182
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
manlara yönelik özgürlük ve kendi kaderini kendi-
leri belirleme çağrısının bir aldatmaca olduğu, zaten
1917 sonlarında ilk Türk muhtariyet hükûmetleri
ilan edilmesinden 4 ay gibi kısa bir süre sonra orta-
ya çıktı (Kocaoğlu 2002: 749).
Sovyet egemenliğinden önce, Azerbaycan,
Buhara ve Harezm bağımsız cumhuriyetleri kurul-
du. Bu cumhuriyetler sosyalist veya komünist değil,
bugün belki liberal milliyetçi diyebileceğimiz devlet
şekilleri üzerine kurulmuşlardı. Buhara ve Harezm
Cumhuriyetlerinin adında geçen “Halk Şuralar” te-
rimi hiçbir şekilde Sovyet modelini kendilerine ör-
nek almıyordu. Her üç bağımsız cumhuriyetten ilki
1920’de, ikinci ve üçüncüsü ise, 1923’te Sovyetleşti-
rildi ve 1924’te ortadan kaldırıldı (Kocaoğlu 2002:
748). 27 Ekim 1924’te Özbekistan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti kuruldu.
Türkistan ceditçileri siyasî alandaki etkinliklerini Ekim 1917’den sonra “Bas-
macılık” adıyla ortaya koydukları bağımsızlık mücadelesiyle sürdürdüler. Yeni
millî sınırların belirlendiği ve ilk Sovyet anayasasının kabul edildiği 1924 yılına
gelindiğinde, ceditçilik hareketi büyük ölçüde gücünü yitirdi. Bu millî bağımsızlık
direnişiyle birlikte Ceditçiler, 1925’ten itibaren sıkı bir takip altına alındılar. 1929’da
faaliyetlerine tamamen son verildi. Türkistan’da siyasi hâkimiyeti sağlayan ve kendi
değişim programını uygulamaya koyan Sovyet rejimi, 1930’lu yılların ortalarından
itibaren Bolşevik Partisi’ndeki Müslümanlara karşı harekete geçti. Devlet ve komü-
nist partisi kadrolarını halk düşmanlarından ve milliyetçilerden temizleme için baş-
latılan tasfiye hareketiyle ceditçilerin Sovyet idari kadrolarında çalışan temsilcileri
önce hapsedildi, sonra bunların çoğu öldürüldü. Feyzullah Hoca ve Ekmel İkramov
gibi parti yöneticileri, Münevver Karî, Abdülhamit Süleyman Çolpan Abdurrauf
Fıtrat gibi Özbek ceditçiliğin en değerli temsilcilerinin de aralarında bulunduğu
yüzlerce yazar ve aydın 1937-1938 yıllarında tutuklandı, sonra kurşuna dizildi veya
Sibirya’ya sürgüne yollandı. Rusya Türklerinin tarihine “büyük ziyalılar kırımı”
olarak geçen bu katliamda Türk toplumlarının aydın kesimini oluşturan binlerce
aydın öldürüldü. Dolayısıyla 19. yüzyılın ortalarında kendilerine özgü bir değişim
ve yenileşme modeli ortaya koyan Türkistanlı aydınlar bu dönemde, eğitim ve fikrî
sahada gösterdikleri başarıyı siyasî alana taşıyamadılar. 19. yüzyılın ortalarında
başlayan değişim ve yenileşme hareketleri Türkistan’da tamamen başka bir boyut
kazandı. Bu süreç, bütün sahalarda sosyalist bir değişimi ve gelişimi öngören Rus
hâkimiyetiyle sonuçlandı.
Türklerin 1917
ile 1920 yılları
arasında çeşitli
Türk yurtlarında
kurdukları
muhtariyet
hükûmetleri
ve bağımsız
cumhuriyetler
Bolşevik güçleri
tarafından silah
zoruyla birer birer
ortadan kaldırıldı.
183
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Uzunca bir süre etkisini yitiren ceditçilik,
daha sonra Gorbaçov’un açıklık ve yeniden yapı-
lanma reformları sürecinde gerçekleşen demokra-
tik ortamda, millî hareketlerin fikir ve ilham kayna-
ğını oluşturdu. Kasım 1989 yılında başta Birlik Halk
Hareketi olmak üzere çok sayıda demokratik hare-
ket kuruldu. Özbekistan’daki demokratik gelişmeyi
durdurmak amacıyla KGB tarafından 1989’da Mes-
het (Ahıska) Türkleri ile Özbekler arasında etnik
çatışma tezgâhlandı. 1989 ile 1990 yılları arasında
demokratik hareketler ve siyasî partilerin halk ara-
sında gittikçe fazla güç ve taraftar kazandığı, özgür
basının filizlendiği altın bir dönem yaşadı. İçinde
Erk Demokratik Partisi milletvekillerinin de bulun-
duğu Özbekistan parlamentosu 1 Eylül 1991’de ba-
ğımsızlığını ilan etti (Kocaoğlu 2002: 756 ).
Orta Asya’ya yeniden bağımsızlığın gelmesiyle yıllarca yasaklanan Türkistan
aydınlarının eserleri ve fikirleri millî kimliklerin inşasında yeniden canlandırıldı.
Orta Asya Türkleri için millî bir yapılanma modeli sunan Fıtrat gibi yenilikçi aydın-
ların Çagatay Gurungi’de ortaya koyduğu temel esaslar, 1920’lerdeki modern Özbek
kimliğinin inşasında yer aldığı gibi Sovyet sonrası Özbek milliyetçiliğinde de canlı
bir biçimde kendini göstermektedir.
_______________________
1 Bu çalışmada Türkistan terimi, Çarlık Rusyası’nın bölgeyi küçük yönetim birimlerine ayırmasıyla
1886’da kurulan “Türkistan Genel Valiliği” ve “Buhara Emirliği”nin yönetiminde kalan bölgeleri ifade
etmektedir. Bugün bu bölgede Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan Cumhuriyetleri
bulunmaktadır. Türkistan teriminin kapsadığı coğrafî alan hakkında geniş bilgi için bkz. Z. V. Togan
(1927), Hayit (1950).
2
Basmacılık hareketi hakkında geniş bilgi bk. Hayit (1995), Kocaoğlu (2001).
3
Osmanlı Devletinde ise ilk gazete Takvim-i Vekayi 1832’de yayınlandı. Kazan Üniversitesinde 1808,
1834 ve sonraki yıllarda Tatarca gazete çıkarma girişimleri Rus makamlarınca reddedildi (bu konuda
geniş bilgi için bk. Kurat (1966), Arat (2001).
Kaynaklar
ALLWORTH, E. A. (1990), The Modern Uzbeks: From the Fourteen Centruy to the Present: A Cultural History.
Studies of Nationalities, CA: Hoover Instition Press.
ARAT, R. R. (2001), “Matbuat”. İA VII, Eskişehir: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, s. 380.
BENNİNGSEN A. et Chantal Lemercier Quelquejay (1964), La Presse et le Mouvement Nationale chez les
Musulmans de Russie Avant (1920), Paris: Mouton & Co.
DEVLET, N. (1999), Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi 1905-19017. Ankara: Türk Tarih Kurumu
Orta Asya’ya
yeniden
bağımsızlığın
gelmesiyle
yıllarca
yasaklanan
Türkistan
aydınlarının
eserleri ve fikirleri
millî kimliklerin
inşasında
yeniden
canlandırıldı.
Dostları ilə paylaş: |