Tarihte ve Günümüzde Ortadoğu'da Türkmenler



Yüklə 7,31 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə46/343
tarix21.03.2018
ölçüsü7,31 Mb.
#32694
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   343

98

 

  /  Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu 

Dolayısıyla  bu  coğrafyada  adında  Türkmen  veya  Türk  nisbesi  geçmese  de 

birçok Türkmen Fakih bulmak mümkündür. 

Böyle  bir  çalıĢmada  biz,  öncelikle  halen  bu  üç  ülkede  bulunan  Eski 

Türk  yerleĢim  birimlerini  ve  bilginlerini,  ulaĢabildiğimiz  eski-yeni 

kaynaklardan  tespit  etmeye  çalıĢtık.  Bilahare  bunların  künyesine  göre  nispet 

edildiği  Türk  yerleĢim  birimlerini  tespitle,  buna  bağlı  olarak  o  bölgelerde 

gerek  Arap,  gerek  Ġranlı  olabilecek  bilgin-fakihleri  ayırdık.  Bu  bilginlerin 

kavmi  nisbesinin  diğer  nisbelerden  ayrılması  zor  olduğu  takdirde;  sırf  o 

yerleĢim birimine nispet edildiği, toplumsal yaĢam çevresinin insan zekâsına, 

örf ve adetlerine tesir ettiği olgusundan hareketle; Türkmen olmasa da Türk 

yaĢam  biçimi  ve  Ġslam‟ı  algılama  biçiminden  etkilendiğinden  Türkmenlere 

nispet edilebileceğini düĢünmekteyiz.  

GeçmiĢ  dönemlerdeki  bilginlerin  ırksal  olarak  Türkmen  olduğunu 

tespiti,  gerçekten  zordur.  Çünkü  o  dönemde  henüz  ulus-devlet  olmadığı  ve 

ilim  dilinin  çoğunlukla  Arapça  olması,  ayrıca  bir  kayıt  ve  bilgi  bulunmadığı 

için  sırf  Türk  yerleĢim  biriminde  yaĢıyor  veya  oraya  nispet  ediliyor  diye  bir 

bilgini  Türkmen  veya  Türk  saymak  doğru  bir  yaklaĢım  değildir.  Fakat 

Türklerin  çoğunlukta  yaĢadığı  toplumsal  çevreden  etkilenme,  Türkmen 

hocalardan ders alma ve dolayısıyla kendini o çevreye ait hissetme ve kendini 

Türkmen  yerleĢim  birimi  ile  isimlendirme/künyelendirme  gerçeğinden 

hareketle de bir bilgini Türkmen sayabiliriz. O artık hâkim Türk-Ġslam kültürü 

ve çatısı altına sığınmıĢ kendini öyle ifâde etmiĢtir. Artık ona bu yönüyle Türk 

veya Türkmen demenin de bir sakıncası yoktur. Hatta bu bağlamda doğrudan 

Türk Irkına mensup olmasa da ona yakın coğrafya ve dil ailesinde bulunduğu 

için  Çerkes  ve  Gürcü  gibi  Kafkas  Milletleri  de  Araplar  tarafından  Türklere 

nispet edilir.  

Eski  Türkmen  Fakihlerinin  tespitinde  olmazsa  olmaz  kıstasımız; 

hakkında Türk olmadığına dair bir bilgi bulunmadığı müddetçe, kiĢi eski veya 

yeni  bir  Türk  YerleĢim  Yerinin  nispetini/künyesini  taĢıyorsa  Türkmen 

sayılabileceği,  ırken  Arap  veya  bir  baĢka  ırktan  olması  mümkün  olsa  da 

Türklerden  ilim  ve  tavır  olarak  etkilendiğinden  Türkmen  veya  Türk 

sayılabileceğidir.  Çünkü  hocaları  ve  gözde  talebeleri  Türk  olan,  çarĢı-

pazarında Türkçe konuĢulan, evlilikle Türk-Arap akrabalık bağları kuran aynı 

din  sâliklerinin  birbirinden  zekâ  kültür-medeniyet  ve  ilim  olarak 

etkilenmemesi,  ortak  bir  miras  ve  akıl  oluĢturamamaları  düĢünülümez. 

Türklük  bu  bağlamda  salt  bir  ırksallık  olgusu  değil,  manevi  bir  kültürdür. 

Evet,  böyle  bir  kültürü  oluĢturdular  ki  Emevî-Abbasi,  Selçuklu  ve  Osmanlı 



Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu

  /   99 

büyük devletleri ortaya çıktı. Tarihçiler Emevî Devletinin devamında, Abbasî 

devletinin  kuruluĢ  ve  devamında  Ġslam  Ordusunda  yer  alan  Türk 

Komutanların,  “Mevâlî”  denen  Türk  varlığının  önemli  derecede  etkili 

olduğunda  hem  fikirdirler.  Pek  ala  o  dönemde  ve  günümüzde;  çoğu  Arap 

AraĢtırmacıların  sırf  o  dönemde  ilim  dili  Arapça  olduğu  için  Arapça  eser 

veren, künyesi/nispeti/aidiyeti doğrudan Türk olmayan âlimleri Arap saydığı 

gibi  biz  de  onlar  kadar  olmasa  da  kendisini  çoğunluğa  Türk  olan  yerleĢim 

birimlerine nispet edeni Türk veya Türkmen sayabiliriz. Fakat elimizde tarihi 

kaynaklarda  mevsuk  bilgi  varsa  bu  tür  bilginleri  değerlendirirken  Ģüpheli 

olanları  diğerlerinden  ayırarak,  farklı  ikili-üçlü  tasnif  yöntemiyle  tebliğimizi 

detaylandırdık.  

Bu  cümleden  olarak  “Türkî  ve  Türk+Ġmân=Türkmânî”  isimleriyle 

öne  çıkan  fakihler  önce  ele  alınacak,  daha  sonra  ise  –künyesine/nisbesine 

göre-  diğer  muhtemel  Türk  olduğu  düĢünülen  isimler  ele  alınacaktır.  Bu 

bağlamda karĢımıza yüzlerce bilgin ve fakih çıkmaktadır ki Orta Asya‟dakileri 

kaplamın  dıĢında  tutup  Suriye-Irak  ve  Ġran‟dakileri  inceleme  alanına 

aldığımızda kaplam biraz daha daralacaktır. Dolayısıyla yukarıda açıkladığımız 

“Ortadoğu” kavramının göreliliğinden hareketle el-ân Orta Asya‟da bulunan 

fakihleri de tebliğimize konu ettik. Öncelikle tebliğimizde meĢhur olan 5-10 

tanesinin  hayatı,  hocaları  ve  eserleri  hakkında  kısa  bilgi  vermeyi  sonra 

diğerlerinin  sadece  isim  ve  eserleri  ile  zikretmeyi  tercih  ettik.  Buna  göre 

Türkmen Fakihleri; kesinlik derecesi ve sırasına göre;  

Nispetinde “Türkmen, Türk” ifadesi veya Türkçe Ġsim olanlar,  

Türklerin  bol  olduğu  Ģehirde  yaĢayıp  hakkında  Türkmen  olduğuna 

dair bilgi olanlar.  

Türklerin  bol  olmasa  da  yönetiminin  Türklerde  olduğu  Ģehirlerde 

doğup-ölüp Arap, Fars veya bir baĢka kavimden olma ihtimali de olup Türk 

olması muhtemel olanlar.  

Burada bir sorunsal da Ģudur. Bilindiği gibi her tasnif bir eksiltme ve 

fazlalaĢtırmaya  sebebiyet  verebilir.  Ama  tasnif  yapmadan  da  bilmek,  bilim 

yapmak  mümkün  değildir.  Orta  Asya  ve  Ortadoğu  diye  bugün  suni  olarak 

oluĢturulan  sahada  tarihte  birçok  devlet  geçmiĢ  ama  burada  bütün  devlet 

sınırlarından  âzâde,  halkın  ortak  kabul  ettiği  bir  bir  takım  havza/bölgeler 

kabul edilmiĢ olup bunlara da çeĢitli isimler verilmiĢtir. Ġslam Tarihçilerinden 

Belazûrî ve Yakut el-Hamevi de bu anlayıĢtan hareketle; birbirindan az farkla 




Yüklə 7,31 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   343




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə