Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə79/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   75   76   77   78   79   80   81   82   ...   138

2 4 0

ANALİTİK  PSİKOLOJİ

Yazık  ki,  psikoloji  o  kadarla  bitmiyor.  Felsefeyle  ilgisi  azsa  da,  çoğu 

gelişigüzel bir yaşantıyla kavranamayacak, deneysel olgularla uğraşmak­

tadır.  Bu  kitapta,  pratik  psikolojinin  din  sorunuyla  nasıl  karşı  karşıya 

geldiğini  anlatmaya  çalışacağım.  Ancak  sorunun  genişliği  yüzünden,  bu 

işin  üç  konferansla olmayacağı  bellidir,  çünkü  somut  ayrıntıların gerekli 

tanıtlanması,  hem  zaman  ister,  hem  de  açıklama.  Birinci  bölüm,  pratik 

psikoloji  ve  din  sorununa  bir  giriş  olacaktır.  İkincisi  bilinçdışı  zihinde 

gerçek  dinsel  fonksiyonun  varlığını  destekleyen  olaylarla  ilgilidir. 

Üçiincüsüyse,  bilinçdışı  süreçler ve dinsel  sembolizmle uğraşmaktadır.

Pek alışılmadık bir fikir ileri süreceğim için, dinleyicilerimin, temsil 

ettiğim  psikolojinin  şu  metodolojik  görüş  açısını  iyi  bilip  bilmediklerini 

bilmiyorum.  Bu  görüş  açısı  tamamiyle  fenomenolojiktir,  yani  olaylarla, 

yaşantılarla,  kısacası  olgularla  ilgilidir.  Bunların  gerçek  olması  bir  yargı 

sonucu  değil,  birer olgu  oluşlarındandır.  Örneğin  bakireyken  doğum  söz 

konusu  olduğunda,  psikolojinin  biricik  ilgilendiği  şey,  ortada  böyle  bir 

fikir  olmasıdır,  yoksa  başka  bir  anlamda,  bu  fikrin  doğru  mu,  yanlış  mı 

olduğuyla  ilgilenmez.  Var  olduğuna  göre,  bu  fikir,  psikoloji  açısından 

gerçektir,  Psikolojik  varlık,  fikir  sadece  bir  tek  kişiden  çıktığı  zaman 

özneldir, bir toplumdan — kamu oyuyla—  çıkmışsa nesnel olur.

Bu  görüş,  tabii  bilimler  görüşünün  aynıdır.  Zooloji  nasıl  ayrı  ayrı 

hayvan türleriyle uğraşıyorsa, psikoloji de fikirlerle ve ayrı ayrı zihin için- 

dekileriyle  uğraşmaktadır.  Fil  gerçektir,  çünkü  vardır.  Oysa  fil  ne  bir 

sonuçtur,  ne  bir  beyandır,  ne  de  bir  yaratıcının  öznel  yargısıdır.  Bir 

fenomendir.  Ama  biz,  psişik  olayların,  isteğe,  keyfe  bağlı  sonuçlar 

olduğu,  hatta insanı yaratanın  icadı olduğu fikrine öyle alışmışız ki,  psişe 

ile içindekilerin kendi keyfi icadımızdan, ya da hemen hemen bir varsayış 

ve  yargının  aldatıcı  sonucundan  başka  şey  olmadığını  söyleyen 

önyargıdan bir türlü kurtulamamaktayız. Gerçek şu ki, bazı fikirler hemen 

hemen  her  yerde,  her  zaman  var,  üstelik,  göçlere  ve  geleneklere  bağlı 

olmaksızın,  durup  dururken  ortaya  çıkmaktadırlar.  Bunları  yaratan  birey 

değildir,  bunlar sadece  bireyde çıkmaktadır ortaya, o kadar,  hatta bireyin 

bilincine  kendilerini  zorla  kabul  ettirmektedirler.  Bu,  Platon  felsefesi 

değil, deneyci psikolojidir.



BİLİNÇDIŞI ZlHNİN BAĞIMSIZLIĞI

241


Dünden  söz  ederken,  başta,  bu  terimden  anladığımı  açıklamalıyım. 

Lâtince religio1 kelimesinin  ifade ettiği gibi, din, Rudolf Otto'nun isabet­

le numinosum, dediği şeyin, dikkatle, inceden inceye gözetilmesidir, yani 

herhangi bir istenç eylemi sonucu olmayan dinamik bir varlık veya sonuç­

tur.  Tersine,  insan,  nesnesini kavrar ve onu  yönetir,  o da,  dinin, yaratıcı­

sından  çok,  kurbanı  olur.  Nedeni  ne  olursa  olsun  Numinosum,  öznenin 

elinde olmayan bir durumdur. Dinsel öğretim ve kamu oyu, her yerde, bu 

durumu  bireyin  dışında  bir  nedene  bağlamaktadır.  Numinosum,  ya  göze 

görünen  bir  nesnenin  niteliğidir,  ya  da  bilinci  acayip  bir  biçimde 

değiştiren,  görünmeyen  bir  varlığın  etkisidir.  Hiç  olmazsa  genellikle  bu 

böyledir.

