Değerler eğİTİMİnde sabir sabir eğİTİMİnde uygulanabilecek örnek etkiNLİkler



Yüklə 410,75 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/8
tarix01.07.2018
ölçüsü410,75 Kb.
#52626
1   2   3   4   5   6   7   8

Değerler eğitiminDe Sabır

31

Tasavvuf  ıstılahında  ise  sabır,  salikin  Allah’tan 



başkasına şikâyet etmek ve inlemekten nefsini tutması 

olarak  anlaşılmış,  zahidlerin  ve  tasavvuf  yoluna  sulûk 

edenlerin  en  önemli  terbiye  esaslarından  biri  olarak 

kabul  edilmiştir  (Yüksel,  2006).  Kul  başına  gelen 

musibetlerden dolayı Allah’tan başka kimseye şikâyetçi 

olmadan,  sızlanmadan,  yakınmadan  ve  kendine 

acındırmadan,  karşılaştığı  sıkıntı  ve  belaların  verdiği 

üzüntüyü  sadece  Allah’a  arz  etmesi  ve  sadece  O’nun 

inayetini istemesi gerekir (Soysaldı, 1997). 

Ayrıca  tasavvufçular  zorluklara  sabırla  birlikte 

müminin bolluk içinde de sabır göstermesi gerektiğini 

belirterek  sabra  farklı  bir  boyut  getirmektedirler.  Bu 

konuda Sehl b. Abdullah “Afiyete (bolluğa) sabır edip 

isyana düşmemek, belaya sabırdan daha zordur” diyerek, 

insanın  yokluğa  belki  zorunlu  olarak  katlanabildiği 

fakat  bollukta  sabır  göstermenin  zorluğuna  dikkat 

çekmektedir.  Yine  bu  konuda  Hz.  Peygamber’in 

arkadaşlarının  “sıkıntıyla  imtihan  edildik,  sabrettik; 

fakat  genişlikte  imtihan  edildik,  sabredemedik” 

şeklindeki ifadeleri de hatırlanmalıdır. İnsanın elde ettiği 

bolluk içinde yapabileceği israf veya Allah’ı unutması 

olayı belki sabrın bu şekilde anlaşılması olabilir. Çünkü 

Kur’an-ı Kerim’de “mallarınız, evlatlarınız bir imtihan 

aracıdır”  şeklinde  bir  uyarı  yapılmaktadır  (Bulut, 

2005).  Dolayısıyla  insanların  musibetler  karşısında 

sabretmeleri, kendilerine sunulan rızık, sıhhat, evlat gibi 

nimetler için de şükretmeleri gerektiği anlaşılmaktadır.  



Değer ve Sabır İle İlgili  Kavramsal Bilgiler

32

Sabredilen şey bakımından sabır üçe ayrılmaktadır: 



Allah’a  ibadette  sabır,  günahlardan  kaçınmada  sabır, 

hayatta karşılaşılan üzücü olaylara karşı sabır. İlk ikisi, 

kulun  iradesi  ile  yapacağı  işlerle  ilgili  iken  üçüncüsü 

iradesi  ve  eylemi  dışındaki  olaylara  sabırdır  (Kuşeyri, 

1978., akt. Soysaldı, 1997).

Sabır, nefis terbiyesinin şüphesiz en önemli aracıdır. 

Çünkü  insanlar  her  an  maddi  manevi  birçok  elem, 

ızdırap,  keder  ve  ruhi  bunalımlara  maruz  kalabilir. 

Kendisi  bunları  çözmeye  gücü  yetmediği  zaman  türlü 

öfke  patlamaları  gösterir.  Bu  tür  davranışlar  fiziki 

yapısına ve ruhuna zarar verir. Sabır terbiyesi edinmeyen 

insanlar daima isyan halindedir. İsyan ise mutlaka zarar 

getirir. İsyan, nefsin şehvetlerine uymayı arttırır. Nefsin 

şehvetlerine  sabretmek,  nefsin  hoşlandıklarını  terk 

yolunda sabretmektir (Mahir İz, akt. Soysaldı, 1997).

  Kur’an-ı  Kerim,  geleneksel  sabır  anlayışı 

olan;  kötülüğe  katlamak,  her  zillete  boyun  eğmek, 

pislikler  içine  düşüp  de  her  ne  pahasına  olursa  olsun 

ondan  kurtulmaya  çalışmamak,  batılda  fenalıkta 

kalmak  ve  şerre  rıza  göstermek  olan  atalet,  zillet  ve 

meskenet ile aşağı düşmekten ibaret olan duygusuzluk 

anlayışını yermektedir. Ezilmeye teslim olmak, acz ve 

hareketsizlikten dolayı sessizliğin hiçbir yönden sabırla 

ve  dayanma  gücüyle  ilgisi  yoktur.  Nitekim  Resulüllah 

(s.a.v)’de  bu  yanlış  anlayışa  değinerek:  “Ya  Rabbi! 

Acizlikten  ve  tembellikten  sana  sığınırım”  diye  dua 




Değerler eğitiminDe Sabır

33

etmiştir.  Aynı  zamanda  sabredilmesi  gereken  hallerde 



telaş  ve  hiddetle  hareket  etmeyip  onun  yerine  basiret 

ile hareket etmek gerekir. Şu halde öfke, acelecilik ve 

şikâyet  sabra  uymayan  davranışlar  olarak  karşımıza 

çıkmaktadır (Sarıbaş, 2006).

İslâm  kültüründe  sabırla  ilişkili  değerler 

incelendiğinde  sebat,  azim,  şükür  gibi  kavramlar  ön 

plana çıkmaktadır. 

Sebat, sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi 

sonuna değin sürdürme, direşme anlamına gelmektedir 

(TDK,  2017).  Sebat  karar  verilip  başlanılan  bir  işi, 

sonuca  ulaşıncaya  kadar  yürütme  iradesi  ve  kararlılığı 

anlamında  bir  ahlak  terimi  olup  özellikle  önemli  ve 

hayırlı işler hususunda bir fazilet kabul edilir. Sabır ve 

sebat  kavramları  birbirlerine  çok  yakın  iki  kavramdır. 

Fakat bazı ahlak bilimcileri bu yakınlığa rağmen sabır ve 

sebatın aynı olmadığını ve aralarında ince bir farklılığın 

olduğunu belirtmişler. Çünkü sabır, bir insanın hayatın 

zorlukları, beklenmedik engelleri karsısında sarsılmadan, 

ümitsizliğe  düşmeden  dayanması  ve  kırılmadan, 

gerilmeden direnmesidir. Sebat ise düşünüp taşındıktan 

sonra  verilen  bir  karardan  dönmemek,  sürekli  olarak 

amaca ulaşmak için uğraşmak demektir (Sarıbaş, 2006).

Şükür, kelime olarak Allah’a duyulan minneti dile 

getirmek anlamında kullanıldığı gibi mutlu bir olay ya 

da durumdan, yapılan bir iyilikten duyulan hoşnutluğu 



Değer ve Sabır İle İlgili  Kavramsal Bilgiler

34

bildirmek  şeklinde  de  kullanılmaktadır  (TDK,  2017). 



İslâm  kültüründe  “şükür”  nimetin  yalnız  Allah’tan 

olduğunu  bilmektir  ki  bu  tevhidin  esasıdır.  Şükrün  üç 

çeşidi vardır. Kalbin şükrü, dilin şükrü ve bedenin şükrü. 

Kalbin şükrü nimeti verenin Allah olduğunu bilmektir. 

Dilin  şükrü,  Allah’ın  verdiği  nimeti  zikrederek  O’na 

hamdetmektir.  Bedenin  şükrü  Allah’ın  yasaklarından 

uzak  durup,  emirlerini  tutmaktır  (Soysaldı,  1997). 

Dolayısıyla  sabır  ve  şükür  İslam  anlayışında  birbirini 

tamamlayan  iki  kavram  olarak  görülmektedir.  Genel 

anlamda  insanoğlunun  yaşadığı  zorluklar  karşısında 

sabırlı  ve  metanetli  olması,  sunulan  nimetler  için  de 

şükretmesi kendisinden beklenen amellerdir.  

Azim  genel  anlamda  bir  işteki  engelleri  yenme 

kararlılığı olarak anlaşılmaktadır (TDK, 2017). Kur’an-ı 

Kerim’de  Hz.  Âdem, Allah’ın  yasaklamasına  rağmen, 

şeytanın  teşviki  ile  yasaklanan  ağacın  meyvesinden 

yemiş, sözünde durmamıştı. Allah Teâla Hz. Âdem’in bu 

davranışına işaret buyurmakta ve onun, şeytanın teşvikine 

sabırlı ve kararlı olarak karşı koymadığını Taha Suresi 

115. Ayet’  inde  şu  şekilde  anlatmıştır:  “Andolsun  biz, 

daha önce de Âdem’e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne 

var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık.” Kısaca 

azim ve sabır arasındaki ilişki şu şekilde özetlenebilir; 

bir işe azimle başlanır, sabırla bitirilir. Azim, başlamak 

ve  devam  etmek  için,  sabır  ise  nihayete  varmak  için 

şarttır (Sarıbaş, 2006). 




Yüklə 410,75 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə