24
TEORİ
Günümüz Almanya’sında
Antisemitizm
METİN
Dr. Juliane Wetzel*
Antisemitizm, Yahudilere karşı nefrete varabilen olumsuz bir tutum-
dur. Dini, toplumsal, milliyetçi, ırkçı ve Siyonizm karşıtı arka plan-
ları olabilir. Dini gerekçeli Yahudi düşmanlığı bugün çoğunlukla sek-
ter, radikal dini gruplara özgüdür. Klasik ırkçı biçimler de aslen yal-
nızca bazı aşırı sağcı gruplaşmalar içinde bulunmaktadır. Bugün söz
konusu olan daha çok kültürel farkları öne çıkaran kültür ırkçısı bir
antisemitizmdir; bu yönelimin daha az şüphe çektiği ve hınçları daha
açık ifade etmeye imkan verdiği varsayılmaktadır (“Yahudiler bize
uymuyor işte”).
Avrupa Yahudilerinin soykırımı nedeniyle hissedilen suçluluk ve
utanç duyguları ile bu soykırımla ilgili sorumluluğun bastırılmasın-
dan beslenen ikincil antisemitizm ve de İsrail göndermeli antisemi-
tizm olarak anlaşılan Siyonizm karşıtlığı; bugün Yahudilere her alanda
iktidar atfeden sözde bir “kolektif Yahudiliğin” imgelenmesine daya-
nan Yahudi düşmanı tutumların iki başat ifade biçimidir. Genellikle
böyle Yahudi düşmanı eğilimler örtülü kalır, yani alttan alta ve sinsice
dışa vurulurlar. Açıktan antisemitizm, yani Yahudilere ya da kurumla-
rına veyahut da Yahudi olarak algılanan kişilere yönelik fiili ya da söz-
lü saldırılar olarak gerçekleşen biçimler ise bugün hala aşırı sağda
ama aynı zamanda İslamcı çevrelerde yer alıyor.
İsrail-Filistin sorununun aşırı siyasal uçlar için nasıl bir hareke-
te geçirici etkide bulunduğu, İsrailliler ve Filistinliler arasındaki çatış-
maların sertleştiği dönemlerdeki (örn. 2014 Gazze savaşı ve göste-
rileri sırasında) antisemit suç ve şiddet artışında görülür. Ancak bu
tersinden, bölgeye barış gelmesi durumunda antisemitizmin ortadan
kalkacağı anlamına da gelmemektedir. Ortadoğu’da tetikleyici olay-
lar olsa da Almanya’da -yüzde 90’ı aşırı sağcılar tarafından gerçek-
leştirilen- antisemit arka plana sahip suç ve şiddet eylemleri ağırlık-
lı olarak ikincil antisemitizme, yani suçluluk ve utanç duyguları ile
geçmişin bastırılmasından beslenen, Auschwitz dolayımlı bir anti-
semitizme dayanmaktadır. Failler kendilerini basbayağı çoğunluk
toplumuna bağlanabilecek bir tutumun icra organları gibi görürler.
Güya Yahudiler Almanlara sürekli Nazi suçlarını anımsatmaktadır.
Yahudilerin kurban statüsü inkar edilir ve bunun devamında İsrail
devletinin varoluş hakkı tartışmaya açılır. Holokost inkarı ikincil an-
tisemitizmin en uç biçimidir. Bu da bugün İsrail’e karşı kullanılır.
Holokost’un olduğu reddedilerek ya da bu olay “mit” olarak adlandı-
rılarak İsrail devletinin asli kuruluş önkoşullarından biri ortadan kal-
dırılmaya çalışılır. Uluslararası aşırı sağı bir araya getiren ikincil
antisemitizm köktenci İslamcıların propagandasında da merkezi bir
rol oynar.
İkincil antisemitizmin biçimleri ve Holokost’la hesaplaşmanın
reddi ile beraber sıklıkla, Yahudilerin, güya -ABD ya da Almanya
gibi- hükümetlere baskı uyguladıkları için, geçmişten nemalandık-
ları yakıştırması yapılır. Günter Grass da “şiir”inde, Alman hüküme-
tinin denizaltı tahsisinin “ağız çabukluğuyla tazminat olarak beyan
edildiğini” yazarken bu yakıştırmalarla oynamıştır. Bundan daha ileri
giderek, kökeninin ve Almanya’nın taşıdığı “hiç silinmeyecek leke”
nin ona şimdiye kadar “söylenmesi gerekeni” söylemeyi yasakladı-
ğını vurgulamıştır.
Burada örtülü olarak İsrail’i eleştirmenin bir tabu olduğu ya-
kıştırmasını yapmaktadır. Böyle bir görüş yaygın olsa da her türlü
gerçeklikten uzaktır. Hatta sıkça her türlü eleştirinin antisemitizm ola-
rak değerlendirildiği yakıştırması yapılır. İddia o ki, her şeyden önce
bir Yahudi lobisi nedeniyle bu böyledir. Böyle sabit fikirler, yüzyılla-
rın komplo teorilerinden beslenen ve kamusal, toplumsal ve sosyal
yaşamın ana alanlarında hakim olan ve de yalnızca siyaseti değil
medyayı da yöneten bir “dünya yahudiliği” olduğuna inandırmak
isteyen antisemit örüntülerin klasik örneklerindendir. Oysa tam da
medya raporları ve yorumları, siyasetçilerin açıklamaları ve İsrail’
den sesler bunun tam tersini kanıtlar.
Ortadoğu çatışmalarının medyadaki varlığı ve bazı haberlerde
ve bazı çizim veya karikatürlerin imge dilinde, ama en çok da aslın-
da ciddi gazete yazılarına yapılan okuyucu yorumlarında yankı bu-
lan, kısmen hiçbir itiraz içermeyen tek taraflı Filistin yanlısı sol söy-
lemler, kamuoyunda antisemitizm karşıtı söylemin –böylece Federal
Almanya’nın antisemit ifadelere yer vermeyen temel mutakabatının-
yavaş yavaş yumuşamaya yüz tutmasına yol açtılar. Bu duruma bü-
yük ölçüde sosyal ağların varlığı ve Facebook, Twitter ve Youtube gi-
bi mecralarda süren tacizler de katkıda bulundu.
* Berlin Teknik Üniversitesi Antisemitizm Araştırmaları Merkezi ve KIgA e.V.
25
TEORİ
Antisemit önyargılar, klişeler ve hınç ifadeleri doğrudan Nasyonal
Sosyalizm ve Holokost’la bağlantılı değil de alttan alta ya da daha
sinsi biçimlerde dile getirildiklerinde ya da mecazi anlamda kul-
lanıldıklarında bugün sıklıkla antisemit olarak algılanmıyorlar; bun-
ları kullananlar herhangi bir antisemit kalıptan yararlanmış olabile-
ceklerini asla kabul etmiyorlar. İster bilmezlikten ister bu fenomenle
yüzleşmenin bilinçli reddinden olsun, kuşaklar boyu aktarılan Yahudi
karşıtı önyargılar bu biçimde tekrar tekrar kamusal söyleme sızıyor.
Bunlar özellikle İsrail hükümeti ya da ordusunun eleştirisi üzerinden
dolaylı olarak ifade ediliyor (dolaylı iletişim). İsrail göndermeli anti-
semitizm Yahudi karşıtı ifadelerin olası bir cezai soruşturma tehlikesi
olmadan toplumun göbeğine taşınmasına hizmet eden bir zemin
olarak işliyor. Ancak Ortadoğu’daki olaylar çoğunluk toplumundaki
örtülü antisemit tutumlara dair kamuoyu araştırmalarında son 30
yılda elde edilen yüzde 15–20’lik oranları pek etkilememektir.
Antisemitizm konusu bilimsel ve kamusal olarak tartışılırken
yıllarca -haklı olarak- aşırı sağ odaktaydı. En azından kamuoyu nez-
dinde bu tablo tamamen değişti; ırkçılık ve yabancı düşmanlığından
farklı olarak aşırı sağcıların antisemitizmi artık neredeyse konu edil-
miyor. Kamusal algı tamamen değişmiş durumda; artık antisemitiz-
mle ilgili tartışmalarda neredeyse yalnızca “Müslümanlar” odakta.
Bu tek taraflı bakış, kendi antisemitizmiyle hesaplaşmak zorunda
kalmamak ve artan Müslüman karşıtı ırkçılığın da rüzgarıyla bir gru-
bu fail ilan etmek için çoğunluk toplumunun sarıldığı bir bahane
oluyor. Bu arada Yahudi cemaatinin bir bölümünün sığınmacılar-
da görülen ırkçılığa karşı ifade ettiği korkuların Müslümanlara karşı
kışkırtıcılık yapanların değirmenine su taşıyor olmasından korkabili-
riz. Pegida
43
ve AfD
44
taraftarları, ortak bir Leitkultur (başat kültür)
sahibi olan Hıristiyan-Yahudi Batı’nın savaşçıları olduklarını öne
sürüyorlar. Bu tür filosemitist zırvalar yalnızca ve yalnızca Müslü-
manlara karşı kışkırtmalara hizmet etmektedir. Esasen bu hareketler
içinde ikide bir peyda olan antisemit öğeleri de (örn. “Yalancı basın/
Yahudi basını” diskuru) göz ardı edemeyiz.
Müslümanlara ya da göçmen kökenli gençlere yapılan bu tek
taraflı atıflar birçok açıdan sorunludur. Öncelikle, antisemitizmin göç
bağlamında tek bir grupla sınırlı bir fenomen olup olmadığı sorusu
ortaya atılabilir. Sosyolog Wolfram Stender ve Hannover Meslek Yük-
sekokulu’ndan meslektaşlarının araştırma sonuçları, göçmen köken-
li insanların antisemitizminin çok daha geniş ve farklı çerçeveler-
den incelenmesi gerektiğini göstermiştir. Araştırma ekibi; öğrenciler
(Spätaussied’ler [1 Ocak 1993’ten sonra Doğu Bloku ülkelerinden
Almanya’ya göç eden Alman kökenli göçmenler], Türk/Arap arka
planı olanlar, yerli Almanlar) ile tartışmalar, öğretmen ve sosyal hiz-
met çalışanlarıyla teke tek görüşmeler sonucu Yahudiler hakkında
konuşmanın antisemit kalıp yargılarla dolu olduğunu buldu. Türk/
43 “Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar” (Patriotische Europäer
Gegen Islamisierung Des Abendlandes) isimli Dresden kökenli 2014’te ortaya çı-
kan aşırı sağ siyasi hareket.
44 “Almanya için Alternatif” (Alternative für Deutschland, AfD), Almanya‘da
2013 yılında kurulan sağ popülist ve Avrupa Birliği’ne şüpheci yaklaşan bir siyasi
partidir.
Arap kökenli öğrenci grubundan farklı olarak genç Spätaussied’ler
ile yapılan grup tartışmasında açık ve sert antisemit kalıp yargılar
dile getirilmişti. Ayrıca öğrenciler ve öğretmenlerin algıları arasında
belirgin bir fark vardı. Öğretmenler her türden antisemit olayın var-
lığını veya “Sen, Yahudi!” gibi hakaretamiz kullanımları inkar ediyor
ve alarma geçerek tepki veriyorlar; sorunu, kitle iletişim araçların-
da resmedilen “Müslüman antisemitizmi”ni -kısmen gündelik dille-
yeniden üreterek “Müslüman öğrencilerin” bir sorunu olarak ortaya
koyuyorlardı. Bu bilgiler görece kısıtlı bir örnekleme dayanıyor, yine
de daha kapsamlı araştırmalar için bir temel oluşturabilir. Ayrıca an-
tisemitizm bir dini eğilime dair bir fenomen veya belli ülkelerden göç
etmenin bir sonucu olabilir mi sorusunun şimdilik yalnızca kabaca
yanıtlanabildiğini gösteriyor.
Antisemitizm, aynı aşırı sağcı kampta olduğu gibi köktenci İs-
lamcılıkta da ideolojinin en önemli taşıyıcısı ve kurucu bir bileşenidir.
Ama solun bazı kesimleri de sadece beylik faiz politikaları ve mali
piyasalar söylemlerinde değil, bugün İsrail göndermeli antisemitizm-
de de ifade bulan antisemit önyargılardan azade değildir. Antisemit
hınç duyguları ve kalıplar sol düşünce kalıplarına dahil değilse de sol
siyasetler bazen antisemit söylemleri tetikleyebilecek tutumlara sa-
hip olabiliyor. Bugün İsrail’i itibarsızlaştırmak için 1970’li yıllarda
olduğu gibi Nazi terminolojisi kullanıldığında ikincil bir antisemi-
tizm bile üretilebiliyor. Bu türden bir terminolojinin aynı saldırı çizgi-
sinde kullanımı Arap dünyasında da yaygındır. İsrail’in bir “imha
savaşı” sürdürdüğü tasavvuru şimdiden kamuoyunda öyle yerleş-
miştir ki, 2011’de Almanya’da ankete katılanların yüzde 47,7’si
(2004: % 68,3), “İsrail, Filistinlilere karşı bir imha savaşı sürdür-
mektedir” ifadesine büyük ölçüde ya da tamamen katıldıklarını söy-
lemiştir. Birleşik Krallık’ta kısmen ya da tamamen katılma oranı
yüzde 42,4, Hollanda’da yüzde 38,7, İtalya’da yüzde 37,6, Porte-
kiz’de yüzde 48,8, Polonya’da yüzde 63 ve son olarak Macaristan’-
da yüzde 41 olmuştur.
Antisemitizm fenomeni tüm toplumsal katmanlarda ve tüm
dini yelpazede karşımıza çıkar. Belki yalnızca sert bir eleştiri söz
konusuyken antisemitizm sitemleri fazlasıyla çabuk sesini yükseltir;
aynı hızla da Ortadoğu çatışmaları ve İsrail’in politikaları hakkında
bir tartışma, antisemit kalıplardan yararlanan bir söyleme sürüklenir.
Bu çatışma alanıyla ilgili tartışmalar çok kolaylıkla, antisemit hınç
duygularının düşünülmeden konuşmaya dahil edildiği bir tona bü-
rünebilir. O noktadan sonra, Yahudilere karşı örtülü antisemit tu-
tumları yüzeye çıkartan kalıp yargı ve önyargılara uzanan mesafe
fazla değildir.
•
Dostları ilə paylaş: |