•43•
genlerin günötelerinin sükûnetinden, hatta kuyruk-
lu yıldızların en uzak günötelerinden, eğer bu gü-
nöteler de sükûnette iseler, anlaşılacağı gibi hassas
bir biçimde uzaklıkların kareleri ile ters orantılı ola-
rak azalır. Fakat şimdiye dek yerçekiminin bu özel-
liklerinin nedenini görüngülerden keşfetmeyi başa-
ramadım ve ben bir hipotez uydurmayacağım. Zira
görüngülerden çıkarsanamayan her şeye hipotez de-
nilmelidir ve hipotezlerin ister metafiziksel ister fi-
ziksel olsun, ister okült ister mekanik niteliklerde
olsun, deneysel felsefede yeri yoktur. Bu felsefede
tikel önermeler görüngülerden çıkarsanır ve daha
sonra tümevarım yolu ile genelleştirilirler. Cisimle-
rin nüfuz edilmezliği, devingenliği ve itici kuvveti
ve hareket ile yerçekimi yasaları bu şekilde keşfe-
dilmiştir. Ve bizim için yerçekiminin gerçekten var
olması ve açıkladığımız yasalara göre davranması
yeterlidir ve yerçekimi göksel cisimlerle denizimi-
zin tüm hareketlerini açıklamak için gerektiği gibi
hizmet eder.
Ve şimdi kesinlikle en gizli, bütün cisimlere ya-
yılan ve içlerinde gizlenen Ruh hakkında bir şeyler
ekleyebiliriz ve bu Ruh’un kuvveti ve eylemi aracı-
lığı ile cisimlerin parçacıkları yakın mesafede bir-
birlerini çekerler ve eğer bitişikseler birbirlerine tu-
tunurlar ve elektriksel cisimler komşu zerrecikle-
ri çekerek ya da iterek daha büyük uzaklıklara etki
•44•
ederler; ve ışık yayılır, yansır, kırılır, saptırılır ve ci-
simleri ısıtır ve tüm duyum uyarılır ve hayvan vücu-
dunun tüm parçaları istencin emriyle hareket eder-
ler, diğer bir deyişle, bu Ruh’un sinirlerin katı lifle-
ri boyunca dış duyu organlarından beyne ve beyin-
den kaslara karşılıklı yayılan titreşimleriyle hareket
ederler. Fakat bunlar birkaç sözcükle açıklanama-
yacak şeylerdir ve elektriksel ve elastik ruhun ça-
lışmasını sağlayan yasaların doğru belirlemesini ve
gösterimini sağlamak için gereken yeterlilikte de-
neylerimiz de yoktur.
•45•
Metin hakkında açıklamalar
•••
N
ewton’un Philosophiæ Naturalis Principia
Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematik-
sel İlkeleri) kitabı tüm zamanların en önemli bi-
limsel eseridir. Bu kitapta Newton, klasik meka-
niğin, fiziğin temel teorisinin temellerini atmıştır.
Newton’un bu kitapta geliştirdiği fiziği kullanarak
neredeyse bugün yararlandığımız bütün teknoloji-
yi inşa ettik. Bizi Ay’a götüren roketler ve hesaplar
bile bu kitapta geliştirilen fizik sayesinde yapılmış-
tı. Newton bu devrim yaratan eserin 1713 yılında
yayımlanan ikinci baskısına fiziğindeki gizli felsefi
sonuçları açıklayacağı “Genel Açıklama” adı altın-
da bir son söz ekledi. İşte yukarıdaki metin bu “Ge-
nel Açıklama”nın tamamının tercümesidir.
“Genel Açıklama” anlaşılması zor bir metindir.
Bunun iki temel nedeni vardır, birincisi Newton bu
metinde üçlemeyi eleştiriyor ve başını belaya sok-
mamak için bunu üstü kapalı bir şekilde yapma-
ya çalışıyor. İkincisi önsözde de bahsettiğimiz gibi
•46•
Newton insanları sıradan ve özel insanlar olarak iki
sınıfa ayırıyor ve metinlerde bilginin sıradan insan-
lardan saklanması amacı ile kodlanarak verildiği-
ni, verilmesi gerektiğini savunuyordu. İşte “Genel
Açıklama”yı bu mantıkla yazıldığı için anlamak ko-
lay değildir ve hâlâ belli noktaları karanlıktadır. Biz
burada birkaç konuya açıklık getirmeye çalışacağız,
yoksa metni tamamen açıklama iddiasında değiliz.
Şimdi bu metne göz atalım.
3. Paragraf ve 4. Paragraf: Newton burada bizi
Tanrı’nın varlığına götürecek “Tasarım Argüma-
nı”nı savunmak için ön hazırlık yapıyor. O dönem-
lerdeki dindar filozoflar ve bilim adamları -mese-
la Descartes- felsefelerine Tanrı’nın varlığını aksi-
yom, yani varsayım olarak kabul ederek başlarlar-
dı. Newton onlardan farklı bir metot izleyerek in-
sanın bilimde kullandığı tümevarım yöntemini kul-
lanarak Tanrı’nın varlığına ulaşabileceğini savunu-
yordu. İşte bu nedenlerden ötürü, Newton, bu metne
Tanrı’nın varlığı ile başlamak yerine tasarım delili
ile başlayıp Tanrı’nın var olduğunu çıkarsamayı ter-
cih ediyor. Yukarıda da açıkça söylediği gibi geze-
genlerin iyi tanımlanmış yörüngelerde ve aynı yön-
de hareket etmeleri mekanik yasalarla açıklanamaz.
Newton’a göre bu düzenin arkasında mekanik yasa-
lar olmadığına göre bir zekâ ve irade olmak zorun-
dadır. Fakat Newton bununla da yetinmek istemiyor
•47•
ve Tanrı’nın Evren’i yaratmakla kalmayıp onu hâlâ
yönettiğini göstermek amacıyla ikinci bir argüman
daha geliştiriyor ve yıldızların Tanrı tarafından dü-
zenli bir uzaklıkta tutulmadıkları takdirde birbirleri-
ne düşüp yok olacaklarına işaret ediyor.
4. Paragrafta Tanrı’ya “Bir” diye seslenerek
onun birliğine işaret ettiğine dikkatinizi çekeriz.
Newton’un bu metninin taslak halindeki versiyon-
larına baktığımız zaman bu “Bir” kelimesinin üçle-
meyi eleştirmek amacı ile kasıtlı konulduğunu gö-
rüyoruz. Newton, bütün yıldız sistemlerinin bizimki
gibi olacağını iddia ederek tüm Evren’in aynı Tanrı
ve kişilik tarafından inşa edildiğine dikkat çekiyor.
Bu önemlidir zira Newton, Evren’in her tarafının
aynı şekilde inşasının tek kişilikli tek bir Tanrı’ya
işaret etmesinin üçlemeyle uyuşmadığına inanmak-
tadır.
5. Paragraf: Bu bölüm metnin en can alıcı bölü-
müdür. Geçen bölümde Tanrı’ya varan Newton bu
bölümde inandığı Tanrı’nın filozofların ya da deist-
lerin tanrısı olmadığını, dinî nitelikleri olan bir Tan-
rı olduğunu ortaya koyuyor. Newton’a göre Tan-
rı, Evren’i aktif bir biçimde yönetmektedir, metin-
de kullanılan Pantokrator kelimesi Tanrı’nın sıfat-
larından biridir ve İncil’de Esinlenmeler bölümün-
de dokuz kere geçer. Bu sıfatın seçilmesi önemlidir,
zira Pantokrator sıfatı İncil’de sadece Baba’ya hita-
Dostları ilə paylaş: |