Çobanoğulları Uc Beyliği Dönemine Ait Yeni Bulunmuş…
91
zayıf (Hasan b. Abdülmü’min el-Hôyî) savaşa hazır olup (şahit olup), 683
senesinin Recep ayında bu muharebeyi uzaktan izledi. Hamd, Allah’a ve
salat, Muhammed’e ve onun soyunadır.
Bismillahirrahmanirrahim.
Hamd, mümin kullarına yardımı ile İslâm’ın sancağını yükselten,
apaçık hak sözün (İslâm’ın) ortaya çıkması için imanın esaslarını ikame
eden, şeytanî bölüklerin direncini kırmak için yardım ve zafer kapılarını
üzerimize açan Allah’adır. Salat; Peygamberlerin sonuncusu, Muhammed el-
Mustafa el-Emin’e ve onun âline ve dinin hükümlerine tâbi olan, dinin
apaçık yolunu takip eden ashabınadır.
Cenâb-ı Hakk’a ölçüsüz şükür ve hamd olsun ki O, iman ehlinin
kılıcının parlak ışınlarıyla küfür ve şirk karanlıklarını yeryüzünden yok etti
ve dinin berrak kanıtlarının belirtileriyle lanetli kâfirlerin delilini bâtıl kıldı.
Ve iki cihanın en seçkin insanı Muhammed Mustafa’nın mukaddes
makberine, onun soyuna ve ashabına sonsuz dualar ve selamlar olsun ki
onlar, şüphe gecesini mum gibi aydınlatmış ve kurtuluş yolunun rehberi
olmuşlardır.
Doğru akıl ve parlak zekâ sahipleri için gizli değildir ki cihâd
merasimini yerine getirmek, itikadın saf oluşunun neticesidir ve kâfirlerle
savaşmak, muhacirlerin ve ensârın
48
tarzıdır. Şöyle ki gaza faaliyeti
yürütmek, hem padişahlığın (saltanatın) temellerini pekiştirmeyi sağlar, hem
de İlahi hidayetin bir nişanesi olur. Nasıl ki Allahuteala buyurur: “Bizim
uğrumuzda cihâd edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz”.
49
belirtilen tarihte yazmasına rağmen Yavlak Arslan’ın ölümünden sonra onu yeniden
istinsah etmiş ve bu ikinci müellif nüshasında bu yüzden Yavlak Arslan için “merhum”
tabirini kullanmıştır. Yararlandığımız Tahran nüshası da risalenin bu ikinci müellif
nüshasından veya ondan türemiş olan başka bir nüshadan istinsah edilmiş olmalıdır.
47
Yavlak Arslan’ın babasının ismini, kaynaklara yansımış haliyle Alp Yörük ve Alp Yürek
şeklinde okumak mümkündür. Fakat fetihnâmenin yazma nüshasında bu şahsın ismine
harekeler eklenerek, “ye” harfinin üzerine ötre, “re” harfinin üzerine ise üstün harekesi
konularak Alp Yürek şeklinde okunması sağlanmıştır. Muhtemelen bu harekeleri
fetihnâme yazarının kendisi koymuş ve risaleyi istinsah eden sonraki müstensihler de
bunları eklemeyi ihmal etmemişlerdir. Çobanoğullarının resmî kâtibi el-Hôyî’nin söz
konusu hükümdarın ismini yanlış yazması ihtimalinin çok düşük olduğunu göz önünde
bulundurursak, bu ismi Alp Yürek şeklinde okumanın daha doğru olduğu sonucuna
varabiliriz.
48
Muhacirler (göçmenler) – Peygamber efendimizin çağırısıyla Mekke’den Medine’ye göç
etmiş olan Müslümanlardır. Ensâr (yardım edenler) ise Hz. Peygamber’e ve muhacirlere
yardımcı olan Medineli Müslümanlardır. Muhacirlerin ve ensârın Peygamber efendimizle
birlikte Mekkeli müşriklere karşı Bedir, Uhud, Hendek vs. gibi savaşlara katılarak cihâd
ettikleri bilinmektedir.
