T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə60/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   80

194 
 
iki  ifade  şeklini,  ölçüsünü  şaşırmadan  maharetle  uzlaştırmasını  bilmiştir.  O 
kadar ki çok defa mensur ve manzum parçaları birbirinden ayırmak güç olur. 
Dede  Korkut  hikâyelerinin  kıymetini  bu  şekil  güzelliğiyle  beraber 
anlatma  tekniğinin  mükemmelliği  de  arttırır.  Bir  defa  hikâyeci  hiçbir  zaman 
tarihi hadiseleri birinci plana koymak suretiyle, bize menkıbevi tarihlerin, hatta 
büyük  halk  epopelerinin  ağır,  yorucu,  çok  defa  tekdüze  abartı  mecburiyetini 
yüklemez.  Tarihi  hadiseler  daima  ikinci  plandadır.  Türlü  mücadele  sahneleri 
içinde  beşeri  bütün  zaafları  ve  kuvvetleriyle,  küçüklükleri  ve  büyüklükleriyle 
“insan”ı  vermeye  çalışır.  Sanatkâr  şuurlu  bir  şekilde,  hikâyeleri  içinde 
yaşayan kahramanlarının mukadderatına bizi bağlamak gayesini göz önünde 
tutmaktadır:  biz  bunların  bazılarını  sever  ve  onların  mücadelelerden  galip 
çıkmasını  isteriz.  Diğer  bazılarının  hareketlerini  nefretle  takip  ederiz.  Bir 
kısmına acır, bir kısmına güler veya kızarız. Eserin bu başarısı kahramanlar 
iyi seçildiği için olduğu kadar, onların iyi veya kötü fiillerinin ve sosyal hayatın 
“büyük bir sanatkâr maharetiyle anlatılmış” olmasından ileri gelmektedir.
128
 
Boratav  Dede  Korkut  hakkında  tarihi  ve  edebi  bu  açıklamalardan  sonra, 
seçtiği hikâyelerin bazılarını okuyucusuyla paylaşmaktadır. 
 
ii. İlhan Başgöz’ün Dede Korkut hakkındaki makalesi 
“Folklor  ve  Etnografya  Araştırmaları”  adlı  derginin  1985  yılı  sayısında  yer 
alan  makale  Dede  Korkut  hikâyelerinden  olan  Deli  Dumrul  ve  Yunus  Emre’yi 
                                                             
128
 Pertev Naili Boratav- Halil Vedat Fıratlı, İzahlı Halk Şiiri Antolojisi, Ankara, 1943, s. 46–47 


195 
 
karşılaştırmaktadır.  Deli  Dumrul’un  Azrail  ile  mücadelesi,  Yunus  şiirindeki 
mistiklikle karşılaştırılmaktadır. Başgöz, bu konuda şunları söylemektedir: 
Dede  Korkut  kitabının  beşinci  hikâyesi  Duha  Koca  Oğul  Deli  Dumrul 
adını  taşır.  Bu  epik  hikâye,  Oğuzlar  Anadolu’ya  göçtükten  sonra  oluşmuş; 
Kafkas,  Ermeni  ve  Yunan  kültürlerinden  alınan  nakışlarla  bezenerek,  Dede 
Korkut’un  yeni  bir  kolu  halinde  Türk  epik  geleneğine  işlenmiştir.  Biz  burada 
Deli  Dumrul  hikâyesi ile  Yunus  Emre’nin  şiirleri arasındaki  bir ilişkiye  dikkati 
çekmek istiyoruz. 
Bu açıklamalardan sonra, Başgöz; Deli Dumrul ve Azrail arasındaki hikâyeyi 
anlattıktan  sonra,  Yunus’un  Azrail  temasını  işlediği  şiirlerine  yer  veriyor  ve  şu 
açıklamalarda bulunuyor: 
Yunus Emre bu şiirlerde Deli Dumrul hikâyesinin iki ana nakşını şiir dili 
ile yeniden söylüyor. Bunlar Azrail’e karşı gelme ve ana babanın evlada can 
vermemesi  nakışlarıdır.  Ama  Yunus  sadece bununla  kalmıyor.  Daha  da ileri 
giderek  hikâyedeki  söz  kalıbını  da  şiirine  almaktan  çekinmiyor.  Öyle 
anlaşılıyor ki, hem bir medrese eğitimi ile yetişen Yunus Emre, hem de onun 
okuyucusu;  Deli  Dumrul  hikâyesini  iyi  biliyorlardı.  Hikâye  13.  Yüzyılın  ikinci 
yarısında  iyice  yaygındı.  Böyle  olabilmesi  için  Deli  Dumrul  hikâyesinin  12. 
Yüzyılda veya daha önce oluşmuş ve sağlamca kurulmuş olması gerekir. 
Yunus  mistikliğinin,  sofu  Müslümanlık  anlayışına  karşı  çıkarken  Türk 
epik  geleneğine  dayanması  da  dikkate  değer.  Bu  demek  olur  ki,  Yunus 
Azrail’e  kafa  tutarken,  Deli  Dumrul  ile  bir  uzlaşmaya  girmekte  Türk  halk 
edebiyatının desteğini arkasına almaktadır. Türk mistikliğinin halkın desteğini 


196 
 
elde etmek için onun kültürü ile sağlam bağlar kurması, kültürümüzün başka 
alanlarında da; halk hikâyelerinde, tekke şiirinde, âşık şiirinde de görülür.
129
 
Başgöz,  bu  karşılaştırmasından  sonra  makalesinin  ilerleyen  bölümlerinde 
Dede  Korkut  metinlerinden  Salur  Kazan  Baba  ve  Avnik  Kalesi  adlı  hikâyeleri  de 
kısaca  okuyucusu  ile  paylaşmaktadır.  Başgöz,  bu  bilgileri  Orhan  Şaik  Gökyay  adlı 
bir araştırmacının  “Dedem  Korkudun  Kitabı” adlı eserinden  aldığını  belirtmektedir. 
Makalesinde  bu  kitaba  bazı  eleştirilerde  bulunan  Başgöz,  kitaptaki  bazı  hikâyelerin 
yanlış okunduğunu söylemektedir. 
 
iii.    İki  halkbilimcinin  Dede  Korkut  hakkındaki  görüşlerinin  
karşılaştırılması 
Boratav  ve  Başgöz  bazı  çalışmalarında  Dede  Korkut  hikâyeleri  hakkında 
bilgiler vermişlerdir. Özel olarak Boratav, Dede Korkut’un Beyrek hikâyesi üzerinde 
durmuş,  Başgöz  ise  Deli  Dumrul  hikâyesini  incelemiştir.  Boratav’ın  incelediği 
hikâye  daha  çok  kahramanlık  ve  savaşları  konu  alan  bir  hikâye  iken  Başgöz’ün 
incelediği  hikâye  daha  ziyade  insan  ilişkileri  ve  metafizik  konular  üzerinde 
yoğunlaşmaktadır.  İki  yazar  da  inceledikleri  hikâyelerin  edebi  yönlerini  ve  anlatım 
şekillerini detaylarıyla açıklamışlardır. Bu açıdan  iki  yazar arasında  bir  fark  yoktur. 
Başgöz,  Deli  Dumrul  hikâyesindeki  metafizik  anlayışı;  yaşam  ve  ölüm  arasındaki 
mücadeleyi  Yunus  Emre  şiirleri  ile  karşılaştırmıştır.  Boratav  ise  böyle  bir 
karşılaştırma  yapmamıştır. Okuyucuya Dede  Korkut hikâyelerinin geçtiği zaman  ve 
mekân dilimleri hakkında bilgiler vermiştir. 
                                                             
129
 İlhan Başgöz, Dede Korkut Üzerine Notlar, Folklor ve Etnografya Araştırmaları 1985, s. 65–73 


197 
 
Boratav  önemli  çalışması  “İzahlı  Türk  Halk  Şiiri  Antolojisi”  adlı  kitabında 
okuyucuya  bu  hikâyelerden  bazılarını  tanıtmıştır.  Başgöz  ise  Folklor  ve  Etnografya 
Araştırmaları dergisindeki makalesinde Deli Dumrul detaylı bir şekilde olmak üzere, 
Salur  Kazan  ve  Avnik  Kalesi  adlı  Dede  Korkut  öykülerini  de  okuyucusuna 
tanıtmıştır.  Halkbilimcilerin  incelenen  bu  eserlerinde,  diğer  eserlerine  oranla,  dil 
alanında ciddi bir fark bulunmamaktadır. İki araştırmacı da hikâyeleri hem eski yazı 
ve  dil  ile  hem  günümüz  yazsı  ve  diliyle  okuyucuyla  paylaşmışlardır.  Genel  olarak 
Boratav’ın  Dede  Korkut’u  bu  konuda
*
  okuyucuya  daha  fazla  bilgi  verirken, 
Başgöz’ün  makalesi  bu  konuda  ve  alanda  Boratav’a  kıyasla  daha  sınırlı  bilgiler 
içermektedir. 
 
2. 
İKİ 
HALKBİLİMCİNİN, 
HALKBİLİMİNİN 
FARKLI 
KONULARINDA 
VERDİKLERİ 
ESERLERİN 
KARŞILAŞTIRMALI İNCELENMESİ 
Bu  başlık  altında  iki  bilim  adamının  halkbiliminin  farklı  konularında 
verdikleri  eserler  temel  hatlarıyla  okuyucuya  tanıtılacaktır.  İlk  olarak  Boratav’ın 
eserleri  incelenecektir.  Eserlerin  karşılaştırılması  ve  tartışmalar  bölümün  sonunda 
toplu halde yer alacaktır. 
a. Pertev Naili Boratav’ın Eserleri 
Boratav, halk edebiyatının önemli  bir dalı olan masal hakkında  iki adet eser 
vermiştir. Hocanın, başlık altında incelenecek ilk eseri olan “Zaman Zaman İçinde”, 
ilk  baskısını  1958  yılında  yapmış  masal  türünü  derinlemesine  inceleyen  bir 
                                                             
*
 Dede Korkut konusunda. 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə