T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə59/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   80

191 
 
görülmemektedir. Bu durumda görülmektedir ki Boratav, tıpkı Pir Sultan’da olduğu 
gibi, yine muhalif bir kişiyi konu ederek cesur bir çalışma yapmıştır.  
Eserlerin içerik ve yazım şekilleri ise şu şekilde karşılaştırılabilir: Başgöz’ün 
eseri  iki  bölümdür  Karacaoğlan  şiirleri  kitabın  ikinci  bölümünde  bulunmaktadır. 
Birinci  bölüm  Karacaoğlan  hakkında  genel  bilgilere  ve  tartışmalara  ayrılmıştır. 
Başgöz,  Yunus  Emre’sinde  olduğu  gibi  Karacaoğlan’ın  da  şiir  “güldeste”sini 
kitabının  ikinci  bölümüne  yerleştirmiştir.  Boratav’da  ise  şiirler  ve  bilgiler  iç  içedir. 
Köroğlu şiiri hakkında ideoloji, motifler ve rivayetler detaylı olarak incelenmekte, bu 
incelemelere  ve  çıkarımlara  göre  Köroğlu’nun  şiirleri  okuyucuyla  paylaşılmaktadır. 
İki  halkbilimci  halk  edebiyatını  ve  bu  edebiyatın  önemini  eserlerinde  dile 
getirmişlerdir.  Ancak  Boratav’da  destan  denen  edebiyat  türünün  ne  olduğu,  nasıl 
ortaya  çıktığı  ve  bu  türün  özellikleri  hakkında  Başgöz’e  göre  daha  fazla  bilgi 
bulunmaktadır.  Başgöz  ise  Karacaoğlan’ın  ilk  bölümünde  konargöçerlik-yerleşik 
düzen, aşk ve kadın imgeleri hakkında daha modern sayılabilecek sosyal çıkarımları 
okuyucuya sunmaktadır. 
Gene  önemli  bir  fark  da  Başgöz’ün  genel  okuyucuya  daha  rahat  hitap 
ettiğidir.  Boratav  ise  akademik  üslubunu  bu  eserde  de  göstermektedir.  Boratav’ın 
eserinde  önemli  Türk  tarihçilerinden  olan  Zeki  Velidi  Togan’ın  görüşleri  de  yer 
almaktadır.  Başgöz  ise  modern  Türk  şairlerinden  Orhan  Veli’nin  şiir  hakkındaki 
görüşlerini  kitabında  kullanmıştır.  Eserlerde  dil  alanında  da  ciddi  farklar  vardır. 
Boratav  hemen  her  eserinde  olduğu  gibi  bu  çalışmasında  da  genç  nesle  uzak, 
anlaşılması zor bir dil kullanmıştır. Başgöz’de  ise durum  farklıdır, o da bu eserinin 
tamamında basit günümüz Türkçesiyle anlaşılabilen bir dil kullanmıştır. 


192 
 
e. İki halkbilimcinin Dede Korkut hakkındaki çalışmaları 
i. Boratav’da Dede Korkut 
İki halkbilimci de Dede Korkut hikâyeleri hakkında bazı çalışmalar yapmıştır 
ancak bu çalışmalar ayrı bir kitap durumuna getirilmemiş; birer makale konumunda 
kalmışlardır.  Bu  başlık  altında  ilk  olarak  Boratav’ın  Dede  Korkut  hakkındaki 
görüşleri incelenecektir.  
Boratav  Dede  Korkut  hakkındaki  bilgilerini  Halil  Vedat  Fıratlı  ile  birlikte 
hazırladığı  İzahlı  Türk  Halk  Şiiri  Antolojisi  adlı  kitabının  “Destan  ve  Hikâye 
Edebiyatı” alt  başlığı altında okuyucusuyla paylaşmaktadır. Dede  Korkut hikâyeleri 
başlığı  altında  46–58  sayfaları  arasında  yer  alan  bilgiler  halkbilimi  araştırmacıları 
açısından ciddi önem arz etmektedir. Bu bilgiler özetle şöyledir: 
Dede  Korkut  hikâyeleri  bizim  eski  destanî  edebiyatımızın  en  güzel 
örneklerini  verirler.  Bu  hikâyeler  bir  tek  yazma  halinde  bize  kadar 
gelmişlerdir. Bu yazma Dresden kütüphanesinde bulunmaktadır. Dede Korkut 
kitabı, on iki hikâye ile, bu hikâyeleri ilk defa anlattığı rivayet edilen menkıbevi 
ozan  Dede  Korkut’un  şahsiyetini  anlatan  bir  girişten  ibarettir  …  Bunlardan 
yalnız  bir  tanesi,  hala  Anadolu’da  çok  yayılmış  ve  değişik  şekillerle  bir  halk 
hikâyesi konusu olan Beyrek hikâyesi, diğerlerinin iki misli uzunluğundadır. 
Boratav’ın  burada  bahsettiği  Beyrek  hikâyesi  kendisinin  aynı  zamanda 
halkbilimi alanında ilk çalışma yaptığı öyküdür. 
Hikâyelerin  yazarı  ve  tarihi  belli  değildir.  Bu  demek  değildir  ki,  Dede 
Korkut hikâyeleri, halk içinde işittiğimiz masallar veya hikâyeler gibi, ağızdan 
ağza  nakledildikleri  şekilde  herhangi  bir  meraklısı  tarafından  tespit  edilmiş 


193 
 
anonim mahsullerdir; bunların yakından tetkiki bize şunu anlatıyor ki, bu kitap 
anlattığı  menkıbeler  eski  ve  halk  içinde  yayılmış  mevzular  da  olsa,  bir  tek 
kudretli sanatkârın eseridir. 
Daha  sonra  Boratav  okuyucuya  hikâyelerin  geçtiği  yer  ve  zaman  dilimi 
hakkında  bazı  bilgiler  vermektedir.  Bu  hikâyeler  Akkoyunlu  iktidarının  sarsılıp 
Osmanlı  devletinin  güçlendiği  dönemlerde  kuzey  doğu  Anadolu  bölgesinde 
geçmektedir:  Hikâyeler,  Akkoyunlular’ın  dedeleri  olan  ve  13.  Asır  sonlarında 
Anadolu’ya  gelen  Türkmenlerin  14.  asır  boyunca  komşu  Gürcü,  Ermeni  ve 
Trabzon Rum devletleriyle ve beylikleriyle olan mücadelelerini anlatır. 
Dede  Korkut  hikâyeleri  mevzuları  bakımından,  tam  manasıyla 
destanidirler. Bunlarda tarihi hadiseler, bilhassa cemiyetin harici düşmanlarla 
ya da büyük afetlerle mücadeleleri, tarih kitaplarında olduğu gibi, hadiselerin 
herhangi  bir  sıraya  –mesela  zaman  sırası,  mekân  icapları  veya  şahıslarla 
alakaları  bakımından  bir  sıraya-  göre  sıralanması  değil,  hikâye  dinlendiği 
zaman  en  iyi  tesir  edecek  şekilde,  seçme  birleştirme  esası,  yani  bir  sanat 
gayesi gözetilerek anlatılmaktadır. 
Bu seçme işleminin nasıl yapıldığını Boratav tüm detaylarıyla açıklamaktadır: 
Bu  seçme  işi  ise  hadiselerin  beşeri  önemi  esas  tutularak  yapılmıştır. 
Hikâyeler  bir  epopenin  icap  ettirdiğinden  çok  kısadırlar,  teferruatı,  tasvirleri, 
kalabalık, çeşit çeşit kahramanları ihtiva etmemeleri, mensur hikâyeyi hâkim 
ifade şekli olarak kullanmış olmaları bunları bir epope saymamıza engel olur. 
Bununla  beraber,  destanî  Türk  şiirinin  bütün  karakterlerini  taşıyan  manzum 
parçalar,  mensur  hikâyeye  karışmıştır.  Kitabın  usta  yazıcısı,  bu  karışık-  güç 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə