RUHLARA İNANCIN PSİKOLOJİK TEMELLERİ
225
kimseler, demek oluyor ki, maddeci kavrama karşı insan zihninin tepkisi
ni gösteriyordu. Tarihsel bakımdan, bunların spiritlere inancında, sadece
duyudan gelen gerçeğe karşı en etkili silah olarak kullanılmalarında
şaşılacak bir şey yok, çünkü spiritlere inanç ilkel için aynı fonksiyonel
değerdedir. İlkel kişi, çevresinde yer alan olaylara alabildiğine bağlıdır.
Sayısız güçlükler ve sefaletler içinde, düşman komşuların ve tehlikeli
yabani hayvanların ortasında, çoğu zaman amansız doğal koşullar altında
yaşam süren ilkelin keskinleşmiş duyuları, duyusal istekleri, efektlere tam
egemen olamaması onu fiziksel gerçeklere zincirle bağlar, öyle ki
tamamiyle maddeci bir davranışa kapılması, dolayısıyla da bozulması
olanaklıdır. Ama ruhlara inancı, daha doğrusu manevî olanın algısı,
tamamiyle görünebilen ve dokunulabilen bir dünyaya bağlayan zincirler
den onu sürekli bir biçimde kurtarır; çevresindeki fiziksel dünya kanun
larına kadar, kaygı ve titizlikle boyun eğmesi gereken manevi bir gerçeğin
kesinliğini ona zorla kabul ettirir. Böylece iki dünyada yaşar gibidir.
Fiziksel gerçeği, aynı zamanda bir spiritler dünyasıdır da, fiziksel gerçek
onun için yadsınamayacak bir şeyse, ruhların dünyası da, onun için aynı
derecede gerçektir, inandığı için değil, manevi şeyleri algılamadaki
bönlüğü yüzünden. Kültürle ve rasyonel ışıklarla —ki bu ilkel için pek
uğursuz bir şeydir— temas bu bönlüğü ortadan kaldırınca, ilkel, spirit
kanunuyla yöneltilmeyi bırakır ve bozulur Bu yenilgiden, Hıristiyanlık da
koruyamayacaktır onlan, çünkü yüksek bir şekilde gelişmiş olan bu din,
iyi sonuçlannı gerçekleştirebilmesi için aynı zamanda pek gelişmiş bir
psişe de gerektirir.
Spiritler olgusu ilkel bir inanç gerçekliğinin dolaysız kanıtıdır. Bu
spiritler olgusunun ne olduğuna daha yakından bakacak olursak, şu
psikolojik olaylarla karşılaşmaktayız; bir kere her şeyden önce, spiritlerin
vizyonuna ilkellerde sık rastlanır. Onlarda bunun, uygar insandakinden
daha sık olduğu sanılarak, sadece bir boş inanç olduğu sonucuna varılır;
çünkü bazı hastalıklı durumlar dışta kalmak üzere, bu gibi şeylerin uygar
insanda yer almadığı düşünülür. Uygar insanın spiritler varsayımına ilkel
kişiden daha az inandığı ve başvurduğu bilinir; oysa, bence, psişik olay,
ikisinde de aynı sıklıkta yer almaktadır. Ruhları görünür kılmak için
büyücünün baş vurduğu şeylere yöneldiği takdirde, bir AvrupalInın da
226
ANALİTİK PSİKOLOJİ
aynı şeyleri algılayacağından eminim. Tabii o başka türlü yorumlaya
caktır, bu da onların gücünü yok edecektir; ama olayın kendi, mutlak
olarak hiçbir şey yitirmemektedir. Uzun süre ilkel koşullar altında
yaşamak zorunda kaldığı, ya da rastlantılar onu olağanüstü psişik durum
lara getirdiği zaman, Avrupalının da herkesi hayrete düşürecek
algılamaları olduğu bilinmektedir.
Spiritlere inanç, ilkelde her şeyden önce düşe dayanır, ilkel, düşünde
birçok faal insan görmektedir, bunlara spirit diye bakmaktadır. Ayrıca,
bilindiği gibi, bazı düşler ilkele uygar insana ifade ettiğinden daha çok şey
ifade eder. Sadece ikide bir sözünü ettiği için değil bu, gözünde o kadar
büyük önemi vardır ki düşün, çoğu zaman onu gerçekten ayıramaz
gibidir. Uygarlar için, genellikle, düşler önemsiz gibi görünür; bununla
birlikte, çoğu zaman tuhaf ve etkileyici nitelikleri yüzünden, bazı düşlere
büyük önem verenler de yok değildir. Bazı düşlerin özelliği, bir ilham
olduğu varsayımını anlaşılır kılmaktadır. Bir ilhanı olduğuna göre, her ne
kadar bu mantıki sonuç söz konusu değilse de, ister istemez ilham edecek
bir şeyin de bir spinıtus' u olması gerekir. Özellikle buna uygun bir
durum, düşlerde sık rastlanan ölmüşlerin görülmesidir. Safdil kavrayış bu
görünüşleri ölülerin yeniden belirmesi diye düşünmektedir.
Spiritlere inancın başka bir kaynağı olarak da, psişik bozuklukları,
sinir bozukluklarını (özellikle, ilkellerde sık görülen histerik nitelikteki
bozuklukları) sayabiliriz. Bu hastalıklar, çoğu zaman bilinçdışı psikolojik
çatışmalardan ileri geldiği için, bunların ama şöyle ama böyle o öznel
çatışmayla ilgili canlı veya ölmüş kimseler tarafından meydana getirildiği
sanılmaktadır. Ölüler söz konusu olduğunda, kötü etkide bulunmuş olan
şeyin onların spirilleri olduğu sanılmaktadır. Çoğu zaman, çocukluğa
kadar uzanan marazi çatışmalar anababa spiritlerinin anısına bağlanmak
tadır; böylece ilkel için ana-babaların spiritlerinin özel bir önemi olması
doğaldır. Atalara ve anababalara tapmanın niçin bu denli yaygın olduğunu
açıklar bu. Ölülere tapma her şeyden önce ölmüşlerin kötü etkilerine karşı
kendilerini korumak içindir. Sinir bozuklukları söz konusu olduğunda
ana-babanın hastalar üstündeki etkisinin ne denli büyük olduğu bilinir.
Çoğu, nicedir ölmüş bile olsalar, gerçekten onların takibine uğradıklarını
duyarlar. Ana-babanın psikolojik yankılanması öyle güçlüdür ki, söyle-
RUHLARA İNANCIN PSİKOLOJİK TEMELLERİ
227
iliğimiz gibi, birçok halk topluluklarında, başlı başına bir ölülere tapma
sistemi gelişmiştir1.
Zihin hastalıklarının, spiritlere inancın kaynağı söz konusu
okluğunda, büyük rolleri vardır. İlkellerde, bildiğimize göre, kronik zihin
hastalıklarının çoğunu oluşturan bir hastalık olan, şizofreni hastalığının
j^eniş alanına ait gibi görünen, hezeyanlı, birsamlı ve katatonik hastalıklar
görülür çoğu zaman. Her zaman ve her yerde akıl hastaları kötü spiritlerin
çıırptığı, ecinniler gibi görülür. Hasta, birsamlarıyla bu inancı destekler.
11u çeşit hastalar, görmeden çok, işitme birsamları çekerler: «sesler»
duyarlar. Bunlar çoğu zaman ana-babadır, ya da belli bir şekilde hastanın
öznel çatışmasına bağlı kimselerin sesleridir. Safdil anlayışa göre bu çeşit
birsamlar, bu seslerin spiritlerden çıktığı izlenimi vermektedir.
Spiritlere inanmak için, ruha da inanmış olmak gerekir.
İlkel kişi bu çeşit spirit’in daima bir ölünün ruhu olduğuna inanır; bu
spirit önceden bir canlının ruhuydu demek. Bu, çoğu zaman insanın bir
lek ruhu olduğuna inandığı zaman böyledir. Durum, her yerde aynı
değildir, çoğu zaman birkaç ruhun birden varolduğu, birinin ölümünden
sonra devam ettiği ve görece bir ölümsüzlüğü olduğu düşünülür. Bu
durumda çağrıldığında gelen ruh canlı varlığın ruhlarından biridir. Yani
lopyekûn ruhun bir bölümü, psikolojik parçasıdır.
İlkel kişi, bu ruhlardan başka, hiçbir zaman insan ruhu ya da parçası
olmamış olan spiritlerin varlığına da inamr. Bu çeşit zihinler için başka bir
kaynak aramak doğru olur.
Ruha inancın psikolojik temellerine daha yakından bakmadan,
yukarda sözü edilen olayları kısaca gözden geçirelim. Spiritlere inanca bu
çeşit gerçeklik veren üç ana kaynaktan söz ettim: bunlar hayaletler vizyo
11925/26’da E lgon tepesine yapılan bir yolculuğa katılm ıştım . Su taşıyan
kadınlardan biri hastalandı. C ivar köylerin birinde oturan genç bir kadındı. Görünüşe
bakılırsa enfeksiyöz bir çocuk düşürm e durum u vardı, ateş alabildiğine yüksekti. Basil
ilaçlarım ız onu tedavi edecek durum da değildi. Ailesi hem en bir «nganga» (silıirbaz-
hekim ) çağırdı. B u hekim çevreyi koklaya koklaya gittikçe açılan daireler halinde
kubbenin çevresinde dönm eye başladı. Birden dağdan inen bir patika üstünde durdu ve
hastanın pek gençken ölm üş olan ve bam bu orm anının yükseklerinde bulunan ve kızları
ölüp de onlara katılsın diye her gece oradan inen ana-babaııın kızı olduğunu söyledi.
Hem en o patika üstünde m inyatür bir kulübe biçim inde bir «ruhlar tuzağı» kuruldu; has
tanın görüntüsü gibi balçıktan bir heykelcik yaptılar ve «poşo» denen yiyecekle birlikte
küçük kulübenin içine koydular. G ece spiriller kızlarının orada olduğunu sanarak oraya
girdiler. Hasla iki güne kalm adan iyileşiverince, şaşırıp kaldık. Bizim teşhisim iz mi
yanlıştı acaba? H er neyse m uam m a çözülm eden kaldı.
Dostları ilə paylaş: |