Demokratik Modernite


Uluslararası Komployu Doğru  Anlamakla Günceli Özgürleştirebiliriz  Ayhan Kaya



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə64/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   89

130
Uluslararası Komployu Doğru 
Anlamakla Günceli Özgürleştirebiliriz 
Ayhan Kaya
9 Ekim 1998’de başlayan ve 15 Şubat 1999’da 
Kürt Halk Önderi Öcalan’ın esaretiyle yeni bir 
boyuta taşınan uluslararası komplonun 16. yı-
lında, komplo gerçekliğini her yönüyle ele al-
mak, çözümlemek, sonuçlar çıkarmak ve ona 
göre mücadeleyi yükseltmek her zamankinden 
daha önemli olmuştur. Çünkü komplo süreciyle 
başlayan uluslararası hegemonik güçlerin Orta-
doğu’ya yeniden müdahalesi, en sıcak dönemini 
günümüzde yaşamaktadır.
 Bu nedenle de günümüz Ortadoğu’sunda 
yaşananları anlamak, ancak komployu anla-
makla mümkün olabilir. Aslında sadece Or-
tadoğu’da değil, dünya çapında yürüyen ve 
Ortadoğu’da somutlaşan bir savaş durumu söz 
konusudur. Kürt Halk Önderi Öcalan bu savaş 
durumunu ve komplonun bu süreçle bağını çok 
çarpıcı ortaya koymaktadır. “Üçüncü dünya sa-
vaşı bir gerçektir ve ağırlık merkezi Ortadoğu 
coğrafyası ve kültürel ortamıdır. Sadece Üçüncü 
Dünya savaşının yoğunluk merkezi olan Irak’ta 
yaşananlar bile buradaki savaşın bir ülke ile il-
gili olmadığını, dünya hegemonik güçlerinin 
çıkarları ve varlığı ile ilgili olduğunu gayet iyi 
açıklamaktadır. Bu savaş ancak İran’ın tama-
men etkisizleştirilmesi, Afganistan ve Irak’ın 
istikrara kavuşturulması, Çin ve Latin Ameri-
ka’nın birer tehdit unsuru olmaktan çıkarılma-
sıyla sonlandırılabilir. Dolayısıyla savaşın daha 
ortalarındayız. Bazen diplomasi bazen şiddet 
yoğunlaşacaktır. Gündeme şiddetli ve kontrollü 
ekonomik krizlerle müdahale edilecektir. Alan-
ların önceliği değişecek, ama şöyle veya böy-
le savaş komple olarak birçok alanda cereyan 
edecektir. Ancak savaşın bu temel doğası göz 
önüne getirildiğinde, bana yönelik 1998 operas-
yonunun neden uluslararası çapta yürütüldüğü 
ve NATO’nun en büyük Gladyo operasyonu ol-
duğu daha iyi anlaşılacaktır.”
Kürt Halk Önderi’ nin 2004 yılında ortaya 
koyduğu üçüncü Dünya Savaşı gerçekliği, ge-
çen on bir yıllık pratikte, doğruluğu tartışmaya 
yer bırakmaksızın ortaya çıkmıştır. Dolayısıy-
la uluslararası komplo üzerinde yoğunlaşarak 
çözümlemek, anlamak bugün çok daha yakıcı 
olarak kendisini dayatmaktadır. 
Komplo, egemenlerin esas aldıkları en temel 
siyasal mücadele yöntemidir. “Komplo, iktidar 
sanatının en önemli aracı ve ruhu durumunda-
dır.” İktidar sahipleri toplumsal gerçekliğe zıt 
uygulamaları pratikleştirmek için, toplumda 
bir kabul edilebilirlik algısı yaratmak zorun-
dadırlar. Çünkü en büyük korkuları toplumsal 
tepki ve karşı çıkıştır. O yüzden toplumsal tep-
kiyi yumuşatacak, 
yapacakları  toplum 
karşıtı uygulamalara meşruiyet kazandıracak 
yöntemlere ihtiyaçları vardır. Bunun yolu da 
komplodur. Komplo zaten kelime olarak da 
hile ve yalanlarla tuzağa düşürmek, etkisizleş-
tirmek anlamına gelmektedir. Burada her türlü 
hile, yalan, sahtekârlık meşrudur. Yani komplo 
gayri ahlakiliktir. Hiçbir toplumsal, ahlaksal, 
dinsel ve hukuksal kural ve kaide göz önüne 
getirilmez. Sadece komplo ile hedeflenen amaca 
ulaşmak esas alınır. Yani her komplo bir amaç 
doğrultusunda yapılır. Bir nevi bu amacın giz-
lenmesi, meşrulaşması ve pratikleşmesine hiz-
met eder. 
Bu bağlamda 9 Ekim komplosunun neden 
ve amaçları üzerinde durmak gerekmektedir. 
9 Ekim komplosunun nedenlerini ele alırken 
geniş perspektiften bakmak bizi doğru sonuç-
lara ulaştıracağı gibi, güncelde yaşananları da 
daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Çünkü 
NATO bünyesinde GLADYO eliyle yürütülen, 
15 ülkenin direkt, 40’a yakın ülkenin endirekt 
içinde yer aldığı, NATO tarihinin en büyük ope-
rasyonundan bahsediyoruz. Sonuçları itibariyle 
de üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı diyoruz. 
Mesela birinci Dünya Savaşı’nın görünürdeki 
nedenlerinden birisi de Avusturya-Macaristan 
veliahdının bir Sırplı tarafından öldürülme-


131
siydi. Dünyayı paylaşmak, bunun için de yeni 
düzenleme yapmak için bu gerekliydi. Veliaht-
ta yönelik komplo ve suikast sürecin başlangı-
cı olacaktı. Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik 
komplo da hegemonik güçler açısından yeni bir 
sürecin başlangıç adımıydı.  Ancak Kürt Halk 
Önderi; komployu ilk andan itibaren derinlikli 
anlayıp, tahlil etti ve komplocuların istediği gibi 
yaklaşmadı. Komplocular bunun üzerine 11 Ey-
lül olaylarıyla hedefleri doğrultusunda harekete 
geçtiler. 
Burada şu soru akla gelebilir. Bir dünya sa-
vaşını başlatmak için neden Kürtler ve Sayın 
Öcalan seçildi. Nedenlerini üç başlıkta topla-
mak mümkündür. 
1-İdeolojik nedenler
Uygarlık tarihinde egemen-devletçi ve ik-
tidarcı güçlere karşı her zaman doğal toplum 
unsurlarının büyük direnişleri olmuştur. Etnik, 
dinsel ve ulusal pek çok biçimde ortaya konu-
lan bu direnişler, özünde iktidarcı devletçi sis-
temi aşmayı, toplumcu alternatifleri yaratmayı 
amaçlamışlardır. Bu direnişlerden her biri ken-
di dönemindeki hakim iktidarcı-devletçi gücün 
temel hedefi haline gelmiştir. Bu anlamda kendi 
sistemini ideolojisini hedefleyen, alternatif siste-
mini yaratmak isteyen toplumsal kesimler ikti-
darlar için birincil önemde tehlike olarak görül-
müşlerdir. Sınırların anlamsızlaştığı günümüz 
dünyasında ise tüm hegemonik güçlerin hedefi 
haline gelmişlerdir. İdeolojik olarak kendilerine 
karşıt olan bir güç, bir düşünce söz konusu ol-
duğunda, egemenlerin arasındaki çelişki hangi 
düzeyde olursa olsun, bu çelişkiler hemen bir 
tarafa bırakılarak ortak hareket etmektedirler. 
Kürtlerin, PKK Hareketinin ve onun Ön-
derliğinin hedeflenmesi esasta bu ideolojik 
yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. 90’larda reel 
sosyalizmin çözülüşüyle ideolojilerin sonunun 
geldiğini ilan eden kapitalist modernite güçle-
ri, artık ideolojik temelde karşılarına etkili bir 
gücün çıkamayacağını varsayıyorlardı. Kendi 
sistemlerini ebedi ilan ediyorlardı. Kürt Halk 
Önderi Öcalan öncülüğünde PKK, siyasal ve 
askeri mücadelesiyle olduğu kadar, ideolojik 
olarak da reel sosyalizmi doğru çözümleyip, 
bundan doğru sonuçlar çıkardı. Demokratik 
sosyalizmi hem teorik, hem de sistemsel-örgüt-
sel olarak pratikleştirmeye çalışınca, başta ABD 
ve batılı kapitalist güçler olmak üzere tüm he-
gemonik güçlerin hedefi haline geldi. 1990’dan 
1998’e kadar PKK ile her alanda mücadelede bu 
güçler TC devletiyle ortak hareket ettiler ve TC 
devletine her türlü siyasal, diplomatik, ekono-
mik, askeri ve istihbarı yardımda bulundular. 
Ancak tüm bunlara rağmen Kürt Özgürlük 
Hareketi yenilmedi, aksine hem ideolojik hem 
siyasal ve askeri olarak Kürdistan’ın dört par-
çasını ve Ortadoğu’yu etkileyen bir güç haline 
geldi. Reel sosyalizmin çözülüşünden sonra 
dünyayı ve özelde de Ortadoğu’yu küresel ser-
mayenin çıkarları temelinde yeniden dizayn et-
mek isteyen küresel hegemonik güçler, PKK ve 
onun Önderliğinden başlayarak, Ortadoğu’ya 
direkt müdahale sürecini başlattılar. Kuşkusuz 
PKK, stratejik, güncel-politik pek çok konuda 
bu hegemonik güçlerin çıkarlarına aykırıydı 
ama hepsinden de önemli olan ideolojik temsili-
yetiydi. PKK ve Önderliğinin komplonun hede-
fine konulmasının en temel nedeni bu ideolojik 
temsiliyetti.
2-Stratejik nedenler
İdeolojik nedenlerin yanında hegemo-
nik güçlerin uzun vadeli stratejik hedefleri de 
komplonun temel bir nedenidir. Kürt Halk Ön-
deri Abdullah Öcalan’dan yapacağımız uzun 
bir alıntı bu konuyu daha anlaşılır kılacaktır:
 “Bizim varlık nedenimiz ise, partimiz ve öz-
gürlük çizgisiydi. ABD ve İngiltere 1925’ten beri 
Türkiye’ye verdikleri sözü (Irak Kürdistan’ına 
dokunmamak şartıyla Türkiye Kürdistan’ını 
feda etmek) tutmak durumundaydılar. Türkiye 
bu temelde NATO’ya girmiş, kendisiyle bu te-
melde Kürt Sorunu üzerinde anlaşmışlardı. Ko-
numumuz ve stratejimiz, geleneksel ve güncel 
olarak büyük önem arz eden Ortadoğu’daki bu 
dengeyi ve hegemonyayı tehdit ediyordu. Ya bu 
hegemonyanın yörüngesine girecek ya da tas-
fiye edilecektik. Türkiye Cumhuriyeti 1925’ten 
beri bu hegemonik güçlerle yaptığı antlaşmaları 
(1926’da Musul-Kerkük konusunda anlaşma, 
1952’de NATO’ya giriş, 1958 ve 1996’da İsra-
il’le yapılan anlaşmalar) Kürtleri tarihten silme 
temelinde kullanmak istiyordu. Laik milliyetçi 
pozitivist ideoloji bu imkânı veriyordu. Cum-
huriyet kadrosu buna inandırılmıştı. Bu aslında 
tarihsel Türk-Kürt ilişkilerinin ruhuna ve itti-
fakına çok aykırı bir durumdu. Ama İsrail’in 
kuruluş hesapları nedeniyle sistemin yapama-
yacağı çılgınlık yok gibiydi. Beyaz Türk gerçeği 


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə