Azərbaycan – Türkiyə münasibətləri II beynəlxalq elmi konfransının materialları
31
yatırım yapması beklenmektedir. Bununla birlikte, Türkiye- Azerbaycan girişimcilerinin, üçüncü ülkeleri de
içerecek şekilde ortak yatırımlara yönelmeleri gündemde bulunmaktadır.
Azerbaycan son dönemde petrol dışı sektörünü geliştirmeye büyük önem atfetmekte ve bu alanda da
olumlu sonuçlar almaktadır. Türkiye'nin birikimi ve imkânları da, bu sürece katkı yapmasına uygundur.
Özellikle, tarım, gıda imalatı, inşaat, kimya sanayii, tekstil, turizm gibi petrol dışı sektörlerde ortak çabaların
arttırılması ve işadamlarımızın güçlü ortaklıklar temelinde bu alanlarda daha fazla yatırım yapmaları olumlu
ve isabetli bir gelişme teşkil edecektir. İktisadi ilişkilerin daha da pekiştirilmesi ve ileriye götürülebilmesi için
ulaştırma altyapısı, taşımacılık, gümrükler, sosyal güvenlik ve insanlar ile malların serbest dolaşımı gibi birçok
alanda yapılacak işler bulunmaktadır[46].
Öte yandan, TİKA’nın 2015’te Azerbaycan’da gerçekleştirdiği projelerin tutarı 3,2 milyon Dolar olup,
2002’den günümüze projelerin toplam değeri 22 milyon Dolar’a ulaşmıştır[47].
3.1.1. Karma Ekonomik Komisyon Toplantıları Mekanizması
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler Karma Ekonomik Komisyonu (KEK)
toplantıları mekanizması çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu çerçevede 2014 yılında Ankara'da KEK Toplantısı
icra edilmiş ve protokol imzalanmıştır[48].
2 Kasım 1992 tarihinde Ankara'da imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik işbirliği Anlaşması'nın IX. Maddesi uyarınca teşkil edilen Türkiye-
Azerbaycan Karma Ekonomik Komisyonu'nun (bundan sonra "Komisyon" olarak anılacaktır) Dördüncü Dönem
Toplantısı 27-28 Temmuz 2006 tarihlerinde Bakü'de gerçekleştirilmiştir[49].
Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi
Ülkemizde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne bağlı bir yan kuruluş olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu
(DEİK) şemsiyesi altında birleşen İş Konseylerinden birini de Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi teşkil
etmektedir. DEİK Genel Kurul toplantısı yakın geçmişte İstanbul'da gerçekleştirilmiş olup, Türkiye-Azerbaycan
İş Konseyi'nin Türkiye kanadı söz konusu toplantı vesilesiyle yenilenmiştir[50].
3.2. Türkiye - Azerbaycan Siyasi İlişkileri
Türkiye ile Azerbaycan, iki ülke arasında eşine rastlanamayacak nitelikte bir kardeşlik bağına sahiptir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir” demek
suretiyle, Umum millî lider Haydar Aliyev'in ise “Biz bir millet, iki devletiz” ifadesiyle veciz şekilde
tanımladıkları bu kardeşlik bağı gerçekten çok özgündür[51].
Türkiye ile modern Azerbaycan arasındaki siyasi ilişkiler ilk kez Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin 28
Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesinden sonra başlamıştır[52]. 1918 yılında Nuri Paşa
komutanlığındaki Türk Kafkasya İslam Ordusu’nun uzun mücadele ve savaşlar vererek Bakü’yü kurtarması
Azerbaycan için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Azerbaycan halkının lideri Haydar Aliyev’in vurguladığı
üzere: “Türk ordusunun Azerbaycan’a, Bakü’ye gelmesi, Azerbaycan’ı Taşnakların saldırısından kurtarması her
Azerbaycanlının kalbinde yaşıyor. Azerbaycan halkı, işte o acılı dönemde Türk halkının yaptığı yardımı asla
unutmayacaktır.” [53]
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasının hemen ardından, güven mektubu TBMM Başkanı Mustafa
Kemal Paşa tarafından imzalanan Memduh Şevket Esendal’ın, 1920 yılında TBMM Temsilcisi olarak Bakü'ye
atanması da tarihi bir gelişme teşkil etmiştir. Aynı şekilde, Azerbaycan Hükümeti de İbrahim Abilov’u
Ankara'ya Temsilci olarak atamış, Abilov güven mektubunu TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa'ya 14 Ekim
1921'de sunmuştur. Mustafa Kemal Paşa bu törende yaptığı konuşmada, ülkelerimiz arasındaki kardeşlik
bağını “Azerbaycan Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz olduğu için onların
muratlarına nail olmaları, hür ve müstakil olarak yaşamaları bizi pek ziyade sevindirir” sözleriyle ifade
etmiştir. 18 Ekim 1921 tarihinde Azerbaycan'ın Ankara Temsilciliğinin açılışında da Azerbaycan bayrağı
göndere bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından çekilmiştir[54].
İki cumhuriyet arasında resmi ilişkiler Azerbaycan daha Sovyetler Birliği üyesi olduğu dönemde kuruldu.
1967 senesinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Süleyman Demirel ve 1969 yılında Türkiye Cumhuriyeti
Azərbaycan – Türkiyə münasibətləri II beynəlxalq elmi konfransının materialları
32
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Bakü ziyaretleri bu ilişkilerin niteliğinin belirlenmesinde önemli rol
oynamışlardır[55].
