•48•
ben kullanılır, dolayısı ile bu kullanımdan Evren’in
Tanrı’sının Baba olduğunu anlıyoruz, yani üçleme-
deki Baba, Evren’in gerçek Tanrı’sıdır. Pantokra-
tor sıfatının modern Hıristiyanlar tarafından İsa’ya
atfediliyor olması çok ilginçtir, zira İncil’de İsa’ya
Pantokrator sıfatı verilmemekte, bu sıfat sadece
Baba’ya layık görülmektedir. Newton, burada, ge-
çen bölümde göz attığımız metinde yaptığı gibi Tan-
rı kelimesinin mutlak ve görece manada kullanılabi-
leceğine dikkat çekiyor. Bu da üçlemeye bir gönder-
medir, zira İncil’de bazı yerlerde İsa’ya Tanrı diye
seslenilmektedir. Newton’a göre bu “tanrı” kelime-
sinin yüceltmek amacıyla kullanılan görece versi-
yonudur, ki aynı zamanda İncil’de İsa dışındaki ki-
şiler için de kullanılır. Newton’un Tanrı’ya atfetti-
ği Benim Tanrım, İsrail’in Tanrısı, Tanrıların Tanrı-
sı gibi sıfatlar İncil’den alıntıdır.
6. Paragraf: Newton bu paragrafta üçlemeye iki
itirazda daha bulunuyor. Öncelikle kişilerin bölüne-
meyeceğini söylüyor. Bilindiği gibi üçlemeyi savu-
nanlar Tanrı’nın üç kişiye bölündüğünü iddia edi-
yorlar. Kişilerin bölünmeyeceğine inanan Newton,
bu şekilde Tanrı’nın da birkaç kişiliğe bölüneme-
yeceğini ima ediyor. İkinci itiraz, Tanrı’nın her za-
man ve her yerde aynı olmasıyla ilgilidir. Üçlemeye
göre Tanrı bazı yerlerde ve zamanlarda İsa, bazı yer
ve zamanlarda Baba olarak gözüküyor. İşte New-
•49•
ton, Tanrı’nın her zaman ve her yerde aynı olduğu-
nu vurgulayarak üçlemeye gizlice karşı çıkmakta-
dır. 6. Paragrafın son cümlesi ise yerçekiminin arka-
sında Tanrı’nın olabileceği hissini uyandırıyor.
7. Paragraf: Bu bölümde Newton, Tanrı’nın be-
deninin olamayacağını söyleyerek üçlemeyi reddet-
tiğini daha net ortaya koyuyor. Hatta Tanrı’ya yakış-
tırdığımız insani özelliklerin bile dolaylı oldukları,
gerçeği tam yansıtmadıkları vurgulanarak İsa’nın
Tanrı olamayacağı açıkça ortaya konuluyor. New-
ton, paragrafın sonunda Tanrı’nın bilimin bir parça-
sı olması gerektiği konusunda bizi uyarıyor.
•50•
Gerçek Din’in Kısa Bir Planı
(Isaac Newton)
•••
D
in kısmen temel ve değişmez, kısmen de
tesadüfî ve değişkendir. İlk din Adem, İdris,
Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve bütün azizlerin dinidir
ve iki kısımdan oluşur, bizim Tanrı’ya karşı olan
görevimiz ve insanlara karşı olan görevimiz, diğer
bir deyişle takva ve dürüstlük, takvaya ben burada
Tanrı’ya adanma ve insaniyetlik diyeceğim.
Tanrı’ya Adanma Hakkında
Tanrı’ya adanmak, Tanrı’yı bilmek, O’nu sevmek
ve O’na tapmaktan oluşur. İnsaniyetlik insanlara
karşı sevgi, dürüstlük ve iyi niyetten oluşur. Rabbi,
senin Tanrı’nı, bütün kalbinle, bütün ruhunla ve bü-
tün aklınla sevmelisin: bu ilk ve en önemli emirdir,
ikincisi de komşunu kendini sevdiğin gibi sevmeli-
sin. Bütün yasa ve peygamberler bu iki emre bağlı-
dır. (Matta 22) On Emrin ilk dört emrinde birincisi,
son altı emrinde de ikincisi emredilmiştir.
•51•
Ateizm Hakkında
İlkinin karşıtı beyan olarak ateizm, pratik olaraksa
putperestliktir. Ateizm insanlık için o kadar anlam-
sız ve iğrençtir ki hiçbir zaman fazla savunucusu ol-
mamıştır. Bütün kuşların, hayvanların ve insanların
sağ ve sol taraflarının aynı olması (bağırsakları ha-
riç) ve sadece iki gözlerinin olması ve yüzlerinin iki
tarafında başka göz olmaması, kafalarının iki tara-
fında sadece iki kulak olması ve burunlarında sade-
ce iki delik olması, göz arasında başka hiçbir deli-
ğin olmaması ve burnun altında bir ağız olması ve
iki ön ayak veya iki kanat veya omuzlarında iki el
olması ve bir kalçanın biri bir tarafında diğeri diğer
tarafında iki ayak olması ve daha fazla olmaması te-
sadüfen olabilir mi? Hepsinin dış şeklindeki bu dü-
zen bir Sanatçı’nın gaye ve düzenlemesi olmadan
nasıl ortaya çıkmış olabilir? Her türlü canlının göz-
lerinin köküne kadar transparan olması ve gözlerin
vücutta, dış tarafında katı transparan deriler olan ve
transparan sıvılarla dolu ortada kristal lens olan ve
lensin önünde bebeği olan tek yer olması, hem de
hepsinin görmeyi olanaklı kılacak düzgün şekle sa-
hip olması, hiçbir Sanatçı’nın onları tamir edeme-
mesi neye bağlanacaktır? Kör şans, ışığın var oldu-
ğunu ve onun kırılmasını biliyor muydu ve bütün
varlıkların gözlerini bunu garip bir biçimde kulla-
nacak şekilde mi düzenledi? Bu ve bunun benze-
•52•
ri düşünceler her zaman insanoğlunu her şeyi yara-
tan, her şeye gücü yeten ve o yüzden korkulması ge-
reken bir varlığın olduğuna ikna etmiştir ve her za-
man ikna edecektir.
Putperestlik Hakkında
Putperestlik daha tehlikeli bir suçtur, çünkü kralla-
rın otoritesi buna eğilimlidir ve çok yanıltıcı gös-
terişlerle insanlığa bunu ima ederler. Kralların ölü
atalarının gördükleri hürmete zaafları vardır: Kah-
ramanların ve azizlerin ruhuna hürmet etmek ve on-
ların bizi duyup bize yardım edebileceklerine inan-
mak ve onları Tanrı ile insan arasında aracı ola-
rak görmek ve onların onuruna ve hatırasına adan-
mış heykel ve tapınaklarda yaşamak ve genellik-
le orada eylemde bulunmak mantıklı gözükür. Ve
bu, dinin en önemli kısmına aykırı olduğu için kut-
sal kitaplarda ayıplanmış ve bütün suçların en iğ-
renci ilan edilmiştir. Günahın birinci yönü gerçek
Tanrı’ya karşı olan hizmeti ihmal etmektir. Zira biri
sahte tanrılara ne kadar fazla zaman ve özveri har-
carsa, gerçek Tanrı’ya o kadar az harcayabilir. İkin-
cisi, sahte ve taklit tanrılara, yani hayalet ve ölü in-
sanların ruhlarına ya da senin dualarını duyabiliyor-
muş, sana iyilik veya kötülüğü dokunacakmış takli-
di yaparak tanrıların haline getirdiklerine hizmet et-
Dostları ilə paylaş: |