210
Boratav’ın Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği adlı eseri ise okuyucuya bu
konu hakkında detaylı ve derli toplu bilgiler vermektedir. Eser, Türkiye Ekonomik ve
Toplumsal Tarih Vakfı- Yurt Yayınları’ndan 2002 yılında yayınlanmıştır. Tezde
kullanılan eserin üçüncü baskısıdır eserin diğer baskıları sırasıyla Milli Eğitim
Bakanlığı (1946) ve Adam Yayınları (1988) dir. Bu eser de Nasrettin Hoca gibi
Pertev Naili Boratav arşiv projesinin bir ürünüdür. Bu proje, Boratav’ın konu
hakkındaki tüm eserlerini biraya getirip tek kitap altında bir külliyat olarak
okuyucuya sunmaktadır. Nasıl Nasrettin Hoca’da Boratav’ın Nasrettin Hoca konusu
hakkında hayatı boyunca verdiği tüm eserler Hoca’nın vefatından sonra tek bir
kitapta toplanmış ise bu kitapta da Boratav’ın halk hikâyeciliği alanında yaşamı
boyunca yaptığı çalışmalar bir kitapta toplanmıştır. Boratav, 1987 tarihli önsözünde
kitap hakkında şunları söylemektedir:
Kitabımın 1946 baskısına yazdığım önsözde şöyle diyordum: “Bu
incelememi, arkası sıra geleceğini ümit ettiğim büyük bir halk hikâyeleri
külliyatı na bir giriş olarak görmek istiyorum. Bu düşünce ile misallerimi, bize
halk hikâyeleri hakkında tam bir fikir vermekten uzak kalan basılmış
hikâyelerden çok, elimizde bulunan basılmamış metinlerden aldım.
Daha sonra, geçen zaman içinde değişen çalışma şevkini ve ilerleyen yaşını
da göz önüne alan Boratav, halk hikâyeleri külliyatı oluşturulması için kendisinden
sonra yapılması gerekenleri şu şekilde açıklamaktadır:
Şu yeni baskının sonuna eklediğim kaynakçada yer alan ve yine orada
da adları geçen kimi araştırıcıların yayınlarında dökümleri verilmiş olan
derlemeler, yayımlanmamış metinlerin sayısını bir hayli kabartmış bulunuyor.
211
Böylece, halk hikâyeleri konusunu yeniden ele alacak olan araştırıcı,
yayımlanmış ya da arşivlerde kalmış ve tümüyle sözlü gelenekten
kaynaklanan metinler yönünden, eskisine baka çok önemli bir gereç
toplamından yararlanabilecek durumdadır.
Böylesine uzun soluklu bir girişim için gereken gücü bugün ben
kendimde bulamıyorum. Daha genç kuşak folklorcularından bekliyorum bu
hayırlı işin gerçekleştirilmesini. 1946’dan beri derlenip yayımlanmış metinlerin
ve bunlardan küçük bir bölüğü üzerine yapılmış tek konulu incelemelerin
(monografya) ışığında, elbette ki, benim bu kitabımda ulaştığım sonuçlar
üzerinde tartışılacak, onların eksik kalan yönleri tamamlanacaktır. Ben,
bilimde gerçeklere erişmek için en sağlam ve verimli yöntemin, birlikte
yürütülen ya da birbirini izleyen ortak çalışmalar olduğuna inanırım. Yarım
bıraktığım işi, nöbeti benden devralacak olanların tamamladığını görmek,
göremesem bile bunun nasıl olsa gerçekleşeceğini bilmek beni sadece mutlu
kılar. Ama kırk yıl öncesi gibi bugün de asıl büyük dileğim, benim bu kitapta
ilk taslağını çizmeyi denediğim çok yönlü incelemenin, bugün eskisine baka
daha önemli bir toplama erişmiş olan halk hikâyeleri metinlerinden oluşacak
(belki on, belki on beş ciltlik) bir büyük yapıta öncü, bir giriş olmasıdır.
134
Boratav, bu önsözde Köroğlu konusuna değinmekte ve konu hakkında
araştırma yapan Faruk Sümer ile girdiği bir takım polemikleri maddeler halinde
sıralamaktadır. 1946 yılı baskısının 1943 yılında kaleme alınmış önsözünde ise
Boratav, kitabı hakkında kısaca şu bilgileri vermektedir:
134
Pertev Naili Boratav, Halk Hikayeleri ve Halk Hikayeciliği, İstanbul, 2002, viii
212
Bugün isimlerini tespit ettiğimiz hikâyelerin adedi, 100’ü geçiyor.
Bunun, kısa bir araştırma neticesinde 150 hatta 200’ü bulacağı muhakkaktır
sanırım. En aşağı 15 büyük ciltlik bir halk hikâyeleri külliyatı… İşte, halk
edebiyatının bu nevi üzerinde çalıştığım şu son senelerde bana şevk ve
heyecan veren şey, memleketime yakın bir zamanda böyle büyük bir halk
edebiyatı abidesi hediye etmek ümidi oldu.
Halk hikâyelerinden bazıları hakkında, gerek yazılı membalardan,
gerek şifahi kaynaklardan, onların meydana gelişleri ve telmih ettikleri vakalar
hakkında bilgi toplamak mümkün oldu. Keza, hikâyelerden bazılarının
musannifleriyle, onları nakleden âşıkların ve hikâyecilerin biyografilerini de
tespit ettim. Her hikâye ve her hikâyeciye ait bu türlü tafsilatlı bilgileri –zaruret
duymadıkça- kitabımın çerçevesi dışında bırakmayı uygun buldum. İlerde,
hikâyeleri külliyat halinde neşrederken bunları yerli yerinde vereceğim.
Burada yalnız planımın gerektirdiği umumi meseleleri münakaşa ediyor ve
tetkiklerimin bunlara ait olan kısımlarını sunuyorum. Bununla beraber,
gerektiği yerde, ayrı ayrı hikâyeler üzerinde durduğum gibi, şimdiye kadar
yapılmış tetkiklerin ve basılmış malzemenin tahlil, tenkit ve bibliyografyasını
da tam olarak vermeğe çalıştım: kitabımın bibliyografyasına sade umumi
meselelere ait tetkikleri değil, metin ve tetkik, halk hikâyelerine ait ve bu konu
ile ilgili bütün görebildiğim yayınları aldım.
135
Kitapta bu girişten sonra uzun bir bibliyografya yer almaktadır. Bibliyografya
içindeki alt başlıklar da; tetkikler ve sanat işlemleri, basılmış metinler ve basılmamış
metinler adlarını taşımaktadır. Basılmamış metinler alt başlığı ikiye ayrılmaktadır
135
A. g. e. s. xiv
Dostları ilə paylaş: |