Evrim Teorisi Ortaya Konmadan Önceki Felsefe, Bilim ve Biyoloji Tarihi
37
birçok hayvanın üzerinde otopsi uygulayarak sinir sistemle-
rini, kalplerini inceledi. Deneysel fizyolojinin kurucusu kabul
edilir.
56
17. yüzyıla dek biyoloji bilimi üzerinde en etkili bir-
kaç isimden biri oldu. Hatta Aristoteles ile beraber en etkili
iki kişiden biri olduğu da söylenebilir. Galenos kendinden ön-
ceki mirastan önemli ölçüde yararlandı ve Aristoteles’in ga-
yeci yaklaşımını benimsedi. Anatomi ve fizyoloji konusunda
Aristoteles’i geçmiş olsa da
57
biyoloji felsefesine ve genel fel-
sefeye olan etkisi Aristoteles’in gerisindedir. Aristoteles’ten
sonra bilgi teorilerinde deneye ve gözleme yer veren bazı dü-
şünürlerin katkısı önemli olsa da bunların hiçbirinin felsefi
bir sistem kurma ve kendilerinin de etkisi altında oldukları
Aristotelesçi sistemi (paradigmayı) değiştirme konusunda gi-
rişimleri olmamıştır, çoğu bu paradigmaya bağlı bir şekilde
yaptıkları çalışmalarda, tümevarım yöntemiyle mevcut bilim-
sel bilgiyi geliştirmeyi hedeflemiştir.
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE BİLİM VE BİYOLOJİ
Galenos’tan sonra uzun bir dönem çok önemli sayılabilecek
biyolojik bir çalışmaya rastlanmamaktadır. Bu süreç İslam dü-
şüncesinin en önemli eserlerinin verildiği 9.-13. yüzyıllar ara-
sındaki döneme kadar devam etti. İslam dini 7. yüzyılda or-
taya çıktı ve İslam’ın kaynağı Kuran, tüm varlıkları Tanrı’nın
varlığının delilleri olarak nitelendirerek Müslümanları bunların
incelenmesine teşvik etti. Kuran’ın ayetlerinin şekillendirdiği
zihinler, bilimsel çalışmayı bir ibadet ve Tanrı’ya yaklaşma-
nın aracı olarak değerlendirdiler. Arapça bilimsel ilerleme-
nin uluslararası vasıtası oldu. Bu yüzyıllarda yaşamış Cabir
bin Hayyan, Kindi, Harizmi, Fergani, Ebu Bekr er-Razi, İbn
Sina, Biruni, İbn Yunus, İbnül Heysem gibi Müslüman bilim
56 Jean Theodorides, Biyoloji Tarihi, s. 18.
57 F. S. Bodenheimer, The History of Biology an Introduction, s. 95-96.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
38
insanlarının Batı’da eşdeğerleri bulunmamaktaydı. Ortaçağ
hakkında ‘karanlık çağ’ denmesi Batı medeniyeti için doğru
olabilir ama bu dönemdeki İslam düşüncesinin bilimsel ba-
şarısı için bu ifadeyi kullanmak uygun değildir.
58
Ünlü bilim
tarihçisi Sarton, 8. yüzyılın ikinci yarısından 12. yüzyıla ka-
darki kronolojiyi, her yarım yüzyıla bu dönemlere damgasını
vurmuş Müslüman bilim insanlarının adını vererek düzenle-
mekte ve topyekün bu dönemi ‘altın çağ’ olarak nitelemektedir.
59
Müslümanlar, ilmin gerçek sahibi olarak Allah’ı gördük-
leri için; yabancı toplumlardan bilgi almada, bu toplumlardan
çeviriler yapmakta bir sakınca görmediler. Hint, Fars, Mezo-
potamya bölgesindeki birikimden ve de özellikle Yunan mi-
rasından yararlandılar. Önceki insanların bilim ve düşünceye
katkılarını, kendilerinin faydalanmaları gerekli eserler saya-
rak, faydalı olanı almayı, faydasız olana itibar etmemeyi pren-
sip edindiler. Yunan bilim ve düşüncesini ayrıntılarıyla ter-
cüme edip korumalarına ve faydalanmalarına rağmen Yunan
mitolojisini çoktanrıcılığın bir şekli olarak niteleyip dikkate
almadılar.
60
Müslüman düşünürler, sadece kendilerinden bir şey katma-
dıkları tercümeler yapmamışlar, daha baştan kendi inançları,
varlık anlayışları çerçevesinde seçimler yaparak etkili olmuş-
lardır. Özellikle Aristoteles’in ve Galenos’un, onlardan sonra
ise Hippokrates’in, İslam dünyasındaki biyoloji biliminin ge-
lişiminde en etkili kişiler olduğu söylenebilir. Hippokrates ve
Galenos’ta yer alan uyum ve denge fikri ile İslam’da önemli
bir yer tutan uyum ve denge fikri arasındaki ilişki de bunu
58 İlhan Kutluer, İlim ve Hikmetin Aydınlığında, İz Yayıncılık, İstanbul (2004), s.
100.
59 George Sarton, Introduction to the History of Science, London (1962), s. 520,
543, 619, 693, 738; Aktaran: İlhan Kutluer, İlim ve Hikmetin Aydınlığında, s.
100.
60 Bekir Karlığa, İslam Düşüncesinin Batı Düşüncesine Etkileri, Litera Yayıncılık,
İstanbul (2004), s. 211.
Evrim Teorisi Ortaya Konmadan Önceki Felsefe, Bilim ve Biyoloji Tarihi
39
kolaylaştırmıştır.
61
İslam’daki, canlıları, Tanrı’nın varlığının ve
gücünün delili olarak gören anlayışın, Aristoteles’in ve onu iz-
leyen Galenos’un gayeci yaklaşımıyla uyumlu olması da; onla-
rın, İslam düşünürlerince benimsenmelerinde etkili olmuştur.
İslam düşünürleri bilgilerini sadece tercümelerle arttırmakla
kalmamış, sistematik deney ve gözlemle bilgi edinmenin bilgi
teorisi açısından önemini kavramışlar ve birçok keşifler yap-
mışlardır. Örneğin İbnün Nefs’in küçük kan dolaşımını keşfi
önemlidir.
62
İbnün Nefs, Galenos’un yanlış düşüncelerini dü-
zelterek kalbin üç değil iki karıncıktan ibaret olduğunu bul-
muştur.
63
Zooloji alanında Cahız’ın ‘Kitab el- Hayevan’ (Hay-
vanlar Hakkında Kitap) adlı kitabı kendi döneminin en önemli
eserlerindendir. O, Aristoteles’in fikirlerinden faydalanmış,
onları hem geliştirmiş, hem de eleştirmiştir. Cahız, hayvan-
bilimini (zoolojiyi), dini araştırmaların bir dalı haline getir-
miştir.
64
Bu durum, doğa bilimleri üzerine çalışmayı, ibadet
kabul eden devrin genel anlayışıyla uyumluydu. Kuran canlı
varlıklara özel bir itina göstermiştir. Nitekim birisi Kuran’ın
en uzun suresi olmak üzere Kuran’da tam altı sure adını hay-
vanlardan almaktadır.
65
Müslüman bilim insanları botanik konusunda da önemli
eserler verdiler. Örneğin Ebu Hanife ed-Dineveri’nin ‘ Kitab
en-Nebat
’ (Bitkiler Kitabı) adlı eseri muhtemelen 9. yüzyılın
en önemli botanik kitabıdır. İhvanı Safa’nın, İbn Sina’nın, İbn
61 Seyyid Hüseyin Nasr, İslam ve İlim, çev: İlhan Kutluer, İnsan Yayınları, İstanbul
(1989), s. 159.
62 İlhan Kutluer, İlim ve Hikmetin Aydınlığında, s. 101.
63 İrfan Yılmaz ve diğerleri, İlim ve Din, Nil Yayınları, İzmir (1998), s. 200.
64 Seyyid Hüseyin Nasr, İslam ve İlim, s. 62.
65 Bekir Karlığa, İslam Düşüncesinde Canlı Varlık Anlayışı, ‘Cogito Dergisi sayı
32’, Yapı ve Kredi Yayınları, İstanbul (2002), s. 126; Sure İsimleri: 2-Bakara (İnek);
6-Enam (Davar); 16-Nahl (Arı); 27-Neml (Karınca); 29-Ankebut (Örümcek);
105-Fil (Fil).
Dostları ilə paylaş: |