213
bunlar da derlenmiş metinler ve doğu Anadolu’da söylenmekte olup henüz
derlenmemiş metinler adlarını taşımaktadır. Devam eden birinci bölüm Mevzu, Şekil
ve Üslup Meseleleri adını taşımaktadır. Boratav, birinci alt başlık olan hikâyelerin
mevzuları bakımından tasnifinde yabancı ve Türk bilim adamlarının halk
hikâyelerini sınıflandırma biçimlerini okuyucusu ile paylaşmaktadır. Bu alt başlıkta
Kunos, Spies ve Nihat Sami Somyarkın’ın hikâyeleri tasnif hakkındaki görüşleri
tartışılmaktadır. Konu hakkında Boratav’ın kendi görüşleri ise şöyledir:
Biz halk hikâyelerinin sözlü gelenekteki vasıflarını da göz önünde
tutarak, mevzuları bakımından tasnifini yapacağız. Halk hikâyelerini, umumi
olarak, mevzuları bakımından ikiye ayırmak mümkün olur: 1- kahramanlık
hikâyeleri 2- aşk hikâyeleri.
Bu tasnifi, halk hikâyecileri ve dinleyici muhiti de kendiliğinden
yapmaktadır. Kahramanlık hikâyelerini, içinde dövüş, vurup kırma,
kabadayılık ve babayiğitlik maceraları bulunan hikâyeleri, türkülerini
düşünerek, koçaklamalı; bunların dışında, mevzuda merkezi sıkletin aşk
maceralarında bulunduğu hikâyeleri de badeli âşıkların hikâyeleri, sevdalı
hikâyeler diye ayırıyorlar.
Mevzuların Kaynakları alt başlığında ise Boratav halk hikâyelerinin
konularının kaynakları hakkında bilgiler vermektedir. Bu bölümde halk hikâyelerinin
oluştukları dönemlerde yaşanan tarihi olaylarla ilgili kısa bilgiler de bulunmaktadır.
Üçüncü alt başlık olan eski ve yeni mevzularda ise Boratav, halk hikâyelerinin tarihi
değişimlerinden ve bunun konularına yansımalarından söz etmektedir. Halk
214
hikâyeleri ilk ortaya çıktıklarında üslup ve içerik açısından farklı bazı özellikler
gösterirken, bugünkü anlatımları oldukça değişikliğe uğramıştır.
Şekil ve Üslup alt başlığında Boratav, halk hikâyelerinin biçim ve tarzları ile
ilgili açıklamalarda bulunmaktadır. Başlığın son paragrafında yer alan görüşleri ise
halk hikâyeciliğinin toplumsal evrimini şu şekilde belirtmektedir:
Nazımla nesrin beraberce ve belli bir tekniğe göre meydana getirdikleri
bu hususi üslup, bu halita şekil, edebiyat nevi ve şekilleriyle cemiyetin sosyal
gelişiminin muvaziliğini gösteren bir olaydır. Destanlar cemiyette iç tezatların
edebiyata mevzu olacak kadar kuvvetli olmadığı çağların ve sosyal
merhalelerin –mesela kabile nizamının- eserleridir. Bunların üslubunu nazım
tayin eder, şekilleri manzumdur. Roman, modern çağlarda, cemiyetin ileri
gelişme merhalelerinde destanların yerini almış edebi nevidir. Bunlarda
cemiyetin iç tezatları anlatılır. Nesir, hayatı ince teferruatına vararak
anlatmaya daha uygun, realist ifadeye daha elverişli bir vasıtadır. Nazımla
nesrin karışık olarak bulunduğu üslup, cemiyetin bu iki merhale arasında
kalığı devre has bir üsluptur. Bu üslubu da, bir geçiş nevi olan Halk
Hikâyesi’nde buluyoruz. Halk hikâyesinin destanla ve romanla ilgisini, bu
geçiş merhalesi vasfını bundan sonraki bölümde gözden geçireceğiz.
136
Alıntıda görüldüğü gibi Boratav, toplumsal gelişim aşamasında halk
hikâyesinin ve halk hikâyeciliğinin destan ve roman arasında bir ara tür olduğunu
belirtmektedir. Bu ara tür toplumun gelişme safhasından bağımsız değildir.
136
A. g. e. s. 15–38
215
İkinci bölüm Nevi Meselesi başlığını taşımaktadır. Birinci alt başlık olan
destan ve halk hikâyesi altında halk hikâyelerinin destanlarla olan ilişkileri
açıklanmaktadır. Bu başlıkta Fuat Köprülü ve Zeki Velid Togan’ın bu alandaki bazı
çalışmalarına değinilmektedir. Boratav’ın konu hakkındaki görüşleri ise şu
şekildedir:
Bir epopeyi şartlandıran en mühim vasıf, onun cemiyetin dâhilinde
şiddetli çatışmaların olmadığı ve mücadelelerin yalnız harice yöneldiği devrin
mahsulü olmasıdır. Destan kahramanları bu mücadeleyi en iyi temsil eden
şahsiyetler, reisler, büyük işler başarabilen kahramanlardır. Destan
aristokratik bir zümrenin edebi nevidir denilebilir. Şiir lisanı bu nevin hâkim
ifade vasıtasıdır. Destan muharriri cemiyet içindeki bu nizamın şuuruna
sahiptir. Eserinin kahramanları ve hadiseleri karşısında objektiftir.
Yeni ve orijinal bir nevi karakteri alarak meydana gelen halk hikâyeleri,
yerini tuttuğu destanın birçok vasıflarını hala taşımaktadır. Fakat bunlar onun
asıl karakterini verenler değildir. Süratle yeni bir neve gidiş vakası karşısında
bulunuyoruz. Destanî anane gittikçe zayıflıyor, çünkü destanın asli karakterini
tayin eden sosyal şartlar gittikçe ortadan kayboluyor.
Halk Hikâyesi ve Masal adlı alt başlıkta Boratav; halk hikâyesi, masal ve
destan arasındaki ilişkilere değinmektedir. Bu yazın türleri arasındaki benzerlikler ve
farklılıklar başlıkta detaylarıyla incelenen konulardır. Bu başlığın bir önceki
başlıktan farkı, Boratav’ın konuyu örneklerle açıklamış olmasıdır.
Roman ve Halk Hikâyesi alt başlığı kitapta epey uzun bir bölümü (yaklaşık
yirmi bir sayfa) teşkil etmektedir. Boratav, modernitenin yazın (edebiyat) alanındaki
216
en önemli yansıması olan roman türü ile bu türün halk hikâyesi ile olan ilişkisini bu
başlık altında tüm detaylarıyla incelemektedir. Bölümün sonunda Ahmet Mithat
Efendi’nin romanlarından örnekler vererek halk hikâyesi ve roman arasındaki ilişkiyi
şu şekilde somutlaştırmaktadır:
Esasen, modern Türk romanının ilk belirmeye başladığı 1870-1880
yılları arasındaki tarihler, aynı zamanda sözlü halk hikâyelerinin yazılı olarak
tespit edilmeye ve geniş ölçüde bu yolla yayılmaya başladığı devri karşılar.
Kerem İle Aslı, sözlü rivayet halinde bir Kalyopi Hikâyesi (Sergüzeşt)
ve Ahmet Mithat’ın Henüz On yedi Yaşında adlı romanı, birbirinden
tamamıyla ayrı muhitler içinde doğmuş ve ayrı çeşitlerin karakterlerini taşıyan
bu üç eser, görülüyor ki, aynı temayı işlemişlerdir. Bu vakıa bize halk
hikâyelerinin, ta klasik edebiyattan başlayarak Tanzimat romanına kadar,
yüksek edebiyatla aynı temaları işlediklerinin de vaki olduğunu gösterir. Bu
temalar, ta en eski çağlardan beri, katışıksız destanların bitip romana doğru
gelişen eserlerin onların yerini almaya başladıkları andan itibaren hikâye
edebiyatına girmiştir.
Halk hikâyesi ve halk şiiri başlıklı alt bölümde Boratav, halk şiirinin halk
hikâyesi ile olan birlikteliği üzerinde durmaktadır. Halk hikâyelerini konu alan
şiirlerin ve türkülerin oluşumu, bu bölümde; Karacaoğlan, Keloğlan v.b. hikâyeleri
ve bu hikâyelerin konularını taşıyan türkülerle ve şiirlerle açıklanmaktadır.
Realist Halk Hikâyeleri, Meddah Hikâyeleri, Halk Temaşası ve Halk
Hikâyeleri adlı bölümün beşinci ve son alt başlığında ise Boratav bu folklor ürünleri
ile halk hikâyeleri arasındaki münasebet üzerinde durmaktadır. Halk gösteri sanatları
Dostları ilə paylaş: |