2017 yılında 26. yılını kutladığımız Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlığının 18 Ekim 1991 tarihinde ilan
edilmesinden sonra, bunu ilk tanıyan devlet 1918 yılında olduğu gibi yine Türkiye Cumhuriyeti olmuş ve iki
ülke arasında 14 Ocak 1992'de, “Diplomatik İlişkilerin Yeniden kurulmasına İlişkin Anlaşma”
imzalanmıştır[56].
Diplomatik ilişkilerin kurulması iki ülke arasında karşılıklı ilişkilerin gelişmesi için geniş olanaklar
sunmuştur. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 1-3 Mayıs 1992 tarihlerinde yaptığı ziyaret ve bu kapsamda
imzalanmış Ortak Bildiri, karşılıklı ilişkilerin temel ilkelerini ve gelişme doğrultularını tespit etmiştir. İki devlet
karşılıklı yarara dayalı işbirliği ilkelerini temel alarak kararlı adımlar atmaya başlamıştır. Türkiye, bağımsız
devlet kuruluşu yoluna giren Azerbaycan Cumhuriyeti’nin çabalarını destekleyerek çok yönlü ilişkilerin
gelişmesine önemli yardımda bulunmuştur[57].
Azerbaycan, sadece 25 yıllık kısa süre zarfında kendini yeniden inşa etmiş, 71 yıllık zor bir dönemin
ardından, uluslararası arenada hak ettiği konuma ulaşmıştır. Bu başarılar şüphesiz Umum Milli Lider, rahmetli
Haydar Aliyev ve Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'in ortaya koyduğu vizyon ve iradenin sonucudur.
Bugün gelinen noktada, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri “stratejik ortaklık” düzeyine ulaşmıştır. 2011
yılından bu yana gerçekleştirilmekte olan “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” toplantıları, ilişkilerin her
alanda daha da derinleşmesine katkı sağlamaktadır. Azerbaycan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen üst
düzey ziyaretler ve her alandaki teknik temaslar yoğunluğunu korumakta, iki ülke Bakanlıkları arasında
oluşturulan heyetler dönemsel toplantılarda görüş alış verişinde bulunmaktadır.
İki ülke arasında, kardeşlik ve karşılıklı güven temelinde şekillenen siyasi, ekonomik, ticari, kültürel ve
askeri işbirliği, iki ülkenin hedeflediği başarılara birlikte ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Türkiye ve Azerbaycan,
sahip oldukları imkân ve kabiliyetleri, aynı zamanda, daha müreffeh, daha adil bir dünyanın teşkili için de
seferber etmiş durumdadırlar. Ülkelerimiz bu amaçla, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası ve
bölgesel kuruluşlarda yakın işbirliği içinde çalışmaktadır.
İki kardeş ülke, ekonomik ve diğer tüm imkânlarını beşeri derinlikleriyle bütünleştirip, bölgesel ve küresel
refah ile huzura hizmet etmektedir. Bunun en güzel örneği, geliştirdiğimiz ortak projelerdir. Bakü-Tiflis-
Ceyhan petrol boru hattıyla başlayan, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattıyla devam eden “barış ve
refah” koridorumuz, Bakü-Tiflis-Kars demiryoluyla yeni bir boyut kazanacaktır. Artık “21. Asrın Projesi” olarak
adlandırılan, Hazar doğalgazını Batı Avrupa'ya nakledecek olan Güney Gaz Koridoru projesi de, yine Türkiye
ve Azerbaycan'ın imzasını taşımaktadır. Söz konusu projenin belkemiğini oluşturan TANAP projesinin inşası
planlandığı şekilde hızla devam etmektedir.
Türkiye ve Azerbaycan bu projelerle yetinmemekte, uluslararası barış çabalarına da aktif biçimde destek
olmaktadır. Bugün, Afganistan'da NATO Komutasında yer alan iki ülke birlikleri, aynı çatı altında, tarih
boyunca olduğu üzere omuz omuza görev yapmaktadır. Her iki ülke bu şekilde, kalbi yakınlık içinde olduğu
Afganistan'ın istikrarına ve küresel güvenliğe katkı sağlamaktadır. Terörle mücadele alanındaki uluslararası
çabaların ön safında yine Türkiye ve Azerbaycan bulunmaktadır.
Çok kültürlülük ve hoşgörüye dayalı iki ülke toplumsal dokusu her türlü aşırıcılıkla mücadelede tüm
dünyaya örnek teşkil etmektedir. Türk dünyasının genlerine işleyen ve en güzel örneklerini Türkiye ile
Azerbaycan'da bulabileceğimiz bu gelenek, günümüzde giderek artmakta olan yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve
ayırımcılık akımlarının karşısındaki en ilkeli ve anlamlı duruştur. Bu çerçevede 2016 yılının Azerbaycan'da
“multikültüralizm yılı” ilan edilmesi, Azerbaycan'ın Medeniyetler İttifakı 7. Küresel Forumu'na, Türkiye'nin ise
ilk kez düzenlenmiş olan Uluslararası İnsani Zirve'ye 2016 yılında ev sahipliği yapması anlamlıdır. Türkiye ve
Azerbaycan'ın “Refaha ve barışa ortak olmak” şeklinde özetlenebilecek olan yaklaşımı, karşılıklı yarara dayalı
işbirliğinin genişleyen halkalar şeklinde yayılmasını ve özellikle bölgenin kaderini olumlu yönde değiştirmeyi
hedeflemektedir[58].
Bir diğerinin egemen eşitliğine karşılıklı saygı temeline dayanan Türkiye-Azerbaycan ilişkileri sadece
siyasi alanda değil; ekonomi, ticaret, eğitim, ulaştırma, telekomünikasyon, tarım, sosyal güvenlik, sağlık,
kültür, bilim, turizm gibi her alanda gelişmeyi sürdürmektedir. İki ülke arasındaki ilişkilerin ahdi temelini