D ü Ş Ü n c e d ü n ya s I n da



Yüklə 1,74 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə46/113
tarix22.07.2018
ölçüsü1,74 Mb.
#58351
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   113

101
T
urancılık  Türkiye’de  daha  ziyade  siyasi  arenada  tartışılan  bir  kavram 
olarak  karşımıza  çıkmaktadır.  Turancılık  düşüncesinin  bir  ideoloji  olarak 
ortaya çıkışı, yayılması, bilimsel çalışmalarla desteklenmesi, siyaset, kültür, 
ekonomi, tarih, coğrafya vb. alanlarda söz söyleyen bir dünya görüşü hâline gelişi, 
etkileri,  yaygınlığı  Türkiye’de  yeterli  derecede  ele  alınmış  değildir.  Daha  ziyade 
siyasi  çekişmelere  ve  çatışmalara  kurban  edilmiş  bir  düşünce  olarak  karşımıza 
çıkmaktadır. Hâlbuki konunun sağlam bir zeminde ele alınması ve tartışılması için 
romantik duygularla fikir yürütmenin ötesinde bir yaklaşımın gerekliliği dikkatleri 
çekmemiştir. Konu ile ilgili bazı yayınların yapılmış olması da bu durumu çok fazla 
değiştirmemektedir. Türkiye’de Turancılık fikrinin ortaya çıkışı denilemese de daha 
sağlam  bir  zemine  oturtulması  konusunda  söz  söylenmek  istendiğinde  gözlerin 
çevrileceği yer Macaristan’dır. 
1900-1950 yılları arasında parlak bir dönem yaşayan Macar Turancılığı, pek çok 
kişiden beslendi. Arkeologlar, tarihçiler, Türkologlar, edebiyatçılar ve politikacılar 
Turanizmin yanında yer aldı; onu etkiledi ve yönlendirdi. Macar Turanizmi aslında 
dönemin Avrupasına hâkim olan düşünceden nasibini almıştı; bir yandan doğuda 
kendine ticari alan yaratmaya çalışırken öte yandan Rus ve Alman tehdidine karşı 
MAcar Turancılığına 
Genel B
İ
r Bakış
Yrd. Doç. Dr. Bülent Bayram
*
 
Dr. H. Şevket Çağatay Çapraz
**
* Kırklareli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
** Tarih Araştırmacısı.


102
D
Ü Ş Ü N C E  
D
Ü N Y A S I N D A  
T
Ü R K İ Z
Macarları  yalnızlıktan  kurtarmaya  çabalıyordu. 
Bu  nedenle  Macar  Turanizminde  Türklüğe  ve 
Türkiye’ye  büyük  önem  verildi.  Ortak  tarih  ve 
güncel politika Macaristan’da hem halk hem de bilim 
adamları arasında Türklüğe olan ilgiyi güçlendirdi. 
Bu  ilgi  neticesinde  Macaristan’da  Turancılık, 
Pangermenizm ve Panslavizm akımlarına karşı, ama 
onlardan etkilenerek ortaya çıktı. Aynı zamanda bu 
akımlar  Turanizm  ideali  için  de  bir  model  olarak 
kabul  edildi.  Almanlara,  Slavlara  ve  Yahudilere 
karşı  ortak  bir  çatı  sunabilmesi  bu  fikrin  taraftar 
kitlesini arttırdı. 
I. Dünya Savaşı’na Kadar Macar Turancılığı
Macaristan’da  Turan  kavramını  ilk  olarak 
1839’da Ferenc Pulszky kullandı. Ancak Turanizmin 
sosyal ve politik bir ideoloji olması hemen gerçekleşmedi. Turanizm ile ilgili ilk dil 
bilimsel yaklaşım Alman kökenli İngiliz Max Müller tarafından yapıldı: Bu bilgin, 
Hint-Avrupa ve Sami kökenli olmayan bütün Avrasya dillerini Turan dilleri olarak 
nitelendiriyordu.
1
 Bu yaklaşım Macar oryantalistleri arasında büyük yankı buldu. 
Öyle ki, çok geçmeden Ármin Vámbéry
2
 ve József Budenz’in
3
 önderliğini yaptığı iki 
grup Macarcanın kökenleri üzerine bir tartışma başlattı: Macarca Fin-Ugor mu yoksa 
Türkçe kökenli bir dil miydi? Bu tartışmaya sadece dil bilimciler değil, tarihçiler, 
yazarlar, şairler de katıldı. Böylece Macar bilim tarihinin en ilginç çekişmelerinden 
biri başlamış oluyordu. Bilimsel olarak farklı konular ama özellikle de dil üzerinden 
yürütülen  bu  çekişmenin  adı  Ugor-Türk  Savaşı  [Ugor-Török  Háború]  olarak 
kaynaklara geçiyordu. 
Her iki tarafın da Max Müller’i bir hakem olarak görmesinden dolayı Ármin 
Vámbéry kendisini 1874’te Budapeşte’ye davet etti. Bu görüşmeler öyle başarılı geçti 
ki, Müller Macar Bilimler Akademisi üyeliğine layık görüldü.
4
 
Ancak Müller, Turan dil ailesi kavramı yerine grup ifadesini kullanıyordu. 
Morfolojik  sınıflandırma  başlığında  konuya  şöyle  değindi:  “Dil  biliminde  Turan 
gruplandırması  oldukça  önemli.  Bazı  bilim  adamları  buna  aile  nitelendirmesi 
yapmak istiyor, ancak aile kavramını Ari ve Sami dilleri için kullanıyorsak Turanlıları 
şüphesiz sınıf ya da grup olarak ele almamız gerekir; ama dil ailesi olarak değil.”
5
 
Böylelikle  Macar  Turancılığı  emeklemeye  başladı  ve  bu  dönem  iki  önemli 
eserin  ortaya  çıkmasına  dek  sürdü.  Bunlardan  ilki  Lajos  Sassi  Nagy  tarafından 
Macar ekonomisinin Doğu bağlantıları üzerine bir çalışma idi
6
, ancak asıl yankıyı 
Kültürel 
ve tarihsel 
çerçevede 
Macarların Turan 
kökenlerine ilişkin 
çıkış noktası 
Macarcanın 
Türk dil ailesinin 
akrabalarından 
biri olduğu 
düşüncesinde yo-
ğunlaşmaktadır.


103
S
İ Y A S E T   V E  
K
Ü L T Ü R  
D
E R G İ S İ
Árpád Zémpleni’nin 1910 yılında Budapeşte’de yayınlanan şiir kitabında yer alan 
Keletre, Magyar!
7
 adlı eseri bulacak ve Macar Turancılığını yükselişe geçirecekti.
8
Kültürel  ve  tarihsel  çerçevede  Macarların  Turan  kökenlerine  ilişkin  çıkış 
noktası  Macarcanın  Türk  dil  ailesinin  akrabalarından  biri  olduğu  düşüncesinde 
yoğunlaşmaktadır.  İlk  olarak  Sándor  Kőrösi  Csoma  tarafından  gerçekleştirilen 
dil  bilgisi,  ortak  kelimelerin  tespiti  ve  Macarların  Orta Asya  kökenlerine  yönelik 
çalışmalar Macaristan’da Turan fikrini sağlamlaştırmıştır.
9
 Bunların yanı sıra Zoltán 
Kodály’ın
10
  folklor  müziği,
11
  Ödön  Zichy,  Gyula  László,  Györffy  Györgyés’in 
antropolojik  çalışmaları
12
  ve  Lajos  Nagy  Sassi  tarafından  irdelenen  Hun-Macar 
bağı  fikri
13
  Turanizmin  tarihsel  alt  yapısının  hazırlanmasında  önemli  adımlar 
olmuştur. Onlar, Macarlığın Orta Asya kökenlerine atıfta bulunurken Macaristan’da 
Turan  düşüncesinin  desteklenmemesinden  ve  Macarlığı  bir  Fin  akrabalığı  ile 
özdeşleştirilmesinden  mevcut  politikayı  sorumlu  tutarlar.  Onlara  göre  Fin-Ugor 
teorisi özellikle Macarların akraba topluluklarla bağlarını yok etmek isteyen Viyana 
Hükûmeti  ve  onun  adına  faaliyet  gösteren  başta  Budenz  József  ve  Pál  Hunfalvi 
olmak üzere Macar bilim adamları arasında taraftar bulmaktadır.
14
Din  ve  Eğitim  Bakanı  ve  sonra  Macar  Bilimler Akademisi  (MTA)  Müdürü 
Ágoston Trefort’un 1877’deki beyanatı bu tepkileri destekler niteliktedir. Bakanın 
bu  sözleri,  sosyal  bilimlerin  farklı  alanlarında  Turancılık  düşüncesinin  bilimsel 
tartışmalarının devam etmesine rağmen asıl karar vericilerin siyasetçiler olduğunu 
gözler önüne sermektedir.  
“Ülkenin  çıkarlarına  önem  vermem  gerekir,  bu  nedenle  dış  itibar  nazarında  daha 
geçerli  olduğu  için  Fin-Ugor  kökeni  ilkesini  kabul  ediyorum;  bizim  Asya  değil,  Avrupa 
akrabalığına ihtiyacımız vardır. Hükümet gelecekte sadece Fin-Ugor kökeni yanında bayrak 
dikenlerin temsilcilerini destekleyecektir.”
15
Bütün  bu  çekişme  içerisinde  nihayet  Alajos  Paikert,  İngiliz,  Amerikan  ve 
Alman Asya cemiyetlerini örnek alarak 1910 yılında Budapeşte’de Turan Cemiyeti’ni 
[Turáni Társaság] kurmuştur. Cemiyette Kont Pál Teleki, Kont Béla Széchenyi, Kont 
Mihály  Károly,  Prens  Ferenc  József  ve  Jenő  Cholnoky  gibi  önemli  aristokratlar 
kurucu üye olarak yer almış; cemiyetin onursal başkanlığına Kont Béla Széchenyi ve 
Ármin Vámbéry, başkanlık görevine ise Teleki Pál getirilmiş ve Turan Cemiyeti’nin 
diğer adı Macar Asya Cemiyeti [Magyar Ázsiai Társaság] olarak kararlaştırılmıştır. 
Turan Cemiyeti, kuruluş amacını şöyle açıklıyordu: “Turan Cemiyeti bilimsel 
bir cemiyettir. Alanı daha belirginleştirilmiş olmakla birlikte işlevi İngiliz “Asiatic Society” 
ile aşağı yukarı aynıdır. Cemiyetin hedefi Macarların kökeninin ve akrabalığının bilimsel 
olarak araştırılması ve bununla ilgili sonuçların tanıtılmasıdır. Öyle denebilir ki, bilimin 
görevini gerçekleştirebilmesi için her alana yayılması gerekmektedir. Macarların kökleri ve 


Yüklə 1,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   113




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə