(Hareketli Cisimlerin Elektrodinamiği Üzerine) adlı çalışması
nı yayımladığında yirmi altı yaşındaydı. Bu çalışmasında yaptı
ğı yalın varsayıma göre fizik yasaları özellikle de ışık hızı onlar
la aynı biçimde hareket eden bütün gözlemciler için aynı olma
lıydı. Bu varsayımın, uzay ve zaman kavramlarımızda bir devrim
gerektirdiği ortaya çıktı. Niçin böyle olduğunu görmek için bir
jet uçağının içinde aynı noktada ama farklı zamanlarda gerçekle
şen iki olay düşünelim. Jet uçağının içindeki bir gözlemci için bu
iki olay arasında sıfır uzaklık olacaktır. Ancak yerde bulunan bir
başka gözlemci için iki olay, jetin yol aldığı mesafe kadar birbi
rinden uzak olacaktır. Buna göre, birbirine göreceli olarak hare
ket eden iki gözlemci, iki olayın birbirine uzaklığı konusunda an
laşamayacaklar dır.
Şimdi iki gözlemcinin bir uçağın kuyruğundan burnuna doğ
ru giden bir ışık atışını izlediklerini varsayalım. Tıpkı yukarıda
ki deneyde olduğu gibi, uçağın kuyruğundan yayılan ve burnuna
ulaşan ışığın kat ettiği mesafe konusunda anlaşamayacaklardır.
Hız, alınan mesafenin geçen zamana bölünmesi olduğuna göre,
ışığın yol alma hızını -ışık hızını- kabul etseler bile, ışığın yayıl
ma anıyla varış anı arasında geçen zaman konusunda uyuşmazlı
ğa düşeceklerdir.
Bu durumu tuhaf kılan, iki gözlemcinin farklı zaman ölçümleri
yapmalarına karşın
aynı fiziksel süreci izliyor olmalarıdır. Eins-
tein bunun için yapay bir açıklama oluşturma çabasına girmemiş
tir. Ürkütücü olsa bile mantıklı bir sonuca varmıştır: Geçen za
manın ölçümü, tıpkı alman mesafenin ölçümü gibi, ölçüm yapan
gözlemciye bağlıdır. Bu etki, Einstein’ın 1905’teki makalesinde
açıkladığı kuramın temel taşlarından biriydi ve sonra özel göreli
lik kuramı adını aldı.
Bir saate bakan iki gözlemci olduğunu varsayarsak bu analizin
zamanı gösteren araçlara nasıl uygulandığını görebiliriz. Özel gö
relilik kuramına göre, saate göre hareket etmeyen gözlemci için
saat daha hızlı çalışacaktır, oysa saate göre hareket eden gözlem
ci için daha yavaş çalışıyor olacaktır. Uçağın kuyruğundan baş
layıp, burnuna giden ışığı saatin vuruşlarına benzetecek olursak,
yerdeki gözlemci için saat daha yavaş vuracaktır, çünkü bu refe
rans çerçevesinde ışık demeti daha büyük bir mesafe kat edecek
tir. Ancak bu etki saatin mekanizmasına bağlı değildir; bütün sa
atler için, hatta bizim biyolojik saatimiz için bile geçerlidir.
Einstein’ın çalışması zamanın Newton’ın düşündüğü gibi mut
lak olamayacağını
gösterdi, tıpkı eylemsizlik kavramında oldu-
84
85
Jet uçağı
Bir jet uçağının içinde bir top zıplatırsanız, uçağın içindeki
bir gözlemci topun her
zıplayışta aynı noktaya vurduğunu saptayacaktır, ancak yerdeki bir gözlemci için topun zıplama
noktaları arasındaki mesafe büyüktür.
ğu gibi. Diğer bir deyişle, her bir olaya bütün gözlemcilerin ka
bul ettiği bir zaman atfetmek olanaksızdır. Tersine, her gözlemci
nin kendi zaman ölçümü vardır ve birbirine göreli olarak hareket
eden iki gözlemcinin zaman ölçümleri farklı olacaktır. Einstein’ın
düşünceleri bizim sezgilerimize terstir, çünkü günlük hayatımız
da normal olarak karşılaştığımız hızlarda bu etkileri fark ede
meyiz. Ancak doğrulukları defalarca yapılan deneylerle kanıt
lanmış durumda. Örneğin Dünya’nın merkezinde hareketsiz du
ran bir saat düşünün; bir saat Dünya’nın yüzeyinde, bir diğeri de
Dünya’nın dönüş yönünde veya ona ters uçmakta olan bir uçak
ta olsun. Dünya’nın merkezinde duran saati referans aldığımızda,
doğuya doğru hareket eden uçaktaki saat -Dünya’nın dönüş yö
nünde- Dünya’nın yüzeyinde bulunan saatten daha hızlı hareket
ediyor olacağından, ondan daha yavaş çalışacaktır. Aynı şekilde,
Dünya’nın merkezindeki saati referans aldığımızda, batıya doğru
uçmakta olan uçaktaki saat -Dünya’nın dönüş yönünün tersine-
yüzeydeki saatten daha yavaş hareket edecektir ve bu, yüzeyde
ki saatten daha hızlı çalışacağı anlamına gelir. 1971 Ekimi’nde
Dünya’nın etrafında uçurulan çok hassas atomik saatlerle yapı
lan deneyde tam olarak bu durumu gözlemledik. Yani Dünya’nın
86
Zaman genleşmesi Hareket eden saatler yavaş çalışıyor gibi görünür.
Bu biyolojik saatler için
de
geçerli olduğundan, hareket eden insanlar daha yavaş yaşlanıyormuş
gibi görünür,
ancak fazla
umutlanmayın, aradaki farkı ölçebilecek normal bir saat yoktur.
etrafında durmadan doğuya doğru uçarsanız, bu esnada uçakta
gösterilecek filmleri tekrar tekrar izlemekten muhtemelen sıkıla
cak olsanız da, hayat sürenizi uzatabilirsiniz. Ancak bu etki çok
küçüktür: Her dönüşte saniyenin 180 milyarda biri kadar (ayrıca
çekim gücündeki farklılığın yarattığı etkiler yüzünden bu değer
daha da küçülebilir, ama burada o konuya girmemize gerek yok).
Einstein’ın çalışmaları sayesinde fizikçiler anladılar ki, ışık hı
zı her referans çerçevesinde aynıdır ve Maxwell’in elektrik ve
manyetizma kuramına göre zaman üç boyutlu uzaydan ayrı ola
rak ele alınamaz. Zaman ve uzay birbirine geçmiştir. Bu, her za
manki sol/sağ, ön/arka ve üst/alt yönlerine dördüncü bir gele
cek/geçmiş yönü eklemeye benziyor. Fizikçiler uzay ve zamanın
bu evliliğine “uzay-zaman” adını verdi ve uzay-zaman dördüncü
bir yön içerdiğinden buna dördüncü boyut dediler. Uzay-zaman-
da zaman, uzayın üç boyutundan ayrı değildir; tıpkı sol/sağ, ön/
arka, üst/alt tanımlarının gözlemcinin yönelimine bağlı olması
gibi, zamanın yönü de gözlemcinin hızına bağlı olarak farklılık
gösterir. Farklı hızlarda hareket eden gözlemciler, uzay-zaman
içinde zaman için farklı yönler seçebilirler. Einstein’ın özel gö
relilik kuramı bu nedenle, mutlak zaman ve mutlak eylemsizlik