49
Kur’an-ı Kerim, Ankebût suresi, 69. ayet
C. YAKUPOĞLU ve N.
MUSALI
92
Bu mukaddimeye dayanarak, himmet yolunun cömertleri ve âli maksat
sahipleri, yüce dereceye ulaşmaya sebep olan, İslâm bayraklarının
yükselişine
50
ve Hak kelimesinin izhar oluşuna yol açan bu menkıbeyi daima
meslek edinmeye ve bu âdetin yolunun yolcusu olmaya kendilerini
adamışlardır. Allahuteala’ya hamd olsun ki, “Allah'tan bir yardım ve yakın
bir fetih vardır”
51
ayeti her zaman cihanın padişahı, zamanın İskender’i,
çağın hükümdarı, asrın Keyhüsrev’i olan bahtiyar şehriyar Gıyâsü’d-dünya
ve’d-din (dünya ve din işlerinin destekçisi) Ebû’l-feth (fetih sahibi) Mesud b.
Keykâvus’un – Allah onun saltanatını sonsuz ve zamanını ebedî kılsın –
dergâhının bendelerinin (kullarının) bayrağını süslemiştir ve hangi niyete
doğru yola çıkmışlarsa, Rabbani inayetin feyzi hep onlara eşlik etmiş, İlahi
yardımın teyidi onları ileri götürmüş ve semavi saadet onlara öncülük
etmiştir. İşte bu yüzden bu yakın müddette ve son zamanlarda, küfrün ve
dalaletin kaynağı, zulmün ve sapkınlığın mazharı olan Rum mülkü
memleketlerinin – Allah oraların savunucularını mahvetsin – güçlü
kalelerinden ve eşsiz yerlerinden olan nice vilayetlerin ve kalelerin fethi
nasip olmuştur. Özellikle de bu şerefli günlerde ve bu mübarek ayda ikbal
öncüsünün yol göstermesi ve saadet rehberinin hidayet lütfetmesi üzerine
Fasilius vilayeti
52
sahillerinde iki kaleden oluşan, birbirinin karşısında denize
bitişik şekilde bulunan, fitne ve fesat mekânı olan, “
Şehirler içinde benzeri
kurulmamış”
53
sıfatıyla övülen Gideros kalesine doğru hareket etmek
konusunda karar alındı.
50
Bu tabir, asıl metinde “İ’lâ-yı A’lâm-ı İslâm” şeklinde geçmekte olup, Osmanlı döneminde
bunun yerine “İ’lâ-yı Kelimetullah” ifadesi yaygınlık kazanmıştır.
51
Kur’an-ı Kerim, Saf suresi, 13. ayet.
52
Fetihnâmenin baskısında Fasilius vilayeti ifadesinin ardından parantez içinde İstanbul
kelimesi yer almaktadır. Ancak metnin yazma nüshasını incelediğimiz zaman belli
olmaktadır ki İstanbul kelimesi fetihnâmenin orijinalinde olmayıp, sonraları satır
aralarında bazı açıklamalar eklemiş olan bir kâtip tarafından ilave edilmiştir. Fasilius
tabirine gelince, Bizans imparatorlarının kullandıkları ve Yunanca hükümdar anlamına
gelen basileus unvanından dolayı Müslüman tarihçiler (örneğin, İbn Bibi) onları bazen
Fasilius lakabıyla anmaktaydılar (bkz.: A. Anooshahr, The Gazi Sultans and the Frontiers
of Islam: A comparative study of the late medieval and early modern periods, Routledge
Publication, London and New York 2009, p.111). İbn Bibi 1196 yılı olaylarından
bahsederken Bizans imparatoru III. Aleksios için bu unvanı kullanmıştır: “O devrin
Vasilius (Fasilius)’u…”. Yine 1204 ve 1211 yılı hadiseleri anlatıldığında da İznik
imparatoru I. Theodor Laskaris’e hitap edilirken bu unvan kullanılmıştır: “Siz Vasilius
(Fasilius)’un…”; İbn Bibi, VIII. Mikhail Palaiologos için de Vasilius unvanını
kullanmıştır. Bkz.: İbn Bibi, el-Evâmiru’l-Alâiyye, C. I, s.70-77,101-102,151,160-162,243;
Bu noktada ele aldığımız Gideros Fetihnâmesi’nde de Fasilius vilayeti dendiği zaman o
dönemde Bizans imparatoruna bağlı topraklar kastedilmiş olmalıdır. Yazma nüshanın
derkenarında kâtip tarafından Fasilius yerine Vasılius yazıldığı görülüyor.
53
Kur’an-ı Kerim, Fecr suresi, 8. ayet.