RUHLARA İNANCIN PStKOLOJtK TEMELLERİ
231
kendi kusurlarını veya üstünlüklerini başkasından görme lüksüne kendini
kaptırınca, kişiliğin önemli çapta kaybedildiği, hiç akla getirilmemektedir.
İnsanın başkasını kendi kadar budala ve aşağı görmesi, iyi niteliklerini
yağmacı ahlâksal haydutlarda görmeye gönüllü olması ile aynı şey olup,
İtti denli zararlı bir şey yoktur.
Bu bakımdan, ruhlar, ben’e doğrudan doğruya bağlı olmadığı için
yansıtılmış, beliren, bağımsız, bilinçdışı komplekslerdir. Yukarıda, ruhun
varlığına inancın, spiritlerin varlığına da inancı gerektireceğini söyledim.
Spirit’ler ben’e yabancı gibi görünürken ve bağımsız varlıklar gibiyken,
ruhlar başka türlü davranmaktadırlar. İlkel kişi bir spiritin yakınlığını veya
etkisini hoş olmayan tehlikeli bir şey gibi görür: Onu kovabildiği zaman
içi rahatlar. Oysa ruhun kayboluşunu ağır bir hastalık gibi görür, nitekim
vücudun ağır hastalıklarını bu kayba atfeder. Amacı, hastanın içine kuş-
mhunu yeniden döndürmek için yapılan sayısız törenler vardır. Çocukları
dövmek yasaktır, çünkü ruhları incinip kırılabilir. Ruh, böylece ilkel için
normalde kendiyle birlikte olması gereken bir şeydir, oysa spiritler normal
olarak çevrede bulunmaması gereken şeylerdir. Bu yüzden spiritlerin
bulunduğu yerlerden kaçmaktadırlar. Oraya korkuyla, dinsel veya büyüsel
niyetlerle girerler.
Ruhların çokluğu, spiritler gibi davranabilen, birtakım, nisbeten
bağımsız komplekslerin varlığına işaret etmektedir. Bununla birlikte
ilişkilerinin hastalığı doğurduğu ve ilişkilerinin kesilmesinin iyileşmeyi
oluşturduğu spiritler komplekslerinin tersine bu ruh kompleksleri, ben’e
bağlı gibidir ve kaybı bir hastalık gibi görülmektedir. Bu yüzden ilkel
patoloji, hastalığın nedeni olarak, sadece ruhun kaybını değil, aynı zaman
da spirit tarafından ele geçirilmiş olmayı da görmektedir. İki kuram bir
birini dengeliyor gibi.
Böylece normal olarak ben’e bağlı bilinçdışı komplekslerin varlığı
ile normal olarak ben’e bağlı olmaması gereken başka komplekslerin
varlığını kabul etmemiz gerek. Bunların birincisi ruhun kompleksleri,
İkincisiyse spiritlerin kompleksleridir.
İlkellerin düşüncesinde sık görülen bu ayrım, benim bilinçdışı
kavramına her yönden uyuyor. Ona göre bilinçdışı birbirinden kesinlikle
ayrı iki alana bölünmüştür. Bunlardan birine ben kişisel bilinçdışı diyo
232
ANALİTİK PSİKOLOJİ
rum. Yaşam süresince unutulmuş bütün psişik içerikleri kapsamaktadır.
Bunların izleri, bütün bilinçli anılar sönmüş olsa dahi, bilinçdışında sak
lanmaya devam etmektedir. Ayrıca kişisel bilinçdışı bütün bilinçeşiğinin
altındaki izlenimleri ya da bilince erişemeyecek derecede güçsüz algıları
kapsamaktadır. Buna bir de bilinç eşiğimi aşamayacak derecede henüz
pek zayıf veya pek belirsiz bilinçdışı görüntü düzenleri eklenir. En sonun
da da bilinçli davranışa uymayacak birtakım içerikler de vardır. Çoğu
zaman bir içerikler grubu vardır. Uyuşmazlığı yüzünden geri itilen, ahlâk-
sal, entelektüel veya estetik bakımlardan kabul edilemeyecek gibi
şeylerdir bunlar. İnsanın, sadece güzeli, iyiyi, gerçeği düşünüp duyması
nın olanaksız olduğu bilinir. Ama elden geldiği kadar ideal bir davranışta
bulunmak için o davranışa uymayan her şeyi geri iter. Olgunlaşmış insan
larda, çoğu zaman olduğu gibi, örneğin düşünce gibi bir fonksiyon özel
likle gelişmişse ve bilince egemen ise, duygu ister istemez arka plana itil
miş oluyor, böylelikle büyük çapta yeniden bilinçdışına düşüyor.
Kişisel bilinçdışını oluşturan odur. Öteki bölüme kolektif (ortak) ya
da kişisel olmayan bilinçdışı diyorum. Terimden de anlaşılacağı üzere, bu
ortak bilinçdışında kişisel hiçbir şey yoktur; bu, en azından bir insan
topluluğuna, daha çok bir ulusa, hatta bütün insanlığa aittir. Bunlar birey
sel varoluşun elde ettiği şeyler değildir, manevî biçimlerin ve yaradılıştan
varolan içgüdelerin ürünleridir. Her ne kadar çocukta yaradılıştan var olan
birtakım görüntüler yoksa da, iyice belirtilmiş fonksiyonel olanakları olan
pek gelişmiş bir beyne sahiptir. Bütün soyunun sinir fonksiyonlarının tor
tusu gibidir. Çocuk, böylece dünyaya çalışmaya hazır bir organla gelmek
tedir. Bu beyinde, önceden biçim bulmuş olan içgüdülerle, insanların
düşüncesine daima temel olmuş olan ilkel imgeler vardır, mitolojik motif
lerin zenginliği buradan gelmektedir. Normal insanda ortak bilinçdışının
varlığını dolaysız olarak, doğrulamak kolay değildir tabii, bununla birlik
te, düşlerinde arasıra mitolojik görüntüler belirmektedir. Ortak bilinç-
dışımn muhtevaları, bazı akıl hastalıklarında, özellikle de şizofrenide pek
açık olarak belirmektedir. Çoğu zaman son derece çeşitli mitolojik imge
ler yer almaktadır. Bunları akıl hastalarının kişisel varoluşlarının yaşantı
larına atfetmek olanaksızdır. Burada ilkel imajları yaratan ilkel mitolojik
düşüncedir, bilinçli yaşantıların canlandırılması değildir.
RUHLARA İNANCIN PSİKOLOJİK TEMELLERİ
233
Demek ki kişisel bilinçdışı bireye ait ve psişik yaşamının kaçınılmaz
lıir bölümünü oluşturan kompleksler içermektedir. Ben’e bağlı olması
gereken herhangi bir kompleks geri itmeyle veya ortadan kaybolmayla
bilinçdışı olunca, birey bir kayba uğramaktadır. Örneğin psikoterapötik
bir tedavi sonucu, kaybolan bir kompleks, yeniden bilince çıktı mı, bir
enerji artışı duymaktadır. (Bu artışın her zaman hoş karşılanmadığı
doğrudur. Kaybın nahoş sonuçları kendilerini duyurmadığı süre komp
leksin kaybından memnun olunmuş olduğundandır.) Çoğu nevrozun
tedavisi bu şekilde yer almaktadır. Tersine, ortak bilinçdışınm bir komp
leksi ben’e bağlandı mı, birey tuhaf, kaygı verici, aynı zamanda şaşırtıcı
bir şeyin izlenimini duyar; bilinç büyük çapta etkilenmiş bulunmaktadır;
çünkü kompleksin marazi bir şey olduğu, ya da kendi tarafından normal
yaşamdan saptırıldığı izlenimi duymaktadır. Ortak bir içeriğin ben’e
bağlanması daima bir «yabancılaşma» (akıl hastalığı) doğurur, çünkü o
sırada bireysel bilince, bilinçdışı kalması gereken, yani ben’den ayrı dur
ması gereken bir şey karışmaktadır. Bilinçten bu çeşit bir içeriği
ayırabilirsek, birey kendini daha hafif, daha normal duymaktadır. Yabancı
içeriğinin patlak vermesi, birçok zihin hastalıklarının başlangıcının özel
belirtisidir. Hastalar tuhaf ve duyulmamış düşüncelerin saldırısına uğrar,
dünya değişmiş gibi görünür. İnsanların yüzleri gariptir, türlü ifadelere
bürünmüştür.
Kişisel bilinçdışının içeriklerinin ruhumuza ait olduğunu sanıyoruz;
ortak bilinçdışınınkilerinse, tersine yabancı, dıştan geliyormuş gibi
olduğunu duyuyoruz. Bir kişisel kompleksin yeniden bütüne katılması, bir
hafifleme, çoğu zaman gerçek bir iyileşme doğurmaktadır; ortak bilinç-
dışmın bir kompleksinin patlak vermesi, tersine hiç de hoşa gitmeyen, hatta
tehlikeli bir belirtidir. Ruhlara ve spiritlere olan ilkel inancın paralelizmi
açıktır. İlkellerin ruhları kişisel bilinçdışının komplekslerine teka-biil eder;
oysa spiritler ortak bilinçdışının komplekslerine tekabül etmektedir.
Bilim açısından, ilkelin, ruhlar ve spiritler diye düşündüğü şeye biz,
psişik kompleksler diyoruz. Tarihte olsun, şimdi olsun, ruhlara ve spi
ritlere olan inancın oynadığı olağanüstü rol gözönüne getirilecek olursa,
bunların sadece varolduklarım tesbit etmekle yetinemeyiz; daha derine
inip, niteliğine nüfuz etmemiz gerektir.
Dostları ilə paylaş: |