71
DS’lu 104 çocuğun ebeveynleri tarafından cevaplanan, hareketin
kalitesi ile ilgili soru anketini baz alarak, Lydic ve Steele (1979)
çocukların %47’sinde oturur pozisyonda genişçe abdükte olmuş
kalçalar ve uzatılmış dizler rapor etmiştir. Gövde rotasyonu yoktur.
Yazarlar ileri hareket paternlerinin gelişimi için gövde
rotasyonunun önemini belirtmişlerdir. Akerström ve Sanner (1993)
aynı oturma postürüne işaret etmiş ve gövde ekstansiyonunun orta
derecede geliştiğini eklemişlerdir. Aynı zamanda çocuklar oturma
pozisyonlarını fazla değiştirmemiştir; yana doğru oturma ise
nadiren gerçekleşmiştir. Hipotoni, postür düzeni ve eklemlerin
hipermobilitesi bu durumun sebepleri arasında gösterilmiştir.
Kugel (1970) otururken yetersiz baş ve boyun kontrolü
gözlendiğini, bacakların genişçe açık olduğunu ve gövdenin
yığılmış gibi duruduğunu belirtmiştir. Yazar bunu hipotoni ile
ilişkilendirmiştir. Lauteslager (1995) zemine yayılarak stabilize
edilen statik bir oturma postürü tanımlamış (bacaklar
çok açılmış ya da çapraz yapılmış) ve ağırlığın, kolların üst bacağa
ya da yere dayanmasıyla desteklendiğini belirtmiştir. Gövde lateral
fleksiyonu ve rotasyonu hemen hiç gözlenmemiş; ağırlığın
transferi kollar ve bacaklar tarafından desteklenmiştir. Gövde
ekstansiyonu orta derecede gelişmiş ve baş destek için sıklıkla
boyunda dinlendirilmiştir. Bu duruma sebep olarak denge ve
stabilite yokluğuyla birlikte hipotoni gösterilmiştir.
Özetlemek gerekirse; bütün yazarlar otururken çarpık bacak
pozisyonu rapor etmiş ve dört yazardan üçü, gövde ekstansiyonu
yokluğu bildirmiştir. Bir yazar açık bacakla oturma pozisyonunu
ve kolla desteği, denge ve gövde ekstansiyonunun yokluğununun
telafisi olarak yorumlamıştır. Dört yazardan üçü, otururken postür
ve hareketin kalitatif özelliklerinde, gövde rotasyonu ve lateral
fleksiyon, yan oturma yokluğu ve postürde çeşitliliğin yokluğu
ekstansiyon paterni olarak kabul etmişler; Lauteslager ise
(1995) omuz ve kalça ekleminde hipotoniden kaynaklanan
stabilite yokluğu ve bacakların ileri doğru itme gücünde yetersizlik
olduğunu belirtmiştir. Özetlemek gerekirse; eklemlerin stabilize
edilmesinde problemler meydana gelmekte ve yerde
ileri doğru hareket ederken bacaklarda ileri doğru itici güç yokluğu
gözlenebilmektedir. Bunun sonucu olarak çarpık postür ve hareket
paternleri gelişmektedir. Gösterilen sebep, hipotoni ile ilişkili
yetersiz ko-kontraksiyonlardır.
4.2.5 Oturma postürü
72
Lydic ve Steele (1979) çalışmalarına katılmış 104 çocuğun
%46.1’nin, oturma pozisyonuna gelirken anormal hareket
paternleri sergilediklerini rapor etmiştir. 35 çocuk, yüzüstü
pozisyondan iterek oturma pozisyonuna geçişte aşırı simetrik
kalça abdüksiyonu/dış rotasyonu (ayrılmış) kullanmıştır.
Gövde rotasyonunun yokluğundan ortaya çıkan bu durum ileri
motor becerilerin gelişmesinde önemli sonuçlar doğurmaktadır.
Haley (1986) oturma pozisyonuna geçerken yapılan bu
simetrik davranışı, azalmış postür reaksiyonlarından (denge ve
kendiliğinden doğrulma) kaynaklanan telafi edici hareket paterni
olarak yorumlamıştır. Akerström ve Sanner (1993) aynı hareket
paternini, 14 çocuktan birinde tanımlamışlardır. Gövde
rotasyonunun olmadığını belirtmişler ve postür düzeni ile ilgili
problemleri, müsküler hipotoni ve eklemlerin hipermobilitesini
tartışmışlardır. Kugel (1970) oturma pozisyonuna gelirken gövde
rotasyonu yokluğundan bahsetmiş ve bunu hipotoniye ve bir de
göreceli kısa kol boyuna atfetmiştir. Lauteslager (1995) DS’lu
çocukların oturmaya, diz çökmeye ve emeklemeye geçerken,
yukarıda belirtilen de dahil olmak üzere (beş çocuktan üçü) daha
spesifik hareket paternleri olduğunu tanımlamıştır. Bahsedilen
ortak faktörler yan oturmanın, gövde rotasyonunun ve gövde
lateral fleksiyonun yokluğudur. Bu hareketler için iyi bir gövde
kontrolü gereklidir. Postüral tonus yokluğuna bağlı olarak, DS’lu
çocuklar iyi bir gövde rotasyonu geliştirebilecek stabiliteye sahip
değillerdir ve bunu adapte edilmiş hareket paternleri ile telafi
etmektedirler. Cowie (1970) yardımla oturma pozisyonuna
gelirken, baş denetiminin çok zayıf olduğunu rapor
etmiştir (Traksiyon testi; 97 çocuktan %49’ı, 33 ila 46 haftalık
arası). Ayrıca hipotoninin derecesi ile ilgili net bir bağlantı
bulmuştur. Rast ve Harris (1985) bu bağlamda, telafi edici hareket
paterni rapor etmişlerdir. Baş ekstansiyonda stabilize edilmiştir,
fleksiyon aktivitesi ise büyük ölçüde noksandır. Özet olarak; yedi
yazardan dördü, oturmaya geçerken kalçalarda simetrik
abdüksiyon paterni tanımlamıştır. Dört yazar gövde motor
gibi bozukluklar tanımlamıştır. İki yazar başın çarpık pozisyonunu
tanımlamıştır. Hipotoni, dört yazardan üçü tarafından nedensel
faktör olarak görülmüş; hipotoniyle bir kombinasyonu olup
olmadığına bakılmaksızın, postür düzeninde denge ve
ko-kontraksiyon yokluğu gibi iki vurgulanmış bozukluk belirtilmiş ve
bir yazar artmış eklem mobilitesinin üzerinde durmuştur.
4.2.6 Oturma pozisyonunda mobilite
73
becerisinin, rotasyon ve yan oturma gibi kalitatif öğelerin
noksanlığına değinmiştir. Bu, iki yazar tarafından telafi edici
hareket olarak yorumlanmıştır. İki yazar traksiyon testi sırasında
başın postüral denetiminde bozukluklar olduğunu belirtmiş; bir
tanesi ise telafi edici bir hareket paterni tanımlamıştır. DS’lu
çocuklar genellikle, oturma pozisyonunda simetrik hareket
paternleri sergilemektedirler. Dört yazar, bunun nedenini; postür
denetimindeki kendiliğinden doğrulma reaksiyonunun yokluğu,
denge ve eklemler etrafındaki ko-kontraksiyonun yetersiz
stabilizasyonu gibi bozukluklarla ilgili olsun ya da olmasın, azalmış
postüral tonuya bağlamıştır.
Akerström ve Sanner (1993) DS’lu çocukların, adım atmaksızın
ya da zıplamaksızın, gereğinden çok ekstansiyondaki dizlerle
desteklenmiş bir şekilde ayakta durmaya eğilimli olduklarını
belirtmiş, postüral denetimdeki yetersizliği de buna sebep olarak
göstermişlerdir. Dyer ve diğerlerinin araştırmalarından (1990)
ayakta dururken de denge problemleri yaşandığı ortaya çıkmıştır.
Bunlara sebep olarak denge reaksiyonlarıyla birlikte postür
değişikliklerine gösterilen yavaş reaksiyonları, hipotoni ve eklem
hipermobilitesini göstermişlerdir.
Shumway-Cook ve Woollacott (1985) DS’lu altı çocuğun ayakta
dururken denge bozukluklarına gösterdikleri reaksiyonları,
elektromiyografik anlamda bir araştırmayla incelemişlerdir. Bu
veriler, engelsiz çocukların verileriyle karşılaştırılmıştır. Dört ve
altı yaş arasındaki postüral reaksiyonların engelsiz çocukların
reaksiyonlarına benzediğine karar vermişlerdir. Ancak, sonradan
(uzatılmış durgun periyot) vücut hareketleri ve denge kaybında
artışla sonuçlanan önemli ölçüde postüral reaksiyon meydana
gelmiştir. Yazarlar, postüral kontrolün ontogenetik gelişiminde,
normal çocuklarla DS’lu çocuklar arasında spesifik farklar
olduğunu vurgulamışlar ancak daha ileri araştırmanın gerekliliğinin
altını çizmişlerdir. Özetle; üç yazardan biri çok açılmış bacaklarla
oluşturulmuş statik bir ayakta durma tanımlamış; iki
yazar ayakta durmada denge problemleri olduğuna işaret etmiştir.
Gösterilen sebep, ayakta dururken aynı zamanda postüral denetim
noksanlığı olduğudur. Bu bağlamda hipotoni ve eklemlerin
hipermobilitesi gösterilmiştir. Beraber çalışan kas gruplarının
koordinasyonunu, eklemler etrafında yeterli ko-kontraksiyonu
temin etmek açısından özellikle çok önemlidir ve bu yüzden de
stabilite ve dengeyi etkilemektedir.
4.2.7 Ayakta durma
Dostları ilə paylaş: |