187
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Ruslara verildi. Bütün bunlar daha ziyade hayvancılıkla geçinen Kazakların bölgesel
veya genel ayaklanmalarına sebep olmuştur. Bu ayaklanmaların en etkilileri Sırım
Batur, Jolaman Tilenşe, İsatay Tayman ve Kenesarı Kasımulı
12
ayaklanmalarıdır.
Ruslar işgal ettikleri toprakları, fakir Rus köylüleri göç ettirmekle tam olarak
Ruslaştırmayacaklarının farkındadırlar. Bu coğrafyanın tam Ruslaşmasının ancak
oralarda yaşayan Türklerin eğitim yoluyla kültürel Ruslaştırılmasıyla mümkün
olacağı düşüncesi bazı Rus siyasetçi ve eğitimcilerde bulunmaktadır.
Bu düşüncenin en tanınmış kuramcısı ve uygulayıcısı Nikolay İ. İlminskiy
(1822-1891)’dir. Nikolay İvanoviç İlminskiy 1822 yılında Rusya’nın Penza vilayetinde
Hıristiyan ailede dünyaya gelmiş ve dindar olarak yetişmişti. 1846 yılında Kazan
Dini Akademisi’nden mezun olduktan sonra aynı akademide “Müslümanlık Karşıtı
Bölümünde (Protivomusulmanskoe otdeleniye) bölüm başkanı olarak çalıştı.
Akademide Tatar ve Arap Dili derslerinin yanı sıra teoloji derslerine girdi. 1847
yılında misyonerlik amacıyla kurulan Tercüme Komitesi’nin başkanlığına seçildi.
Bu komitenin amacı Hristiyanlıkla ilgili dini kitapları Rus olmayan halkların diline
aktarmaktı. 1858’de İlminskiy Orenburg Bölge Komisyonluğuna üye olarak seçildi.
13
Bu döneme kadar misyonerlik faaliyetlerinde daha çok Tatarlar üzerinde
duran İlminskiy, bundan sonra Kazaklara yönelmeye başladı. 1861’de yakın arkadaşı
olan P.S. Savelev’e yazdığı mektubunda bunu şöyle dile getiriyordu: “Ben size bir
sırımı söyleyeceğim: bugünlerde Tatarları eskideki gibi sevmiyorum. Artık bütün
kalbimle Kazaklara yönelmeye başladım. Bundan sonra benim kıblem Kazan değil,
Ural bölgesi olacak.” Onun bu “kıble” değiştirmesinin sebebi Kazakların Tatarlara
nazaran daha az dindar olmalarıydı. Çünkü Kazaklarda Tatarlardaki gibi dini
fanatizm yoktu. Bu da onun misyonerlik işini kolaylaştıracaktı.
14
İlminskiy, misyoner kimliğine uygun olarak Rus ve Hristiyan olmayan
halkları, Hristiyan yapmak için uzun süreçli bir eğitim programı hazırlamıştır.
Sistemin özelliği halka yönelik olmasıdır. Yani her bir millete eğitim kendi dilinde
verilecekti ve bu özelliğiyle bölgelerde açılmış olan Rus okullarının medreselere
nazaran beğeni kazanacağı düşünülüyordu. Bu sisteme göre Rus eğitimi bu
halkların millî şeklini alacak, onların kalbine ve zihnine yerleşecekti. Bu okullardaki
öğretmenler de aynı milletten tayin edilecekti. Sistemin asıl silahı milletin ana dili
olacak, eğitim ana dilde verilecek, Rusça ise sadece bir ders olarak programda
yerini alacaktı. Ancak öğrenciler Rusça öğrendikten sonra ancak dersler bu dilde
verilmeye başlanacaktı. Öğrencilerin Rusçayı kolay ve çabuk öğrenmeleri için ana
dillerinin yazılışında Rus alfabesi kullanılacaktı. Bu bir taraftan öğrencileri Kur’an
alfabesinden ve İslam medeniyetinden uzaklaştıracaktı.
15
Diğer taraftan da yavaş
yavaş Ruslaşmaya ve Hristiyanlaşmaya başlayacaklardı. İlminskiy kendi eğitim
sistemini Kazaklar üzerinde uygulamak için, kendisine yazdığı son mektuplarını
“Şın jüreginen sıylaytın bagınıştı pendeñiz I. Altınsarin; Ülken kürmetpen sizge şın berilgen
kızmetşiñiz I. Altınsarin”
16
diye bitiren Ibıray Altınsarin’den yararlanacaktır.
188
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında
Rusların işgal ettikleri topraklardaki Türkleri
Hristiyanlaştırıp Ruslaştırma niyetleri ve bu amaçla
yürüttükleri çalışmalar Türk aydınlanma hareketi
için bir etki olmuştur.
Bir toplumun millet olarak var olmasında
ve daha iyiye doğru yönelmesinde kültür, eğitim
ve ana dili önemli unsurlardır. Kültür insan
yığınını millet yapan soyut veya somut genellikle
tecrübelere dayalı değerler bütününü, eğitim
bu değerlerin millete aktarılma ve bu değerlere
katkıda bulunma sürecini, ana dili ise bu değerleri
taşıma ve aktarma aracını ifade etmektedir. Kültür
aktarımının eğitim sürecinde ana dili aracılığıyla
olduğunun bilincinde olan düşünürler, yöneticiler
bu konulara ayrı önem vermişlerdir. Rusların işgal
ettikleri topraklardaki Türkleri Hristiyanlaştırma
ve Ruslaştırma çalışmalarının da özetle bu esasta
gerçekleştirildiği görülmektedir.
Mensubu olduğu milletin varlığının siyasal ve kültürel dış etkiler sebebiyle
tehlikeye girdiğini gören aydınlar da eğitim kurumlarına, eğitim kurumlarında
ana dille eğitim ve öğretim yapılmasına büyük önem vermişlerdir. Çarlık Rusyası
idaresindeki Türklerin teknolojik geri kalmışlığından, kültürel yozlaşmaya tâbi
tutulmasından ve dağınıklığından rahatsızlık duyduğu için çalışmalar yapan
kişilerden ilk akla gelen Gaspıralı İsmail Bey’dir.
Gaspıralı İsmail Bey, Osmanlı Türkçesini yazı dili olarak kullanıldığı
Tercüman gazetesini 10 Nisan 1883’te yayımlamaya başlar. O, bu gazete aracılığıyla
Türk Dünyasında ortak bir yazı dili oluşturmayı ve hem de durumlarından
rahatsız olduğu Türklerin atılım yapabilmesi için yapılması gerekenleri anlatmayı
planlıyordu. Gaspıralı İsmail Bey, usul-ı kadimle öğretim yapan mektep ve
medreseleri, Türklerin geri kalmışlığının temel sebebi olarak görmektedir. Usul-ı
kadimle öğretim yapan mektep ve medreselerde eğitim dili Arapça, müfredat da
dinî ilimlerdi.
17
Müfredatını kendisinin hazırladığı ve Usul-ı cedidle öğretim yapacak
mektep medreselerin eğitim öğretim dili Türkçe olacaktır. Mekteplerde ders olarak
Arapça ve Türkçe okuma yazma, hat, tartışmalı ders, Türkçe gramer ve aritmetik
18
,
medreselerde ise dinî ilimler, Türk dili ve edebiyatı, Arap dili ve edebiyatı, İslam
tarihi, tarih felsefesi, umumi tarih, coğrafya, tabiat bilgisi, matematik, fizik, kimya,
psikoloji, pedagoji, sağlık bilgisi, hat, Rusça ve Fransızça
19
olarak belirlendi.
19. yüzyılın
ikinci yarısında
Rusların
işgal ettikleri
topraklardaki
Türkleri
Hristiyanlaştırıp
Ruslaştırma
niyetleri ve
bu amaçla
yürüttükleri
çalışmalar Türk
aydınlanma
hareketi için bir
etki olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |