14
ÇAYELİ
Çayeli’nin her yanı eşsiz güzelliklerle doludur. Zaman zaman hırçınlaşan denizdeki dalgaların
oluşturduğu bembeyaz köpüklerin girdabında uçuşan martıların sesleri ile kıyıya vuran dalgaların uğultu-
su birbirini tamamlar.
Kıyıya paralel dağları bölerek denizlere ulaşan derelerin oluşturduğu küçüklü-büyüklü çağlayan-
ların hepsi görülmeye değer özelliklere sahiptir. Bu güzelliğin içinde “Ağaran” şelalesi ve Çataldere şela-
lesi gerek düşüş yükseklikleri, gerekse ilkbaharda suların kabarmasıyla oluşturdukları görünümle birer
doğa harikasıdırlar.
İlçe merkezine 7 Km uzaklıktaki Kuspa, 6 Km uzaklıktaki Musadağı ve 20 Km uzaklıktaki Mali-
pos tepeleri piknik yapmak için uyumlu ve güzel bir üçlü oluşturmaktadır. Sahilde denize girilebilecek
alan olarak Kanlıdere mevkiinde 150-200 metre uzunluğunda doğal kumsal bulunmaktadır.
Çayeli’nde yaylacılık genelde ilkbaharın ortalarında başlar. Özellikle yaz aylarında yoğunlaşır.
Bunun sebebi yaylaların ot biçme zamanı olmasıdır. Çoluk-çocuk herkesin yaylalara döküldüğü aylarda
geziler düzenlenir. “Vartevor” adıyla şenlikler yapılır. Bu şenliklerde atma türküler atılır, oyunlar oyna-
nır; yaylacılar bir taraftan geçimini bu yaylalardan sağlarken bir taraftan da bu tür şenliklerle eğlenip ra-
hatlarlar.
Kaçkar Dağlarının uzantılarına yaslanan Karos, Tahpur, Marbodom, Gundeğun, Ambarlı ve Zer-
gistal yaylalarının her birinin ayrı bir özelliği bulunmaktadır. Yörenin en yüksek tepesi olan Verçenik’i ve
tüm Kaçkarları bölgenin Tahpur Yaylasından daha iyi izlenebilecek başka bir noktası yoktur. Ayrıca
Karos Tepesinden güneşin batışını ve bulutların vadiler içindeki şekillenişini, Anbarlı Yaylasından Gelin
Kayasını seyretmenin doyumuna ulaşmanın tarifi mümkün değildir.
Çayeli ilçesinde muhtelif kapasitelerde 12 adet özel sektöre ait çay fabrikası tesis edilmiştir.
Bunun yanında Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait 5 adet yaş çay işleme fabrikası mevcuttur. İlçede
Korusan adı altında 1978 yılında 100 ortağı yurtdışında geçici işçi olarak çalışan kişilerden olmak üzere
289 ortaklı Orman ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. kurulmuş olup, ahşap yapı elemanları ve mobilya
üretimi yapılmakta olup özel talepler de karşılanmaktadır.
Çayeli'ne bağlı Madenli beldesinde mevcut
zengin Bakır ve Çinko yatakları yabancı sermaye ve Etibank ortaklığı ile işletilmeye başlanmış ve
bu maksatla yörede önemli bir sanayi tesisi kurulmuştur. Üretilen konsantre bakır ve çinko cevheri
ham olarak ihraç edilmektedir. 1983 yılı Nisan ayında
Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş. kurulmuştur.
Türk yabancı ortaklığında %51 Türk, %49 yabancı hissesi mevcuttur.
DİKKAT!!!
BU DERS NOTLARININ TÜM HAKKI PROF.DR. ALİ ÖZÇAĞLAR’A AİT OLUP, BAŞKA AMAÇLARLA
KULLANILAMAZ VE YAYINLANAMAZ.
15
RİZE
Rize adının kaynağına ilişkin çok sayıda söy-
lence arasından yalnızca ikisi inandırıcıdır. Birincisi,
kolonileştirme döneminden kalmadır. Buna göre, yö-
rede bolca pirinç yetiştiriliyor olmasına dayanarak,
Rize kasabasının yakınlarından geçen çay'a
Rhizios
(Yunanca pirinç)
adı verilmiş, kent de adının bu akar-
sudan almıştır. İkinci söylence, daha yakın bir zamana
tarihlenmektedir. Bu söylencede aynı akarsunun,
Rumca
"dağ eteği"
anlamına gelen
Rhiza
adını taşı-
dığı, kentin adının da buradan kaynaklandığı ileri sü-
rülmektedir.
Rize'nin tarihine ilişkin dolaysız bilgi-
ler,Ege'de yaşayan Milotoslu denizcilerin yöreye yap-
tığı seferlerle başlar. MÖ . 670'lerde Miletoslular'ın Karadeniz kıyılarında kurdukları kolonileri Rize'ye
kadar uzattıkları biliniyor. Med ve Persler'in de istilasına uğrayan bölge daha bu dönemde İyonlular'ın
dolayısyla Grek kültürünün etkisine girmiştir. İlk çağlarda Pontus Krallığının egemenliğine giren Rize
yöresi 11.yy.'a kadar islami akımların etkisi dışında
kaldı. 11.yy.da Büyük Selçukluların yükselme döne-
minde Sultan Melikşah'ın (1072-1092) hakimiyeti
altına girdi. Ancak, 1. Haçlı seferinde (1096-1099)
tüm Karadeniz kyıları gibi,Rize'de önce Bizans, daha
sonra da Trabzon Rum Pontus İmparatorluğuna katıldı.
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1461 de Trabzon'un
fethi ile Osmanlı sınırları içine alındı. Bu yıllarda Ri-
ze'nin Trabzon eyaleti Batum Gonya sancağı içinde
yer aldığı biliniyor. 19.yy 'ın 2. Yarısında Trabzon
eyaletinin bir sancak merkezi olan Batum, Rusya'ya
bırakılınca Rize sancak merkezi oldu. Birinci Dünya
savaşında Ruslar tarafından işgal edilen Rize, 2 Mart
1918'de işgalden kurtuldu ve 1924 de il merkezi oldu.
16
Rize ekonomisi, ekilebilir arazinin sınırlılığına rağmen asıl olarak tarıma dayalıdır. Çalışanların
sektörel dağılımı incelendiğinde , tarımın ağırlığı belirgin olarak görülmektedir. Nüfus sayımı sonuçlarına
göre , 1990 yılında Rize'de çalışanların %70 i tarım sektöründe, % 10.'u Sanayi sektöründe, % 19'u hiz-
metler sektöründe çalışmaktadır. Rize'de çay dışındaki bitkisel ürünler , genelde aile içi tüketimde kulla-
nılmakta ya da yerel pazarlarda il içi tüketime sunulmaktadır. Bu ürünlerin üretim miktarı bakımından
kayda değer olanları
mısır, fasulye, patates, kara lahana, fındık ve mandalinadır.
Rize Mandalinası
Çay üretiminden önce il tarımının temel ürünleri olan bu ürünler, ülke düzeyindeki üretim miktar-
ları içinde de önemli yer tutmakta idi. Çay üretiminin yaygınlaşması ve ülke düzeyindeki üretim miktarla-
rının hızla artışı sonucu, bu ürünler bakımından Rize'nin ülke genelindeki üretim içindeki payı da azal-
mıştır.
Günümüzde, il bitkisel üretiminin esas konusunu oluşturan yaş çay yaprağı üretimi, il bitkisel üre-
tim değerinin % 95'ini oluşturmaktadır. Ülkemiz, yaş çay yaprağı üretiminin %68'ini karşılayan Rize'nin
yaş çay üretimi, iklim şartlarına bağlı olarak yıllar itibari ile değişmekle birlikte 500 bin ton civarındadır.
Hayvancılık, ilde ikinci ekonomik faaliyet olarak sürdürülmektedir. İşletme bazında ve pazara yönelik
olarak hayvancılık , çay üretiminin yapılamadığı yüksek kesimlerde nisbeten yoğunlaşmaktadır.
Rize Yöresinde Yaylacılık
Yayla çıkış zamanı hava şartlarına bağlı olarak değişir. Genel de Mayıs ayı sonu ile Haziran başı-
dır. Tarih muhtar ve köy heyetleri tarafından birlikte belirlenir. Bu tarih, yağan kar miktarına ve karın
tahmini kalkış zamanına göre tespit edilir. Belirlenen tarihten önce kimse yaylaya çıkmaz. Gerçek anlam-
daki mezralardan farklı olan bazı köylerin "mezra" olarak adlandırılan yukarı zondaki yaylalara çıkarken
dinlenme yeri olarak kullandıkları geçiş yerleri vardır. Mezraların rakımları yaylalara göre daha düşük
olduğundan kar erken kalkar. Nisan ayı sonunda, Mayıs ayları başında bu mezralara gidilir. Orada 15-20
gün yaylaya çıkış tarihine kadar kalınır. Köyden gelenlerle birlikte yaylaya çıkılır. Hazırlıklar arasında,
mısır öğütülmesi, at ve katır varsa semer ve eyerlerin gözden geçirilmesi, yiyecek, giyecek, hayvanların
bağlanacağı, ip ve kazıklar sayılabilinir. Sığırların alınlarına ya da boyunlarına nazar boncuğu veya mus-
ka takılırdı. Hayvanı olmayanlar yüklerini sırtlarında taşırlar. Taşımayanlar kiracı tutarlar. Yük taşınması
gayet eğlenceli olur. Köyün gençleri genellikle pazar günleri hep birlikte yüklerini alır, sabah erkenden
yayla yoluna koyulurlar. Belli yerlerde mola verir, dinlenir, açlıklarını giderir, horon oynarlardı.
Yaylaya çıkışlar genellikle iki gün sürerdi. Birinci günün sonunda hanlarda konaklanırdı. Hanlar
zemin katı kahvehane, üst katı da birkaç odadan ibaret bir otel niteliği taşırdı. Hayvanlar çok kalabalık
olur ve ahırda yer olmazsa dışarıda yere çakılan kazıklara bağlanırdı. Hayvanlara hayvancının ot depo-