üçlüsü hala kararlı bir adım atmamak suretiyle, bu süreç bir oyalama taktiği
ile geçiştirilmektedir ve verilmiş olan uluslararası kararlar olmasına rağmen, bu süreç böyle oyalama
taktikleriyle hala sürdürülmektedir[60].
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmaları ile Türkiye’nin önüne açılan tarihî fırsat
ve imkânlar diğer ülkelerin daha atak ve akıllı davranışları ile boşa çıkmak üzeredir. Türkiye vakit geçirmeden,
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile olan ekonomik ilişkilerindeki tıkanıklıkları çözmeli ve kardeşlerinin
ekonomik kaynaklarının tarihî sömürgecilerce paylaşılmasına seyirci kalmamalıdır. Türk Cumhuriyetleri ile
Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler, taraf halkların ekonomik çıkarlarını en üst düzeye çıkaracak bir
zemine oturtulmalı ve o zeminde ilerlemesine engel olan sorunlar da bir an önce ortadan kaldırılmalıdır[61].
Yukarı Karabağ ihtilafı, bu vizyonun bölgemizde tam anlamıyla hayata geçmesine, ne yazık ki engel
olmaktadır. Şüphesiz ki, Kafkasya'da sürdürülebilir istikrar, barış ve huzurun olması için Yukarı Karabağ
sorununun barışçıl yöntemlerle, Azerbaycan'ın tam egemenliği, toprak bütünlüğü ve sınırlarının
dokunulmazlığı ilkeleri temelinde çözümlenmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası hukukun
da gereği olarak dillendirdiği bu beklentinin artık daha fazla zaman geçirilmeksizin yerine getirilmesini arzu
etmektedir. Türkiye bu doğrultuda sorununa barışçı, adil ve kalıcı bir çözüm bulunabilmesi yönünde gerek
AGİT Minsk Grubu içinde, gerek diğer uluslararası platformlarda aktif çaba harcamaktadır.
Türkiye, enerji ve ulaşım hatlarının merkezinde yer alan Kafkasya'da istikrarın önünde engel teşkil eden,
her şeyden önemlisi kardeş Azerbaycan'ın kanayan yarası şeklindeki bu sorunun unutulmasına izin
vermeyecektir ve Azerbaycan topraklarının işgalinin yarattığı sıkıntıları her platformda gündeme taşımaya
devam edecektir. Bu sorun da er veya geç, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü içinde çözülecektir. Bunun tez
vakitte olması ve tüm bölge halklarının menfaatine hizmet edecek dinamiklerin bir an önce işlemeye
başlaması gerekmektedir.
Bugün, Türkiye ve Azerbaycan, tam bağımsız ve egemen, hızla kalkınan, her geçen gün büyüyen ve
zenginleşen iki kardeş ülkedir. Ülkelerimiz tarih boyunca kader birliği içerisinde oldukları gibi, bugün de ortak
bir pencereden geleceğe bakmakta; bugünümüzü ve yarınımızı elbirliğiyle şekillendirmektedirler.
Bakü’nün Türkiye’nin; Ardahan, Bursa, İzmir, Ankara, Kırklareli, Sakarya, Sivas, Ordu şehirleri ile kardeş
şehir anlaşması vardır[62].
Sonuç
Azerbaycan ile Türkiye ilişkilerinin birçok alanda gelişmesi kuvvetle mümkün gözükmektedir. Türkiye ve
Azerbaycan, ikili ilişkileri bölgede istikrar ve barışın tesis edilmesini amaçlamaktadır. Yani Türkiye ve
Azerbaycan ilişkileri herhangi bir ülkeye tehdit oluşturmamaktadır ki iki ülke ilişkilerinin değeri de bundan
kaynaklanmaktadır.
Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, “stratejik ortaklık” kavramını tam olarak karşılamaktadır. Kafkasya’daki
mevcut durum dikkate alındığında bu yakın ilişkilerin devam etmesinin beklediğini söylenebilir.
Her iki devlet de zor zamanlarında birbirlerini yalnız bırakmamış, dost ve müttefik olduklarını her fırsatta
göstermişlerdir. Özellikle 2016’daki terör saldırılarından sonra Türkiye'nin böyle zor bir döneminde Aliyev’in
Türkiye ziyareti, Türkiye’ye ciddi bir jest anlamı taşımıştır. Bu da, daha önceki devlet başkanları dönemine de
dayanan “bir millet iki devlet” söyleminin günümüz de geçerliliğini koruduğunu göstermektedir.
Azərbaycan – Türkiyə münasibətləri II beynəlxalq elmi konfransının materialları
34
Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözleri iki ülke arasındaki ilişkilerin boyutunu net olarak yansıtmaktadır:
“Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkiler, köklerini tarihi ve kültürel bağlardan alan kardeşlik temeli üzerinde
her alanda gelişmekte ve güçlenmektedir. Bu ilişkilerin mimarlarından biri olan büyük lider, saygıdeğer
Haydar Aliyev’in söylediği üzere, Türkiye ve Azerbaycan aynı milletin iki ayrı devletidir. Merhum
Cumhurbaşkanı’nın iki ülke arasındaki ilişkilerin ideal değerini ifade etmek için kullandığı bu slogan gerçek
hayata yansımıştır. Sevinçte de kederde de bir olan Türkiye ve Azerbaycan’a tüm dünya gıpta ile bakıyor.”
