Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə87/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   138

264

ANALİTİK PSİKOLOJİ

var yanan,  bunlar muhtemelen  katolik  ayinlerinden  türetilmiş  olup  sem­

bolik  bir biçimde  düzenlenmiştir.  Dört pramid ya da nokta teşkil  etmek­

tedirler,  bu,  belki  alev  aleve  yanan  dağın  dört  türlü  yönünün  son  vizyo­

nunu  önceden  gösteriyor.  Bununla  birlikte  4  rakamının  görünmesi, 

düşlerinde  sık  sık  görülen  ve  pek  önemli  bir  rol  oynayan  şeydir. 

Düşgörenin  söylediği  gibi,  sözü  geçen  kutsal  ateş,  Bemard  Show’un 



Saint  Joan'una  aittir.  «Kanmak  bilmez»  ateş  ise  Tanrının  iyi  tanınan 

sıfatıdır,  sadece  Kitab-ı  Mukaddeste  değil,  Origenes  vaızlarmda  geçen, 

Incil’e  girmemiş,  başka  suretle  muhafaza  edilmiş  olan,  İsa’nın  sözleri 

içindeki  İsa’nın  allegorilerinden  biridir:  «Ait  ipse  Salvator:  qui  iuxta me 



est,  iuxta  iğnem  est,  qui  longe  est a  me,  longe  esi  a  regno.»  Bana yakın 

olan  ateşe  yakındır,  benden  uzak  olan  Tanrı  ülkesinden  uzaktır. 

Herakleitos’dan  beri  hayat  bir  pir  aizon,  sonsuzca  yanan  bir  ateş  gibi 

görülmüştür.  İsa  da  kendisini,  Hayat  olarak  vasıflandırdığı  için,  Incil’e 

alınmamış bu  sözün ne olduğu anlaşılabilir, hatta buna inanılabilir. Hayat 

anlamıyla  ateş  sembolizmi  düşün  çevresine  uymakta,  çünkü  «hayatın 

olgunluğunu»  dinin  tek  meşru  kaynağı  olarak  görmekte.  Böylece  dört 

ateşli  nokta Tanrının  varlığını  veya ona benzer bir fikri  gösteren  bir ikon 

gibi  iş görüyor.  Önceden de  söylediğim gibi 4 rakamı bu düşlerde önem­

li  rol  oynuyor,  hep  Pitagor’un  tetraktis17  fikrine  benzer  bir  fikre  imada 

bulunuyor.

Dörtlünün uzun bir tarihi vardır. Sadece Hıristiyan ikonolojisinde ve 

mistik  spekülasyonda  geçmemekte,  Gnostik  felsefede,  daha  büyük  rol 

oynamakta,  daha sonra da XVIII  yüzyıla  kadar bütün  Orta Çağ  boyunca 

görülmektedir.

Ele  aldığımız  düşte,  dörtlü,  bilinçdışı  zihnin  yarattığı  dinsel 

davranışın  en  önemli  savunucusu  olarak  görülüyor.  Düşgören  «nefse 

dönüş evi»ne kilise düşündeki gibi bir dostla değil, yalnız giriyor. Derken 

karşısına yaşlı  bir adam çıkıyor.  Bu adam, daha önceki bir düşünde bilge 

kişi  olarak  görünmüş  ve  düşgörenin  ait  olduğu,  yeryüzünde,  belli  bir 

nokta  tayin  etmiştir.  Yaşlı  adam,  ayinin  özelliğini  bir  arınma  hareketi 

olarak  anlatmakta.  Bununla  birlikte,  düş  metninde,  ne  türlü  bir arınma 

olduğu,  ya  da  neden  arınıldığı  açık  değil.  Gerçekte  yer  alan  biricik

17 T etraktis:  Dörtlü.




BİLİNÇDIŞI ZİHNİN BAĞIMSIZLIĞI

265


hareketin sesin  vecd fenomenine götüren bir zihin temerküzü ve tefekkür 

olduğu  görülüyor.  Ses,  seri  düşlerinde  sık  sık  beliriyor.  Hep  yetkili  bir 

karar veya buyruk  açıklıyor,  bu,  ya hayret  verici  bir  sağduyu  ve  gerçek, 

ya  da  derin  felsefi  bir  anlam  ortaya  koyuyor.  Bu  hemen  her  defasında 

kesin bir beyan olup,  çoğu  zaman, düşün sonuna doğru ortaya çıkıyor ve 

genellikle  öyle  açık  ve  inandırıcı  oluyor  ki,  düşgören  sözlerime  karşı 

söyleyecek  bir  şey  bulamıyor.  Sözler  öyle  tartışılmayacak  bir  gerçek 

havasında  ki,  çoğu  zaman,  uzun  uzun  bilinçdışı  bir düşünüp  taşınma  ve 

fikir  tartmanın  son  ve  mutlak  derecede  geçerli  bir  özeti  gibi  görünüyor. 

