Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
88
ontolojik statüsünün ne olduğu hâlâ tartışılmaktadır. Step-
hen Jay Gould’u örnek olarak verebileceğimiz birçok biyo-
log, türlerin sadece zihnin bir projeksiyonu olduğunu, doğa
üzerine düşünmemizde taksonomik ayırımın pratik faydası
olduğunu ve türlerin ontolojik açıdan gerçek varlıklarının ol-
madığını söyler.
183
Douglas Medin’in yürüttüğü geniş çaplı bir araştırma, in-
san zihninin taksonomi yaptığını göstermiştir. Bu araştırma
Amerika’nın şehirleşmiş bireylerinden Mayaların yağmur or-
manlarındaki bireylerine dek geniş ve farklı bir kitleye uygu-
lanmıştır. Buna göre tüm farklı kültürlerdeki insanların zihni,
insanlar dışındaki canlıları belli ‘özler’ temelinde türlere bö-
lüp taksonomi yapmaktadır. Bu deneyden varılan sonuç, takso-
nomi yapmanın, insan zihninin gözlemlerden bağımsız, apriori
bir özelliği olduğudur.
184
Bu araştırma gerçekten çok ilginç-
tir ama türlerin ontolojik statüsünü belirlemek için yetersiz-
dir. Bazıları zihnin, sırf apriori kategorilerini canlılara yük-
lediği için türlere ontolojik bir statü verildiğini savunurken;
bazıları, Tanrı’nın zihni ve doğayı uyumlu yarattığını ve ya-
rattığı türleri düşünmek için zihne apriori olarak türlere göre
taksonomi yapma özelliğini verdiğini savunabilir.
Türlerin ontolojik statüsü özellikle tekhücrelilerin mik-
roskobik seviyesine inilince iyice karışır; ama türlerin birço-
ğunun kapalı bir sistem oluşturup, kendi içlerinde üremesi ve
döl verebilecek döller oluşturmaları da göz ardı edilebilecek
bir husus değildir. Canlılar dünyasını anlamak için taksono-
minin uygulanmasının bilinen en akılcı yöntem olduğu açık-
tır. Fakat bu, Linnaeus’un taksonomisini kullanmak olarak an-
laşılmamalıdır. Farklı taksonomiler oluşturmak için gayretler
183 Stephen Jay Gould, Full House the Spread of Excellence from Plato to Darwin,
s. 39.
184 Scott Atran, The Universal Primacy of Generic in Folkbiological Taxonomy,
(ed: Robert Wilson, ‘ Species’ içinde) MIT Press, Cambridge (1999), s. 231-261.
Evrim Teorisi Ortaya Konmadan Önceki Felsefe, Bilim ve Biyoloji Tarihi
89
vardır; türlerin ontolojik gerçekliği olsun veya olmasın, tak-
sonominin, insan zihninin doğayı anlama ve bilim yapma fa-
aliyetindeki yararı apaçıktır.
1753 yılında Linnaeus 6000 adet bitki türü biliyordu ve
bunların 10.000 kadar olduğu düşünülüyordu; 1758’de 4000
hayvan listelemişti ama onların sayısını da yine 10.000 civa-
rında tahmin ediyordu.
185
Canlılarla ilgili sınıflama böcekle-
rin dünyası ile ilgili keşifler arttıkça ve bu dünyadaki faali-
yet ve tür çeşitliği saptanınca bayağı zorlaşmıştı; hele bir de
mikroskobik canlılarla ilgili bilgiler arttıkça taksonomi yap-
mak iyice zorlaştı. Günümüzde ise türlerin sayısının milyon-
larca olduğu bilinmektedir.
Linnaeus kendi dönemine göre büyük bir iş başardı ve ya-
şarken kendi fikirlerinde değişiklik yaptı. Melezleşmenin (at
ile eşekten katır oluşması gibi), türlerin hepsinin baştan sabit
olup hiç değişmediği fikrine ters olduğu görülüyordu. Melezleş-
tirme ile yeni türlerin oluşabileceğini savundu ki, bu başta ileri
sürdüğü tüm türlerin sabit yaratıldığı fikrinde bir değişiklikti.