Dipnotlar ve Kaynakça
1.
Hacer GÖL, “Geçmişten Günümüze Azerbaycan”, Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, Cilt:5, Sayı:1, Haziran 2016, s. 166.
2.
Fatih Yalçınkaya, “Türkiye ile Orta Asya Devletleri Arasındaki Siyasi ve Diplomatik İlişkiler- Hükümetler
üstü Kuruluşlar (1992-2010)”, Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, Haziran 2010, Cilt:1 Sayı:1, s. 3.
3.
Elnur Hasan Mikail; Alper Tazegül, Türkiye ile Azerbaycan Siyasi ve Ekonomik İlişkileri (1990-2005), IQ
Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, Kasım 2012, s. 36.
4.
Bu konuda bkz. Selma Yel, “Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti'nin Kuruluşunda Türkiye'nin Yardımları
İlhak Amacına mı Yönelikti?”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S. 24,
Kasım 1999-2003 s. 563-578.
5.
Elnur Hasan Mikail, “Türkiye-Azerbaycan İlişkileri”,
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 38.
ICANAS(Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi) 10-15.09.2007, Ankara/Türkiye, Uluslararası
İlişkiler, I. Cilt, Ankara-2011, s. 1065-1066.
6.
Reha
Yılmaz,
“Türkiye-Azerbaycan
İlişkilerinde
Son
Dönem”,
http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-68-2014040727turkiye-azerbaycan-iliskilerinde-son
donem.pdf
7.
Reha Yılmaz, Fatih Mehmet Sayın, “Azerbaycan Dış Politikasını Belirleyen Öğeler ve Denge
Politikasına Yansımaları”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 4(1): 023-042, s. 1.
8.
Haydar Aliyev Dönemi Azerbaycan’ı ile ilgili bkz. Mehmet Dikkaya, Adem Çaylak, “Haydar Aliyev
Döneminde Azerbaycan’ın Ekonomik ve Politik Dönüşümü: Ekonomik ve Politik Dönüşümü: Fırsatlar ve
Sorunlar”, OAKA, Cilt:3, Sayı: 5, ss. 131-157, 2008.
9.
Araz
Aslanlı,
“İham
Aliyev
Döneminde
Azerbaycan
Dış
Politikası”,
http://ekoavrasya.net/duyuru.aspx?did=14&pid=10&lang=tr
10.
Zeynep Salmanlı, 1991 Sonrası Türkiye Azerbaycan İlişkileri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, s. 87-89.
11.
http://lib.aliyev-heritage.org/tk/4610295.html. Karşılıklı üst düzey ziyaretlerle ilgili bkz.
http://baku.be.mfa.gov.tr
12.
Salmanlı, a.g.t., s. 87-89.
13.
http://lib.aliyev-heritage.org/tk/4610295.html
14.
http://ekoavrasya.net/duyuru.aspx?did=14&pid=10&lang=tr
15.
Farrukh Hassanov, “Yükselen Azerbaycan ve Türkiye Politik İlişkileri: 15 Temmuz Darbe Girişimi
Öncesi ve Sonrası”,
Research Turkey, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi, esearchturkey.org/tr/improving-
political-relations-between-azerbaijan-and-turkey-before-and-after-the-attempted-coup-on-15th-of-july/
16.
Salmanlı, a.g.t., s. 99.
17.
Muharrem Hilmi Özev, “Dünden Bugüne Türk Dış Politikası”, http://www.tasam.org/tr-
TR/Icerik/1111/dunden_bugune_turk_dis_politikasi
18.
Şaban
Kardaş,
“AK
Parti'nin
şekillendirdiği
dış
politikanın
çizgisi
değişmedi”,
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/ak-partinin-sekillendirdigi-dis-politikanin-cizgisi-degismedi
19.
Ertan Efegil, “AK Parti Hükümetinin Orta Asya Politikalarına Eleştirel Bir Bakış”, ISSA II. Uluslararası
Sosyal Bilimciler Kongresi (22- 24 Ekim 2008, Bişkek/Kırgızistan), Kongre Kitabı, Kocaeli 2009, s.357-358.
20.
Mitat Çelikpala, “Türkiye ve Kafkasya: Reaksiyoner Dış Politikadan Proaktif Ritmik Diplomasiye Geçiş”,
Uluslararası İlişkiler, Cilt 7, Sayı 25 (Bahar 2010), s. 98.
21.
http://www.yeniakit.com.tr/haber/ak-parti-azerbaycanin-davasi-bizim-davamizdir-160003.html
22.
Bayrak krizi ile ilgili bkz. “Son Dönem Türkiye-Azerbaycan İlişkileri Çerçevesinde Yaşanan Bayrak
Krizi’nin Değerlendirilmesi”,
Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2010, ISSN: 1309-8012 (online),
S.43-50