İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
12
Herhangi bir âlemin aslî maddesi, o âlemin ilk maddesidir. O
ilk maddede, o âleme mahsus bütün hâl ve şekillerin özü mev-
cuttur. Bu hâl ve şekilleri meydana getiren unsur da harekettir.
Hareketlerin mahiyet ve karakterleri ise her âlemin kendi husu-
siyetlerini doğuracak tarzda değişiktir. Yâni her âleme mahsus
ayrı hareket tarzı vardır. Binaenaleyh bir âlemin ilk aslî maddesi
olan atom veya çekirdek; o âlemin henüz hareketlerini izhar et-
mediğinden, o âlem için hareketsiz ve amorf durumda bulunur.
Bu ilk atomlar, ilk hareketleri göstermek, çeşitlendirmek, arttır-
mak ve süratlendirmek suretiyle o âleme mahsus bütün hâl ve
şekilleri yavaş yavaş meydana getirirler.
Maddelerin, yukarıdan aşağıya indikçe hareketten hareketsiz-
liğe, faaliyetten atalete doğru yürümelerinin değişmez bir kai-
de hâlinde görünmesi de bu hakikatin ilmî müşahedesini teşkil
eder.
En yüksek ve münkeşif maddeler, hareketleri en mudil ve çok
olanlardır. Buna mukabil, maddeler inkişaf hiyerarşisinde aşa-
ğılara doğru indikçe hareketleri azalır, basit hâllere rücu ederler
ve nihayet o âlemdeki hareket imkânlarına nisbetle sıfıra yakın
bir durum alırlar.
*
* *
Aşağılara inildikçe hareketlerin azalması kıymetli diğer bir
müşahedeyi daha verir. Madde hareketlerinin azalması ve ba-
sitleşmesi, maddelerin iptidaîleşmesini mucip olduğu gibi, o
maddeye dışarıdan gelen tesirlerin azalması ve basitleşmesi de
madde hareketlerinin o nisbette azalmasını ve basitleşmesini ne-
ticelendirir. Meselâ hidrojen ve uranyum atomunun bünyesini
müşahede edenler bu hakikati orada görürler.
Hidrojen atomu sayısız keyfiyet ve kemiyetteki hareketlerle
muttasıf bir madde hâlidir. Bu atomun daha mudil şekli olan
uranyum atomu bunun birçok misli kere fazla ve mudil hareket-
leri sinesinde taşır.
Keza, bir hidrojen atomunun etrafına yaptığı tesir uranyumun-
kinden daha azdır. İşte uranyumun hidrojene nazaran etrafına
BEDRİ RUHSELMAN
13
yaptığı tesirlerin yüksekliği ve fazlalığı onun, hidrojenden daha
çok tesirler almakta olduğunu gösterir. Tesirler ancak, madde-
lerde tevlit ettikleri hareketlerle tezahür ettiklerinden uranyum
atomunun hareketleri hidrojeninkinden daha çok ve mudildir.
Binaenaleyh burada uranyumun, etrafına fazla tesir göndermesi
fazla tesirler almakta olduğunu, yâni kendisine gelen tesirlerin
o nisbette reaksiyonlarını göstermekte bulunduğunu ifade eder.
Zira hiçbir tesir tek taraflı değildir ve maddede ne aksiyonsuz
reaksiyon olur, ne de cevapsız kalan aksiyon bulunur.
*
* *
Bütün hâl değiştirmeler, bütün şekil almalar ve şekil değiş-
tirmeler ancak hareketlerle ve hareketlerin çeşitlenmeleri ile
mümkün olur. Böyle olunca âlemimizin henüz hiçbir hareketini
göstermeyen aslî maddesinin de dünyamıza mahsus hiçbir hâl
ve şeklinin hemen hemen mevcut olmaması gerekir. Bu yüzden
ona, âlemimizin amorf, yâni şekilsiz maddesi diyoruz. Şu hâlde
aslî madde, dünyamızın idraki karşısında ancak nazarî olarak
düşünülüp kabul edilebilen ve görünürde yokluk ifade eden bir
realitedir ki bu realitenin, dünyamıza mahsus çeşitli formlarını
alabilmesi için, arz küresine ait bir sürü değer kazanması ve in-
kişaf kademelerinden geçmiş olması lâzım gelir.
*
* *
Bu bilgileri verdikten sonra, aslî maddenin mühim olan ikinci
hususiyetine geçiyoruz. İnsanlar şunu düşünebilirler: Nasıl olu-
yor da nisbeten âtıl ve hareketsiz olduğu hâlde, yâni âlemimizin
hareketlerinden mahrum bulunduğu hâlde aslî madde sonra-
dan sayısız hareketlerle şekiller alarak birtakım inkişaf safhası
geçirmeye başlıyor? Bu sualin cevabını verirken, aslî maddenin
yukarıda bahsettiğimiz ikinci hususiyetini de belirtmiş olacağız.
Burada herkesin görebileceği bir misalle işe başlayacağız. Şu ma-
sanın üzerinde hareketsiz olarak duran bir kalem var. Bu kalem
-bünyesinde sayısız hareket mudilelerini taşımakla beraber- oda-
daki kaba maddelere ve görüş ölçülerimize
nisbetle herhangi bir