GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
223
Güneşten mana da Allah aşkıdır.
Onun için mürşitsiz müşkül halledilmez, mürşide ihtiyaç vardır.
Bir mürit, bir insan kendi varlığından kurtulması için mürşide
ihtiyacı vardır.
İlim de varlıktır, amel de varlıktır. Allah emek zayi etmez, verir.
“ettevfiki meassay”, “leyselil insani illa mâ seâ
12
” emri fermanları
var. Yani bir insan say’ıyla (iradesiyle, çalışmasıyla, gayretiyle)
her şeyi elde eder. Fakat say’ıyla elde etmiş olduğu bir nimet, onu
perdeliyor efendim. Mesela;
Cenabı Hak buyuruyor “velekad kerremna beni âdeme
13
, biz
insanları şerefli kıldık, kerameti verdik”. Eğer insanlar kerametten
de geçmezse, keramet de onu perdeliyormuş, vuslatına setir
oluyormuş.
O kerametten de geçmek için, ilimden de geçmek için, kendi
varlığından da, terki can, terki cisim olmak için bir mürşide ihtiyaç
varmış. Mürşidi olmayan bir insan terk-i vücut, terk-i cisim
olamıyor. Çünkü bir evliyaullahın velayetinde bir insan varlığını
bitirmedikten sonra hakikatine ulaşamıyor.
Bir defa bir insan, hak talibi, hakkı talep eden bir kimse
fenâfişşeyh olacak.
Cenabı Hak “Kulum iste vereyim” diyor. Fakat insanlar için bu
istekler çoktur. Çok maddi, manevi, dünya, ahiret istekleri vardır.
Ama bunlar nefsani isteklerdir. Ruhun tek bir isteği vardır. Nedir
ruhun isteği?
Allah’tan ayrılmış Allaha ulaşmak ister. Tek bir istek vardır.
Ancak ruhun bu isteğe ulaşması terk-i cisimle olacak, terk-i canla
olacaktır.
12 Necm 53:39
13 İsra 17:70
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
224
Onun için buyuruyor ki;
Kıyamazsan başa cana ırak dur girme meydana
Bu meydanda nice başlar kesilir hiç soran olmaz
Hak ile hak olanlara, kendi özün bilenlere
Dost yolunda ölenlere kan bahası dinar olmaz
Bak şu Mansurun işine halkı toplamış başına
Enelhakkın feraşına düşenlere tımar olmaz.
Eğer aşık isen yâre, sakın aldanma ağyâre
Düş İbrahim gibi nâre, o gülşende yanar olmaz
Bu kelamlara bak. Sonra bir kelam da vardır ki;
Başını top eyleyip gir vahdetin meydanına
İnsanlar vahdeti vücuttan bahsederler ama, vahdeti vücuda
ulaşmayan, vahdeti vücut olmayan insan nasıl bahseder ki?
Hayatî yerler oralar. Ama vahdeti vücuda ulaşmak için insan nasıl
olacakmış?
Başını top eyleyip gir vahdetin meydanına
Bir defa başını kes, al eline, diyor.
Kıl gazâ-yı Kerbelâ gir kendi nefsin kanına
Burada Kerbelâdan mana; Kerbelâ vak’ası, bu çok feci bir
vak’adır. Geçmişi mateme düşürmüştür, geleceği de bütün mateme
düşürmüştür. Bütün Müslümanlara kıyamete kadar acı
duyurmuştur. Geçen Müslümanlara da geçen Peygamberlere de acı
duyurmuştur. Onun için çok feci bir kazadır. Ama bu kaza gibi
olan;
Kıl gazâ-yı kerbela gir kendi nefsin kanına
Peygamber Efendimiz Cihad-ı Ekberi neye buyurdu?
Nefis mücadelesine.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
225
Öyleyse nefsini yenen Kerbela vakası gibi bir kazayla karşılaşmış
diyor.
Kıl gazayı kerbelâ gir kendi nefsin kanına
Seyri kıl uşşak-ı Mevla nice kıyar canına
Uşşak-ı Mevla ne?
Allah’ı sevenler.
Allah’ı sevenler diyor nasıl kıyıyor canlarına.
Terki can etmektir ancak aşkı sevdadan garaz
Allah aşkına düşmekten maksat, garaz;
Terk-i can olmak.
Terk-i ilim, terk-i amel, terk-i mal, terk-i aza değil,
Terk-i can olmaktır.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
226
“Meşayihimize makbul olanı güzel ahlak sahibi olmamız”
21.06.1992, İncek
(Sohbet öncesinde Salih Baba divanından 129 nolu beyiti,”Bir
kimseye kim yâr ola tevfîk-i hidâyet”, bir ihvan tarafından gazel
olarak okunmuştur.)
Ey zühd ile veren bana tebşîre-i cennet
Biz münkir-i Mevlâ değiliz nâra ne minnet
Âşık olanın maksûdu matlûbesi rü'yet
Görün nice mahbûb-ı Hudâ var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihân hayır ve şerde
Yani âşıkların isteği, matlubu, maksudu Allah'ın cemalini görmek,
Allah'ın cemalini müşahede etmektir. Rüyet bu demektir.
Bir yerde ki gül yoktur o gülşâneye varmam
Hem sohbet-i pîr olmadığı hâneye varmam
Aşk ehlinin ahvâlini pervâneye sormam
Yani bülbül nasıl ki gül olmayan bahçeye gitmezse ben de pîrimin
sohbeti olmayan yere gitmem, diyor. Pervane kelebektir. Kendini
ateşe atıyor yanıyor ya, aşk ehli de böyle kelebek yanar gibi
yanmıştır.
Neyini yakmıştır?
Her şeyini.
Allah'tan başka gönlünde bir şey yokmuş. Veyahut da pîrinden
başka, rabıtasından başka gönlünde bir şey bırakmamıştır.
Görün nice mahbûb-ı Hudâ var bu beşerde
Dostları ilə paylaş: |