Ses,  çoğu  zaman  yetkili  bir  kimseden,  bir  kumandandan,  bir  gemi  kap­

tanından veya yaşlı bir doktordan çıkıyor.  Bazan, bu durumda da olduğu 

gibi, nerden geldiği belirsiz basit bir ses oluyor. Bu pek okumuş ve şüphe­

ci  insanın  Sesi  kabul  etmesi  şaşılacak  şeydir;  çoğu  zaman  hiç  işine 

gelmiyordu,  yine  de,  onu,  sorgu  sual  etmeden,  hatta  ona  boyun  eğerek 

kabul ediyordu.  Böylece  ses,  yüzlerce dikkatle  yazılmış  düş  boyunca bi- 

linçdışının önemli,  hatta kesin bir temsilcisi oluyor. Hastalarım arasında, 

düşlerde  ve  bilincin  daha  acayip  durumlarında  beliren  ses  fenomenini 

gösteren  biricik  hasta  bu  olmadığı  için,  bilinçdışı  zihnin  zaman  zaman, 

gerçek  bilinçli  anlayışa  üstün  bir  zekâ  ve  amaçlılık  gösterdiğini  kabul 

etmem gerek.  Bu olgunun temel bir dinsel fenomen olduğuna şüphe yok, 

vakamızda,  burada,  bilinçli  zihin  yapısının,  dinsel  fenomen  yaratacağı 

kimsenin  aklına  gelmez  elbet.  Başka  vakalarda  sık  sık  benzer  şeyler 

gördüm; bu verileri başka şekilde ifade edemediğimi söylemeliyim. Çoğu 

zaman,  Sesin  sade  bireyin  kendisinin  düşüncelerini  temsil  ettiği 

söylenerek, karşı çıkıldı bana. Olabilir; ama bir düşünceye, ancak ben onu 

düşünmüşsem  benim  diyebilirim,  kazandığım,  ya  da  bilinçli  ve  meşru 

şekilde  elde  ettiğim  paraya  ancak  benim  param  diyebilirim.  Biri  bana 

armağan  ederse,  tabii  «benim  kendi  param  için  teşekkür  ederim»  diye­

mem  bununla birlikte üçüncü  kişiye  «Bu  benim  param»  diyebilirim.  Ses 

konusunda da durum aynı.  Ses, tıpkı fikirlerini söyleyen bir dost gibi bazı 

şeyler söylemekte.  Söylediklerinin kendi fikirlerim olduğunu ileri sürmek 

ne doğru olur, ne de gerçek.

Kendi  bilinçli  çabamla  yarattığım  veya  elde  ettiğim  ile,  bilinçdışı 

zihnin  bir mahsulü  olduğuna  şüphe  olmayan  şey  arasında bu  yüzden  bir




266

ANALİTİK PSİKOLOJİ

ayırma yapıyorum. Biri karşı çıkabilir, bilinçdışı zihin denen şeyin sadece 

kendi  zihnim  olduğunu  ve  böyle  bir  ayrıntı  yapmanın  boşuna  olduğunu 

ileri  sürebilir.  Ama  bilinçdışı  zihnin  sadece  benim  zihnim  olduğundan 

şüpheliyim;  çünkü  «bilinçdışı»  terimi,  kendimin  bile habersiz olduğu  bir 

şeydir.  Aslına  bakarsanız  bilinçdışı  zihin,  kavramsı,  kolaylık  olsun  diye 

ileri sürülen bir şeydir.  Gerçekte sesin nerden çıktığını bilincim bilmiyor, 

yani bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. İstediğim zaman fenomeni yarata­

madığım  gibi,  sesin  ne  diyeceğini  de  önceden  bilmiyorum.  Bu  şartlar 

altında sesi  meydana getiren  unsura benim  zihnim demek küstahlık olur. 

Gerçek  bir  şey  olmaz.  Sesi  düşte  farketmeniz  hiçbir  şey  ifade  etmez, 

çünkü  benim demeyeceğiniz birçok gürültüler de duyabilirsiniz sokakta.

Sesin  kendinizin  olduğunu  ancak  bir  şartla  söyleyebilirsiniz,  yani 

bilinçli  kişiliğinizi  bütünün  bir  bölümü  olarak  veya  daha  büyük  çember 

içinde daha küçük bir çember gibi düşünürseniz. Küçük bir banka memu­

ru  bir arkadaşına şehri  gezdirirken banka binasını gösterip:  «Bu da benim 

bankam» derse, aynı  imtiyazı kullanıyor demektir.

İnsan  kişiliğinin  iki  şeyden  meydana  geldiğini  söyleyebiliriz:  bun­

ların  birincisi,  bilinç  ve  kapsadığı  her  şey,  İkincisiyse  bilinçdışı  bir 

psişenin  sonsuzca  geniş  arkaplanı.  Birincisi  aşağı  yukarı  tanımlanıp, 

sınırları  çizilebilir,  ama  insan  kişiliğinin  bütünü  söz  konusu  olduğunda 

tam  bir  tasvir  ve  tanımlamanın  imkânsız  olduğunu  söylememiz  gerek. 

Yani, her kişiliğin kaçınılmaz derecede sınırlandırılması  ve tanımlanması 

imkânsızdır; çünkü, kişilik bilinçli ve gözlemlenebilir bir bölümden mey­

dana  gelmiştir,  ki  bu,  gözlemlenebilen  olguları  anlatabilmemiz  için 

varsaymak  zorunda  olduğumuz  bazı  unsurları  içinde  bulundurmamak­

tadır.  Bilinmeyen  unsurlar  bilinçdışı  dediğimiz  şeyi  meydana getirmek­

tedirler.

Bu  unsurların  neler  olduğunu  bilmiyoruz,  çünkü  ancak  sonuçlarını 

gözlemleyebiliyoruz. Bunların, bilinç içindekilerine benzeyen, psişik nite­

likte  şeyler  olduğunu  düşünsek  de,  kesin  bir  şey  söyleyemeyiz.  Ama 

böyle  bir  benzerliği  düşündük  mü  de,  daha  ileri  gitmemek  elimizden 

gelmez.  Zihnimizin içindekiler bir egoya bağlı olduğu  süre ancak bilinçli 

ve  algılanabilir  olduğundan,  çok  güçlü  bir  kişisel  özelliği  olan  ses 

fenomeni de, bir merkezden çıkmış olabilir, ancak bu merkez bilinçli ego­




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə