124
b.
Kültürel Ġstihbarat
Nedir?
Dünya üzerinde günümüzde ortaya çıkan savaĢ ve çatıĢmalar, bir
önceki yüzyıla oranla daha karmaĢık ve daha değiĢken bir hal almıĢtır
(Danilsen, 2013). Ulusal ve u
luslararası güvenlik algıları
, geleneksel olmayan
devlet dıĢı aktörlerin
ve asimetrik tehditlerin
ortaya çıkıĢıyla beraber karmaĢık
iliĢkiler yumağına dönüĢmüĢ
tür.
Özellikle soğuk savaĢın sona ermesiyle
birlikte savaĢlar Ģekil değiĢtirmeye baĢlamıĢ, devletler, “barıĢa destek” ve
“insani yardım” gibi harekâtların içerisinde daha fazla, geleneksel savaĢların
içerisinde ise daha az yer almaya baĢlamıĢtır (Kok Yee ve diğerleri,
2005).
B
ununla birlikte yeni ortaya çıkan bu tehditlere karĢı mücadele
yöntemleri de
değiĢim göstermiĢtir. Klasik tehdit algısı doğrultusunda devletlerin gayretleri,
modern teknolojiye sahip ordular
ın geliĢimi
üzerine odaklanırken yeni
tehditlere karĢı mücadele
"insan
doğasının karmaĢıklığının
" çözümü üzerine
odaklanmayı gerekli kılmıĢtır (Spencer,
2011). F
arklı kültü
rleri kapsayan bu
karmaĢıklığın
çözümü,
Spencer'a göre (2011), kültürel istihbaratın varlığına
dayanmaktadır. Bir baĢka ifadeyle, insanlara ait paylaĢılmıĢ inançların,
değerlerin, tutum ve davranıĢların anlaĢılması kabiliyeti olarak tanımlanabilen
bu bilgi
nin insanın anlaĢılmasına yönelik kullanımı oldukça önemlidir
(Spencer, 2011:15).
Harekât ortamındaki değiĢimlere paralel olarak devletlerin istihbarat
anlayıĢında yaĢanan değiĢimler, bu disiplinin askeri alanın yanı sıra
akademik alanda da önem kazanmasına öncülük etmiĢtir. Özellikle soğuk
savaĢ
öncesi ve sonrası karĢılaĢtırıldığında bu değiĢimi belirgin bir Ģekilde
görmek mümkündür. Soğuk savaĢ boyunca ABD
ve
Sovyetler Birliğinin
istihbarat anlayıĢı, birbirlerinin askeri
kapasitelerini
elde
etmeye
odaklanmıĢtır
(Schreier, 2005).
Her iki ülkenin ortak hedefi, olası bir
çatıĢmada birbirlerini karĢılıklı olarak yok etmekti. Bu zaman içerisinde
karĢılıklı istihbarat gayretlerinin, kültürel faktörlerin anlaĢılmasını içerdiğini
söylemek pek
mümkün değildir. Ancak soğuk savaĢ sonrası
yeni
ve farklı
tehditlerin ortaya çıkması ve barıĢı destekleme harekâtları gibi savaĢ dıĢı
harekâtlar içerisinde daha çok yer alınması, istihbarat anlayıĢının da
değiĢmesine neden olmuĢtur.
Daha önce d
üĢmanın askeri kapasitesine
125
yönelik gerçekleĢtirilen istihbarat anlayıĢının
, kültürel faktörlerin de
anlaĢılması
yönünde bir dönüĢüme girdiğini söylemek mümkündür
(Franz,
2005).
Soğuk savaĢ öncesi devletlerin stratejik
, operatif ve taktik seviyede
kull
andıkları klasik istihbarat yöntemleri, geleneksel savaĢların baĢarısında
önemli bir yer tutmuĢtur. Bununla birlikte “toplum
-
merkezli” çatıĢmaların
yoğunlaĢması ile birlikte kültürel faktörlerin varlığı ön plana çıkmaya
baĢlamıĢtır (ġekil
-8). Devlet yönetiminde ve/veya askeri harekâtlarda karar
vericiler/komutanlar, askeri istihbaratın hedefini oluĢturan oluĢumlara önem
verirlerken, bölgenin kültürel yapısını çoğunlukla göz ardı et
tikleri söylenebilir.
Hâlbuki, özellikle
asimetrik tehditlere karĢı verilen mücadelenin baĢarısının,
harekât alanında bulunan tarafsız
kamuoyu
desteğinin elde edilmesi, bir
baĢka ifadeyle kalplerin ve zihinlerin kazanılmasıyla yakından bağlantılı
olduğunu söylemek mümkündür.
ġekil
-8 :
Klasik SavaĢ ile SavaĢ DıĢı Harekât Ortamı Arasındaki Fark
(Multinational Experiment
6.0, 2010:5)
Spencer (2011:16), toplumun kalpleri ve zihinlerini kazanmak için,
toplumu ve onun kültürünü anlamanın önemine dikkati çekerken, toplumun
inançlarını, değerlerini, tutumlarını ve dünya görüĢlerini anlama yönünde
yapılacak hataların
,
görevin baĢarısını olumsuz etkilediğini ile
ri sürmektedir.
Spencer (2011:16),
bu tür hataların önüne geçebilmek için kültürel istihbarata
126
olan ihtiyacı vurgularken, kültürel istihbarat olmadan gerçekleĢtirilen
harekâtların, baĢparmak kullanmadan bir evi inĢa etmek kadar zor olduğunu
ileri sürmektedir. Spencer'ın bu yaklaĢımı, kültürel istihbaratın ayrı bir
uzmanlaĢma dalı olarak çalıĢılması yönündeki görüĢü destekleyici niteliktedir.
Devletlerin yer aldığı geleneksel savaĢlarda, düĢmanın moral,
motivasyon, savaĢma azim ve iradesi sert güç ile kırılırken devlet dıĢı
aktörlerin yer aldığı asimetrik savaĢlarda yumuĢak güç ile tarafsız
kamuoyunun ikna
edilmesi hedeflenmektedir. Asimetrik savaĢların baĢarısı
adına ikna metodlarının doğru bir Ģekilde kullanımı
için kültürel
hassasiyetlerin bilinmesi ve bu yönde
davranıĢ modellerinin geliĢtirilmesi
önemlidir. Spencer ve Balasevicius'e (2009:44) göre, e
ğer bölgede yaĢayan
halkın dili, korkuları, istekleri ve motivasyonları tam olarak bilinmiyorsa o
halkın ikna edilebilmesi oldukça zordur. Ġ
kna, yüksek derece güvene dayan
ır
ve güvenin seviyesine göre ikna seviyesi artar veya azalır
. Bu kapsamda
kültürel istihbarat
vasıtasıyla sağlanan kültürel farkındalığın, düĢmanın
davranıĢ tarzlarının anlaĢılması ve tarafsız halk ile iletiĢim kurulmasına imkân
sağladığını
söylemek mümkündür (Lister [Web], 2011). Briceno'nun
(2010:31) deyimiyle, devletlerin stratejik bir hata yap
masının engellenmesi,
harekât bölgesine yönelik kültür harekâtının gerçekleĢtirilmesiyle doğru
orantılıdır. Yerel halkın dininin, dilinin, politik ve sosyal yapısının bilinmesi,
anlaĢılması ve saygı duyulması
yla,
bölgede düĢmanca bir çevre
ya
ratılmasının önlenebileceği değerlendirilebilir
(Clausewitz, 2007; Briceno,
2010:33).
Wunderle'ye göre (2007)
intikalden baĢlayıp
harekât sonuna kadar
devam eden süreçte
kurulacak iletiĢim
ortamında
, askerlerin beklentilerinin
yönetilebilmesi için doğru ve zamanında elde edilen
kültürel bilgiye ihtiyaç
duyul
maktadır
.
ABD Silahlı Kuvvetlerinin çeĢitli kademelerinde görev yapan
Wunderle (2007:58),
kültürel eğitim almamıĢ ve harekât alanı
ile ilgili
belirsizlik yaĢayan
bir askerin, intikal öncesinde idealist
lik duygusuyla coĢku
içerisinde olduğunu ve kendisini gerçeğinden daha güçlü hissettiğini
belirtmektedir
. Harekât alanına intikali sonucunda, farklı kültürler ile
karĢılaĢan ve kültürel Ģok yaĢayan asker, bir müddet sonra ne yapacağını ve
Dostları ilə paylaş: |