Ebedi dönüş mitosu



Yüklə 3,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə35/51
tarix15.01.2023
ölçüsü3,73 Mb.
#98631
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   51
0963-Ebedi Donush Mitosu-Mircea Eliade-chev-Umit Altugh-1976-187s

hapax

ephapax, semel)
öldü; bu tekrar edilebilecek, birden 
fazla sefer yeniden üretilecek, 
(pollakis)
bir olay değildir. 
Dolayısıyla tarihin gelişi biricikbîr"olgu, tek başına bir olgu 
tarafından belirlenmekte ve yönlendirilmektedir. Dolayı­
sıyla, tüm insanlığın yazgısı ve onunla birlikte her birimizin 
bireysel yazgısı tarihin ve hayatın zamanı olan somut ve yeri 
değiştirilemez bir zaman içinde benzer bir şekilde bir kerelik­
tir."İkinci Yüzyılda Lyonlu St. Irennaeus tarafından anahat- 
ları oluşturulmuş olan bu çizgisel zaman ve tarih anlayışı St. 
Basil, St. Gregory tarafından benimsenecek ve St. Augistinus 
tarafından geliştirilecektir.
Ancak ortodoks Babaların tepkisine karşın döngüler ve in­
san yazgısıyla tarihsel olaylar üzerindeki yıldızsal etkiler 
teorisi, İskenderiyeli Clement, Minucius Felix, Arnobius ve 
Theodoret gibi Babalar ve kilise yazarları tarafından, 
kısmen de olsa, kabul edilmiştir. Bu iki temel zaman ve tarih 
anlayışı arasındaki çatışm a onyedinci yüzyıla kadar 
sürmüştür. Pierre Duhem ile Lynn Thorndike tarafından ya­
pılan ve Pitirim Sorokin tarafından özetlenip tamamlanan 
harika analizin hesaba katılmaması im kansızdır.2 Okura 
şunu hatırlatmalıyız ki Orta Çağ’ın doruğunda döngüsel ve
137


yıldızsal teoriler tarih bilgisel ve eskatolojik spekülasyona 
egemen olmaya başladı. Daha onikinci yüzyılda yaygınlaşan 
bu teoriler3 bir sonraki yüzyılda, özellikle Arab yazarlardan 
yapılan çevirilerin ortaya çıkmasından sonra sistematik ola­
rak geliştirilmişlerdir. Kozmik ve coğrafi etkenlerle bunlara 
bağlı dönemsellikler arasında (Ptolemy'nin daha ikinci yüz­
yılda 
Tetrabiblos
’da işaret ettiği doğrultuda) korelasyonlar 
kurulmaya çalışılmıştır. Bir Albertus Magnus, bir St. Thomas, 
bir Roger Bacon, bir Dante (
Convivio
, II, Böl. 14) ve daha bir 
çokları dünya tarihindeki devreler ve dönem selliklerin 
yıldızların etkisine bağlı olduğuna inanmaktadırlar, bu etki 
ister Tanrı'nın iradesine itaat etsin ve onun tarih içindeki 
aracı olsun isterse -giderek, kabul eden bir hipoteze göre- koz- 
mosda içkin bir güç olarak görülsün.^K ısacası, Sorokin'iri 
formülünü kullanacak olursak, olayları periyodik geri dönü­
şünü açıklayan devresel teori ile desteklenmiş eskatolojik an­
layış (iki esas uğrağıyla: yaratılış ve dünyanın sonu) Orta 
Çağ'a egemen olmuştur. Bu ikili dogma onyedinci yüzyıla dek 
spekülasyona hükmetmiştir, ne var ki aynı sırada tarihin 
çizgisel ilerlem esine ilişkin bir teori de belirmeye başla­
mıştır. Orta Çağ'da bu teorinin tohumları Albertus Magnus ve 
St. Thomas’ın yazılarında görülebilir, ama en tutarlı biçimde, 
St. Augistinus’dan beri Hıristiyanlığın bu alanda yaptığı en 
önemli katkı olan muhteşem bir tarih eskatolojisinin ayrıl­
maz bir parçası olarak ortaya çıkışı Florisli Joachim 'in 
Etemal Gospel'i
ile olmuştur^ Florisli Joachim dünya tarihini 
sırasıyla Teslis'in farklı bir kişiliğinin, Baba, Oğul ve Kutsal 
Ruh'un esinlediği ve egemen olduğu üç büyük çağa ayır­
maktadır. Bu Calabrialı keşişe göre bu çağların her biri ta­
rihte tanrının yeni bir boyutunu göstermekte ve bu şekilde in­
sanlığın kendisini adım adım ilerleyerek, sonunda, Kutsal 
Ruh'un esinlediği son evrede - mutlak tinsel özgürlüğe varana 
dek mükemmelleştirmesini sağlamaktadır.6
Ama, dediğimiz gibi, giderek daha çok kabul gören eğilim 
döngüsel teorinin içkinleştirilmesidir. Hacimli astroloji ince-
138


lemelerinin yanı sıra bilimsel astronomiyle ilgili düşün­
celerde de ortaya çıkmaya başlamıştır. Öyle ki, Tycho Brahe, 
Kepler, Cardano, Giordano Bruno veya Campanella'nın teo­
rilerinde bir Francis Bacon ya da bir Pascal tarafından savu­
nulan yeni çizgisel ilerleme anlayışının yanında döngüsel ide­
oloji hala varlığını sürdürmektedir. Onyedinci yüzyıldan iti­
baren çizgiseleilik ve ilerlemeci tarih anlayışı iderek daha 
belirginleşir ve sonsuz bir ilerleme inancını, Leibniz tarafın­
dan savunulan, "aydınlanma” çağma egemen olan ve ondoku- 
zuncu yüzyılda evrimci teorilerin zaferiyle popülerleşen in­
ancı başlatırlar. Bu tarihsel çizgiselciliğe karşı yeni tepkile­
rin ortaya çıkması ve döngüler teorisine olan ilginin can­
lanması için bu yüzyıla kadar beklememiz gerekecektir;7 on­
dan sonra politik ekonomide devre, dalgalarına, periyodik 
gidiş geliş kavramlarının yeniden itibar kazanmasına, felse- 
. fede ebedi dönüş mitosunun Nietzsche tarafından canlandı­
rılmasına, felsefesinde bir Spengler veya bir Toynbee’nin 
dönemsellik sorunuyla ilgilenmelerine tanık oluruz.8
Döngüsel anlayışların yeniden itibar kazanmasıyla ilgili 
olarak, Sorokin'in doğru gözlemlediği gibi9 evrenin ölümüne 
ilişkin şimdiki teoriler bir bakıma Grek-Doğu spekülasyonu 
veya Hint düşüncesindeki 
Yuga
devresindeki (bkz. yuk­
arıdaki sayfalar) Yeni Yıl’da benzer bir yeni evrenin ya­
ratılış hipotezini dışlamamaktadır. Temelde denilebilir ki 
arkaik ebedi tekerrür mitosunun anlamı ancak modern 
çağların döngüsel teorilerinde tam vargılarına erişmektedir. 
Zira Orta Çağ'ın döngüsel teorileri olaylara kozmosun ritmi 
ve yıldızların yazgısallığı içinde bir anlam vererek 
dönemselliklerini haklılaştırmayla sınırlamışlardır kendil- 
, erini. Bunu yaparak tarih olaylarının döngüsel tekrarını, bu 
. tekrarın 
ad infinitum
sürmekte olduğunu düşünmeseler bile, 
örtülü olarak onaylamışlardır. Dahası da var: tarihsel olay­
lar devrelere ve yıldızların durumlarına bağımlı oldukların­
dan anlaşılabilir, hatta öngörülebilir olmuştu, çünkü böylece 
bir aşkın model elde ediyorlardı; savaşlar, kıtlıklar ve çağ­
139


daş tarihin doğurduğu ıstıraplar ilahi iradenin tümüyle dı­
şında olmayan göksel normlar ve yıldızlar tarafından belirle­
nen bir arketipin tekrarıydılar. Antikitenin sonlarında ebedi 
dönüş mitosunun bu yeni ifadeleri her şeyden önce entelektüel 
seçkinler arasında ilgi görüyor ve özellikle tarihin baskısın­
dan doğrudan muzdarip olanları avutuyordu. Köylü kitleleri 
m odem çağlarda olduğu gibi antik çağda da döngüsel ye 
yıldızsal biçimlere fazla ilgi duymadılar; onlar arketipler ve 
tekerrür kavramında,, kozmos ve yıldızlar düzleminden çok 
mitsel-tarihsel düzlemde "yaşadıkları" kavramda destek ve 
teselli buluyorlardı (yani yukarıda tasvir ettiğimiz diyalek- 

tiğe uygun olarak tarihsel kişilikleri örnek kahramanlara, 
tarihsel olayın mitsel kategorilere, vb. dönüştürerek).
140



Yüklə 3,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə