Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə78/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   138

RUHLARA İNANCIN PSİKOLOJİK TEMELLERİ 

237


Imtta  hastalıklar  doğurduğunu  görmüş  olmalarıdır.  Uygunsuz  sonuç 

lıemen,  ya libidonun kaybı, ya depresyon, ya da bedensel bir rahatsızlıkla 

ortaya  çıkabilir.  Hortlamalar ölümden  sonra  ortaya çıkan  bir olay  olarak 

üörülmektedir.  Bunlar,  her  şeyden  Önce,  hakkında  kuşkulanılmayacak 

psişik bir gerçektir. Aydınlıklar felsefesi denen felsefeye garip bir şekilde 

bağlı  boş  inanç  fobisi,  son  derece  ilginç  olayların,  hikâyelerin  bir  yana 

ııtılmasına  ve  böylelikle  bilim  tarafından  kaybına  neden  olmuştur.

1 lastalarımdan  bu  konuda  sayısız  hikâye  dinlediğim  gibi,  kendimde  bir 

kaçını  gözlemledim.  Ama  temelli  bir  düşünce  ortaya  koyabilmem  için 

elimdeki veriler kıt. Ne olursa olsun, ben kendim şu sonuca vardım: haya­

letler söz konusu olduğunda tabii  birtakım düşler işin  içine giriyor, ne var 

ki,  «ekol bilgeliği» bu konuda hiçbir şey duymak istemiyor.

Bu  incelememde,  bilinçdışı  süreçler  üstünde  bugünkü  bilgilerimiz­

den  çıkan,  spiritler probleminin  bir psikolojik  kavramının  ana çizgilerini 

çizdim.  Psikolojinin  sınırlarını  aşmadım,  spiritler başlı  başına var mı yok 

mu,  varoluşları  maddi  sonuçlarla  doğrulanabilir  mi,  doğrulanamaz  mı, 

bunun  üstünde  özellikle  durmadım.  Böyle  bir  sorun’un  apriori  olarak 

anlamsız  olduğunu  düşündüğümden  değil.  Ancak  en  ufak  sondaj  yapa­

bilecek  durumda  değilim.  Okuyucum  benim  kadar  bilir  ki  spiritlerin 

bağımsız  varoluşlarının  kanıtım  bulmak  son  derece  güçtür,  çünkü  spi­

rillerle  konuşma  çoğu  zaman  kişisel  bilinçdışının  günlük  belirtileridir. 

Yine de burada sözü edilmesi gereken istisnalar vardır. Bu yüzden bir dizi 

kitapta  Stewart E.  White’ın  anlattığı  olağanüstü  duruma dikkati  çekmek 

istiyorum.  Buradaki  konuşmaların  yanında olağanüstü  derecede derin bir 

sürü  arketipik  fikirler  var;  örneğin,  bunlardan  biri  de  «Ben»  (nefs) 

arketipi,  öyle  ki,  sanki benim  yazılarımdan  almış.  Bile  bile  kopya çekti­

ğini  aklıma  getirmiyorum,  bir  ruhun  ona  yazdırmış  olduğuna  da 

inanmıyorum.  Aslında,  her  halde,  oıtak  arketipin  kendiliğinden  ortaya 

çıkardığı özel bir şey. Bunda şaşılacak bir şey yok aslında, nitekim «ben» 

tipini  bireysel  hayal  dünyasında  göreceğimiz  gibi,  bütün  mitolojide 

görmek  olanaklıdır.  Psikolojinin  uzun  süredir  bilinçdışmda  varlığını 

belirttiği ortak içeriklerin bilinçte aniden  belirmesi bilinçdışı  içerikleri bi­

lince  aktaran  medyumların  sözlerinde  görülen  genel  eğilimlerdendir. 

Özellikle medyumların sözlerinde  beliren eğilimler konusunda ispirtizma




238

ANALİTİK PSİKOLOJİ

edebiyatını epey okudum  ve şu sonuca vardım ki, ispirtizmada, bilinçdışı, 

bilince  kolektif bir  biçimde  çıkması  için  kendiliğinden  bir çaba  gösteri­

yor.  Sözü  geçen spiritlerin çabaları, ya canlıları dolaysız bir şekilde daha 

bilinçli  yapıyor veya yapmaya çalışıyor,  ya da yeni  ölüleri dolaylı  olarak 

da  canlıları  psikoterapötik  çabalarından  faydalandırmak  istiyor.  Bu 

bakımdan ortak bir olgu  olan  ispirtizma tıbbî psikolojinin yöneldiği  yöne 

yönelmiş  durumda;  ortak  bilinçdışmın  özünün  özelliklerinin  gösterdiği 

gibi  aynı  temel  görüntüleri  harekete  getiriyor.  însanı  ne  denli  şaşırtıcı 

olursa  olsun,  bu  olaylar  spiritler  varsayımını  ne  doğruluyor,  ne  de 

yalanlıyor.  Doğruluğunu  göstermek  için  kanıt  söz  konusu  olduğunda  iş 

değişir. Bugün gözde olan her açıklanamayan şeyi şarlatanlık gibi görmek 

çılgınlığına  kapılacak  değilim.  Duyudışı  algılama  olaylarını  destekleye­

cek  kanıt  henüz  pek  az.  Bilimse  safdillik  lüksüne  veremez  kendini.  Bu 

durumlar henüz cevap bekleyen durumlardır.

Parapsişik  olgulara  gelince,  bunlar  genellikle  bir  medyumun 

varlığına bağlıdır.  Edindiğim  tecrübeye göre bunlar bilinçdışı  kompleks­

lerin dışa vuran sonuçlarıdır.  Bu dışa vurmaların  varlığından şüphem yok 

tabii.  Örneğin bilinçdışı  komplekslerin  telepatik sonuçlarını  gördüm, bir­

takım  parapsişik  olgulara  da  tanıklık  ettim.  Ama  bütün  bunlarda  gerçek 

spiritlerin  varlığını  gösterecek  bir  kanıt  göremedim  ve  yani  bir  olay  yer 

alıncaya  kadar  bu  olguların  alanını,  psikolojininin  bir  bölümü  gibi 

düşünmek zorundayım. Bilimin kendi kendine zorla sınır koyması gerek­

tiğini  sanıyorum.  Ama  unutulmamalıdır  ki  bilim  sadece  bir  zihin  işidir. 

Zihinse,  başka,  temel  psişik  fonksiyonların  biridir  sadece,  bu  yüzden 

evreni  tam  olarak  göstermeye  yetmez.  Hiç  olmazsa  duyguyu  eklemek 

gerekir.  Duygunun kanıları zihninkine benzemez çoğu zaman, her zaman 

da  ondan  aşağı  seviyede  olduğu  ileri  sürülemez.  Ayrıca  bilinçli  zihnin 

emrinde olmayan  bilinçdışının,  bilinç eşiği  altındaki  algıları  vardır,  bun­

lar evrenin entellektüel bir imgesi olarak belirmezler. Bu bakımdan zihni­

mize  ancak  dar  bir  değer  vermede  haklıyız.  Ama  zihinle  çalıştığımız 

zaman  da  bilimsel  olarak  davranmak  ve  değersiz  olduğunu  açık  bir 

şekilde gösteren kanıtla karşılaşmadıkça,  bir deney  ilkesine bağlı  kalmak 

zorundayız.



PSİKOLOJİ VE DİN

I

BİLİNÇDIŞI ZİHNİN BAĞIMSIZLIĞI

^ O ’ÖREVİM,  psikolojinin  daha  doğrusu  temsilcisi  olduğum  tıp 

psikolojisinin  şu  özel  kolunun  din  konusunda  neler  söyleyebileceğini 

göstermek olacaktır. İnsan zihninin en eski ve en evrensel faaliyetlerinden 

biri,  şüphesiz ki  dindir.  Bu  yüzden,  insan  kişiliğinin  psikolojik yapısıyla 

ilgili  her  türlü  psikolojinin,  dinin  sadece  toplumsal  ve  tarihsel  bir  olay 

olmayıp,  aynı  zamanda çoğu  kimse  için hatırı  sayılır derecede kişisel bir 

ilgi  konusu  da olduğu  gerçeğine  dikkatini  çevirmeden  edemeyeceği  bel­

lidir.


Çoğu  zaman  bana  filozof  denmiştir,  oysa  ben  bir  deneyciyim  ve 

fenomenoloji  görüş  açısına bağlıyım.  Kişi, arasıra,  bir yaşantılar birikin­

tisinden  ve  sınıflandırılmasından  öteye  gider  de,  birtakım  düşünceler 

söylerse,  umarım  ki,  bu,  bilimsel  deneycilik  ilkelerine  aykırı  olmaz. 

Nitekim  bir  yaşantının  düşünmeden  varolarpayacağına  inanıyorum, 

çünkü  «yaşantı»  bir  sindirim  sürecidir,  onsuz  hiçbir  anlayış  söz  konusu 

olamaz. Bu sözlerin gösterdiği gibi, psikolojik sorunlara, felsefe açısından 

değil,  bilim  açısından  bakmaktayım.  Dinin  önemli  bir  psikolojik  yanı 

olduğu için, ona salt bir deneyci görüş açısından bakıyorum, yani, olayları 

gözlemlemekle  yetiniyorum;  metafizik  veya  felsefi  fikirleri  uygulamaya 

kalkışacağım  yok.  Bu gibi  fikirlerin  sağlam  olabileceğini  yadsımıyorum, 

ancak,  onları  doğru  uygulayabileceğime  güvenim  yok,  çoğu  kimsenin, 

psikoloji  üstünde,  ne bilinmesi  gerekiyorsa bildiğini  sandığının  farkında­

yım;  çünkü,  onlara göre,  psikoloji,  sadece kendileri  üstünde bildikleridir.




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə