Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
187
elvermesi sayesinde gelecek hakkında tahminlerde bulunula-
bilir. Örneğin, her şey aynı şekilde devam ederse, milyarlarca
yıl sonra uzayda hiçbir ışığın kalmayacağı, tüm yıldızların yok
olup, yerlerine hiçbir yıldızın oluşamayacağı bir duruma geline-
ceği söylenebilmektedir.
389
Fakat bahsedilen şekilde bir adada,
her şey aynı şekilde devam ederse, farenin bir gün insan veya
sincap olacağı şeklinde bir öngörüde bulunmak mümkün de-
ğildir. Çünkü canlılardaki değişimlerin hangi yasalar çerçe-
vesinde gerçekleştiğine dair Evrim Teorisi’nin söyleyebildiği
bir sözü yoktur. Bu, biyoloji alanında fizikteki gibi yasalara
sahip olamamaktan kaynaklanan bir durumdur.
Eğik atışın bir yasası vardır, bu yasaya dayanarak atılan
bir cismin nereye düşeceğini belirlemek mümkündür. Hidro-
jenin hangi miktarı, ne kadar miktarda oksijenle birleşirse ne
kadar su oluşacağı da tespit edilebilir. Oysa Evrim Teorisi’nin
türlerin nasıl oluştuğu ile ilgili hiçbir yasası yoktur. Evrim
Teorisi’nin, bilim felsefesinde önemine atıf yapılan ‘öngörüde
bulunabilme’ kriterine dayalı bir üstünlüğünün olması için,
‘ayırt edici iddiaları’nı doğrulayacak yasalara sahip olması ve
onlarla öngörülerde bulunması lazımdır. “On yıl sonra, tim-
sahlar bütün kurbağaları yiyecek ve kurbağalar yok olacak-
lardır” şeklinde yapılacak bir öngörü gözlenebilse bile, Evrim
Teorisi’ne dayanılarak yapılan bir öngörünün doğru çıktığı söy-
lenemez. Çünkü daha önce ifade edildiği gibi, doğal seleksi-
yonun varlığı değil, doğal seleksiyona dayanarak yeni türlerin
oluşumunun izah edilmesi Evrim Teorisi’nin ayırt edici özelli-
ğidir. “On yıl sonra kurbağalar bukalemun olacak” iddiası göz-
lenmesi mümkün Evrim Teorisi’nin bir öngörüsü, “Bir milyon
yıl sonra kurbağalar bukalemun olacak” iddiası ise gözlenmesi
mümkün olmayan Evrim Teorisi’nin bir öngörüsü olabilirdi;
389 Paul Davies, The Last Three Minutes, Basic Books, New York (1994), s. 49-50.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
188
fakat biyolojinin bu önemli teorisine dayanarak bu iki öner-
meye benzer hiçbir öngörüde bulunulamamaktadır.
Ernst Mayr, bilimde olasılıkçı yorumların arttığını, bunun
Evrim Teorisi açısından önemli olduğunu, biyolojide fizikteki
gibi yasaların değil genellemelerin olduğunu söylemektedir.
Darwin’in ‘Türlerin Kökeni’nde, 100’den fazla kez yasa (law)
kelimesini kullandığını, 19. yüzyılın sonuna dek biyologların,
biyolojik olguları yasayla açıklamaya çalıştıklarını vurgula-
maktadır.
390
Ernst Mayr, fizikteki anlamda yasaları savunma-
nın Evrim Teorisi’ni nasıl zora sokacağını görmektedir. Mut-
lak bir yasa, tek bir olgunun yasayı yanlışlamasıyla bile inkar
edilebilir. Tek bir olgu tümevarımla varılmış yasanın yanlış
olduğunu gösterebilir. Örneğin “Memeliler karada yaşar” şek-
linde bir yasa ileri sürülmeye kalkılırsa, balinaların denizde
yaşadıkları gösterilerek bu yasa yanlışlanabilir. Oysa istatis-
tiksel ve olasılıksal genellemelerle bu sorun çözülebilir. Fa-
kat Evrim Teorisi açısından bu yaklaşım da kurtarıcı gözük-
memektedir. Evrim Teorisi, bir türün, diğer bir türe ve cinse
dönüşmesi hakkında istatistiksel ve olasılıksal bir öngörüde
(gelecek için) veya tarifte (geçmiş için) bulunamamaktadır. Ma-
tematiksel yasalara yalnız gelecek için değil, geçmişteki olay-
ların açıklaması için de gerek duyulur. Bu şöyle gösterilebilir:
1. Evrim Teorisi, geçmişte var olan türlerden sonradan
gelen türlerin oluştuğunu söylemektedir.
2. Oysa bu açıklamanın öngörüde bulunma gücü yoktur.
Çünkü mutlak veya olasılıksal bir yasa ile önceki tür-
ler bir arada ele alınıp, bunların sonraki türlerin olu-
şumu için ‘yeterli koşul’ (sufficent condition) olduğu
söylenememektedir.
390 Ernst Mayr, Toward A New Philosophy of Biology, s. 18-19.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
189
3. Evrim Teorisi, bir tek önceki türlerin sonrakilerin açık-
laması olduğunu söyler. Nedenden sonuca da sonuçtan
nedene de öngörü yapmak, Evrim Teorisi ile mümkün
değildir.
391
Sonuçta biyoloji alanında geçmiş veya gele-
cek hakkında öngörüde bulunabilen hiçbir bilimsel te-
ori mevcut değildir.
Evrim Teorisi, yılanların ve kurbağaların, bir milyon yıl
geçtikten sonra, bu süre sonucunda, hangi yeni türü (sonucu)
oluşturacaklarının tahmini için kullanılamaz. Aynı şekilde,
Dünya’nın tamamen aynısı bir gezegene gitsek ve burada yı-
lan ve kurbağalarla karşılaşsak, bunların hangi türden (ne-
denden) türediği, Evrim Teorisi’ne dayanılarak öngörülemez.
Mikroskobun geliştirilmesiyle cansız doğadan canlıların
‘kendiliğinden türeme’ yoluyla meydana gelemeyecekleri an-
laşıldığı için, tamamen gözlediğimiz doğa içerisinde kalırsak,
türlerin birbirlerinden oluştuğunu söylemek tek alternatif ola-
rak gözükmektedir. Fakat o zaman, Evrim Teorisi tamamen
‘apriori bir ilke’nin ürünü olmaktadır. Bu ‘apriori ilke’yle ol-
guların bağlanması Evrim Teorisi’nin temel dayanağı olarak
gözükmektedir. Bu da, bu teorinin, deney ve gözlemlerle oluş-
turulmuş bir teori olmadığını, deney ve gözlemi önceleyen bir
kabule dayandığını gösterir. Bu ön kabulü, natüralistler, doğa
dışında bir varlık olmadığı için doğa içinde kalarak açıklama-
mız gerekmesinden hareketle savunmuşlardır. Diğer yandan,
birçok teist ise Tanrı’nın evrenle ilgili süreçleri temelde doğa
yasalarına bağlı oluşturduğunu, bu yüzden doğa yasaları içe-
risinde kalan açıklamaların makbul olduğunu söylemişlerdir
(bu yaklaşımı savunan teistlerin büyük çoğunluğu Tanrı’nın
yarattığı bir evrim sürecini öngörmüşlerdir).
391 W. B. Gallie, Explanations in History and The Genetic Sciences, (ed: Baruch A.
Brody, ‘Readings in the Philosophy of Science’ içinde) Prentice Hall, New Jersey
(1970), s. 156.
Dostları ilə paylaş: |