Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə63/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   138

192

ANALİTİK PSİKOLOJİ

Kendisine  gerçekten  «çağdaş»  diyebileceğimiz  kişi  yalnız  bir 

insandır.  Yalnız  olmak  zorundadır;  her  zaman  da  yalnız  kalacaktır; 

çünkü,  şimdinin  bilincine  varabilmek  için  attığı  her  adım,  onu,  insan 

yığınlarıyla  olan  o  ilk  participatıon  m ystique'den[,  ortak  bilinçdışına 

gömülmekten uzaklaştırır onu. İleriye atılan her adım, neredeyse bütün 

insanlığı  kucaklayan  o  bilinçdışı  tem elden  uzaklaştırır  insanı. 

Uygarlıklarım ızda  bile,  ruhbilim  açısından  alt  düzeydekiler,  nerdeyse 

ilkeller gibi  yaşarlar;  onu  izleyenler,  insan kültürünün başlangıcındaki 

bilinç  düzeyindedirler;  en  yüksekte  olanlarsa,  son  birkaç  yüzyılın 

yaşamına  ayak  uydurabilmiş  bir  bilince  sahiptirler.  Tanımladığımız 

anlamda,  gerçekte  şimdiyi  yaşayan  kişiyi  çağdaş  sayabiliriz  ancak; 

yalnızca  odur  günümüzün  bilincinde  olan,  odur  daha  önceki  düzey­

lerin  yaşam  yollarından  gitmeyen.  Geçmiş  dünyaların  değerleri, 

uğraşları,  onu sırf tarihsel  açıdan ilgilendirir.  Böylece, en derin anlam­

da,  «tarihdışı» olmuştur, tamamiyle geleneksel  kalıplar içinde yaşayan 

insanlar  yığını  ona  yabancı  geliyordur  artık.  Geçerliliği  yitmiş  eski 

kalıpları ardında bırakarak, dünyanın ucuna varan,  ve, her şeyi yeşertip 

büyütecek bir boşluk  önünde  bulunduğunu gören  kişi  çağdaştır ancak.

Bu  sözler  bom boş  çınlayabilir  kulaklarda,  anlamları  beylik 

sözlere  indirgenebilir.  Şimdiden  bilincinde  olmayı  taslamak  kadar 

kolay  şey  yoktur.  Nitekim,  değersiz,  koca  bir  insan  sürüsü,  türlü 

gelişim aşamalarının,  kendilerine düşen  yaşam görevlerinin üzerinden 

atlayıp geçerek,  çağdaşlık havası  veriyorlar kendilerine.  Köksüz,  hort­

lak  vampirler bunlar,  gerçek çağdaş  kişinin  yanı  başında bitiyorlar da, 

onun  aslında  hiç  de  imrenilmeyecek  yalnızlığını  horluyorlar.  Böylece 

yığınların  kör  bakışları  şimdiyi  yaşayan  tek  tük  birkaç  kişiyi,  bulanık 

gösteren  şu  sözde  çağdaş  hayaletler  tülü  ardında  görüyorlar da,  onları 

birbirleriyle karıştırıyorlar.  Başka çıkar yolu  yok bunun;  «çağdaş» kişi 

tehlikeli  geliyor,  kuşku  uyandırıyor  insanda;  hep  böyle  olmuştur, 

geçmişte  bile,  Sokrates de, İsa da  böyle değil  miydiler?

İnsanın  kendine  gerçekten  çağdaş  diyebilmesi  için,  bir kere  ken­

disinin  iflas  etmiş  olduğunu  kabullenmesi  gerekir;  daha  acısı  da,  bir

P articipation  myxlique:  Gizemci  kanlım.




ÇAĞDAŞ İNSANİN RUHSAL SORUNU

193


lıırih  işi  olan  kutsallıkla  böbürlenm eyi  bırakmalıdır.  Prometheus'un 

günahı  «tarihdışılık»tır;  bu  anlamda,  çağdaş  insan,  günah  içinde 

yaşıyor  demektir.  Daha  yüksek  bir  bilinç  düzeyine  erişmek  günahtır. 

Ama dediğim  gibi,  dünyasında kendisine  verilen  görevleri  tam olarak 

yerine  getiren  ve  geçmişe  ait  olan  bilinç  aşama  kalıplarını  dar  bulan 

kişi  ancak şimdinin tam bilincine varabilir.  Bunu gerçekleştirebilmesi, 

için  en  iyi  anlamda erdemli  ve  yetkin  olması,  en  azından öteki  insan­

ların  başarmış  oldukları  şeyleri,  hattâ  biraz  da  fazlasını  başarmış 

olması  gerekir.  Bundan  sonra  gelen  en  yüksek  bilinç  düzeyine  kişiyi 

cıiştirebilecek olan  bu niteliktir.

«Yetkinlik»  düşüncesinin,  özellikle  sözde-çağdaşlara  iğrenç 

geldiğini  biliyorum;  kendilerine  yapmacık  davranışlarını  anımsatıyor 

da  ondan.  Ama  bu,  çağdaş  insan  için,  onu  ölçüt  alm an ızı  engelleye­

mez.  Başka  çaremiz  de  yok,  çünkü  yetkin  olmadıkça,  çağdaşlık 

tuslayan  kişi,  vicdansız  bir  kumarbazdan  başka  birşey  olamaz.  Son 

derece  yetkin  olmak  zorunda,  çünkü  geleneksel  bağını  koparmış 

olm asını  yaratıcı  yeteneğiyle  bağışlatm adıkça,  geçm işle  bağını 

koparmış  olmakla kalır,  o  kadar.  Geçmişi  yadsımakla,  şimdinin bilin­

cinde olmak aynı  şeydir demek, kuyruklu yalan olur.  «Bugün», dün ile 

yarının  arasındaysa eğer,  bir  anlam  taşır.  «Bugün»  geçiş  sürecidir,  ve 

bu  anlamda,  onun  bilincinde  olan  kişi  ancak  kendisine  çağdaş  diye­

bilir.


Kendisine  çağdaş  diyen  bir  sürü  insan  var,  özellikle  de  sözde- 

çağdaşlar.  Bu  bakımdan,  gerçekte  çağdaş  insan,  çoğu  kez  kendisine 

eski-kafalı  diyen  kim seler  arasından  çıkıyor.  Bu  tutumunda  haklı  da. 

Geçmişe  ve  tarihe  karşı  kazandığı  zafer  suçluluğu  üzerinde  durması, 

gelenekle kopardığı bağı yüzünden yiten dengeyi sağlamak içindir.  Bir 

bakıma  da  kendisine  sözde-çağdaş  denilm esinden  kaçındığı  için 

davranıyor böyle.

Her  iyi  niteliğin,  bir  kötü  yanı  vardır;  dünyada  bir  iyi  yer 

aldığında,  ister  istemez  bir  de  kötü  yer  alacaktır.  Acı,  ama  gerçek. 

Şimdinin  bilincinin,  kuruntuya  dayanan  bir huzura yol  açma tehlikesi 

de  yok  değil;  kendimizi  insanlık  tarihinin  doruk  noktası,  sayısız 

yüzyılların  en  olgun,  en  son  ürünü  olarak  görme  kuruntusudur  bu.




194

ANALİTİK PSİKOLOJİ

Buna  inanacak  olursak,  bu  zavallılığımızı,  kendimizi  beğenen  bir 

davranışta benimsemekten başka bir  şey olmaz;  bizler, çağların um ut­

larını  ve  beklentilerini  düşkırıklığına uğratanlarız.  Düşünün,  nerdeyse 

iki  bin  yıllık Hıristiyan ülkülerinin ardından, Mesih dönüp geleceğine, 

yeryüzünde  cennet  kurulacağına,  göre  göre  ne  gördük,  Hıristiyan 

ülkeler  arasında  çıkan  Dünya  Savaşı,  dikenli  teller,  zehirli  gazlar. 

Yerde,  gökte,  bundan  büyük facia mı  olur!

Böyle  bir  görünüm  karşısında,  yeniden  alçakgönüllülüğümüze 

dönsek  artık.  Çağdaş  insanın  bir doruk  olduğu  doğru,  ama yarın  o  da 

aşılacak;  çağlar süren bir gelişimin son ürünü olduğu gerçek, ama aynı 

zamanda  insanlık  umutlarının  en  kötü  düşkırıklığı  da.  Çağdaş  insan 

farkında  bunun.  B ilim in,  teknolojinin,  örgütlenmenin  yararlarını 

görmüştür,  bunların  ne  gibi  facialar  doğurduğunu  da  görmüştür; 

Avrupayı  nerdeyse  yıkım a  salacak  olan,  «Barış  zamanında  savaşa 

hazırlan»  ilkesine  uyarak,  barış  yolunu  iyi  hazırlayan,  iyi  niyetli 

hüküm etleri  de  görmüştür.  Ülkülere  gelince,  Hıristiyan kilisesi,  insan 

kardeşliği,  uluslararası  demokrasi  ve  İktisadî  çıkarlar  «dayanışması» 

gerçeği  sınanması  olan,  ateşle  vaftize dayanamamıştır.  Bugün, Dünya 

Savaşından2 onbeş yıl sonra,  gene aynı  iyimserliği, aynı  örgütlenmeyi, 

aynı  siyasal  tutkuları,  laflan  ve  sloganları  görüyoruz.  Bunların  ister 

istemez  başka  facialara  yol  açmasından  nasıl  korkmaz  insan.  Başarı 

dilemede  kusur  ettiğimiz  yok  ya,  savaşın  bırakılmasını  amaçlayan 

sözleşmelere  inandığımız  da  yok.  Bu  gibi  geçici  önlemlerin  ardında 

içimizi  kemirip  duran  bir  kuşku  var.  Doğrusunu  isterseniz,  çağdaş 

insanın,  ruhbilimsel  açıdan,  nerdeyse  öldürücü  bir  yumruk  yediğini, 

bunun  sonucu  da  tam  bir kuşkuculuğa düştüğünü  söylersem,  abartmış 

olmam  sanırım.

H ekim olmanın  görüşlerimi  etkilemiş  olduğu sözlerimden açıkça 

anlaşılıyor  herhalde.  Hekim,  her  zaman  hastalıkları  bulur  çıkarır; 

hekim   olm am ak  da  elimden  gelmiyor.  Ancak  hekimin,  hastalık 

olmadığı  yerde  hastalık  araması  abes  olur.  Genellikle  beyaz  ırklar, 

özellikle  de  Batılı  uluslar  hastadır,  ya  da  Batı  Dünyası  uçurumun

2  Birinci  D iinya Savaşı.



Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə