T a n I t I m t a h L i L e L e ş t I r I d e r g I s I y önetim y eri Gazi m ustafa Kemal Bulvarı, 133 06570 Maltepe / ankara t elefonlar Santral: 312) 232 22 57-231 23 48 Yazı



Yüklə 1,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/53
tarix25.06.2018
ölçüsü1,35 Mb.
#51124
növüYazı
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   53

Pedro,  T ürkler’in  hayatında  önem li  bir  unsur 

olan temizlik meselesini anlatırken;  “Her gelene mavi 



bir peştemal verirler; dizden  aşağı  sarkan peştemalı 

bele dolayıp  halvetlere geçilir. H er halvette  iki  veya 

üç kurna bulunur; her kurnanın, biri sıcak ve biri soğuk 

akıtan  iki musluğu vardır...Yerler mermer olduğu için, 

gümüşten  bir leğen  kadar tem izd ir."(s.M 6)  diyerek 

hamamları  anlatır  ve  özeleştiri  yaparak  “Türkler’in 



haklı olarak bize ilettikleri tenkidlerin başlıcaları kirli 

oluşum uzdur;  Is p a n y a ’da  öm rü  boyunca  iki  kere 

yıkanmış erkek ve kadın yo ktu r.”(s.  176)  der.  Bunun 

üzerine Mata:  “Zararlıdır da ondan; yıkanmanın çok 



kişiye zararı dokunduğu görülmüştür."(s. 176) diyerek 

kendi  düşüncesini  ifade  eder.  Birçok konuda  olduğu 

gibi  bu  konuda  da  T ü rk ler’i  haklı  bulan  Pedro,  bu 

durum un  alışık  olm adıklarından  kaynaklandığını, 

tem izliğin  insanı  sıhhat  bakım ından  iyi  tuttuğunu 

belirtir.

Pedro, esir kaldığı süre içinde İstanbul’a hayran 

kalm ıştır.  Bu  hayranlığım   şu  sözlerle  dile  getirir: 



“Hülâsa önemli bir şehirde bulunması gereken bütün

şeyleri göz önünde tutarak, İstanbul’u, Roma, Venedik, 

Milano, Napoli, Paris ve Lion ile kıyaslamaya girişmek 

pek büyük bir yanlışlık olur; hepsini de gördüğüm bu 

şehirlerin önemlerim  ve genişliklerini, mevkilerini ve 

güzelliklerini, ticaretlerini ve bolluklarını hep bir araya 

toplasak, yine bir İstanbul’u tutturanlayız. Bunu, hisse 

kapılarak veya yalnız bir tarafı dinleyerek edindiğim 

bilg ilere  d a ya n a ra k  sö ylü yo ru m ,  sa n m a yın .  Bu 

dediğime, her yönden incelemelerde bulunduktan sonra 

vardım. İstanbul’un bütün  özelliklerini anlatabilmek 

için  bir ömür y e tm e z ”  (s. 184)

Bir İspanyol’un lö.yy. da Osmanlı İmparatorluğu’- 

ndaki  adalet, eşitlik, din özgürlüğü, Türk toplumunun 

çalışkanlığı, temizliği, hoşgörüsü gibi  konularda kendi 

toplumuyla yaptığı bu karşılaştırmalar ve yorumlan, bir 

yabancı  gözüyle OsmanlI’nın  gerçek  kimliğini  ortaya 

koyması açısından önemlidir. Kitap, OsmanlI’nın çağını 

aşan bir zihniyetle günümüzdeki medeniyet ölçülerini

o  devirde  yakaladığını  doğrulamaktadır. Tarihimizle 

ilgili tarafsız olarak yazılan eserlerin ne kadar az  olduğu 

düşünülürse, bu eserin kıymeti daha iyi  anlaşılacaktır.

A ta tü rk  K ültür Merkezi  Yayını 

’Kıvtjtz F o lk lo ru  ve  T a rih î 

K a h ra m a n la r



Abdıldacan A km ataliyev

ç

ı

k



t

ı

2001



 / 

Güz 3 0

-------------------------------------- -----------------------------------------------------  

Bilge 43


“Tuhfetü’l-Emsâl” 

Hakkında

Nâlî Mehmed, Tuhfetü’l-Emsâl  (İnceleme-Metin), 

H a a  Yrd. Doç. Dr. Bahattin Kahraman, S.Ü. Yaşatma 

ve Geliştirme Vakfı  Yayınlan:  8, Konya,  1999, s.286.



Şevkiye  KAZAN 

Süleyman  Demirel  Üniversitesi 

Burdur Eğitim Fakültesi  Arş. Gör.

üksek zümre  edebiyatı, divan  edebiyatı, eski 

Türk edebiyatı gibi adlarla anılan  "klasik Türk 

edebiyatı”mız, sayısı  bilinmeyecek kadar çok 

manzûm ve mensûr eserlerden meydana gelmiştir. Bu 

eserler arasında  "divan"  ve  "m esnevi”nin  önemli bir 

yeri vardır. Önemli bir kısmı yüksek lisans ve doktora 

tezleri veya özel çalışmalar sonucu yeni Türk harflerine 

kazandırılan  pek  çok  d iv an ,  m esnevi  gibi  edebî 

y a d ig â rla rım ız ,  ne  y az ık   ki  yayım   im kanından 

m a h ru m d u rla r.  B irb irin d e n   ö n em li  ve  d eğ erli 

şahsiyetleri ve bunların eserlerini gün ışığına çıkartmak 

ve  yayım lam ak  konusunda  başta  devletim iz  olmak 

üzere özel yayınevleri  ve üniversite vakıflarına büyük 

görevler düşmektedir.  Bütün  bunlar,  sanıldığı  kadar 

da kolay  olmamaktadır;  zira  sadece  belli  bir kesime 

hitap ettiği veya popülaritesinin bulunmadığı düşünülen 

bazı  çalışm aları  neşretm eye,  özel  yayınevleri  pek 

yan aşm am aktadır.  D ev letin   bütçesi  oranında  bu 

sorumluluk yerine getirilmeye çalışılıyorsa da yetersiz 

kalmaktadır.

Türk  edebiyatı  ta rih i,T ü rk   k ü ltü r  tarihi  ve 

mesneviciliğimizin gelişmesi açısından, hiç kuşkusuz, 

önem  arz  eden  Tuhfetü’l-E m sâl’i  hazırlayan  Sayın 

Yrd. Doç. Dr. Bahattin Kahraman’a ve onu yayımlayan 

Selçuk  Ü niversitesi  V akfına  teşekkür  borçluyuz.

Elim izdeki  bu  kitap,  N â lî’nin  kültür-edebiyat 

dünyasının, hayatı ve edebî kişiliğinin ayrıntılı olarak 

işlendiği  ve M ahzenü’l-Esrâr geleneği çerçevesinde 

yazılmış  olan  T uhfetü’l-E m sâl’in  ele  alındığı  ciddi 

bir çalışmadır. XVII. yüzyılın değerli şahsiyetlerinden 

ve  mesnevi  çalışm alarında  da  güzel  eserlerin  sahibi 

Nâlî Mehmed, devletin itibar ettiği seçkin müderris ve 

kadı topluluğu içinde önemli bir konumdadır. N âlî’nin

Tuhfetü’l-Em sâl  den  başka  M iftâh-ı  Heft-kân  ve 

Menâsik-i Hac adlı mesnevilerinin yanı sıra münferit 

bir  “D ivan”mı da biliyoruz.



T u h f e t ü ’l-  E m s a l,  İk i  a n a   b ö lü m d e n  

oluşmaktadır. Birinci bölüm (s.9-67)  “N âlî’nin Hayatı, 



Eserleri  ve  Edebî K işiliği”;  ikinci  bölüm  (s.72-283) 

“Tuhfetü’l-Emsâl’in Tenkitli M etni”  başlığı altındadır. 

Birinci  bölümün  hemen  önünde  de  “kısaltm alar”  ve 



“önsöz"  bulunmaktadır.

N âlî’nin edebî kişiliği ile ilgili tespitler, yaşadığı 

döneme  ait veya o döneme yakın bir tarihte yazılmış 

tarihî kaynaklardan  yararlanmak suretiyle verilmiştir. 

Ayrıca, şâirin hayatı hakkında biyografik kaynaklardan 

başka çeşitli izler de yazar tarafından değerlendirilmiştir. 

Kitapta şâirin  “Divan ”ı hakkındaki bilgiler ve örnek 

şiirler, şuara tezkirelerine dayandırılarak sunulmuştur.

N ev’î-zâde Atâyî  örnek alınarak  ve onun Heft- 

h â n ’ından da etkilenerek yazılan Miftâh-ı Heft-Kân 

(s. 15-19),  M usahip  M ustafa  P aşa’ya  sunulm uştur. 

“Tamamen dinî, tasavvufî bir içerik taşıyan eserin her 

bölüm ünde,  hikâyeye  geçm eden  önce  y er  alan  on 

beyittik bir kısım  ile  hikâyeden  sonraki m ünâcâtlar, 

esasen  o bölümün ana fikrini oluşturan  âyetin  küçük 

bir  tefsiri"  (s.16)  görünüm ündedir.  Yedi  bölümden 

oluşan bu eser,  “ Gencelî N izâm î’nin Heft-Peyker adlı 



meşhur eserine nazire-cevap olarak yazdan mesneviler 

zincirini  akla  g etirm ekted ir.”  (s.17)  İran  ve  Türk 

edebiyatlarında bu  yolda yazılmış eserler silsilesinin 

adlarının sayılması  ve bu mesneviden  seçilmiş örnek 

şiirlerin verilmesinden sonra da M iftâh-ı Heft-Kân’a 

ait tespit edilen nüshaların künyesi çıkarılmıştır.  “H z■

 

M uham m ed’in  yaşadığı  kutsal  topraklara  H ac  için 



gidenlerin  ibadet  sırasında  zorluk  çekm em elerini 

sağlamak amacıyla bu coğrafyada bulunan belli başlı 

ibadet ve ziyaret yerleri, ayrıntılı olarak” (s.20) anlatılan 

ve  şâirin  üçüncü  m esnevisi  olan  M enâsik-i  H ac, 

hakkında da açıklamalar yapılmış ve eserin  nüshaları 

tanıtılmıştır, (s. 19-23)

N âlî’nin en önemli mesnevisi Tuhfetü’l-Emsâl, 

"N izâm î’nin M ahzenü’l-Esrâr’ından hareketle oluşan 

nazireler  silsilesine  bağlı  o la ra k ”  (s.25)  yazılm ış 

önemli bir eserdir. Sayın Kahraman, N âlî’nin yaşadığı 

devre  kadar Gencelî  N izâm î’yi  örnek  alan  ve  onun 

M ahzenü’l-E srâr’ına  nazireler yazan  İran  ve Türk 

şâirlerinin  adlarını  vermiş  ve  N â lî’yi  de  Tuhfetü’I- 

Em sâl’iyle bu yolda yürüyenler arasında kabul etmiştir. 

Bu tasavvufî  ve ahlâkî nitelikteki nazireler zinciri gibi 



Tuhfetü’l-Emsâl’in de içinde hikâyelerin bulunduğunu 

ancak  N â lî’nin  ne  N izâm î’nin  eserindeki  hikâyeleri 

ne de bu zincire bağlı mesnevilerdeki ortak hikâyeleri

Bilge 44

2001

 / 

Güz 30



Yüklə 1,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə