Çobanoğulları Uc Beyliği Dönemine Ait Yeni Bulunmuş…
79
Ioannes (Yuannis) Komnenos (1118-1143)’un desteği sayesinde Melik
Arap’ı Kastamonu bölgesinden uzaklaştırmıştır (1126). İmparator ise 1130
yılında Kastamonu kalesini ele geçirmiştir. Ancak Dânişmendli Emir Gazi,
burasını 1133 yılında tekrar Türk hâkimiyetine sokmuştur. Buna rağmen
imparator, Kastamonu bölgesinden vaz geçmemiş ve kaleyi 1134 yılında bir
kez daha almıştır. Bu şekilde Kastamonu 1130’lu yıllarda Bizans ile Türkler
arasında birkaç defa el değiştirmiş ve bölgede çok kanlı muharebeler vuku
bulmuştur. Sultan I. Mesud, 1141 yılı sonrasında Kastamonu havalisinde
Dânişmendli egemenliğine son vermiş ve ölümünden az önce (1155),
oğullarından Melik Şahinşah’ı Ankara’dan Kastamonu’ya kadar olan
yerlerin melikliğine tayin etmiştir. Şahinşah’ın, Konya tahtına geçen kardeşi
II. Kılıç Arslan (1155-1192)’a karşı taht mücadelesine girişmesiyle beraber
Kastamonu yöresinin Selçuklu kontrolündeki kısmı da iki kardeş arasında
sık sık el değiştirmiştir.
Miryokefalon Zaferi (1176) sonrasında Kastamonu bölgesindeki Türk
etkisi artmış ve Sultan II. Kılıç Arslan’ın son yıllarında bölgeye vali olarak
Melik Muhyiddin Mesud atanmıştır. Bu şehzade 1190 yılı civarında
Kastamonu tarafından Karadeniz sahillerine kadar ilerleyip, Bizanslılara
karşı yaklaşık iki yıl gazâ yaparak pek çok esir almıştır. Bu sırada dört aylık
bir kuşatma sonucu Zalifre (Safranbolu)’yi de ele geçirmiştir. Devrek,
Gerede ve Bolu’yu da Türk hâkimiyetine sokmuş, ancak Bizans kısa bir süre
sonra buraları geri almıştır. 1196’da ise Türkler bu kazaları tekrar ele
geçirmişlerdir. Bu yıllarda Bizans’ın bölgedeki savunma mekanizmasının
sahillere kaydırıldığı ve Ereğli kasabasının ön plana çıktığı görülmektedir.
Adı geçen Selçuklu melikinin fetihleri sırasında Kastamonu merkezli bir
Selçuklu Uc teşkilatının var olduğu ortadadır. İşte Selçuklu komutanlarından
olan ve atabey unvanını taşıyan Hüsameddin Çoban Bey’in Kastamonu’da
Uc Beylerbeyi olarak tarih sahnesine çıkışı bu şekilde XII. yüzyıl sonlarına
tesadüf etmektedir. Anlaşılmaktadır ki Kastamonu kalesi de bu yıllarda kesin
olarak Selçukluların eline geçmiştir. Sultan I. İzzeddin Keykâvus (1211-
1220)’un, Antalya’nın fethinden sonra yönünü Karadeniz sahillerinin önemli
liman kenti Sinop’a çevirmesi ve burayı 1214 yılında fethetmesiyle birlikte
Kastamonu yöresindeki Türk varlığının durumu daha da güç kazanmıştır.
Aynı yıllarda Ereğli ve Amasra ise İznik merkezli Laskaris (Bizans)
hanedanının eline geçmiştir. I. Alâaddin Keykubâd (1220-1237) devrinde
Hüsameddin Çoban Bey, bu hükümdarın emriyle Sinop limanından ayrılarak
Kırım’da fetihler yapmış, zaferler kazanmıştır. Hüsameddin Çoban Bey’in,
aynı zamanda Kayı ve Bayat boyundan kuvvetli yiğitleri ve Kıpçak kullarını
hizmetine alarak, bizzat onların başında Uc tarafında Bizans üzerine gaza
akınlarına çıktığı biliniyor. Onun zamanında Kastamonu’nun kuzeyinde
C. YAKUPOĞLU ve N.
MUSALI
80
Karadeniz
sahilleri
istikametindeki
fetihler
sürmüştür.
Bugün
Kastamonu’nun ilçeleri olan Araç, Daday, Devrekâni, Seydiler yörelerinin
onun zamanında fethedildiği anlaşılıyor. Oğlu Alp Yürek zamanında ise bu
fetih hareketleri sürmekle birlikte Anadolu’da başlayan Moğol istilası
yüzünden büyük başarılar elde etme imkânı bulamamıştır. Nitekim
Kastamonu Türkleri, 1273’lerde Bizans’a karşı yenilgi almışlardır.
1
Alp
Yürek’ten sonra yerine geçecek oğlu Yavlak Arslan devrinde Türk akınları
ve fetih organizasyonları Kastamonu’dan kuzeye ve batıya doğru yeniden
başlayacaktır.
İşte Çobanoğulları Uc beyi Yavlak Arslan, atalarından kendisine intikal
eden bu gaza geleneğini yerine getirmekle, Selçuklu hudutlarını genişletme
ya da Bizans’tan gelecek tehditleri bertaraf etme vazifesini deruhte etmiştir.
Çobanoğulları, aynı zamanda Orta Karadeniz’de Bizans ile Trabzon arasında
kalan bir stratejik noktanın muhafızlığını da yapmıştır.
Görüldüğü gibi XII. yüzyılın sonlarından XIII. yüzyılın sonlarına kadar
Kastamonu bölgesinde Çobanoğullarıyla Bizans’a bağlı güçler arasında belli
aralıklarla mücadeleler yaşanmış ve bu süre zarfında Kastamonu merkezli
Çobanoğulları Beyliği, tedricî olarak kuzeyde Karadeniz istikametinde,
batıda ise Bolu yönünde yayılma göstermiştir. İşte bu beyliğin Karadeniz
sahillerindeki son fethi, Alp Yürek’in oğlu Yavlak Arslan’ın komutası
altında gerçekleştirilmiş olan Gideros kalesinin alınmasıdır. Bu zaferle
1
Kastamonu tarihi ile ilgili ayrıntılı bilgi ve bölgede Bizans-Selçuklu mücadeleleri için bkz.
I. Kinnamos:
Historia, Çev. I. Demirkent, TTK, Ankara 2001, s.11-13,30; N. Khoniates,
Historia, Çev. F. Işıltan, TTK, Ankara 1995, s.12-14,22,24; İbn Bibi,
el-Evâmiru’l-Alâiyye
fi’l-Umûri’l-Alâiyye, Çev. M. Öztürk, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1996, C. I,
s.41,159,325-345; C. II, s.216,233; Kerimüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-
Ahbâr, Çev. M. Öztürk, TTK, Ankara 2000, s.21-22,56;
Ebû’l-Ferec Tarihi, C.
II, Çev. Ö.
R. Doğrul, TTK, Ankara 1999, s.360,406; Urfalı Mateos Vekayinamesi (952-1136) ve
Papaz Gregor’un Zeyli (1136-1162), Çev. H. D. Andreasyan, TTK, Ankara 2000, s.313; T.
M. Yaman, Kastamonu Tarihi, Halkevi Yay., Kastamonu, 1935; Y. Yücel, Anadolu
Beylikleri Hakkında Araştırmalar, C. I., TTK, Ankara 1991; R. Turan, “Selçuklular
Döneminde Kastamonu”, Türk Tarihinde ve Kültüründe Kastamonu, Tebliğler, Ankara
1989, s.1-7; C. Yakupoğlu, Kuzeybatı Anadolu’nun Sosyo-Ekonomik Tarihi (Kastamonu-
Sinop-Çankırı-Bolu) XIII-XV. Yüzyıllar, Gazi Kitabevi, Ankara 2009; O. Turan,
Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yay., İstanbul 1993, s.139-140,148,169,171-
173,261,359,573; C. Cahen, Osmanlı’dan Önce Anadolu’da Türkler, E Yay., İstanbul
1994, s.108,127,240, 241,244,303; E. A. Zachariadou, “Pakhymeres’e Göre Kastamonu’da
Amourioi Ailesi”, Çev. Z. Günal Öden, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XVI, Sayı: 1
(2001), s.232-235, 225-237; C. Cahen, “Questions d’Histoire de la Province de Kastamonu
au XIIIe Siecle”, SAD, III, Ankara 1971, s.145-158; D. E. Pitcher, Osmanlı
İmparatorluğu’nun Tarihsel Coğrafyası, Çev. B. Tırnakçı, Yapı Kredi Yay., İstanbul 2001,
s.51.