Ama din kurallarını yerine  getirme  ve  âyin sorunu ele alınınca bazı 

istisnalar  çıkıyor  ortaya.  Sırf  Numinosum  etkisini  yaratmak  için,  ruh 

çağırma,  kurban  kesme,  tefekküre  dalma  ve  başka  yoga  çalışmaları 

insanın  kendi  kendine  eziyet  çektirmesi  gibi  türlü  yollarla  yapılan, 

büyüsel nitelikte  birçok âyin biçimlerine başvurulmaktadır.  Ne var ki,  bu 

gibi  törenlerden  önce,  daima dıştaki nesnel bir tanrısal  nedene dinsel  bir 

inanç vardır. Örneğin, Katolik kilisesi, insanı kutsamak için, birtakım kut­

sama törenleri  yapmaktadır;  ama  bu  eylem,  tanrısalı,  orada hazır bulun­

ması  için,  büyüsel  olduğuna  şüphe  olmayan  bir  yöntemle  zorlamak 

olacağından,  mantiken,  kimsenin  kutsama  eyleminde  bulunması  için 

tanrısal yardımı zorlayamayacağı, bununla birlikte, tanrı, destekleyeceğini 

düşünmeseydi  kutlamaya  yer  vermeyeceğinden  tanrısal  bir  kuruluş  olan 

kutsamada tanrının yine de ister istemez hazır bulunacağı söylenmektedir.

Din  bana,  religio  teriminin başlangıçtaki  anlamıyla  açıklanabilecek, 

insan  zihninin  özel  bir davranışı  gibi  geliyor,  yani  «kudretler»  diye  bili­

nen,  ruh,  cin,  tanrı,  yasa,  fikir,  ülkü  gibi  bazı  dinamik  öğelerin  ya  da 

insanın  dünyasında,  dikkate  alınmaya  değer,  güçlü,  tehlikeli,  yardımcı 

öğelerin,  ya  da  tapılacak  ve  sevilecek  derecede  ulu,  güzel  ve  anlamlı 

öğelerin  dikkate  alınması  ve  gözetilmesidir.  Belli  bir  amaç peşinde  olan 

biri  için  günlük  dilde  «amacına  taparcasına  bağlı»  deriz;  William  James 

bir  bilimcinin  çoğu  zaman  inancı  olmadığını,  ama  davranışının  dinsel 

olduğunu söyler.

1  Religio:  Latince din  anlam ına gelir.




2 42

a n a l i t i k

 

p s ik o l o j i



«Din»  kelimesinden  anladığımın  bir inanç olmadığını  açıkça belirt­

mek  istiyorum.  Bununla  birlikte,  başlangıcında  her  itikadın  numinosum 

yaşantısına,  öte  yandan,  kesin  olarak  yaşanmış  bir  numinosum’a  olan 

bağlılık,  güven  ve  inanca,  pistis'e2  ve  bunu  izleyen  bilinç  değişimine 

dayandığı  gerçek:  Paul'ün,  Hıristiyan  olması  bunun  güzel  bir  örneğidir. 

«Din»in,  numinosum yaşantısıyla değişmiş bir bilince özgü bir davranışı 

ifade ettiği  söylenebilir.

Mezhepler  esas  dinse]  yaşantının  kurallar  halinde  derlenmiş  ve 

dogma3  durumuna  getirilmiş  biçimleridir.  Yaşantının  içindekiler  kutsal­

laştırılmış,  genellikle  bükülmez,  çoğu  zaman  inceden  inceye  işlenmiş, 

donmuş  bir  yapı  durumuna  getirilmiştir.  Yaşantının  egzersizi  ve  tekrarı 

bir âyin  ve değişmez bir kuruluş  olmuştur.  Bu,  ille de cansız bir taşlaşma 

olmayabilir.  Tersine,  değişmesi  için  hayati  bir  ihtiyaç  duyulmaksızın, 

çağlar boyunca,  milyonlarca  kimsenin dinsel  yaşantı biçimi  olabilmiştir. 

Katolik kilisesi, her ne kadar çoğu zaman bir çeşit sıkılıkla suçlandırılmış- 

sa  da,  kilise,  yine  de  dogmanın  kendi  hayatı  olduğunu  ve  bu  yüzden 

değişim  ve  gelişim  geçirebileceğini  kabul  etmektedir.  Dogmaların  sayısı 

bile sınırsız olup, zamanla artırılabilir.  Bununla birlikte, bütün değişim ve 

gelişimler, ilk  yaşanan gerçeklerin çerçevesiyle sınırlanmış olup, belli bir 

dogmatik  unsur  ve  duygusal  değer  saklar  içinde,  Protestanlık  bile  — ki 

dogmatik  gelenekten  ve  derlenmiş  âyin  yönteminden  tamamiyle  özgür 

gibi  görünür—  dört  yüzden  fazla  mezhebe  ayrılmıştır.  Hıristiyan  olmak 

ve  Tanrı,  insanlık  için  eziyet  çeken  İsa'da  belirmiştir  inancı  çerçevesi 

içinde  ifadesini  bulmak zorundadır.  Budist ve Müslüman fikir ve duygu­

ların katılmayacağı, ya da boyutları genişletilemeyecek, içinde belli şeyler 

olan  kesin  bir  çerçevedir  bu.  Sadece  Buda,  Muhammed,  Konfüçyüs, 

Zerdüşt değildir dinsel fenomeni  temsil eden, aynı zamanda Mitras, Attis, 

Kibele, Mani, Hermes ve birçok yabancı Tapınma biçimleri tarafından da 

temsil  edilmektedir.  Psikolog,  bilimsel  olarak  davrandığı  için,  her  bir 

inancın biricik  ve  sonsuz gerçek olduğu  savını  bir yana  bırakmak  zorun­

dadır.  Bakışını  dinsel  sorunun  insansı  yanına  çevirmesi  gerektir,  çünkü 

inançlar  ne  duruma  sokulmuş  olursa olsun  o,  esas  dinsel  yaşantıyla  ilgi­

lidir.

2 Pistis:  Y unanca  İN A N Ç  anlam ına  gelir.



3  D ogm a:  H er lürlü  inceleme  ve  Eleştirm enin  üstünde  tutulan,  gözü  kapalı  inanı­

lan  fikir (T.D .K .  Sözlü£U).




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   75   76   77   78   79   80   81   82   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə