Evrim Teorisi'nin Ortaya Konması
129
Darwin’in zihin yapısının oluşumu birçok etkiden bağım-
sız anlaşılamayacağı gibi, Malthus’un zihin yapısının oluşumu
da ancak onu etkileyen düşünürlerin bilinmesiyle daha iyi an-
laşılacaktır. Bunlar arasında özellikle dört Fransız önemlidir:
Condorcet (1743-1794), Turgot (1727-1781), Montesquieu (1689-
1755) ve Evrim Teorisi ile pozitivist felsefesi aynı paradig-
mada birleştirilen Auguste Comte.
294
1750 yılında Turgot kül-
türel gelişmenin aşamalarını avcılık, hayvancılık, tarımcılık
ve devletin kurulması olarak sıraladı.
295
Dönemin etkili düşü-
nürleri Malthus’a ve de onun üzerinden ve doğrudan Darwin’e
ve Wallace’a etki ettiler. Pozitivizme, kültürel evrime, iktisada
dair fikirler; canlılar dünyasında, Evrim Teorisi’nde yansıma-
larını buldu. Tüm bu fikirler Evrim Teorisi’nin oluşumu ka-
dar kabulünde de etkili oldu.
YAPAY SELEKSİYONDAN
DOĞAL SELEKSİYONA GEÇİŞ
Darwin’in ‘doğal seleksiyon’ (natural selection) fikrine
ulaşmasında, Malthus’tan aldığı etkiler kadar hayvan yetiş-
tiricileri üzerinde yaptığı gözlemler de etkili olmuştur. Gerçi
Malthus da hayvan ve bitki yetiştiricilerinin ‘yapay seleksi-
yon’ (artificial selection) yolu ile tür içinde düzeltme yapma-
larından bahsetmiştir; fakat o, Darwin’in aksine, bu ‘yapay
seleksiyon’un belli sınırları olduğunu vurgulamıştır.
296
Dar-
win için ise ‘yapay seleksiyon’ fikri çok önemliydi, o ‘doğal
seleksiyon’nu birçok defa ‘yapay seleksiyon’ ile analoji kura-
rak temellendirmeye çalışmıştır ve ‘Türlerin Kökeni’ kitabı-
nın ilk bölümünü bu konuya ayırmıştır. Hayvan yetiştiricisi
istediği türün bireyini seçmekte ve gelecek nesli bu bireyden
294 Charles F. Urbanowicz, , ‘Anthropology Newsletter 33-9’.
295 Frank E. Manuel, The Prophets of Paris, Harper, Cambridge, (1962).
296 Thomas Robert Malthus, An Essay on The Principle of Population, s. 163-172.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
130
üretmektedir. Böylece türün içinde istediği özelliklerin nesil-
den nesile aktarılmasını sağlamaktadır.
297
Bu, benzetmeye dayalı akıl yürütmenin (analojinin) bir-
çok sorunları bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, ‘yapay
seleksiyon’da hayvan yetiştiricisi, bilinçli şekilde istediği can-
lıyı seçmekte ve onun özelliklerinin genetik olarak aktarılma-
sını sağlamaktaydı. Doğada hayvan yetiştiricisinin oynadığı
rolü neyin oynayacağını göstermek gerekmekteydi. Darwin’e
göre doğada bu seçici etkiyi ‘var olma savaşı’ gerçekleştire-
cekti; ‘var olma savaşı’, ‘Türlerin Kökeni’ kitabının üçüncü
bölümünü oluşturur. Darwin, ‘var olma savaşı’nı, Malthus’un
nüfus kuramından esinlenerek kendi kuramına monte etmiştir.
Bunun Darwin’i ulaştırdığı nokta ‘doğal seleksiyon’dur.
‘Türlerin Kökeni’nin dördüncü bölümünün başlığı da budur.
Darwin, ikinci bölümde canlılardaki çeşitliliğin (varyasyon-
ların) doğa ortamında nasıl meydana geldiğini incelerken,
varyasyonların oluşumunun temel prensiplerinin neler oldu-
ğunu beşinci bölümde ele alır. Varyasyonların olması ‘do-
ğal seleksiyon’ sürecinin işlemesi için önemlidir; varyas-
yonlar yoksa ‘doğal seleksiyon’ işlemez.
298
Darwin’in Evrim
Teorisi’ne göre bir sürü zürafa varyasyonu önce oluşur, otlar
ortadan yok olduğu bir dönemde, boynu kısa zürafalar yok
olur ve yüksek dallardaki yaprakları yiyebilen zürafalar ha-
yatta kalır. Daha sonraki nesilde zürafalar, yaprakları yiye-
bilen uzun boyunlu zürafanın dölleri olarak uzun boyunlu
doğarlar. Bu görüş, Lamarck’ın, canlıların ihtiyaçları sonu-
cunda hareket edip, bu hareketle değişikliğe uğramaları (zü-
rafaların uzun dallara erişmek için boyunlarını hareket et-
tirip uzatmaları) ve bunu sonraki nesillere aktarmalarına
297 Charles Darwin, The Origin of Species, s. 98-100
298 David C. Hull, Science and Selection, Cambridge University Press, Cambridge,
(2001), s. 54.
Evrim Teorisi'nin Ortaya Konması
131
dayanan görüşünden farklıdır. Darwinizm’de önceden olu-
şan varyasyon, çevrenin elemesine yakalanır (doğal seleksi-
yon) veya yakalanmaz (en uygunun yaşaması), ama çevreye
uymak için canlı kendi kendini farklılaştırmaz.
Bazı bilim insanları, Darwin’in ‘Türlerin Kökeni’ni ilk
yazdığı dönemde ‘yapay seleksiyon’ ile ‘doğal seleksiyon’
arasından analoji kurduğunu; bunda, ‘yapay seleksiyon’u ger-
çekleştiren insanın yerine ‘doğal seleksiyon’da Tanrı’yı koy-
duğunu söylerler.
299
Daha sonraki dönemlerde Darwin bili-
nemezciliğe kaymış olsa bile, ‘doğal seleksiyon’ un; en ünlü
kullanıcısı tarafından bile, mutlak anlamda ateist bir eleme
aracı olarak görülmemiş olması önemlidir. Richard Dawkins
gibi “Doğal seleksiyon doğanın kör saatçisidir; kördür, çünkü
ileriyi görmez, sonuçları hesaplamaz, görünen bir amacı
yoktur”
300
diyenler de vardır. Bu bakış açısına göre doğada
birçok ucube varyasyon ortaya çıkmıştır, canlıları tasarımlı
gibi algılamamızın sebebi ucubelerin elenmesidir. Görüldüğü
gibi Evrim Teorisi’nin içinde en ateistik kullanım ‘doğal se-
leksiyon’ ile ilgili olmuştur. Fakat ‘doğal seleksiyon’a inan-
mak mutlak olarak ateist olmaya yol açmamıştır. ‘Doğal se-
leksiyon’ mekanizmasının türlerin oluşumunda çok önemli
olduğuna inanan birçok biyolog ve düşünür, Richard Daw-
kins gibi, ‘doğal seleksiyon’u canlıları oluşturan, ‘kör saatçi’
olarak değerlendirmemişlerdir.
301
Daha önce de görüldüğü gibi, Darwin ile beraber ‘do-
ğal seleksiyon’ ile türlerin oluşmasını savunan ilk iki kişiden
biri olan Wallace, canlıların bilinçle oluşturulmuş bir süre-
cin ürünleri olduğuna (özellikle insan zihninin kapasiteleri-
nin bunu gösterdiğine) inanıyordu. Wallace, ölen ve elenen
299 Robert Young, Darwin’s Metaphor: Does Nature Select? ‘Monist Dergisi 59’ s.
442-503.
300 Richard Dawkins, Kör Saatçi, s. 25.
301 Richard Dawkins, Kör Saatçi, s. 7.
Dostları ilə paylaş: |