Melezleşme ile yeni türlerin oluşumu, Mendel’in, Darwin’in
Evrim Teorisi’ne karşı alternatif olarak ileri sürdüğü bir fikir
de oldu.
186
Linnaeus’a göre melezleşme ve dış faktörler ancak
türün mükemmelliğini azaltarak dejenere ediyorlardı ki;
187
bu
yaklaşım, değişimle daha mükemmel (kompleks) varlıklar or-
taya çıktığını söyleyen Evrim Teorisi’ne tersti.
BUFFON VE DÖNÜŞÜMCÜLÜK
Buffon (1707-1788), Linnaeus ile aynı yıl doğdu, ondan
daha fazla yaşadı ve birçok konuda ters düştüğü Linnaeus
gibi biyoloji tarihinin en önemli bilim insanlarından biri oldu.
185 Ernst Mayr, The Growth of Biological Thought, s. 172.
186 Peter J. Bowler, Evolution The History of an Idea, s. 256.
187 Fairfield Osborn, From The Greeks to Darwin, s. 130.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
90
Buffon, yorumlanması en güç bilim insanlarından birisidir; bu-
nun sebeplerinden biri evrendoğumdan (kozmogoniden) hay-
vanbilimine kadar çok geniş bir alanda ansiklopedik eserler
yazmış olmasıdır, diğer bir sebep ise zamanla değişmiş olan
fikirlerinin eserlerinde oluşturduğu çelişkilerdir.
188
Buffon,
Linnaeus’un taksonomisini birçok yönden eleştirdi ve doğada
bireylerin olduğunu, bu şekilde sınıflandırmaların salt zihnin
bir ürünü olduğunu söyledi.
189
İki ayrı türün özelliklerini gös-
teren ara türlerin olmasını, ‘türlerin’ aslında işimizi kolaylaş-
tıran bir zihin projeksiyonu olduğuna delil gösterdi. ‘Histoire
Naturelle
’ isimli ansiklopedik eserinin ilk ciltlerinde türlerin
zihnin dışındaki ontolojik gerçekliğini reddeden Buffon, son-
raki ciltlerde türlerin ontolojik gerçekliğini kabul etti ve bu fi-
kirlerini ufak değişikliklerle hayatının sonuna kadar muhafaza
etti.
190
Buffon’un türleri gerçek varlıklar olarak kabul ettiği za-
manki görüşleri de Linnaeus’tan farklıdır. Onun ‘tür’ yaklaşı-
mında, Linnaeus’un ve Platon’un ‘özcü’ yaklaşımından daha
çok Aristoteles’in yaklaşımına yakın olduğu söylenebilir.
191
O, türleri kabul ettiğinde, bu türlerin sahip olduğu ‘özleri’, zi-
hinsel akıl yürütmelerle değil; tamamen deneysel ve gözlem-
sel temelde açıklamaya çalıştı ve özellikle aralarında çiftle-
şen türlerin oluşturduğu ‘gen havuzu’na dikkat çekti. Türleri
bu gen havuzu ile açıklarken türlerin değişimlerini özellikle
çevresel etkenlere bağladı. Onun özellikle çevrenin değişti-
rici etkisine vurgusunun Lamarck’ın ve Darwin’in üzerinde
etkili olduğu söylenir.
O, Linnaeus’un cins (genus) başlığı altında topladığı kö-
kensel türlerin, en başta yaratıldığını ve bunlardan melezleşme
yoluyla diğer türlerin oluştuğunu söyledi. Melezleşme yoluyla
188 Fairfield Osborn, From The Greeks to Darwin, s. 130-131.
189 Erik Nordenskiöld, The History of Biology, s. 222.
190 Peter J. Bowler, Evolution The History of an Idea, s. 68.
191 Ernst Mayr, Toward A New Philosophy of Biology, s. 340.
Dostları ilə paylaş: |