Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
247
olarak yarasaya geçişi sağlayan ara formlarda, yok olan pte-
rosaurslar öncesi ara formlarda sıkıntı mevcuttur.
490
Bir de,
2006 yılında, daha önceden 50 milyon yıl kadar önce yara-
sayla uçan ilk türünün ortaya çıktığı zannedilen memelilerin,
130-160 milyon yıl kadar önce de uçan türlerinin olduğunu
gösteren sincaba benzer bir memelinin (yok olan bir tür) fosil
bulgularının Çin’de bulunmasıyla, memelilerde uçmanın or-
taya çıkışı meselesi iyice karışmış ve 80 milyon yıl kadar bir
boşluk ortaya çıkıvermiştir.
491
Canlılarda uçuşun ortaya çıkışında, Archaeopteryx ara
formların en temel delili olarak gösterilmiştir; bu ise dört defa
ortaya çıktığı iddia edilen uçuşun, sadece biri ile ilgilidir. Arc-
haeopteryx sadece uçuşun ortaya çıkışının değil, belki de bü-
tün fosillerin en ünlülerinden biridir ve ‘evrim ile fosiller’den
bahseden hemen hemen her kitapta yer alır. Archaeopteryx’in
kuş gibi tüylerinin olmasına karşılık, dişleri ve pençeleri gibi
özellikleriyle sürüngenlere benzediğinden, sürüngenler ile
kuşlar arasında ara geçiş formu olduğu ileri sürülmüştür.
492
Günümüzde Güney Amerika’da yaşayan ‘Opisthocomus ho-
azin’ adlı kuş Archaeopteryx’e, pençelere sahip olmak gibi
özelliklerle benzer olmasına rağmen tamamen kuştur. Evrim
Teorisi’ni reddedenler bu sorundan dolayı “Küçük bir omur-
gayla uçan, pençeli bu canlı kuş kabul ediliyorsa, neden Arc-
haeopteryx sürüngenler ile kuşlar arasında bir ara form olarak
kabul edilmektedir” tipinde sorular sormaktadırlar.
Modern kuşlar dişlere sahip olmasa da, % 100 kuş olarak
nitelenen eskiden yaşamış birçok kuşun da dişleri vardı.
493
Bazı
sürüngenlerin ve memelilerin de dişleri yoktur. Eğer dişlere
490 E.C. Olson, The Evolution of Life, The New American Library, New York 1965.
491 Jin Meng, ‘A Mesozoic Gliding Mammal from Northeastern China’, Nature, 14
Aralık 2006.
492 Peter J. Bowler, Evolution the History of an Idea, s. 192.
493 Duane T. Gish, Creation, Evolution and The Historical Evidence, s. 276.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
248
sahip olmak ilkellik ölçütü ise, insanın birçok memeliden ilkel
olduğunun kabul edilmesi gerekmez miydi? Archaeopteryx’in
tam yetkin bir uçuşa muktedir olması, onun, kuşlarla sürün-
genler arasında bir ara form olmaktan ziyade bir kuş olduğunu
gösterir. Darwinci, mikro değişimlerle gelişimi açıklayan genel
yaklaşıma göre uçmak gibi kompleks bir özellik, uçmayı be-
ceremeyen yüz binlerce ara formun aşılmasından sonra müm-
kündür. Buna göre uçmaya yaramayacak gelişmemiş tüyler,
çifti olmayan tek bir kanat veya uçmaya elverişsiz gelişmemiş
kanatlar gibi özellikleri taşıyan birçok ara formun bulunması
gerekirdi. Oysa Archaeopteryx böylesi bir ara form değildir.
Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nin araştırmacılarının,
Archaeopteryx’in kafatası ve içkulağı üzerinde X ışınları ara-
cılığıyla yaptıkları araştırmalar da, onun, modern kuşlar gibi
uçabilen bir canlı olduğunu desteklemektedir. Bu araştırma-
larda, Archaeopteryx’in beyninin büyüklüğü, şekli ve hacminin
günümüz kargalarınınkine benzer olduğu saptanmıştır. İçku-
lak üzerindeki incelemeler de, onun rahatlıkla uçabilen bir kuş
olduğunu göstermiştir.
494
Tüm bunlar, iskelete bağlı kalınarak
yapılan tartışmalara açık öngörülerin bile, Archaeopteryx’in
uçabilen tam bir kuş olduğunu, sürüngenlerle kuşlar arasında
bir geçiş formu olarak ileri sürülemeyeceğini gösterir.
Daha önce değinildiği gibi fosiller, canlıların kemik ya-
pısı ve dişleri hakkında bilgi verirken (birçok zaman bu ya-
pılar da tam olarak bulunamaz), birçok zaman yumuşak do-
kular hakkında bilgi verememekte ve de bu yüzden fosiller
hakkında birbirinden çok farklı yorumlar yapılabilmektedir.
Archaeopteryx’in uçabilen bir canlı olması, onun kuşlar gibi
bir kalbe, dolaşım ve solunum sistemine sahip olduğunu dü-
şündürmektedir ki, bu yapılar kuşlarda sürüngenlerden çok
494 Angela Milner ve diğerleri, The Avian Nature of The Brain and Inner Ear of
Archaeopteryx, Nature, 5 Ağustos 2004.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
249
farklıdır.
495
Fosillerin bu tip konularda tam bilgi verememe-
sinin, canlıların anatomik yapısını birçok spekülasyona açık
bıraktığı unutulmamalıdır. Canlıların biyolojik yapısında yu-
muşak dokular -bunlarla ilgili fosil kayıtlarından bilgi edin-
mek çok zordur- fosil kayıtlarının temelini oluşturan kemik ve
dişlerden çok daha önemlidir. Ayrıca, Archaeopteryx’in yaşa-
dığı dönemden 75 milyon yıl öncesine ait (225 milyon yıllık)
Protoavis denen bir kuş türü, Texas’ta, Sankar Chatterjee ve
arkadaşları tarafından bulunmuştur.
496
Bu dönem, dinozorla-
rın ilk ortaya çıktığı dönem olduğu için, kuşların dinozorlar-
dan evrimleştiği iddiası bu keşifle anlamsızlaşmıştır. Kuşla-
rın atasının Archaeopteryx olduğunu söylemek, kimi zaman
torunların dedelerinden daha yaşlı olabileceği ile aynı anlama
gelmektedir.
Uçuşun kökeni ile ilgili çözülemeyen bir tartışma ise, uçu-
şun ‘ağaçlardan aşağı’ (trees down) mı, yoksa ‘yerden yukarı’
(ground up) mı başladığı hakkındadır. Her iki yaklaşımın da
kendisine göre sorunları olmakla beraber, yerçekiminin daha
az sorun oluşturduğu ‘ağaçlardan aşağı’ yaklaşımının daha
çok benimsendiği söylenebilir. Bu iki yaklaşımdan ‘ağaçlardan
aşağı’ yaklaşımını benimseyenler, Archaeopteryx’in atasının
ağaçlara tırmanan dört ayaklı bir sürüngen olduğunu; ‘yerden
yukarı’ yaklaşımını benimseyenler ise avını ön uzuvlarıyla ya-
kalamaya çalışan iki ayaklı bir sürüngen olduğunu savunurlar.
‘Yerden yukarı’ yaklaşımına göre Archaeopteryx’in atası ol-
ması beklenen iki ayaklı sürüngenler Archaeopteryx’ten son-
raki fosil tabakalarında göründüğü, buna karşın ağaca tırma-
nan dört ayaklı sürüngenler daha önceki fosil tabakalarında
mevcuttur; bu olgular ‘ağaçlardan aşağı’ yaklaşımını güçlen-
dirmiştir. Fakat diğer yandan, son yıllarda gittikçe popüler
495 Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis, s. 177-178.
496 Sankar Chatterjee, Protoavis and The early Evolution of Birds, Palaeontograp-
hica 254 (1999).
Dostları ilə paylaş: |