111
kuşatmaların rağmen ele geçirememişler ve hayal kırıklığı içerisinde geri
dönmüşlerdir. Van ve Mardin Kalesi gibi müstahkem bir kaledir.
593
Kaleden aşağı
varoşa bin adımda inilir. Varoş etrafı bile bir kat sur duvarı ile çevrelenmiştir. İki
Müslüman mahallesi dışında başka mahallelerde gayr-ı Müslimler oturur. Tamamı
iki yüz hanedir.
594
Kale dışında ki önemli yapılar ise bir camii, bir mescit, bir
hamam, bir han, ve birkaç tüccarın dükkânlarıdır.
595
Menderes Nehri’nin bir başı
Honaz Nehri’dir, bir parçası da Işıklı Kasabası içinde büyük Akgöz pınarıdır. Bunlar
dere ve tepelerden toplanıp derya gibi Menderes Nehri olur.
596
Honaz’ın bağı ve
Bahçesi iki saatlik mesafede uzayıp gitmektedir. Nice yüzlerce dere akıp gider. Bu
şehri seyrederek güneye doğru bağ ve bostanlar içinde beş saatte Denizli Şehri’ne
ulaştık”.
597
Evliya Denzili Snacağı içerisindeki yolculuğuna şu şekilde devam etniştir.
“
Işıklı Kasabası (…) Sancağı hakinde (…) ve yüz elli akçe şerif kazadır. Nahiyesi
(…) kuradır. Kethüdayeri ve serdarı vardır. Müftüsü ve nakibi yoktur.
598
Işıklı
Kasabası düz bir yerde kurulmuş ve dört yüz elli toprak örtülü hanesi vardır. (…)
mahalle ve (…) mihrabdır. En çok cemaati olan (…) camii, (…) camii geri kalanı
mescittir.
599
Sıbyan mektebi, hamamı, hanı, birkaç dükkânı vardır ama bedesteni
yoktur. Tabakhanesi çarşının altında büyük Akgöz pınarındadır. Burası büyük
menderes nehrinin başıdır. Akgöz pınarı şehrin bütün bağ ve bahçelerini sular,
buranın suyu ve havası güzeldir.
600
Işıklı Kasabası’ndan (…) tarafına (…) saat
mamur kuralar içinden geçerek Dinler Kasabası’na ulaştık. Dinler Işıklı Kazası
nahiyesidir. Ve (…) (…) hakimdir. Şehir düz bir yerde kurulmuştur, altı yüz toprak
örtülü evlerdir. Tamamı (…) mahalle ve (…) mihrabdır. (…) camii, (…) (…) (…) geri
kalanı mescittir. Hamamı hanı ve dükkânları vardır amam bedesteni yoktur. Havası
593
Seyahatname, s.102
594
Seyahatname, s.102
595
Seyahatname, s.102
596
Seyahatname, s.102
597
Seyahatname, s.102
598
Seyahatname, s.103
599
Seyahatname, s.103
600
Seyahatname, s.103
112
ve suyu güzel olduğundan bağı ve bahçesi çoktur.
601
Buradan şenlikli Türkistan
kuraları içinden geçerek sekiz saatte Uluborlu Kalesine ulaştık”. Evliya Çelebi daha
sonra Gölhisar Kalesi’ne geçmiştir. Fakat bu bölümlerle ilgi yerler boş
bırakılmıştır.
602
Evliya Çelebi buradan Tavas’ın doğu ucuna doğru yola çıkmıştır.
III. Gündelik Hayat
Evliya Çelebi Denizli halkı ve burada ki gündelik yaşama dair sınırlıda olsa
bazı bilgiler vermektedir. Seyyahımız Vilayet ayanını iyi ve sözlerine sadık olarak
nitelemektedir. Ayrıca eşrafın “
Şehrimizin dört bir tarafında yirmi bin den fazla
kaynak suyu vardır diye gururlandıklarını” belirtmektedir. Şehir içinde sivrisinek
çoktur, fakat yaylalarında ve bağlarında sinek çoktur.
603
Bütün halkın bağlarında
oturduklarını ve yakın komşuluk ilişkilerinden dolayı birbirleri ile akraba gibi
olduklarından ailelerini birbirlerinden sakınmadıklarını söyleyen Evliya halkın
misafirperverliğini biraz yapmacıklı bulmakla beraber kendi ifadesiyle “yer yer
seveni ve sevileni çok” olduğunu da eklemektedir. Evliya’nın Denizli halkı ile ilgil
diğer bir görüşü de aynen şöyledir: “
Zira şehirleri Anadolu diyarının bir köşesinde
olduğundan herkesin geçtiği yol üzerinde değildir. Onun için güzel sohbet etmeği
bilmeyen Türk tüccarlarıdır”.
604
Bu değerlendirme beklide Evliya’nın şehir ileri
gelenleri tarafından samimi bir şekilde misafir edilmemesinden kaynaklanmış
olabilir fakat Evliya belki o dönemin Osmanlı ileri gelenleri gibi aynı anlayışı
taşıyarak Türkmenleri kaba insanlar olarak nitelemektedir. Halkın giyim tarzı
hakkında da Seyyahımızın verdiği bilgiler ise genelde mavi beyaz ferace giyildiği,
Kadınların ise beyaz peştamal ve muhayyer ferace giydikleri şeklindedir.
605
601
Seyahatname, s.103
602
Seyahatname, s.103
603
Seyahatname, s.102
604
Seyahatname, s.102
605
Seyahatname, s.102
113
Evliya Çelebi Işıklı Kasabası halkının Türkmen olmalarına rağmen gayet hoş
sohbet, anlayışlı ve arkadaş canlısı olduklarını ifade eder. Ayrıca halk genelde atlıdır
ve çok güzel atları vardır diyede ekler.
606
IV. Üretim Kaynakları
a. Tarım
Osmanlı toplumunda ziraat öylesine hakim
bir iktisadi faaliyet idi ki, sadece
kır iskân yerlerinde değil, kasaba hatta şehir niteliği taşıyan yerlerdeki nüfusun
önemli bir kesimide doğrudan zirâatle meşgul olmakta idi. Dolayısıyla, Osmanlı
bütününün küçük bir parçası olan XVI. ve XVII. yüzyıllarda ki ekonomik hayatına
hakim olan esas unsur da zirâat idi.
607
Denizli bölgesi kazasının toprakları
sulanabilen geniş sahalar olduğundan, ayrıca iklim şartları yönünden de tarıma uygun
şartları taşıması sebebiyle oldukça verimli alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tahrir defterlerindeki tesbitler de bunun XVI. ve XVII. yüzyıllarda
da durumun
böyle olduğunu göstermektedir. Alınan vergilere bakıldığında ise Denizli Kazasında
pamuk yetiştirilmekte olup bunun yanısıra bağcılık, bahçecilik, meyvecilik hububat
ve baklagiller yoğun olarak yapılmakta idi.
608
Seyyahımız Denizli’nin tarım ürünleri hakkında kısada olsa şu bilgileri
vermektedir. Denizli’nin bağ ve bahçeleri mahkeme sicillerinin tahriri,
Şarbenderi’nin söylediğine göre on bin yetmiş bahçe ve yedi bin dönüm hakkı verir.
Voyvoda defterinde kayıtlıdır. Bütün ayan ve eşraf bağlarında otururlar.
609
Önemli
bir diğer üründe pamuktur.
610
b. Zanaat
Denizli’nin önemli bir tarım potansiyelinin olması buna bağlı olarak zanaât
kollarınıda etkilemiştir. Dokuma üretiminin en temel ürünlerinden
olan pamuk
606
Seyahatname, s.103
607
Gökçe,
a.g.e, s.320
608
Gökçe,
a.g.e, s.320-351
609
Seyahatname, s.102
610
Seyahatname, s.102