CinselliK, sevgi ve aşkin diyalektiĞİ Çetin veysal özet



Yüklə 265,48 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/11
tarix06.05.2018
ölçüsü265,48 Kb.
#42341
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Cinsellik, Sevgi ve Aşkın Diyalektiği

56

Ancak bedensel olduğu denli düşünsel yetkinliğe ulaşmış kişiler mi 

aşık olur? Hem evet hem de hayır denebilir bu soruya. Evet, çünkü aşk 

ancak  aşkın  derinlikli  anlam  ve  değerini  düşünsel  yetkinlikte 

anlamlandırabilmekle  bilince  çıkar; ve  hayır,  çünkü  her  insan ötekine

tutkulu ve  vazgeçilmez  bağlılıklar  duyabilir.  Sıradan  ve  günlük 

aşkların

10

,  ideal  ve  evrensel  aşklara  bakarak  kendini  aşk  olarak 



betimlemesi  dikkat  çekicidir.  Bu  durumun,  sıradanın,  ideali  hedefleyen 

bir model benimsemesi olarak adlandırılması olanaklıdır. 

Aşk  bir  sonuç  olduğu  denli  bir  başlangıçtır  ve  huzurdan  çok 

huzursuzluk  yaratır.  Bu  gerilim  onun  doğası  gereğidir

11

.  Eros-Agape



dengesinde, yıkıcı Eros’u  yapıcı Agape dengeler  ya  da  yapıcı Agape

yıkıcı Erosça  dengeden  çıkarılır.  Aşk  karşısındakini  zenginleştirir, 

yeteneklerini  açığa  çıkarır. Oysa  günümüz özgürlük ve aşk ilişkisi,  tam 

bir  karşıtlık  oluşturur

12

.  Günümüz anlamıyla  özgürlüğün  olduğu  yerde 



aşk,  aşkın  olduğu  yerde  özgürlük  yoktur.  Çünkü  aşk,  bağlanma, 

yakalanma,  kendini  ötekinde  kaybetme,  ötekiyle  birleştirme olarak 

tanımlanır.  Oysa  aşk,  özgürlüğün  kendisidir,  öznenin  kendini  bulduğu 

yerdir. Özgürlükte kendini bulan aşık, hem kendi hem ötekidir ki, burada 

hem  kendisi  hem  de  öteki  özgür  bırakılmalıdır. Yine  genel  yaklaşım

bağlamında “Aşk  kördür”

13

. Oysa  aşk,  görmenin  kendisidir  denebilir.



                                                

10

Zeldin,  aşkın,  kendisini  kuşkuya  karşı  koruyabilen  az  sayıda  başarı 



biçiminden  biri  olduğu  düşüncesindedir.  Cinsel  ilişkinin  aşkın  vazgeçilmez  bir 

parçası  olarak  görüldüğünü,  “devreyi  tamamlayan  ve  aşk  akımının  serbestçe 

ruhun içine akmasını sağlayan şey”in bu durum olduğunu aktarmaktadır. Zeldin, 

Theodore, İnsanlığın Mahrem Tarihi, çev. Elif Özsayar, İstanbul: Ayrıntı Yay., 

2000, s. 82-87, s. 88, 89-98-131-273.

11

Bkz. Zeldin, Theodore, İnsanlığın Mahrem Tarihi, 2000, s. 273. 



12

May, çalışmasının  henüz önsözünde, “aşk  ve iradenin bir arada olduğuna ve 

bir  arada  düşülmeleri  gerektiğine  inanıyorum.  Her  ikisi  de  varolmanın 

birleştirici  süreçleridir;  başkalarını  etkileme,  ötekinin  bilincini  bilinçlendirme, 

yoğurma,  yaratma  çabasıdır”  düşüncesinde  olduğunu  belirtmektedir.  May’ın 

çalışmasını  temellendireceği  aşka  bu  tersten  bakış  yeniden  değerlendirmeyi 

beklemektedir.  Çünkü  neredeyse  tüm  tezlerde  aşk  ve  irade  birbirinden  ayrı 

tutulurken  May  birlik  içerisinde,  birbirlerini  gerektirdikleri  düşüncesinden 

hareket  etmektedir.  May,  Rollo,  Aşk  ve  İrade,  çev.  Judit  Namer,  İstanbul: 

Okuyan Us Yay., 2008, s. 7-341-355.

13

Osho,  aşıkların  kör  olduklarını,  kör  olmalarını  zaman  bilincini 



kaybetmelerinde  gösterdiklerini  ifade  eder.  Aşıklar  kördür,  çünkü  yaptıklarını 

hesap  etmez,  başka  şeyi  görmezler.  Ona  göre,  aşk  anında  geçmiş  ve  gelecek 

yoktur.  Bu  yüzden  Şiva  “Ebediyet”e  dalın  diyor,  “şimdi”yi  kullanmıyor.  Ona 

göre,  cinsellik  aşka,  aşk  da  cinselliğe  dönüşebilir  ve  bu  doğal  olarak 




Çetin VEYSAL

57

Bilinç  ve  aşk  ilişkisi  de, özgürlük  ve  aşk  ilişkisinin  içerdiği  benzer  bir 

karşıtlık içerisinde  birlik sergiler denebilir.  Bu  anlamda  bilinçli,  kurallı 

ve  denetlenen  akılsallığı  olumsuzlar  aşk. Kendini  ve  başkasını

doğallıklarına  uygun  olarak

özgürlüğün  birliği

doğrultusunda 

doğalaştırır.  Aşk  halinde  özgürlük,  hakiki  bilinç  ve  görme,  doğallığına 

uzanan kendinden geçiş içerisinde doğa olma sürecidir

14



Günümüz  aşkları araya  girecek  bir  üçüncüyü  taşıyamaz

15

.  Bu 



nedenle,  kıskançlık  ve  aşk  ilişkisi  de  birbirinden  ayrılmaz  görünür. 

Çünkü  “aşık  maşuk  ile bütün  oluşturur”  denir  ama  burada  olan  biten, 

sahiplenme ve ele geçirme ilişkisinin mistifiye edilmesidir. Aşık maşuku 

bırakmaz. Bırakmalıdır. Maşuk’un  her  aşık’ı  maşuk  ile  birlikte  olmak 

istediğinde, aşıklar paylaşamaz maşuk’u. Paylaşmalıdır. Paylaşılamayan 

maşuk maşuk olamaz. Çünkü maşuk iyi, doğru, güzel ve hakikidir. Her 

insan da iyi, doğru, güzel ve hakiki olanı seçmeye yönelir ve kendini de 

ona  layık  görür. Aşkta  aşıkın  yalnızca  kendi  vardır, ama  başkalarıyla. 

Çünkü  o  yalnız  değildir. Maşuku, aşıkın  vazgeçilmez  yalnızlığı ve 

kurduğu birliğidir başkalarıyla.

Aşk  ve  benci  çıkar  bir  araya  gelemez.  Çünkü  benci  çıkar  türü 

dünyevilik barınamaz onda. Bir ilişkide çıkar varsa orada aşk yaşayamaz. 

Ama  bir  anlamda  aşıkın  gereksinmesi  olarak  onun  kendinde  sakladığı, 

kendi için olan aşkı yaşanır. 

Aşkın, gizemi bitene kadar sürmesi, gizeme bağlıdır. Çünkü gizem, 

günümüzdeki  gibi  sonlu  da  olabilir, sonsuz  da. Aşıkın  aşkını,  aşkının 

derinliğinin derecesi belirler. Aşk özenlidir, saygılıdır, dikkatlidir. Aşık,

aşkına kıyamaz, çünkü onda kendi ve herkes vardır. Kendine kaba olan 

                                                                                                          

adlandırılmaktadır.  Osho,  (Bhagwan  Shree  Rajneesh),  Tantra,  Spiritüellik  ve 



Cinsellik, çev. Niran Elçi, İstanbul: Omega Yay., 2002, s. 29-32-34.

14

Aşka yaklaşımın bu türden anlamasını kolaylaştıracak bakış açısı için bkz. 



Adorno, T.W., Minima Moralia, çev. Orhan Koçak, Ahmet Doğukan, İstanbul: 

Metis Yayınları, 2000, 176-177

15

Arendt,  aşkı  özel  yaşam  alanında  görür  ve  özel  yaşam  alanı  da  başkalarına 



açık değildir. Çünkü özel yaşam sürdürmek, başkaları tarafından görülmenin ve 

işitilmenin  sağladığı  nesnel  ilişkiden  yoksun  olmak  anlamına  gelir.  Arendt’e 

göre  aşk,  dostluktan  farklıdır  ve  kamusal  alanda  sergilenebilecek  bir  duygu 

değildir.  Kamusal  alanda  sergilendiğinde  söndürülmüş  olur.  Aşk  söze 

dökülemez  bir  özelliğe  sahiptir.  Aşk,  politik  amaçlar  için  kullanıldığında 

soysuzlaşır. KılıçYavuz,  Hannah  Arendt, 1990’den  Günümüze  Büyük 



Düşünürler, Cilt 1 içinde (Dizi Editörü: Çetin Veysal)İstanbul:Etik Yay., 2009, 

s. 572, 573.




Yüklə 265,48 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə