Çobanoğulları Uc Beyliği Dönemine Ait Yeni Bulunmuş…
89
Eserin Fatih nüshası sadece mukaddimeyi, ilk bölümü ve ikinci
bölümün başlarını içermektedir.
39
Bu yüzden doğal olarak orada fetihnâme
metni bulunmamaktadır. O. Turan, risalenin Fatih nüshasından yararlandığı
ve bu nüsha da eksik olduğu için Kavâ‘idü’r-Resâ’il’i küçük bir inşâ kitabı
diye değerlendirmiş, bundan dolayı da risalede hakiki bir vesikaya tesadüf
edemediğini belirtmiştir.
40
Oysaki bu risalede 683 / 1284 tarihli Gideros
Fetihnâmesi gibi gerçek bir belge bulunmaktadır. Dolayısıyla
Kavâ‘idü’r-
Resâ’il’in gerçek değeri şimdiye kadar yeterince vurgulanamamıştır. Bahsi
geçen Gideros Fetihnâmesi’nin bu çalışmamızda ele alınarak
incelenmesinin, Kavâ‘idü’r-Resâ’il’in de öneminin anlaşılması bakımından
faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Esad Efendi nüshasının son kısmında bulunan vesikaların ise Tahran
nüshasının aynı bölümündeki belge örneklerinden farklı olduğu görülüyor.
Şöyle ki Esad Efendi nüshasının son kısmındaki ilk mektup Konya’dan
“efendim, uluların ve fazılların meliki Nasreddin’e” yazılmıştır. Bunun
ardından Mevlânâ Şerefeddin Hattat’a, Melikü’l-Etıbbâ ve Reisü’l-Hukemâ
unvanlarıyla anılan Tabip Ekmeleddin’e, yine aynı kişiye (Kayseri’den
gönderilmiştir), merhum melikü’s-sevâhil şehid Emir Bahâeddin’e
(Konya’dan gönderilmiştir), Kayseri’de bulunan Emir Nusretüddin’e, İran ve
Turan veziri Şemseddin Muhammed el-Cüveynî’ye, arkadaşlara ve benzeri
kişilere yazılmış olan mektuplar yer almaktadır.
41
Fakat Tahran nüshasında
bu mektupların hiç birisi bulunmamakla beraber, onların yerine Kastamonu
sahillerindeki Gideros kalesinin alınmasına dair bir fetihnâme metni ile
döneme ait zeâmet, kütvâl, şehir nâibi, eyâlet yöneticisi, kethüda, müşrif,
müderris, tabip, hatip, muid ve mütevelli tayinine ilişkin belge örnekleri
sunulmuştur.
Böylece, Gideros Fetihnâmesi’nin de içinde yer aldığı dördüncü kısmın
gerçek metni Kavâ‘idü’r-Resâ’il’in üç nüshası içinde sadece Tahran
nüshasında bulunmaktadır. Bahse konu fetihnâme, bu nüshanın dördüncü
bölümünün hemen başında yer almış olup, bu bölümdeki ilk belge örneğini
teşkil etmektedir.
39
Söz konusu nüshanın kapsadığı kısımlar, risalenin Tahran baskısının 225-251. sayfalarına
denk gelmektedir.
40
Bkz.: Turan, Vesikalar, s.172-173.
41
Bu mektupların bir kısmı diğer şahıslara atfedilen XIII. yüzyıl münşeat mecmualarında,
örneğin Bedreddin Yahya er-Rûmî’nin et-Teressul ile’t-Tevessül ve Ebû Bekir b.
Zekiyyüddin el-Konevî el-Mütetabbib’in Ravzatü’l-Küttâb ve Hadîkatü’l-Elbâb isimli
eserlerinde (bkz.: O. Turan, Vesikalar, s.147-150; A. Sevim, Makaleler, C. III, Berikan
Yayınevi, Ankara 2005, s.583-635) yer almış olup, bunların Kavâ‘idü’r-Resâ’il’in bir
parçası olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü söz konusu eserin mukaddimesinden belli olduğu
üzere burada mektup örnekleri üçüncü bölümde sunulmuş olup, dördüncü bölümde
fetihnâme ile divanî ve şer’î takriratın yer alması gerekir (bkz.: İstanbul Süleymaniye Ktp.
Esad Efendi, Nr.3369, v.34a; Tahran Melik Milli Ktp., Nr.1196, s.108; Hôyî, Mecmû‘a-yı
Âsâr, s.227).
C. YAKUPOĞLU ve N.
MUSALI
90
Fetihnâmenin yer aldığı
Kavâ‘idü’r-Resâ’il’in Tahran nüshası Melik
Milli Kütüphanesi Nr. 1196’da korunan bir mecmua içindeki dört risaleden
biridir. Hicrî IX. / Miladî XV. yüzyılda muarreb nesih hattıyla istinsah
edilmiş olan mecmuanın uzunluğu 26 cm, eni ise 13 cm’dir. Devletâbâdî
türünden olan kâğıtlar üzerine yazılmış olan mecmua siyah renkli yenilenmiş
deri kapak içine alınmıştır. Sayfalardaki satır sayısı 17’dir.
42
Mecmuadaki
eserler şu şekilde sıralanıyor:
1. Hasan el-Hôyî - Nüzhetü’l-Küttâb ve Tuhfetü’l-Ahbâb (s.1-70);
2. Hasan el-Hôyî – Mültemisât (s.71-103);
3. Hasan el-Hôyî - Kavâ‘idü’r-Resâ’il ve Ferâ’idü’l-Fezâ’il (s.105-221);
4. Ahmed b. Ali b. Ahmed – Kenzü’l-Letâ’if (s.227-312).
Söz konusu mecmuadaki ilk üç eserin el-Hôyî’ye ait bulunması,
sonuncu eserin de yukarıda belirttiğimiz üzere bazen el-Hôyî’ye atfedilmiş
olması dikkat çekicidir.
Fetihnâmeden ilk kez, Kavâ‘idü’r-Resâ’il’in el-Hôyî külliyatı içinde S.
Abbaszâde tarafından yayınlanmış olan Farsça baskısını gözden geçirirken
haberdar olduk. Daha sonra ise Cide ile ilgili yabancı bir araştırmacının
çalışmasında S. Abbaszâde’nin neşrine dayanarak, bu fetihnâmeden kısaca
bahsedildiğini gördük.
43
Fakat Kavâ‘idü’r-Resâ’il’in söz konusu Farsça
baskısında bazı sorunların olabileceğini sezdiğimizden dolayı eserin yazma
nüshasını elde ederek karşılaştırma yapmayı uygun bulduk.
44
Bu çerçevede
fetihnâmenin tarafımızca yapılmış Türkçe çevirisi aşağıda verilmiştir.
45
4. Fetihnâmenin Türkçe Çevirisi
“Fetihnâmenin sureti
Gideros kalesi merhum
46
Emir Muzaffereddin Yavlak Arslan bin Alp
Yürek’in
47
– Allah onun derecesini yükseltsin – cihâdı ile ele geçirildi ve bu
42
http://www.malekdlib.org/UI/Search/BasicSearch.aspx?HomeQuery=%D8%AE%D9%88%
DB%8C%DB%8C&AllFields=true&InnerSearch=false&Fazi=false&type1=0&SelectFiel
d=-1&HasDigital=0&Index=home (14.11.2017)
43
A.C.S.Peacock. “Cide and its region from Seljuk to Ottoman times” in Bleda S. Düring
and Claudia Glatz (eds),
Kinetic Landscapes. The Cide Archaeological Project: Surveying
the Turkish Western Black Sea Region, De Gruyter, Berlin 2015, p.377-378.
44
Söz konusu nüshanın fotokopisini bize gönderme lütfunda bulunduğu için İranlı bilim
adamı Dr. Mohammadamin Shahjouei’ye şükranlarımızı sunarız.
45
Hôyî, Kavâ‘idü’r-Resâ’il, Tahran Melik Milli Ktp., Nr.1196, s.199-206; Hôyî, Mecmû‘a-yı
Âsâr, s.282-285.
46
Burada müellifin dilinden Yavlak Arslan için “merhum” ifadesinin kullanılmasına rağmen
el-Hôyî’nin
Kavâ‘idü’r-Resâ’il’i telif ettiği 684 yılının Receb ayında (Eylül, 1285) adı
geçen Çobanoğlu hükümdarı daha hayattaydı. Kanaatimizce el-Hôyî, Kavâ‘idü’r-Resâ’il’i